12 Mart 2010 Cuma

KERPİÇ…



Dr.İsmet Turanlı,
dr_ismetturanli@mynet.com

KÜRTLERİN KÖYDE YAŞAYANLARININ HEMEN HEPSİ KERPİÇ EVLERDE BARINIRLAR.

Başbakan çok tehlikeli bir laf etti. Güya depremde kerpiç evler suçlu imiş. Bu gösteriyor ki başbakanın Kürtlerin köylerde ikamet ettiği meskenlerden hiç haberi yoktur. Demek ki seyahatlarında sadece kentleri geziyor. Köylülerin yaşam bölgelerini yani köyleri hiç görmemiş. Oralar ne Kasımpaşaya nede Trabzondaki köylere benzerler. Oralarda ki inşaat tarzı asırlardanberi KERPİÇ menşelidir. TOKİ’nin kapasitesi oraları medenileştirmeğe yetmez. Onun için Başbakanın o lafını tehlikeli görmekteyim.

Hele CHP nin bu mevzuda söyleyeceği hiç bir şey olmasa gerek. Zira bundan elli sene önce Demokrat Parti yani Menderes devrinde meclise getirdiği bir önerge vardı. 25 Çimento fabrikası için devletin yatırım yapması hakkında. Hükumet taraftarı yani bugünkü deyimle yandaş basının sözcüsü olan ZAFER gazetesi bu haberi büyük puntolarla manşet yapmıştı. CHP nin sözcüsü ULUS gazeteside bu haberi alaya almış ve Menderes sokakları betonlaştırmak istiyor diye prensibi içabı itiraz etmişti.

Kürtlerin meskun olduğu köyleri bırakın TSK nın tahrip ettiği köyleri dahi kerpiç yapıdan kurtarmağa kalksa TOKİ bu miseri ortadan kaldıramaz. Hadi CHP nin bu realiteyi görmediğini anlasakta Erdoğanın bu durumdan bihaber olması üzücü. Kürt açılımı diye ortaya çıkan AK partinin palyatif bazı önerilerinin arkasında asıl dev problemleri halletmesi gerçeği ortaya çıkacaktır. Asırlardır ihmal edilen bu bölgelerin muasır medeniyetten ne derecede mahrum olduğu gerçeği siyasilerin uykusunu kaçırmalı.

Erdoğan’ın farkına varmadığı korkunç bir gerçekte Bankaların kriz devrinde bile halkı ne şekilde sömürdükleridir. Büyük bir başarı sağlamışlar gibi milyarlarca karlarını açıklıyorlar. Bu durumun altını kaşıyınca görülüyor ki Reel sanayiye pahalı faizli kredileri dahi esirgeyip mevduata düşük getiriler sağlamışlar .Dolayısı ilede fahiş karlar temin etmişler. Global krize sebep olan finanz sektörünün attığı kazık dünya ekonomistleri tarafından tescil edilirken ve devlet kontrolunun kaçınılmaz olduğu açıklanırken bizim hükumetin bu vurguna göz yumması büyümenin ve isthdamın artmasının önünü tıkamıştır. Bankaların bu tutumu ekonomimizin sağlamlığına bir delil sayılamaz. Bu tamamen sanal bir görüntüdür. Yüksek vergilerle cezalandırılmaları lazımdır. 600 TL ile emekliler geçim kavgası veririrken, açlıktan ağzı kokan işsizlerin hali ortada iken bankaların kredi kartları borçlarından % 50 ye yakın faiz tatbikatı korkunç. Onlara Erdoğanın tavsiyeside üzüntü verici. Hani ekmeği olmayanlara Pasta yesinler dendiği gibi kredi kartlarınızı kullanmakta daha ciddi olun diyor Başbakan. Bankaların vatandaşlara tatbik ettikleri faiz oranı Avrupada ve USA da yıllık faize bedel.

Yukarda dile getirdiğim iki mega problem dururken partilerin ve sözcülerinin kayıkcı kavgası yapmaları Türkiyede siyasetin nerede olduğunu gösteriyor. Benim gibi mürekkep yalamış cahillerin ikazlarına CEREBRAL problemi olan aydınsızların halü per melalini açığa çıkarmak elbette ki benim vazifem olamaz(!). Hemen hemen hergün televizyonlarda , oturumbaşı 1000 TL alan , ayni kişileri , ve her mevzuda söz sahibiymiş gibi davranmaları mide bulantısı yapıyor. Bu müdavimler de hiç sıkılma ve utanma olmasa gerek. Bir gazetecinin dediği gibi batının gündemi ile doğunun gündemi hiç uyuşmuyor. Hele görsel ve basılı yayın organları ile ama hiç uyuşmuyor. Yarın sandıkta karar verecek olan mercide o siyasilerin, yahutta köşe yazarlarının bilmedikleri avamdır. Türkiyenin karukatürüstik görünümü böyle. Ezberlere devam edin demekten başka çarem yoktur.

Antalya, 11.03.10.

Hiç yorum yok: