29 Mart 2010 Pazartesi

İttihat ve Terakki Mantığının iktidardaki Temsilcileri



Abdulkadir Ulumaskan
ulumaskan@hotmail.de

Türk devletine göre kendi kendilerini katleden Ermenilerin sorunu gündeme gelince ve bu katliam tasarısı Avrupa ülkelerinin meclislerde tek tek kabul edilmesiyle birlikte Türk milliyetçileri ve milliyetçi devlet yetkilileri de tek tek kudurmaya başliyorlar.

Eğer ortaya çıkmış, çıkan gerçekler insan veya sistemin aklını başına getirmek yerine çıldırtıyorsa, bu o gerçeğin değil, o sistem ile insanların suçudur. Türk devleti oldu olası gerçekleri kabul etmek yerine gerçeği inkar ve örtbas etmenin mücadelesini veriyor. Ancak gerçekler Türk devletinden daha inatçı bir şekilde kör parmağım gözüne gözüne misali kendisini dayatmaktadır.

Türk devlet sisteminde tüm gerçekler adeta suçlu ilan edilmiştir. Var olan gerçekler sadece inkar edilmekle kalmiyor ayni zamanda suçlu da ilan edilerek yargılaniyorlar. Örneğin Kürt gerçeğini yaklaşık bir asır boyunca hep, hem inkar edildi hem de bu gerçeği dile getirip savunanlar ağır bir şekilde suçlanılarak yargılandı ve cezalandırıldılar.

Türk devleti ve devlet zihniyetlilerin sözde dedikleri Ermeni soykırımına karşı kudurmaları onları çılgınlaştırsa da bu katliamı gizleyemez. „Yok efendim tarih komisyonları oluşturup da bu iş araştıralsın“ biçimindeki safsatalara artık her kesin karnı toktur. Hangi yalan tarihin bir gerçeği buldup ortaya çıkardığı görülmüştür.

Tüm Türk tarih kurumlarında Kürlerin olmadığı ve Türk oldukları yazılı değilmiydi, değilmidir? Şimdi kalkıp Kürtlere gelin tarih komisyonlarımız sizin var olup olmadığınızı araştırsın demek ne kadar anlamsız ise Ermenilere de katliamı araştırmayi önermek de o kadar saçmadır ve aklı başında hiç bir Ermeni bunu kabul edemez. Kürtler veya başka bir halk nasıl ki varlığını tartışma konusu yapmiyacaklarsa, elbette, Ermeniler de herkesin gözü ününde ve daha kanları kurumamışken kendilerine uygulanan vahşi bir soykırımı tartışma konusu etmezler, etmemelidirler de. Hala bu katliamın canlı tanık ve artıkları varken bunu söylemek özrün kabahatan daha büyük bir ayiptır.

Katl edilen Ermenilerin sayisının 1,5 değil de 800 bin kişi olması da soykırım gerçeğini ortdan kaldırmayacağı gibi, Ermenilerin direnişi ve onlarında bazı kişileri öldürmüş olması da onların kadın, yaşlı ve çocukların katl edilmesini meşru gösteremez.

Sözde Ermeni katliamını kabul eden gibi görünenlerin de yaptığı başka bir mantık çarpıtması daha vardır. Buda bu katliamı Cumhuriyetin değil de Osmanlı devletinin yaptığını idda ederek cumhuriyeti aklama oluyor. Bu durum biraz, yine de Kürt inkarı ve katliamları gibi gösterilme çabasıdır. Kürtlerin kart-kurt sesinden çıkmasını sadece cuntacı Kenan Evrene mal etmek gibi bir şeydir. Ancak bu idda yalnız Evrenin söylemi değil, Türk devletinin şimdi Ermenilere önerdiği bu devletin sözde Türk Tarih Kurumunun sözde bilimsel araştırmasının sonucu değilmidir? Kaldı ki Ermeni soykırımı cumhuriyet dönemine kadar da sürmüş ve cumhuriyet içindeki bir çok İttihat ve Terakki kadrolarının vahşice bir marifetidir.

1920 yılında Ankara Büyük Millet Meclisi’nde Hasan Fehmi Bey şöyle diyor:
Tehcir yapılmadan önce bize katil deneceğini biliyorduk, neden kendimize katil denmesini göze aldık, çünkü canımızdan çok sevdiğimiz vatanın selameti için bu işleri yapmak zorundaydık”.
Yine, İttihat ve Terakki hükümetlerinde Dışişleri Bakanlığı ile Meclis başkanlığını yapmış Halil Menteşe de Malta’da yazdığı bir mektubunda şöyle der: „Eğer memleketimizden Ermenileri ve Rumları sürmeseydik biz bu devleti kuramazdık.“

Yakın bir tarihte de TC. Milli Savunma Bakanı Avrupa’da : “Eğer biz Hıristiyanları kovmasaydık bu Türk devletini kuramazdık. “ dedi.

Mustafa Kemal de : “ Söz konusu vatan olunca gerisi teferruattır.“ demiştir.
Yani Türk devleti için, vatan sözkonusu olunca katliamlar da bir teferuattan ibaret olur.

İttihat ve Terakki mantığının mirasçısı olan bügünkü TC. Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, sözümona Kürt açılımından sonra sözde Ermeni açılımını yapacakken tıpkı 1915 – 20` lere dönerek Türkiyedeki yüzbin Ermeni´yi sürgün etmekle tehdit ediyor. Buda çağdaş tehcir oluyor galiba. işte gerçekler böylece Erdoğan ve devleti bu şekilde kudurtarak çıldırtıyor ve çıldırdıkça da çamura batiyor. Adam gibi gerçeği kabul edip özür dilemek varken çamura yatmak akıl karı değildir. Tüm çıplaklığı ile ortada, yapılmış bir katliamı inkar etmek bu katliama ortak olup iki kere katil olmak demektir.

Hiç yorum yok: