12 Nisan 2009 Pazar

NANKÖR EVLATLAR (İnteraktion bozuklukları)




Dr.İsmet Turanlı, Antalya

dr_ismetturanli@mynet.com

Adem baba ile Havva anamızın oğulları ABEL ve KAİN’in kavgasını bilirsiniz.Yani evlatların nankörlüğü daha insanlığın başlangıcında olması ,sonraki asırlarda SHAKEPEARE’in eserlerinde de dile getirilmiş olması, bana insanların yaşamında evlatların nankörlüğü değişmez bir realite olduğu düşüncesini doğurdu.Onlarda ki ihtirasın temelinde para gibi bir menfeat çatışmasının iletişim bozukluğuna (İnteraktion bozukluğuna)sebep olduğu ,insanlığın ETİK duygusunu DİNLERİNDE korumasının mümkün olmadığıdır.

Lise 9 uncu sınıfında edebiyat hocamız Şükran hanım her hafta bir talebeye bir kitap verirdi ve o kitap hakkında konferans vermemizi isterdi.Benim kısmetimede SHAKESPEARE’in JÜL SEZAR eseri düşmüştü.(1945)

Ondan bir sene önce yaz tatilinde gittiğim, İstanbul’daki şehir tiyatrosunda (1944) SHAKESPEARE’in ATİNALI TİMON eserini seyretmiştim.Zira rejisör MUHSİN ERTUĞRUL Dram tiyatrosunun her sene , açılışda bir SHAKESPEARE eserinin oynanmasını anane haline getirmişti.Ve bende Tıp tahsili yaparken, İstanbul da her sene bir SHAKESPEARE eserini seyretmek şansına nail olmuştum.

Konferansımı hazırlarken kitabın sadece bir özetini dikkate almış ,fakat içeriğindeki maksadı pek anlayamamıştım.Şimdi size kısaca Jül Sezar eserinden bahsedeyim.

SEZAR bildiğiniz gibi tarihe adını kaydettiren büyük imparatorlardan biridir.Soylu bir aileden gelmiş ve iyi eğitim görmüştü. Roma imparatorluğunun en üst seviyesine askeri ve siyasi yollardan ilerleyerek önce Senatoya I ci KONSÜL ,daha sonra da ömrübillah imparator seçilmişti.Bu arada akdenizdeki korsanların eline esir düşmüş ve Antalyaya getirilmiş ,ailesinin ödediği cüzi bir parayla kurtulmuş,hatta bir müddette Mısır kralicesi KLEOPATRA ile aşk yaşamış.Özel hayatındada kadınlara çapkınlığı ve erkeklerede düşkünlüğü ile hayatını sürdürmüştür.İmparatorluğu sırasında diktatörlüğe kayacağı şüphesi ile en yakınları tarafından yapılan bir suikast neticesi yaşamını kaybetmiştir.Bu suikastta bir fahişeden doğma öz oğlu BRÜTUS’un da kendisini hançerlediğini görünce tarihe kaydı geçen şu sözü söylemiştir.BRÜTUS OĞLUM,SENDE Mİ (!)?.

Brütus’un bu davranışı EVLAT NANKÖRLÜĞÜNÜN en bariz bir örneğidir.O eserde, kumandanlardan ANTONİUS’un cenaze önünde yaptığı hitabette unutulamayacak bir değer taşımaktadır.Bu sebeple o eseri okumanızı tavsiye ederim.

Birazda ATİNALI TİMON’dan bahsedeyim.Bu eserde Sabahattin Eyüpoğlu tarafından Türkçeye tercüme edilmiştir.Timon varlıklı bir Atinalıdır.Parası ve cömertliği sayesinde kurduğu dostluklar ,parası bitince kaybolur ve yanlızlığa mahkum olur.Paradan ziyade insanlığa kıymet veren Timon etrafına tekrar zenginleştiğini,altın bulduğunu ilan eder.Ondan uzaklaşanlar tekrar etrafını sarar.Timon onlardan iğrenir.Altınların,sarı dinin(!) kurbanlarına nefretle bakar.

1947 de ,yine İstanbul şehir tiyatrosunun dram sahnesinde KRAL LEAR’i seyretmiştim.Kral oldukça saf bir insan ve ölmeden önce çocuklarına servetini dağıtmak ister.Küçük kızı ise dürüst ve babasından bir şey istemez.Bir kralla evlenir.Öteki iki evladına servetini bağışlayan kral zamanla o evlatlarının hiyanetine uğrar ve küçük kızına sığınmak mecburiyetinde kalır.Bu eserde de yine evlat nankörlüğüne vurgu yapılmıştır.

Londra da ihtisas yaparken,asırlardır Shakespeare’in eserlerinin oynandığı, ananevi OLDWİCK tiyatrosunda ve onun doğumyeri olan STRATFORD upon AVON daki festivallerde de bir kaç eserini seyretmem mümkün olmuştu.(1957.1958)

Yukarda bahsettiğim üç eserdede babaların evlat nankörülüğüğne kurban gittiklerini öğrendim.TURGENIEF’in ‚’Babalar ve oğulları’’,Franz KAFKA’nın’’babasına yazdığı mektupları’’ tekrar okuyarak bu baba oğul konflikti temasına kafa yordum.Gördüm ki bu bozukluğun temelinde maalesef menfaat (PARA) hakim rol oynuyor.Bu ARKAIK sorunun bir iletişim bozukluğu (İnteraktion bozukluğu) olduğuna kanaat getirdim.İletişim bozukluğu ,benim mesleğimde, kadın hastalıklarında oldukça önemli bir yer tutar.Senelerce bu mevzuda çalıştım ve nihayet Türkiye de de bu mevzuda eğitim yapılmasını gerçekleştirmek için PSİKOSOMATİK JİNEKOLOJİ derneğini kurdum.İnşallah meslektaşların alaksına matlup olur ve Türkiye dede KADININ RUHU bulunduğu,gereken değeri kabul görür.

Türkiyenin aktüel bir misafiri,bir devlet adamı OBAMA’nında vurguladığı gibi problemlerin çözümü ancak DİALOG ile mümkündür.OBAMA“nin iletişimde gösterdiği kabiliyet ve ön gördüğü DİALOG prensibi sayesinde ,islam ve afrikalı kökenine ,cilt renginin beyaz olmamasına rağmen,USA nın hırıstiyan halkının sevgisini kazandığı gibi,USA nın baş düşmanı Iran cumhurbaşkanı Ahmedinecat,Venezuella başkanı Chavez,hatta Gaddafinin sempatisini kazanmağa muvaffal olmuştur.Türkiyede,aşırı şovenist politikacılar ve köşeyazarları hariç,umumiyetin hayranlığına ve takdirine mazhar olmuştur.Ermeniler ve Kürtlerle iyi münasebetleri DİALOG’u tavsiye etmiştir.Erdoğan ise maalesef TBMM e seçimle gelmiş Kürt partisi temsilcilerinin elini dahi sıkmamakta,Genelkurmay paşaları ise DTP temsilcilerini protesto etmek için meclise KÜS kalmakta direnmektedirler.Bu durumları bana gülünç gelmektedir.İnşallah OBAMA’dan bari ders alırlarda demokrasinin icaplarını yerine getirirler.Erdoğan, İspanya başbakanı olan ZAPATERO ile medeniyetler ittifakının eş başkanı.İspanya ‚’’Tarihsel hafıza paktını’’ meclisten geçirdi ve geçmişi ile barışı temine çalıştı.Erdoğan’nında ispanya modelini örnek alması gerekir.Şayet Türkiye dede geçmişte Kürtlere yapılan hukuk dışı,ahlak dışı katliamlarla yüzleşme imkanını sağlamak istiyorsa.Ergenokon soruşturması ve Kürdistan da mezarların açılmasını desteklemesi övünç sebebi olabilirsede DTP lilerle görüşmemesi onun için ilerde utanç vesilesi olabilir.Hamas’ın seçimle iktidara gelmiş olmasını savunma gerekçesi sayıyorsa, DTP yi dışlamasıda bir ikillemdir. .DTP, PKK’nın temsilcisi değilse bile,tabanlarının ayni olduğu yatsılanamaz.PKK nın silah bırakması isteniyorsa DTP ile DİALOG sağlanması zorunludur.

Benim analitik düşünce tavrımdan ötürü olacak ,insanlığın başlangıcındaki ADEM babadan,bir numaradan başlayarak, şu anda sözü geçen bir numaraya,yani OBAMAYA kadar gelip,neticede interaktion bozukluklarının DİALOG ile şifa bulacağını sizlere anlatmağa çalıştım.Ümit ederim, doğru laf ettim.

Hiç yorum yok: