30 Ocak 2010 Cumartesi

ASKER NEDEN DARBE YAPAR ?



ASKER NEDEN DARBE YAPAR ?
ORDUNUN ANANEVİ DARBE İTİYADI
İsmet Turanlı,
dr_ismetturanli@mynet.com

Asker Osmanlının kuruluş devrinde, daha Fatih devrinde bile darbe yapmıştır. M.Ö.120 senesinde ilk Türk ordusunu kuran Hun imparatoru METE han babasını öldürerek tahta çıkmış ve imparatorluğunu Hazar denizinden Japon denizine kadar genişletmiştir. İşte ilk darbeci asker METE handır.Askerin iktidar hevesi bütün demokratik atılımlara rağmen bugüne kadar sürmüştür. 12 padişah öldürülmüş, 52 sadrazam (son olarak Menderes) idam edilmiş, bir çok padişahta asker tarafından tahtan indirilmiştir. Sanki askerin geninde vardır darbe yapmak. İlk kurulan Osmanlı ordusuna gayrimüslim gençler alınıp devşirilmiş. Özürlü olan gençler ve KÜRTLER orduya alınmamıştır.

Osmanlı’da son darbeyi Babıali baskını ile Enver paşa gerçekleştirmiştir. Atatürk’ün kendisi asker olduğu için en yakın asker arkadaşlarının muhalefetinede fırsat vermemiş, onları pasifize etmiş, ölünceyedekte iktidarını sürdürmüştür. İnönü’de asker olmasına rağmen içteki ve dıştaki demokratikleşme konjukturüne fazla direnç gösterememiş 14 Mayısta Demokrat partinin iktidara gelmesini önleyememiştir. CHP liler onun feragat ettiğini söylerler. Adeta lütfundan, iyi niyetinden (!), demokratik açılımı sağladığı samimiyetinden dem vururlar. Halbuki ben 15 Mayıs 1950 sabahı çıkan gazetelerdeki İnönünün foto haberini çok iyi hatırlıyorum. Ağzı bir karış açık, dehşet içinde, afallamış bir görüntü içinde idi. Elbette Altan Öymen ‘’Öfkeli yıllar ‘ eserinde bundan bahsetmez. Çünkü bütün eserini CHP gözlüğüyle yazmış, iliğine kadar işlemiş CHP kimliğinden kendini arındıramamıştır. O zamanlar Millet partisinin kurulmasındaki sebep Bayar’ın muvazaa yaptığı, İnönü’ye Demokrat parti seçimleri kazansada Cumhurbaşkanlığı sözü verdiği iddiasıdır. Demokrat partinin çok kıymetli mebusları, hatta Mareşal Fevzi Çakmak Millet partisine geçmişlerdi. Seçimi Demokrat parti kazandığında Adnan Menderes başbakanlık beklentisi içinde olmamıştır. Bayar’ın başbakan olacağını zannetmiştir. Bayar ise ezeli rivali İnönü’yü yenmiş olmanın keyfi içinde onun köşkten inmesi gerektiğini ihsas etmiş ve Adnan Mendereside başvekil yapmıştır. Menderes o teklifi beklemediğini hep dile getirmiştir.

27 Mayıs ihtilaline sebep olarak Menderes’in demokrasiden uzaklaşması, vatan cepheleri, tahkikat komisyonları kurması ithamında bulunan muhalif aydınlar iddialarından vazgeçmemişlerdir. . Halbuki ihtilali gerçekleştirenlerin hatıratlarından öğrendiğimiz oki daha seçimlerin akabinde genel kurmay başkanının İnönü’yü ziyaretle Demokrat partiyi kapatmak istediğini söylemiş olduğudur. Menderes bu haberi alınca yanına bir orgenerali alıp genel kurmaya gitmiş, beraberinde götürdüğü generale, onları ayakta karşılayan genel kurmay başkanının koltuğunu göstermiş ve o anda tayinini, eski başkanında azlini gerçekleştirmiştir. Öymen’e göre böyle bir hadise olmamıştır. Daha 1956 da ihtilal hazırlıklarının, toplantılarının başladığını Erkanlı dahil bir çok ihtilalcinin yayınladığı hatıratlarından öğrenmek mümkün. Zaten 1960 da Menderes istifa etmişsede Bayar ‘’çaydan geçerken at değiştirilmez’’ diye istifasını kabul etmemiş, hatta genel seçimlerin o sene yapılacağını Menderes nutuklarında defalarca dile getirmiştir. Buna rağmen Menderes aleyhtarları onun seçim yaptırmayacağı, art niyeti olduğu komplo teorisi ve hezeyanlarında, iftirasında ısrarcı olmuşlardır.

Demek ki askerin darbe ihtirasında Osmanlıdan kalma bir ananesi olduğu ve halkın oyu ile gelen sivil idarelere bugüne kadar tahammülü olmadığı aşikardır. Emekli generaller ‘Şartlar oluşunca ‘ elbette yine darbe olabilir dediklerini basın mensuplarıda, aydın geçinenlerde maalesef duymazdan geliyorlar.

ATATÜRKÜN ORDUYA VASİYETİ

Diğer çok mühim bir etkende Atatürk’ün Cumhuriyet’i askere emanet ettiği inancıdır.

Bakın Bernd Rill adlı Alman yazarın Kemal Atatürk adlı eserinin 134 üncü sayfasında ne diyor:
"Das Militaer ist für die Sicherheit des Landes zustaendig, nicht nur aussen, sondern auch nach innen. Dieser politische Januskopf des Militaers, der in den westlichen Demokratien fremd ist bzw. Eine Ausnahme bedeutet, ist in den Laendern der Dritten Welt eine nicht übliche Erscheinung. Die Armee als perpetuum mobile der kemalistischen Revolution, als Werkzeug, das den als sechstes Prinzip verkündeten Revolutionismus in Gang haelt-so entspricht es dem ‘’ TESTAMENT ATATÜRKS’’ ., das die Offiziere in MÜNDLİCHER TRADİTİON untereinander weitergeben."

Mealen tercümesi şöyledir: Atatürk’e göre vatanın iç ve dış güvenliğinden asker sorumludur. Böyle askerin iki başlı politik konumu batılıların yabancı olduğudur.. Fakat üçüncü dünya devletleri için bu durum normaldir. Altı okun, Kemalistik revolutionun muhafazasına ordunun vazifesi olduğu ‘’Atatürk’ün VASİYETİ icabı olduğu subaylarca ağızdan ağıza ilettilen bir ANANE’dir..

Atatürk orduda adeta ilahi bir mertebededir ve ordu o VASİYETİN bilincindedir.

Ordu Osmanlıdan tevarüs ettiği bir ananeye sadık kaldığı gibi birde Atatürk’ün vasiyetini yerine getirmeği bir vecibe addeder. Ekalliyetlerin Türkiyedeki mevcudiyetinin milyonlardan 80 bine düşmüş olmasının, faili meçhul katliamların müsebbibininde asker olması ihtimalinin halkın inanmış olması üzüntü vericidir.Milliyetçi kesiminse vatana sadakat inancından ileri geldiğidir. Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Musa Anter v.s. siyasi maksatlı cinayetlerin katilleri onlarca sene geçmesine rağmen aydınlatılamamıştır. Halbuki adi vakaların faillerini emniyet mensupları çok kısa zamanda yakalayabilmektedirler. Diğer katili meçhul cinayetlerin arkasında derin devletin olabileceği inancı yaygındır.

Şimdi sıra Kürtler ve Alevilerdedir. İki halk gurubunun şimdiye kadar yok sayılmış olması, demokratikleşme kojonktürü, ve Öcalanın Kürtleri isyana teşviki bugünkü gerilime sebeb olmuştur. Ordu’nun iki kırmızı çizgisi vardır. Birincisi LAİSİZM.Onun içinde Aleviler yok sayılmış. İkinciside KÜRTLERdir. Bugüne kadar Kürt kelimesini AĞIZA ALMAK suç sayılmıştır. Kürtçe konuşmak 80 darbesinden sonra yasaklanmıştır. Generaller ve şövenistler hala usanmadan ,sıkılmadan KÜRT SORUNU diye bir sorun yok sadece terörist PKK lılar ve birde vatan haini ayırımcı Kürtçüler var demekte israr etmekteler.

Maraş’ta, Sivas’ta, Yozgat’ta Trabzonda, Malatyada olanlar, Hırant Dink cinayeti, ananevi Alevi ve yabancı düşmanlığından kaynaklanmıyor mu?. 20 milyon Kürdün asimilasyonu, mümkün olamamıştır. 30 kere isyandaki kayıplarına ,Dersime, 40 bin ifna edilen PKK lıya rağmen kökten yoketme imkanı sağlanamamıştır. ‘Ne Mutlu Türküm diyene’yi dağa taşa yazmaklada netice alınamamıştır. İster samimi, isterse gayri samimi, AK partinin çabaladığı açılım hamleleri halklarda ümit uyandırmıştır.

Bir taraftan darbe planları , diğer taraftanda oraya buraya saklı silahlar ortaya çıkarken Türkiyenin öyle çabuk çabuk demokratikleşebileceğine, mevcut hükumetin fazla atılım yapabileceğine inanamıyorum. Orduya güvenin % 60 a düşmüş olması, halkın sağ duyusu ümit kaynağı olabilir. Diğer bir ümidimde Davutoğlunun komşularla sıfır problem uğraşılarında muvaffak olmasıyle , komşu dost devletlere karşı orduya ihtiyaç kalmayacağıdır. Bugün dünyada ordusunu lağvetmiş tek ülke Costa Rica’dır. Orduya vermeleri gereken mali imkanları sağlık hizmetlerine ve eğitime vererek dünyanın en mutlu halkına sahip olmuşlardır.

TEŞBİHTE HATA OLMAZ.

Cinsi sapıklar bir cürüm işlediklerinde bir müddet hapishanede yahut hastanede kaldıktan sonra serbest bırakıldığında tekrar bir çocuğu istismar ettiğinde emniyet kayıtlarına göre ondan öncede ayni fiili işlediği sabitleşmiştir. Askerin sicilindede 2 bin senedenberi darbe şaibesi olduğunu tarihçiler söylemektedirler. Son 27 Nisan MUHTIRASI’nı Büyükanıt bizzat kendisinin gece yarısı Internete koyduğunu söyledi. Bunun bir nevi darbe olduğu halk tarafından algılanmadı mı? Buna rağmen Türkiye’de asker darbe yapmaz diyor Başbuğ. Bu lafı duyduğumda Celal Bayar’ın ve devrin genel kurmay başkanının askerler tarafından 27 Mayısta nasıl apar topar Yassı adaya götürüldükleri aklıma geldi. Özkök paşa’nın darbeye müsaade etmediğinden ötürü bazı köşe yazarlarınca açık açık hakarete uğradığı inkar edilemez. Bazı uni rektörlerinin ORDU GÖREVE diyerek Cumhuriyet mitinglerinde plakart açtıkları, figuranlık yaptıkları TV kameralarınca kanıtlandı.

Gene ümit ediyorum ki Erdoğan demokratik açılımında başarı sağlar, Orduda kışlasına çekilip asli vazifesine döner. Bu benim masum avuntum yahut zühürt tesellimdir.

Köln.27.01.10

Hiç yorum yok: