20 Şubat 2010 Cumartesi

Türkiye’nin problemi...


Türkiye’nin problemi CEREBRAL (!) (beyninde)

Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

Beşiktaş futbol takımı Köln takımı ile özel bir maç için Köln’e gelmişti. Rahmetli Cem KARACA ile birlikte maçı seyrederken, Beşiktaşlıların geriye, geriye kaçtıklarını görünce, Cem bağırmağa başladı. ‘’Viyana’danberi hep geriye kaçıyorsunuz, ‘KAÇIN!!!’’KAÇIN !’’ dedi.

Doğu dürüst bir orduya sahip olmayan ATATÜRK kurtuluş savaşını kazandı. Parası, pulu yokken ziraatten endüstrileşmeğe geçti. Hiç kimsenin üstünde durmadığı Hazreti Muhammet’in yasakladığı bir çok şeyi millete kabullendirdi. Neydi bunlar : Putları, resim yapma yasaklarını kaldırdı. Köylere kadar Atatürk heykelleri yerleştirildi. Alkol yasağına karşı rakı içmesine kimse itiraz etmedi. En yakın silah ve siyaset arkadaşı İNÖNÜ bir akşam Çankaya yemeğinde ‘’ Mühim kararlarıda bu rakı sofrasında mı alacağız ?‘’ itirazına ‘’ Seni o mevkiye getirme kararınıda böyle bir rakı sofrasında vermiştim !’’demiş ve onu başbakanlıktan azletmişti.

Türkiye Viyana’dan beri duraklaşmış hatta geriye gitmişti. Atatürk giyim kuşamada el atmış çarşafı, şalvarı yasaklamıştı. GARDROP inkılabı ithamı yapılmıştı. Hukuku Avrupa hukukuna uydurmak için İsviçre’den medeni kanunu, İtalya’dan ceza, Almanya’dan da ticaret kanununu ithal etmiş, zamanındaki FAŞİST devletlerde ki bir takım gelenekleride, antları, merasimleri taklit ettirmişti. Güneş dil teorisi ve ‘’Ne mutlu Türküm diyene ‘’ sloganı ile üstün ırk propagandası yapmağa başlamıştı.

Demokratikleşmeğe heves eden, AB normlarını kabullenmeğe başlayan siyasi iktidarlar TÜRBAN ve İmam hatip liselerini Kemalist Ordu ve Yargı , laik elitler karşısında realize edememişlerdir. Atatürk ile sonra başa geçen siyasiler arasındaki fark bu.

İkinci dünya harbinden sonra Türkiye İtalya, Portekiz, Güney Kore’den daha ileri iken şimdi onlardan bir kaç kat gerilere düşmüştür. Öne geçen bazı siyasiler, Menderes gibi, Özal gibiler asker tarafından ifna edilmişler, en son öne çıkan Erdoğan ise önce Asker, şimdide Yargı tarafından politikadan uzaklaştırılmak istenmektedir.

Tarihe bir göz atacak olursak görürüzki insanlığın gelişmesi ancak büyük beyinler sayesinde mümkün olmuştur. SOKRATES’in alnı öne çıkıktır. İnsanı hayvandan ayıran melekelerin alın bölgesinde olduğunu biliyoruz. Batının gelişimini yakalaması ilim adamları , filozoflar, sanatkarları ile mümkün olmuştur.

Basındaki, TBMM’lisindeki seviyesiz kavgalar gösteriyorki problem CEREBRAL’dir. Basit deyimlerle Atatürk’ten sonra Türkiyede AKILLI şahsiyetler yetişmemiştir. Ne Fizik’te, ne Kimya’da, ne Tıp’ta, nede siyasette NOBEL ödülü alan bir TÜRK yok. Türkiyenin problemi akıllı insanların olmamasıdır. Atatürk Alman ilim adamlarını getirtmese idi Universite, Özal yabancı antrenörleri, sporcuları getirtmeseydi Spor alanında bir varlık gösteremeyecektik.

Televizyondaki münakaşalarda hasbelkader Professör unvanı kazanmış, partilerde öne çıkan siyasi molozların ifadelerini duydukça gülelim ağlanacak halimize demekten kendimi alamıyorum. Birde , gerile gerile ‘’Dünyanın neresinde görülmüş ‘’ ifadesini kullanan dünyadan bihaber konuşmacılar, üstelik JAKOBEN tavırları ile HAMASİ , DUYGUSAL, ŞAHSİLEŞTİRİCİ, her türlü nesnel temeli olmayan hezeyanlarını duydukça üzülmekten başka çarem kalmıyor. Şayet CEREBRAL yetenekleri olsaydı Türkiye bu hallere düşmezdi. NÖROLOG’lara soruyorum ‘ Acaba akli yetenekleri ölçecek bir test var mı? Ben şahsen çözemediğim problemler karşısında ‘’Benim aklım bana yetmiyor’’ diyorum. Almancası ‘’Mein Latein ist zu Ende ‘’. Bizde birde tekerleme vardır. ‘’Vermezse Mabut, neylesin Mahmut ‘’ .Allah kafi akli yeteneği vermemişse, Padişah ne yapsın. ‘’.

Şöyle ciddi bir tenakuz var Türkiye’de. AK partisi mecliste yakaladığı çoğunluğu ile istediğini yapacağını zannediyor. Türkiye’de Türk kökenliler çoğunlukta olduğu içinde her şeyi Türkler için yapabileceklerine inanıyorlar. 20 milyon Kürde anadilde eğitimi, siyasi eşitliği, ekonomik ortak paylaşmı kabullenemiyorlar. Almanya’da anadilde eğitimin kanunlaşmasını isterken, Kıbrıs’ta, Kosova’da anayasal eşitliği isterken, azınlığı kabul etmezken Kürt’lere ayni hakları çok görüyorlar.

Müfredatta hala tek kelime KÜRT yok. HABUR’da şekli bahanelerle bir milyon Kürdün sevinçini suç işlemiş gibi lanetlemekle, Doğuda ve Güneydoğuda %100 Kürt adaylarına oy çıkmasının bir nevi referandum niteliğinde olduğunu kabullenemiyorlar. Açılım reklamı için Sibel Can gibi şarkıcıları çağırmakla populistik gösterilerden siyasi açılıma medet unulması onur kırıcıdır.

Erdoğan muhalefetin hırçınlığından mı çekiniyor, askerden, elit yargıdan mı korkuyor, samimiyetine bir açıklık getiremiyor.

Türklerin akıllı insanları olsaydı bugünkü şaklabanlıklar yaşanmazdı. İleriyi görenlerin bazı tavsiyelerine uymak istendiğinde maalesef çarşafa dolaşıyorlar. Problem bence akli muvazenede. İster iktidarda olsun, ister muhalefette. Vatandaşlar ise bu durumdan muzdariptir.

Antalya, 19.02.10

Hiç yorum yok: