Sait Çetinoğlu
Asur İmparatorluğunun dağılmasından
itibaren Asuri-Süryani halkıları
[i] 2500 yıldır hayatta kalma mücadelesi
içinde ve yok olmamak için direnme gerçeği ile karşı karşıyadır. Yakındoğu’daki
son Hıristiyan Asuri- Süryani devletleri Gassani (Batı) ve Lahmi (Doğu)
kırallılarının İslam’ın yükselişine karşı duramayarak dağılmasıyla birlikte
yakındoğu’da Hıristiyan siyasi birliğininin tarih olması. Bölgedeki
Hıristiyanlar ve İslam dışındaki halklarla birlikte Asuri-Süryani halkların
yaşamı ölüm kalım savaşına dönüşmüştür. Bu nedenle direnişin bu kadim halkın
yaşam biçimine sindiğini söylemek yanlış olmaz.
Bu gelenek ve 1915 Soykırımı / Sayfo
sürecinde çeşitli bölgelerde sergilenen direnişler, adalet isteminin günümüze
taşınmasında en önemli köşe taşlarından biri olduğu, tarihsel haksızlığın yüz
yıldır unutulmadığını, Soykırım kurbanlarının evlatlarının adalet arayışında
seslerinin dünyanın her tarafında güçlü çıkmasında ve seslerini
duyurabilmesinin en önemli tarihsel dayanaklardan biridir.
Direniş hakkını gerçekleştiren
Coğrafyamızın Hıristiyan halklarının direniş geleneği, tarihsel haksızlığın
yüzyıldır giderilemediği günümüzde adalet isteminin en büyük güvencesi olduğunu
söylemekte bir sakınca yoktur.
Soykırım kurbanı halkların evlatlarının
direniş geleneğini savruldukları diğer coğrafyalara da taşıdıklarına ve direnen
bir çok halkın yanında saf tutarak geleneği sürdürdüklerini de görüyoruz;
Colemerli
Malik Kamber’in
faşist istilaya karşı Habeşistan da direnişçilerin safında bulunması
[ii], Asit kuyusunda eritilen Suriye Komünist
Partisi lideri Asuri-Süryani
Farjallah ve
1949 yılında İngiliz yönetimince idam edilen Irak Komünist Partisi Genel
Sekreteri
Yusuf Salman Yusuf ile
Ermeni halkından College de France Öğrencisi
İsdepan
(Etienne) Vosgan’ın Fransız dostalarıyla yan yana 1789 Fransız
devrimine katılması, Fransız yoldaşlarıyla birlikte Nazilere karşı omuz omuza
mücadelesinden dolayı kurşuna dizilen Adıyamanlı
Misak
Manuşyan’ın
[iii] Fransa’da Nazilere karşı direnişin
ön saflarında olması, İspanyada falanjistler tarafından katledildiğinde 32
yaşındaki
Aşot Artiesyan’ın, İspanya
iç savaşında devrimci alaylarda savaşçı olarak bulunması bu geleneğin diğer
coğrafyalara taşınmasından başka bir şey değildir.
[iv] Türkiye’den göçertilen Elenler ve
Pontoslular da gittikleri coğrafyalarda direnişin ön saflarında ve ezilenlerin
yanında yer alırlar: Komünist lider
Dimitris Parcalidis,
1905 Trabzon doğumludur. Uzun yıllar Yunanistan Komünist Partisi liderliği ni
yürüten Komunist Lider
Nikos Zachariadis 1903
Edirne
[v], Yunanistan Demokratik Ordu Komutanı
(1946-49)
Markos Vafiadis 1906
Erzurum, Komünist Parti Teorisyeni
Dimitris Glinos 1899
İzmir,
Yiannis Tamtakos 1908
Foça
[vi], Serafim Maksimos 1899 Geziköy Trakya
[vii],
Zacharias
Vezestenis[viii] ve
gençlik yıllarımızda kitapları elden ele dolaşan
Cornelius
Castoriadis [ix] İstanbul doğumludur.
Soykırım sürüyor direniş geleneği de
sürüyor!
1915 Soykırım sürecinin kurbanlarının
Adalet isteminin yüz yıldır yerine getirilmemesi bir yana, inkarın
sürdürülmesinin soykırımın günümüze uzanmasının bir ifadesi olmasının yanında,
Asuri-Süryanilerin tarihsel coğrafyalarının Müslümanlarca fethedilmesinin
günümüzdeki tecellisi İslam Devletinin
vahşeti, katliamları ve soykırım deneyleri, İslami kılıcın kolaylıkla kılıfına
girmeyeceğinin işareti olarak anlamamızda herhangi bir sorun yoktur.
Son Hıristiyan birliğinin son bulmasıyla
birlikte diğer halklar gibi Asuri- Süryani halklarının bölgedeki güç odakları
arasında kalma ve ezilme gerçeği ile karşı karşıyadırlar. Kendi dışlarındaki
güç odaklarının savaşlarında bütün hesapların kurbanı bu halklar olmaktadır. Bu
durum günümüzün de gerçeğidir. Tarihte Bedirhan Bey’in Osmanlıya gözdağı verme
isteği, Hakkari Nasturilerine 2 defa (1843 ve 1846) katliam olarak dönmüştür.
Dün Ninova’da Kürt Güçleri ile İslam Devleti arasındaki savaş
Asuri-Süryanilerin tarihsel topraklarından sökülerek etnik temizliğe dönüşür.
[x] Bugün Khabur’da YPG ile İslam
Devleti güçleri arasındaki rekabet ve çatışma ortamı Asuri-Süryanileri yeni bir
etnik temizlik gerçeği ile karşı karşıya getirmiştir. Kimsenin bundan söz
etmemesi çifte standardın ötesinde çok da üzücüdür.
Sol ve
sosyalizm iddialı
her çevreden yükselen hamaset Asuri-Süryanilerin feryadını bastırmış ve
gerçekleri esir almıştır.
Dün Ortadoğu
ve İslam Dünyasında Katliam Geleneği yazısında Ninova için
söylediklerimiz, bugün Khabur’da etnik temizliğe uğrayan Asuri-Süryaniler için
de geçerliğini korumaktadır.
Günümüzde “uygar” dünyanın gözü önünde
coğrafyanın kadim unsurları soykırıma uğratılıyor, bin yıllardan günümüze
taşıdıkları kültürel zenginlikleri İslami barbarlar tarafından bomba ile balyoz
ile yok ediliyor. “Uygar” dünyanın gözleri önünde Kadınları çocukları esir
alınıyor, erkekleri katlediliyor. Tarihsel topraklarda iktidardan
uzak barışçı Asuri-Süryani halkı, “uygar” dünyanın suskunluğu sayesinde savaşan
güçlerin arasında ezildiğini ve barbarların insafına terk edildiğini söyleyebiliriz.
Tek başlarına kaldıkları coğrafyalarında,
kendi güçleri ve imkanlarıyla öz savunma güçleri ile kadim coğrafyalarına
tutunmaya çalışmaktadırlar. Ne kadar… ve Ne zamana kadar… diye düşünmeden!
Zulme ve haksızlıklara karşı direnenlere
Selam olsun!
Dipnotlar:
[i] Bir
parçalanmışlığı ifade eden Arami, Asuri, Süryani, Kildani, Yakubi, Ortodoks,
Protestan ve Nasturi kavramlarının tümü
Asuri-
Süryani kavramı ile ifade edilmiştir.
[ii] Sam
Parhad, Görevin Ötesinde, çev. Vedii İlmen Yaba Y. 2009 79-82
[iii] Mélinée
Manouchian, Bir Özgürlük tutsağı MANUŞYAN, Çev. Sosi Dolanoğlu, Aras Yayıncılık
, 2009.
Sait Çetinoğlu, Uluslararası Devrimci
Harekette Ermeni Devrimcileri.
http://www.sesonline.net/php/genel_sayfa.php?KartNo=54651
[v] Nikos
Zachariadis Gerek ailesini korumak istediği için, gerek
babasının sınıfsal kökeni gizlemek için Nikos Zachariadis’ın doğum yeri ve
ilk yılları üzerine çelişkili bilgilerimiz var. Büyük ihtimalle 1903 yılında
Edirne’de doğdu (başka kaynaklara göre İzmit’te doğdu). Ailesi Adanalılar.
Babası tütün işçisi başlayarak Balkanlarda yer alan Fransız Reji (Regie-Tütün
tekeli) şirketine uzman olarak çalışıyordu ve o yüzden Zachariadis’ın ilk
yılları Osmanlı’nın çeşitli şehirlede farklı tarihlerde bulunuyor. 1905 yılında
Üsküp’te. Nasıl denk geldiyse 1908 yılında Nikos annesiyle birlikte Adana’ya
anneanneleri görmeye gitti ve oradaki Ermenilere karşı yapılan katlıamlara
tanık oldu. Balkan Savaşları döneminde Üsküp’te bulunuyor.
Selanik Yunanların elinde geçtiği yılı,
1912 yılında orada bulunuyor ama Yunanlar ve Sırplar Regie şirketi
tanımadığı için babasıyla birlikte 1913 İzmit’e gidiyorlar. 1918 yılına kadar
İzmitte. İzmit’te İngiliz ordusu adına çevirmenlik yapan Kıbrıslı
Rum Evripidis Anastasiadis’ten Rus Devrimi üzerine öğreniyor. Ondan
muhtemelen ‘dini yönü’ndan vazgeçerek Hırıstıyanlık misiyonerinden kaçıp
İstanbul’a gidiyor. İstanbul’da liman işçisi olarak çalışmaya başladı, Orada
‘Panergatiki’de örgütlü olan Dünya Sanayi İşçileri sendikasıyla bağlantılı
Serafim Maksimos, Sklavos, Mihailidis, Tsakarelos, Sgouris, Tzinieris gibi
devrimcilerle tanıştı. Kendisi ‘Panergatiki’ e üye olmadı. YKP’nın kaynaklarına
göre 1923 yılında Türkiye’deki Komunist Partisinin üyesi, Ancak Zachariadis
anılarında böyle bir şeyden bahsetmez.
1924 yılında mübadele dolayısıyla
Yunanistan’a “göç” zorunda kaldı. Oradaki YKP’nın gençlik örgütünde çalışmaya
başladı. 1925-29 yıllar arasında 5 kere hapse atılıp, cezaevinden 5 kere kaçtı.
1929 yılında Venizelos’un komunistlere karşı aldığı ‘İdiyonimo’ kanunu hedef
olarak Zachariadis’i ilan etmiştir.
Yunanistan’daki komunist hareketinin en
kritik döneminde (1931-1956) YKP’nın genel sekreteri olarak komünist hareketin
liderliğini sürdürdü. İç Savaş döneminde siyası tavırlarından dolayı (özel
olarak 1946-49) Sol içinde en tartışılan kişilerden biri oldu. Sovyet
Birliği’ne giden Zachariadis 1973 yılında Surgut eyaletinde vefat etti. 1991
yılında YKP onun kemiklerini Yunanistan’a getirerek yeniden gömdü ve böylece
yıllar sonra YKP’nın cephesinde geniş bir kabul gördü.
[vi] Yiannis
Tamtakos (1908-2008)1908 yılında Foça’da doğdu. Babası
tuzla işçisiydi. Küçük Asya’dan 1914 yılında ilk defa annesiyle Yunanistan’a
göç etti. Göç ettikten sonra aynı sene Foça’ya döndü 6 yaşından beri simitçi ve
ayakkabı parlatıcısı olarak çalışıyordu. 1915 yine Foça ve 1916 yılında yine
Selanik. 1918 yılında Selanik’teki 1 Mayıs kutlamalarına gidiyor. 1922 yılında
yeniden Foça’dan- ama bu sefer daimi olarak- Selanik’e göç
ediyor. Yunanistan’dayken, ‘Arhiomarksistes’ troçkist grubuna
katıldı (1920lerde güçlü bir işçi örgütü). Ayakkabı İşçiliği sendikanın
sekreteri oldu (1927-28) daha sonra ise İşsizlerin sendikasına katıldı. 1931
yılındaki bir protesto esnasında diline kurşun yiyerek ağır yaralandığı halde,
dilini kaybetmedi. Metakas döneminde, 1936 yılındaki kanlı 1 Mayıs kutlamaları
protestosunda 52 işçiyle birlikte tutuklandı. ‘İsyanı teşvik ettiğini’
suçlanarak ‘İdiyonimo’ kanuna göre 1937-42 yıllar arasında Gavdos adasına
sürgün edildi. Pire hapishanelerine gönderilirken kaçtı. Zindan’dan çıktığında
ülke Nazilerin elindeydi. O dönemde en yakın arkadaşı ve Yunanistan’daki
Troçkist hareketinin en önemli isimlerden biri, Agis Stinas ve Kornilios
Kastoriadisla birlikte (1970lerde ‘Otonomi’ teorisyeni, o da İstanbul’da
doğumlu. Bazı kitapları Ahmet İnsel tarafından türkçeye çevirildi) fasiştlerden
ve EAMlilardan saklanıyorlar. O dönemde kendisini ‘Defeatist’ olarak
(‘Yenilgici’ mi deniyor’) tanımlıyor.1942 yılında 1940larda çeşitli ufak
troçkizan gruplar içinde bulunuyor. Savaştan sonra, 1951 yılında davet
sonucunda, Avustralya’ya iş bulmaya gidiyor ve 1966 yılına kadar orada
bulunduğu sırada sendikal faaliyetlerde bulunmaktan geri kalmıyor.
Tamtakos 1966 yılında Selanik’e döndü ilk
yıllarda siyasi olarak çok etkin gözükmüyor. 1980lerde antiotoriter hareketinin
içindeydi. 2007 yılına kadar işçi hareketin eylemlerine katıldı.Politik olarak-
en azından son 30 senedir- kendini anarşıst olarak tanımlıyordu.
[vii] Serafim
Maksimos (1899-1962) SEKE’nin liderlerinden biri, ekonomist.
Geziköy’de doğdu (Ganos/ Trakya). İstanbul’daki Kırmızı Okul’da öğrenim gördü.
Bolşevik Devrimi’nden sonra deniz işçisi olarak limanlarda çalışmaya
başladı ve yoğun faaliyetlerde bulunan liman ve dok işçileri sendikal
hareketine katıldı. Orada Nikos Zachariadis’le tanışmış oldu. “Panergatiki”
örgütünün liderlerinden biri.
İştirakçı
‘Hilmi Bey çevresindeki Osmanlı sosyalistleri’yle ilişkide bulunmuş olduğunu da
biliyoruz. 1921 yılında İngilizler tarafından yargısız bir şekilde
tutuklanarak (Eylül-Aralık 1921) hapse atıldı. 1922 yılında Kavala’ya yerleşti.
SEKE ve Tütün İşçileri Federasyonu’na örgütlendi. 1923 yılında SEKE komitesinin
üyesi olurken 1924’te Enternasyonalın 5. kongresinde Pouliopoulos’la birlikte
partiyi temsil etti. 1928-34 yıllar arasında ‘Spartakos’ dergisinde
yazıyordu. Metaxas döneminde sürgün edildi. İç Savaş döneminde ‘Geçici Demokrat
Hükümeti’nin (1947-49. EAM’ın ‘Dağ Hükümeti’) temsilcilerinden biri. Savaştan
sonra Paris’e gitti. 1962 yılında Viena’da vefat etti. 1955 yılında yayımladığı
anılarında, İstanbul’daki (1910-1922) ve hemen sonraki Yunanistan’daki işçi
hareketi ve devrimciler hakkında önemli bilgiler verir. Onun sayesinde
Zacharias, Vezestenis ve Stefanos Papadopoulos’un verdikleri mücadele hakkında
bilgi alıyoruz.
[viii] Zacharias Vezestenis 1909
yılında İstanbul’da yayımlanan ‘Ergatis’ enternasyonalist gazetesinin önemli
kişilerden biri[viii]. Telgrafçi. Ayrıca, ‘Derssadet-i Tetebbuat-ı İçtimaiyye
Cemiyeti”nin sekreteriydi. Vezestenis. 1905 yılında Amerika’da kurulmuş Dünya
Sanayi İşçileri (İndustrial Workers of the World) sendikanın üyesi.
Maksimos, Vezestenis’in Fransa ve İtalya’daki anarşist gazeteleriyle de
irtibata geçtiğini söylüyor.
[ix] Cornelius
Castoriadis 11 Mart 1922,
İstanbul – 26 Aralık
1997,
Paris), 13 yaşından
itibaren
Marksizm ile
ve sosyalist düşünceyle tanışan Castoriadis,
hukuk,
felsefe ve
ekonomi okudu.
II. Dünya
Savaşı sırasında,
faşizme karşı Yunan
direniş haraketinde Troçkist uluslararası faranksiyonu içinde yer aldı.
1945’ten sonra
Fransa’ya
gitti. Orada
Claude Lefort ve
Jean-François
Lyotard ile birlikte “
Ya Sosyalizm
Ya Barbarlık” dergisini ve grubunu kurdu. Bu grup, sosyalizmin
Troçkizm yorumununun
ayrımlanmasına damgasını vurdu.
Troçkist
Fransız Partisi bu grubun etkisiyle meydana geldi. Daha sonra
, Ya
Sosyalizm Ya Barbarlık Dergisi çevresi Troçkizmden uzaklaşmaya
başladı, anarşizme yönelim gösterdi ve reel Marksist düşüncenin ve onun
ardıllarının en sert eleştirilerinden birini şekillendirdi.
1953‘te Doğu Berlin’deki
işçi ayaklanmalarının ve 1956 Macar İsyanının mukabil devrimci eylemlerle
desteklenmediği görüldü; bütün bunlar Costariadis’in düşünsel değişimini
destekledi. Castoriadis, 13 yaşında tanışmış olduğu reel Marksizmin krizine
tanık oldu. Bu noktadan itibaren bağımsız bir entelektüel tasarıya yönelim
gösterdi. Castoriadis her zaman
devrimci kalmakta ısrar
etti ve söz konusu eleştirilerini de bu bağlamda ortaya koydu.Sergilenen
sosyalizm pratiğini bu anlamda kabul edilmez buldu. Giderek kendine özgü
boyutları olacak şekilde
anarşizm yönünde
gelişen fikirler oluşturdu.
Tabiata, İnsana ve
Hayata Dair başlığıyla yazılarının derlendiğinde kitabında,
“Marksist olmak ile devrimci olmak arasında tercih yapmak zorunda kaldığında devrimi
tercih ettiği”ni söyler. Castoriadis bu süreçte
psikanalize yöneldi
ve uzun yıllar analizci olarak etkinlik gösterdi.
1980’lerden itibaren,
Fransa‘da araştırma
görevlisi olarak dersler verdi.
26 Aralık 1997‘de öldü.