20 Aralık 2011 Salı

Seyahatten önce anıları okumak...


Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

Ben seyahate çıkmadan önce o bölgelere dair yazarların anılarını okurum. Böylece turistik firmaların kılavuzunda olmayan, fakat büyük yazarların dikkatimizi çeken hususiyetlerine ilgimizi çekecek bilgileri edinmiş oluruz. Size bu hususta bazı misaller vermek istiyorum.

Çocuklarımın yaz tatillerinden birinde İrlanda’ya gitmeyi planladık. Nobel ödülü almış olan Alman yazarı Heinrich Böll’ün ‘’İrlanda günlüğü’nü-İrische Tagebuch) okudum. Onun tatlı üslubu ile yaptığı tasvirlerden dolayı gittiğim bölgelerde daha çok keyif almam mümkün oldu. Akşam yemeği için gittiğim otelin sahibi benim ilk Türk müşterisi olmaklığım hasebiyle barında benimle hasbıhale koyuldu. Türkiye’yi çok sevdiğini anlatırken benimle Fransızca konuşmağı tercih etti. Anlaşılan Türkiye seyahatinde kendisi ile Fransızca konuşmuş olmalılar. Bana çeşitli İrlanda konyaklarından ikram etti. Ömrümde hiç yemediğim Flamingo yumurtasından tava yaptırdı. Normal yumurtanın sarısı Flamingoların pembe renginde idi. Sonra restoranın şahsına özel bölümünde gitarı ile İrlanda folklorik türküleride söyledi ve yerli İrlanda viskisi ikram etti. Amerika’ya ilk göç eden papazların İngilizceyi USA ya taşıdıklarını anlatmıştı Heinrich Böll.

İtalya’nın Toskana bölgesinde bir şatoda düğünün yapılmasını arzu eden İtalyan gelinimin tavsiyesine uyarak LUCA’ya uğradık. Daha önce büyük Alman yazarı GOETHE’nin Toskan’a gezisi adlı eserini okumuştum. Luca’da meşhur opera bestecisi PUCCİNİ’nin evine uğradım. Piyanosunu da tıklatmak nasip oldu. Onun TURANDOT (Turanlı) operası vardır.

Stockholm yakınında Gripsholm şatosu vardır. Orayı ziyaretten önce Kurt TUCHOLSKY’nin romanını okumanızı tavsiye ederim. O şatoda bütün Osmanlı padişahlarının portrelerini muhtevi kocaman bir tablo vardır.

Edinburg sarayını ziyaret ederken kraliçeleri Marry Stuart’ın boğdurulma hadisesini Stefan ZWEİG ‘ın Merhamet eserinde okumanız mümkün olur.

İtaya Riviyera’sını ziyaretten önce RİLKE’nin hatıralarını okumanız size yeni bir bakış açısı kazandırır.

Moskova’da ilk ziyaret ettiğim ÇEHOV’un evi oldu. Aslen hekim olan bu Yazar’ın el yazısı ile yazılmış eserlerinden bazılarını görünce onun ne derece hassas bir insan olduğunu anladım.

Moskova’nın dışında TOLSTOY’un Datça’sını ziyaretimde torunu beni karşıladı. Ogün yapılacak bir Jübile toplantısına geldiğim için bana teşekkür etti. Tolstoy’un Çocukluğum eserini okuduğumda benimde o yaşlarda benzer duygular içinde olduğumu tespit ettim. Tıpkı SARTRE’nin ‘’Le Mot’’ eserinde çocukluğundaki duygularında da benzer tarafları gördüm. Her ikisi de benim gibi erken yaşta babalarını kaybetmişler. Dedelerine düşkün olmuşlar. Demek ki o çocukluk algıları yazara değil de çocukluğa dair algılamalar olduğu neticesine vardım.

BURGAZ adasında martı yumurtaları arayan Sait Faik’in hatıraları beni sürüklemişti adayı ziyaretime.

Barcelona’da Hemingway’i hatırlamamak mümkün mü? Oranın meşhur lokantası Los Caracoles’de olduğu gibi birçok kahvehanesinde bile ‘’ Hemingway burada kahve içti ‘’ tabelalar vardır. Tıpkı Eyüp’te Piyer Loti kahvesinde, Prag’da Kafka’nın kahve sefasını sürdüğü Prag’a nazır kahvehanede Kafka’yı hatırlamamak mümkün değil.

Stratford –on- Avon da , hemen hemen bütün eserlerinin tiyatrolarda icra edildiğinde kaçırmadığım Shakespaere’İ satır satır hatırladığımı söyleyebilirim.

Oslo’da İbsen tiyatrosuna gittiğimde onun yaban ördeği, ve Knut Hamsun’un Dünya nimetlerini okumuş olduğuma sevindim.

Helsinki’yi ziyaretimde Rus yazarı GrigoriyPetrov’un ‘’Beyaz zambaklar ülkesinde’’ eserinin okunmasını Atatürk’ün emrettiğini biliyorum. Bu kitap hakkında birkaç makale yazmıştım.

Ege’de mavi yolculuğa çıkmadan önce Azra Erhat’ın Mavi yolculuk hakkındaki anılarını okumanızı tavsiye ederim.

Antalya.11.12.01

Hiç yorum yok: