30 Mart 2010 Salı

10 SORUDA TÜRKİYE PANORAMASI


Adil Okay
adilokay@hotmail.fr

Hayatın her alanı test oldu. Çocuklar anaokulundan başlıyor test çözmeye. Kocaman adam ve kadın oluyorlar, anne baba oluyorlar ama hala test çözüyorlar. Sistem onları hayatta ve ayakta kalabilmek için test manyağı olmaya zorluyor. Test çözemezseniz Anadolu lisesine, test çözemezseniz üniversiteye, test çözemezseniz memuriyete başlayamazsınız. Tabi sınav listesi, bu sayfanın sığamayacağı kadar çok uzun. Ben hala tümünü anlayabilmiş ve kavrayabilmiş değilim. Ancak anladığım bir olay var. Oldukça vahim. O da test çözerek büyüyen çocukların ufku daraltılıyor. Sorgulama yetenekleri dumura uğratılıyor. 4 Ya da 5 seçenek var. Özgür seçenek, yaratıcılık yok. Öğrenciye ‘senin görüşün ne, bir seçenek de sen sunabilir misin’ diye sorulmuyor. Doğru cevap bu dört veya beş şık arasında deniliyor. Bunu reddeden hayatta sınıfta kalır diye de tehdit ediliyor.

Madem sistem insanları test çözmeye alıştırdı, bari alternatif test soruları hazırlayayım dedim. Bu sorular aynı zamanda günümüz Türkiye’sinin panoraması olsun. Çok mu iddialı oldu. Olur olur, siz de katkı yapar benim sorularımı çoğaltırsanız olur. Hazır mısınız? Başlayalım:

1− ‘Sakıncalı’ bir mitingde, ‘sakıncalı pankart’ taşıyan iki kişi, yasalar karşısında aynı suçu işlemiş sayılır ve aynı cezayı alırlar. Peki, hangi muz cumhuriyetinde aynı pankartın bir ucundan tutana 10 ay, diğer ucundan tutana 6 yıl hapis cezası verilir?

a)Nijerya b) Suudi Arabistan c) Peru d) Maalesef Türkiye e) Yok devenin pabucu. Abartmayalım.

2− Çocukken hepimiz hırsız polis oyunu oynamış ve polis rolündeki çocuklara taş atmışızdır. Gerçek hayatta polislere taş atmak suçtur. Ancak bu taşı atan çocuksa, ‘büyükler’ gibi cezai müeyyide uygulanmaz. Büyükler taş atsa da, demokratik bir ülkede en fazla polise mukavemetten 1−3 yıl ceza alırlar. O ceza da ertelenir. Peki, taş atan çocuklarına beş yıl, on yıl hapis cezası veren, işkence yapan ucube ortaçağ adalet sistemi hangi ülkede vardır.

a)İsrail. b) Irak. c) Yemen. d) İran. e) Türkiye. f) 21. Yüzyılda bu dediğiniz olamaz. Şaka olmalı.

3−Dünyanın en zengin−rüşvet aldığı tescilli− emekli veya muvazzaf generali kimdir?

a)
Michel Platini. b) Vladimir Putin. c )Pinochet. d) Beşir Esad. e) Kenan Evren’in sağ kolu, suç ortağı Tahsin Şahinkaya.

4− Başbakan Tayyip Erdoğan, Gazze’de İsrail’in öldürdüğü çocuklar için ağladı. Ama Filistinlilerle dayanışmaya giren ve İsrail’e karşı savaşta hayatını kaybeden onlarca Türkiyeli devrimci için ağlamadı. Neden?

a) Başbakan canı istediği zaman ağlayabilecek yetenekte. b) Başbakan. İsrail’e karşı savaşan Türkiyeli devrimcileri görmezden geliyor. c) Başbakan ağlamak için gözüne limon sıktı. Yok yok soğan soydu. d) Siz de çok kötü niyetlisiniz, daha ne yapsın padişahımız pardon başbakanımız, bildiği iki kelime olan İngilizce ile ‘one minute’ dedi ya. e) Başbakan ’12 Eylül ve Filistin Günlüğü’ adlı Ütopya yayınevinden çıkan kitabı okumamış. O nedenle İsrail saldırılarında öldürülen Türkiyeli devrimciler için ağlamadı. Oysa bu kitap meclis kütüphanesinde var. Bir an önce okumalı.

5− kaçak işçiler dünyanın birçok ülkesinde var. Sadece Avrupa’da 300 bin kaçak Türk işçisi yaşıyor. Kaçak göçmenlerle mücadele tüm hükümetlerin programında yer alır. Peki, bir başbakan, ‘kaçak işçilerin sarışın olanları iyidir, esmer olanları kötüdür’ der mi? Örneğin, ‘X ülkesinden gelenler kalsın, Y ülkesinden gelenler zorla geri gönderilsin’ diye ırkçı konuşmalar yapar mı?

a)Ne Saçma soru bu. b) İnanamıyorum faşizm ikinci dünya savaşından sonra bitti sanıyordum. c) Avrupa’da Irkçı faşist partiler var ama hükümet olacak güçleri yok. Dolayısıyla ara sıra böyle münferit çatlak sesler duyulur. Ama maazallah bunu bırakın bir başbakanı, bir bakan bile söylese hemen istifaya zorlanır. d) Bunu bilmeyecek ne var. Hali hazırdaki milliyetçi muhafazakâr padişahımız pardon başbakanımız bu kararı alabilir. Bu tür konuşmalar yapabilir. Zira o bir gün demokrat, bir gün şeriatçı, başka bir gün de ırkçı faşist kimliğe bürünebilir. e) Konuyu anlamadım. Ama araştıracağım.

6− Defalarca ameliyat olan, adli tıpın tahliye edilmesi gerekir diye rapor verdiği Erol Zavar, Taylan Çintay, ismet Ayaz ve aynı durumda 49 ağır hasta tutsak neden hala hapistedir?

a) Cezaevinde tahliye dilmeyen kanser hastası mı var. İnanmam. b) Hükümet muhalefetle mahalle maçı yapmaktan bu konulara zaman ayıramıyor. c) Cumhurbaşkanı köşke dijitürk taktırmış. Kovboy filmleri izlediğinden bu konularla ilgilenmeye zaman bulamıyor. Aslında o çok iyi bir insan ama ah o danışmanları yok mu? d) Adalet bakanı entel görünmek için briç ve satranç öğrenmekle meşgul. e) Bu da soru mu? Burası Türkiye. Başı ağrıyan mafya şefi, dişi ağrıyan yargısız infaz amiri tahliye edilir ama sol politik tutsaklar kanser, felç veya ağır çölyak hastası da olsalar tahliye edilmezler.

7− Wernicke Korsakof ne demektir?

a) Paris St. Germain takımında bir oyuncu. b) ’19 Aralık hayat söndürme operasyonu’nun mimarı (eski adalet bakanı) Hikmet Sami Türk’ün cezaevlerine bulaştırdığı bir hastalık adı. c) Bilmiyorum. Ama öğreneceğim. Daha İngilizce kursuna yeni başladım. d) F tipi cezaevlerinde, bir avuç gökyüzü, üç adım volta, üç cümle sohbet uğruna yapılan ölüm orucundan sağ kurtulan tutsaklarda oluşan hastalık. e) b ve d maddeleri doğru cevaba yakın.

8− Dünyanın hangi ülkesinde Potansiyel darbeciler, darbe yapmayı düşünen veya planlayanlar yakalanıp hapse atılırken, bizzat darbe yapan, ülkeyi kan gölüne çeviren, 17 yaşındaki çocukları asan ve bir milyon ocağı söndüren darbeci generaller ve suç ortakları, otuz yıldır bir elleri yağda, bir elleri balda gezerler.

a) Şili. b )Yeni Gine. c) Türkiye. d) Bu çok kolay bir soru. Ama cevap verirsem yargılanabilirim. Şimdi hapse girmek istemiyorum. Daha önümde KPSS var. e) Ya ben daha çok gencim. ÖSS’ye hazırlanıyorum. Bu soruya çalışmamışım. f) Annemle babam da 12 Eylül mağduru. Bana ‘Solcular haklı, ama sen yine de onlardan uzak dur. Önce okulu bitir, para kazan, evlen ondan sonra politikayla uğraşırsın’ dediler. Şimdi siz solcu olduğunuz için sorularınızı yanıtlarsam bana kızarlar.

9− Türkiye’de tüm cezaevlerinde yönetmelikler ve mevzuat aynıdır. O halde neden bir çocuğun (çocuk Öykü’nün) Bingöl, Gaziantep, Adıyaman cezaevlerinde yatan tutsaklara yolladığı küçük balonlar sakıncasız bulunup verilirken, İzmir, Kocaeli, Burdur, Siirt, Tekirdağ, Ankara ve Bolu cezaevlerinde aynı balonlar ‘sakıncalı ve tehlikeli’ sayılıp tutsaklara verilmemektedir.

a) Balonları gardiyanlar veya müdür çok beğenmiş ve çocuklarına götürmüştür. b) Yahu memlekette bu kadar sorun varken balon da neymiş. Küçük işlerle uğraşmayın. c) Balonlar renkli olduğu için verilmemiştir. D, F, M, H, L tipi cezaevlerinde sadece siyaha izin vardır. Çocuk Öykü’de siyah balon bulamamıştır. d) Cezaevlerinde sevinmek, gülmek, türkü söylemek yasaktır. Balon da sevinç yaratır. Bu nedenle yasaktır. e) ‘Sözde Açılım’ cezaevlerine uğramamaktadır. f) Ya bu kadarı da fazla, valla haberim yoktu, dünyadan bi haber yaşıyordum. Bi de solcuyum, muhalifim diye ahkam kesiyor ama bir yaralı parmağa işemiyordum. Arasıra kafa çekip kimsenin duymadığı yerlerde slogan atıyordum. Yarından tezi yok tecrite karşı eylemlere katılacağım.

10− Bu anket sorularını hazırlayan şahsın başı ağırabilir mi?

a) Hayır zira düşünce özgürlüğü var. b) Tabi ki ağırır. Daha dün şarkıcı Rojda okuduğu şarkı sözlerinden dolayı 20 ay hapis cezasına çarptırıldı. c) Temel Demirer gibi yazarlar sadece yazı yazdıkları ve konuştukları için 301’den mahkum oldular. Bu anketi hazırlayan da aynı akıbete uğrayacaktır. d) Başı agırmak ne demek, linç edilebilir. Trabzon’da başlayan linç girişimleri İzmir’e, oradan Edirne’ye geçmiştir. Linç ordusu, potansiyel katiller güruhu çoğalmaktadır. Bu anketi sadece hazırlayan değil, cevaplayanlar da linç edilebilir. e) Bu anket eksik. Örneğin tekel işçileri yok. Tekel işçilerini destekledikleri için okuldan atılan lise öğrencileri yok. Devamını bekliyoruz.

SONUÇLAR: Bu ilk aşama sınav sorularıdır. Cevap anahtarı www.adilokay.com sitesinde bulunabilir. Birinci sınavı geçenler, ikinci sınava hazırlanacaktır. Hazırlık için tüyo: Öğretmenleri yarı köle, öğrencileri sağılacak inek gören ticarethanelerden yani dershanelerden uzak durulacaktır. Milli eğitimin tarih, coğrafya kitapları ile yemek, burç−astroloji ve moda kitapları bir kenara bırakılacaktır. Televizyonda dizi izlenmeyecek, az satan gazete ve dergiler ile reklamı yapılmayan roman ve şiir kitapları okunacaktır. Etrafa soran, sorgulayan gözlerle bakılacak, empati yapma yeteneği geliştirilecektir.

Hiç yorum yok: