30 Ağustos 2009 Pazar

KÜRT SORUNUNUNA NAİF YORUMLAR



Dr. İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com



Afaki, Naif Yorumlar.

Kürt sorunu için yapılan yorumlar maalesef o derece naif tarzda ki üzülmek elden gelmiyor. Sorunun ne kadar ciddi olduğunun farkında olmadan ağzı olan konuşuyor. Kimisi bir spor yazarının Fenerbahçe hakkında ki düşüncelerini açıklar gibi; kimisi Türkiye’de ki çevre problemlerini irdeler gibi. Bazıları ise bir tarih uzmanı gibi. Velhasıl herbiri bir köşe yazısı ile aklının erdiği kadar, dilinin döndüğü kadar beyanda bulunuyor. Her ne kadar bir takım doğru fikirler içeriyorsa da asıl problemin tümünü gören, ciddi analizler yapan çıkmadı. Karikatürist yeteneğim yok ama Sibel Can’ın bile yorumu gazetelerimizde manşetten veriliyor. Backgraound da Boğaziçinin görüntelendiği bir TV programında kazip , hasbelkabel, 100 e yakın yüksek okul kalitesindeki üniversitelerinin öğretim üyeleri, magazin değerindeki yayın organlarının bilgi dağarcıkları ciddiye alınamayacak derecede kifayetsiz köşe yazarları mahalle sohbeti yapar gibi yorumlar yapmaktalar. Hani zahmet edipte Diyarbakır’a, Hakkari’ye gidip ora halkı ile, aydını ile müzakere etseler, görüşler alsalar aklım yatar.

Aşağıda izah edeceğim görüşlerimden anlayacağınız gibi yapılan yorumları KÜÇÜMSEMEK gibi bir gayretin içinde değilim. Tek tek ağaçlar hakkında yorumlar yapılırken, asıl ormanın görülmediğini, yahutta kimilerinin görmekten kaçındığını tesbit etmiş bulunuyorum. Bugün hâlâ‚ “Kürt sorunu diye bir şey yoktur” diyen, hatta “Kürt yoktur” diyen, “Kürt halkının istediği bir şey yoktur”diyen var. “Kürt kimliği diye bir istem yoktur” diyen aklı evveller var. ”Türk kelimesinin ulusun”, “Kürt kelimesinin ise sadece etnik bir mana taşıdığını” söyleyenler var. Peki Bulgaristan’daki Türklerin dile getirdiği Türklükleri, Bulgaristan ’da Türk ulusunu mu kastediyor? Yoksa orada Türk kelimesi bir etnik guruba mı aittir? Hakeza Özbekistanda’kilerin ulusu Özbek mi, yoksa Türk ulusu mu demektir?. Irakta’ki Türkmenler Türk ulusuna mı ait, yoksa orada etnik bir guruba mı ait?

Anadilde eğitim

Bir başka sual Almanya’da ki Türklerin Türkçe anadilde eğitim istemeleri makbul görülüyorda Türkiye ’de Kürtlerin böyle bir eğitim istemeleri niçin vatana hıyanet sayılıyor?. Almanya’da ki NDP’ ye göre Türkçe eğitim yasaklanmalı. Tıpkı Türkiye de ki MHP ve CHP aynı Almanya’daki NPD konumunda olmuyor mu? Türkler yabancı memleketlerde böylesi bir insan hakkını istemeleri evlada Kürtlerin kendi vatanlarında aynı istemleri vazetmeleri, Kürt oldukları için, anavatanlarında vatan hainliği, bölücülük istemi olarak algılanıyor. Bulgaristan’ da,Almanya ’da Türkler anadilde eğitim istemesinler mi? Bu oradaki vatandaşlara sorulmamalı da NDP’ ye mi sorulmalı?. Bulgaristan ’da ki soydaşlar ”ne mutlu Bulgarım mı desinler?” Onlar Bulgaristan vatandaşı Türkler değil mi?

Ne mutlu Türküm diyene.

Bir cümleyi iki defa negatifleştirirseniz, aslı ile identiktir. Mesela ‚ Ne mutlu Türküm’ ü iki defa negatif söyleyelim. ‚Ne mutsuz Türküm demeyen’’ dersek aynı manayı ifade eder miyiz? Türküm demeyenlerin mutsuz olacağını düşünebiliyor musunuz?. Tam aksi. Bir Kürt, yahut Ermeni Türk değilim demekle mutlu olur. Türk kelimesi bir ulusun adı imiş. Ama bunu hiç bir azınlık kabul etmiyorsa kimin hakkıdır ki onlara bunu kabul ettirmeğe çalışıyor?. Türkler böyle zannediyorlarsa , kendi kendilerini kandırmıyorlar mı? Kendi kendilerini tatmin hali değil mi?

1. Sorun KÜRT sorunumu?


, Güneydoğu sorunu mu, Demokratikleşme sorunu mu, PKK sorunu mu, adını ne koyarsanız koyun, ortada bir problem var demenin yanlış olduğu kanaatindeyim. Dördüde ayrı ayrı sorunlardır. Örtüşen tarafları vardır. Kürt sorunu elbetteki bir güneydoğu, elbetteki bir demokratikleşme sorunudur. Ama Kürt sorunu tarihi, sosyolojik, yahutta siyasi yönden daha kapsamlı , enternasyonal bir sorunu olduğunu bilmek lazım. Sorunu nasıl adlandırırsanız adlandırın demek , sorunu anlamadığınızı deklare etmektir. Kürt sorunu Suriye ’de ki, İran’ daki,Irak’ta ki Kürtlerin de sorunudur.O zaman Güneydoğu ile, ekonomi ile sınırlandıramazsınız.. Kürt sorunu 40 milyon Kürdün sorunudur. Temelinde yatansa ÖZGÜRLÜK sorunudur. Arnavutlar, Bulgarlar isyan ettiklerinde sorun terröristik bir sorun mu idi yoksa onların Özgürlük sorunu mu idi? Katalanların ekonomik, eğitim sorunları yok. Neden isyan ediyorlar. İsyanların temelinde yatan Özgürlük sorunudur. Siz DTP nin bütün isteklerini yerine getirseniz de Kürt sorunu bitmez. PKK yerine bir başka gurup ortaya çıkar. Osmanlı’da da, TC zamanında da başka isimler verilen isyanların temelinde özgürlük sorunu yatar. İşte bu noktada bütün teşhis ve yorumlar hatalıdır.

Bir ağaç düşünün. Bunun kökleri vardır. Bu kökten yukarıya doğru bir ağaç yetişir. Dallanır, yapraklanır, çiçekleri olur, nihayet meyveleri. İşte Kürt ağacının da köklerinde ÖZGÜRLÜK arzusudur. Bu arzu dünya yüzündeki her milletin arzusudur. Hemde doğal bir hakdır. Şeyh Sait isyanı Halifeliği getirtmek içindi demek kafayı kuma sokmaktır. Kendi kendini kandırmaktır. Efendim Kürtlerin KİMLİK diye, Özgürlük diye bir istekleri olmamıştır deniyor. Yani Kürtler kendi kendilerini inkar mı ediyorlar? Korkularından isteklerini söyeleyemiyorlardı. Sırf Kürt kelimesini ağıza almak bölücü damgası yemeğe, hapse girmeğe kafi değilmi idi?
Yok zannetmek, inkar etmek devri geçti. Bakın bir misal vereyim. Onur Öymen Bonn ’da elçi iken bana dediki; Ben Güneydoğu’da belediye başkanlarına anadilde eğitim istermisiniz diye sorduğumda hep negatif cevap aldım. Dedim ki sayın Öymen’e; Evet deselerdi PKK cı, bölücü damgası yemezler mi idi? Bulgaristan’da siz oradaki Türklere sorsaydınız anadilde eğitimi, istemeyiz mi derlerdi. Diyenler ya korkudan, yahutta assimile olduklarından istemeyebilirlerdi. İstemeyiz diyenler kendi kendilerini inkar etmezler mi idi? İnsan kendi kendini kandırırken gülünç olmuyor mu?.30 bin evladını kaybetmiş bir millete hâlâ ne istiyor bunlar demek kadar naif bir sual olabilir mi.?

Kürt nüfusu.

Kürtlerin nufusuna gelince. Nufus sayımında şu kadar, oy dağılımında bukadar demek tam bir safdillikdir.Dörde bölük yaşayan Kürt halkı dört devlette de 50 li senelerde 5 te bir nufusa sahiptiler. Türkiye de 25 milyon nufusun beşte biri 5 milyon Kürt vardı doğuda. Kürtlerin Türklere nazaran daha doğurtkan oldukları göz önüne alınırsa (Ortalama 8 yaşayan, 3-5 te ölen çocukları vardı) Çoğalma nisbetine göre hesap etmek gerekir.Birgün bir Kürt anneye kaç çocuğu olduğunu sorduğumda şöyle cevap verdi; 4 ü bu dünya da, dördü öteki dünya da.Bu sözden çok etkilenmiştim. Demekki annenin kalbinde hala 8 çocuk yaşıyordu.

Bire 8 çoğalan bir millet 50 sene zarfında 5 milyondan 13 milyona çıktı demek absürd sayılmaz mı.? Elbette assimile olanlar var.Assimilasyon politikası uygulamadık lafıda geçersizdir. Ben on yaşında Kahtaya gittiğimde memurlardan başka Türkçe bilen yoktu.Şimdi Kürt akrabalarım dahi evlerinde çocukları ile Türkçe konuşuyorlar. En azından % 50 si Kürtlerin assimile olmuştur. Birde 80 li yıllardaki Kürtçe konuşma yasağı vardı. PKK vesilesi ile Kürtlüğünü iddia etmek bölücüğünüzü deklare etmek gibi idi. Birde batıya göç Türkleşmeyi kolaylaştırmıştır. Bugün en azından 20 milyon Kürt vardır Türkiye de. Benim gibi, Hülya Avşar’ın dediği gibi melez Kürtler var ki onları saymasak bile en azından 20 milyon Kürt vardır.

Kürdistan kelimesi

Kürditan kelimesi şu anda coğrafi bir isimdir. Bu ismi tarih atlaslarında görmeniz mümkün. Türkiye kelimesi geçen asırda ortaya çıktı.Tarih atlaslarında Asia minor geçiyordu.

Bir anekdot; Evimde Bedri Rahmi’nin orijinal tabloları olduğu gibi bir kaçda eski haritalar vardır Türkiyeyi gösteren. Bir büyük elçiyi misafir ettiğimde eşi bu haritaların birinde Kürdistan bölgesine Kürdistan yazılmış olmadığını görünce çok sevinmişti. Çok şükür bu haritada Kürdistan yazmıyor dedi. Benimde hayretimi mucip olmuştu. Hanımefendinin böylesine sevinci. Şovenist köşe yazarlarının Kürt nufusu hakkındaki beyanları gerçek dışı olduğu gibi Kürdistan sözcüğünün Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerin Kürdistan olarak adlandırılması da ayrı bir gerçektir.

Kürtçe dili


Aynı argümanları Kürt dili hakkında da yapmak mümkün. Güya Kürtlerin konuştuğu dilin bir Türk lehçesi, yahut şivesi diyenler kendi kendilerini aldatıyorlar. Bir Türk dilini konuşanlar konferansı olmuştu geçen senelerde. Asyadaki Türk kökenliler Rusça konuşarak anlaşabildiler. Uygurlar, Özbekler hatta Azerilerin Türkçelerini de anlamak mümkün değildi.
Yukarda dile getirdiğim mevzularda Türklerin kendi kendilerini nasıl aldattıklarını anlamak mümkün.

Kürtleri kültürleri

Asıl korkuncu 80 senedir Kürtlerin kültürlerini geliştirmelerine mani olmak Türklerin Kürtlere yaptıkları en büyük zulümdür. Hala okullarda okutulan tarih, edebiyat, müzik kitablarında , yani müfredatta tek kelime Kürtlerden bahsedilmemesi.Yani Milli eğitim bakanlığı Kürtleri yok saymaktadır. Bu açılım sürecinde Nimet hanımda uyanır. Bu Kürtler ne istiyor sorulması gülünç oluyor. Ne acıdır ki bu inkar politikasının neticesi bugün RTÜK ve yeni kurulacak Kürdoloji enstitüsüne Kürtçe bilen öğretim üyesi Türkiyede bulunmadığı için Kuzey Iraktaki Kürdistan federal hükumetine müracaat etmek mecburiyetinde kalmıştır.Bu durum assimilasyon politikasının neticesi olduğuda aşikarlaşmış oldu.

NEDEN Mİ?

1. Kürt sorunun tarihine bakalım: Bunun için Malazgirt’ten, Yavuz Selim’in İranla savaşına kadar geriye gitmemiz lazım. Osmanlı devrindeki Kürt isyanlarına bakmamız lazım.

İngilizlerin ve USA nın orta doğu planlarına bakmamız lazım. Sevr’e, Lozan’a bakmamız lazım.
Daha sonra Cumhuriyet devrinde ki isyanlara ,12 Eylül ihtilaline ve PKK’nın oluşumuna .

2. Kürt milletinin bugünkü siyasi ve sosyolojik ENTERNASYONAL konumuna.
3. Türkiyenin demokratikleşmesinde Kürtler yönünden eksikleri.
4. Güneydoğunu ekonomik yapısına.
5. Kürtler için Kültürel açılım zorunluklarına.
6. Çözümler ve geleceğe dönük projeksiyonlar.

Şimdi sıra ile tesbitlerimizin analizine ve çözüm önerilerine geçelim.

1. Asırlardan beri Mezopotamya’ da, coğrafi adı Kürdistan’da yaşarken Alpaslanın Bizans ordusuna karşı Malazgirt’te savaş verirken, on binlerce Kürt, Türklere destek vermiş, Türklerin Anadoluya girişi sağlanmıştı. Türk tarihçilerinin, Kürtlerin bu katılımından bahsetmemeleri ilmen büyük bir ayıptır.

Osmanlıların Yavuz Selim zamanında, Safaviler savaşında da Kürtler birlikte savaşmışlardır.

1808 de Baban aşiretinin Osmanlıya isyanını mütehaddi isyanlar takip etmiştir. Bu özgürlük çabalarını unutarak, ciddiye almayarak, Kürtlerin şimdiye kadar KİMLİK sorunu olmamıştır demek, tarihi inkar etmek, Türklerin yine kendi kendilerini kandırmaktan ileri gitmez.

Osmanlının son devrinde diğer azınlıklar gibi Kürtler’de kendi derneklerini kurmuş ve nihayet Wilson prensiplerine göre Ermenilere ön görüldüğü gibi Kürtlere de , Sevr anlaşmasına göre ,kendi devletlerini kurmaları karara bağlanmıştı.

Atatürk kurtuluş savaşına başlamadan önce Erzurum ve Sivas kongrelerinde ,Amasya deklarsyonunda Kürtlerle sıkı iş birliğinde bulunmuş,hatta Lozan’da İsmet paşa Kürtlerin Türklerle birlikte savaştıklarını ve Türkiye devletini kurduklarını söylemişti.Zaten İngilizler birinci dünya savaşından sonra Arapları ona bölüp yeni krallıklar kurdurduğu gibi, Kıbrısı resmen imparatorluğuna katmış, Kürtleri de dörde bölmüş, belkide petrol kaygısı ile, Kürtlerin özgürlük imkanını yok etmişlerdir. 1925 de Şeyh Sait isyanı ile Kürtler inkar edilmiş, asimilasyon politikası tatbik edilmiştir. 12. Eylül.80 ihtilalinden sonra Kürtçe konuşmağa yasak konulması, PKK ile özgürlük isyanı patlak vermiştir. Bu harekatı teröristik bir olay olarak deklare eden Türkiye hükümetleri 5 bin askerin, ve 30 bin de Kürt gençlerinin yaşamlarını yitirmesine sebebiyet vermiştir. Kürtlerin bu özgürlük kavgasını hâlâ askeri müdahelelerle sona erdireceklerini sanmaktadırlar. 25 senedenberi başarı sağlayamayan TSK nihayet PKK yı yok edemiyeceğini kabul etme konumuna gelmiş ve siyasilerden ilave tedbirlerin alınmasını istemiştir. Genel Kurmay başkanı orgeneral Başbuğ ‘’Kürt gençlerinin dağa çıkmasınısını önlemekte başarılı olduk mu? Hayır ”diyerek bir itirafta bulunmuştur. Buna rağmen, daha dün bir orgenaral son PKK’lıyı öldürünceye kadar savaşa devam edeceklerini söylemiş. Her yok edilen PKK’lının en azından 3-5 kardeşi ,akrabası gencin dağa çıkmağa çıkmasının tahrik edildiğini, yani dağa çıkmağı körüklediğini idrakten aciz oldukları aşikardır. Bu kör döğüşünün temelinde ÖZGÜRLÜK, KİMLİK sorunu olduğunu kabullenmek problemin çözümüne katkı sağlar. Daha dün cumhurbaşkanı Çankayada şehit annelerine verdiği iftar yemeğinde bir Kürt anne ile Türkçe konuşamamasının ne mana ifade ettiğini kavrayamamış, yahutta görmezden gelmiştir.

Kürtlerin 30 bin şehit vermeleri, 17 500 katili meçhul katliamların, korucu adındaki saf Kürtleri para ile angaje edip Kürdü Kürde kırdırmaktan vaz geçmemeleri ,durumun ciddiyetini kavrayamayanların hâlâ Kürtler ne istiyor, demeleri içler acısıdır.

Kökünde özgürlük arzusu olan bu gibi isyanlar, ağaçlar silahlarla yok edilemezler. Türklerin kendi kendilerini kandırmaktan vazgeçerek, sulhcu yaklaşımlarla çözüm sağlayabileceklerini anladıkları gün barış sağlanacaktır. Bahçeli’nin, Baykal’ın hezeyanlarına uyup katliama devam edilirse binlerce gencin ölümüne mani olunamaz.

MHP’nin ve CHP’ nin hırçınlığı


AK partinin bu hususta başarı sağlaması MHP ’nin ve CHP’ nin oy kaybına sebep olacağı için parti yöneticileri hırçınlaşmakta, Ak partililerde bu tuzağa düşerek onların polemiklerine cevap yetiştirmeğe çalışmaktadır. Erdoğan muvaffak olursa Nobel’e bile aday olabilir. MHP’ ninde CHP’ ninde politikadaki varlıkları meşrutiyetini kaybedeceği her aklı başında vatandaşın bilincinde. Genelkurmayın muhalefetin tehditlerinden korkması , politik vesayetini sürdürmek gayreti Türkiyeyi felakete sürükleyebilir.

AK partisi dik durmaz, iktidarda olmanın mesuliyetine sahip çıkamazsa da Türkiye felakete sürüklenir. Türkiye siyasi yaşamında çok önemli bir dönüm noktasında.

REFERANDUM

Bir referandum yapılırsa bunun sadece Kürdistan’da yapılması ve Kürtlere sorulması lazım, bundan böyle hangi egemenliği tercih ettikleri. Referandum Türkiye çapında yapılması hatalı neticeye götürür. Kürtlerin kendi kaderlerini kendilerinin tayin etmesi lazımdır. Ne AB ne de USA karar vermelidir.

2. Üzerinde durulmayan en mühim Kürt sorunun enternasyonal olması bir sorun olmasıdır. Bugün Orgeneral Başbuğ Türklerle, Kürtlerin kardeş olduğunu söylüyor. Fakat Kürtlerin asıl kardeşlerinin Suriye de, Irak’ta, İran da yaşamasına rağmen, onların durumu hiç kaale alınmıyor. Onlarla Türkiye’de ki Kürtlerin birliktelikleri mümkün olmadığı müddetçe Kürt sorunu sona ermez. Bu duruma dikkati çekerken, hemen bir Kürt devleti kurulsun manası çıkarılmasın. Almanya 45 sene iki bölük yaşarken çektikleri acıyı Kürtler dörde bölük yaşamağa mecbur edilirken onların acılarını , sorunlarını Türkler anlayabilirler mi? Bu durum elbetteki ilahi bir kader neticesi değildir. Bu durumu birinci dünya savaşından sonra İngilizler yaratmıştır. İngilizlerin tarihi hatalarını dile getireceğim bir anektodum var. Köylü bir kadın hastam karnındaki ağrıyı tarif ederken şöyle söyledi:
”Karnımın şurasına giren ağrı bir İngiliz gibi oturmuş , gitmek bilmiyor. İngilizlerin bir yere girip oturunca gitmek bilmediğini” söylemesi beni hayrete düşürdü. İngilizlerin hala Falk adalarında, Cebelitarıkta, Kıbrısın güneyinde, Basra da ne işi var?. Ne hakkı var.?

3. Türkiye demokratik açılım yaparken evvela Kürtlerin TBMM de temsilini siyaseten mümkün kılması için evvel emirde seçim kanununda değişiklik yapıp BARAJI düşürmesi şarttır.
Kürtlerin yoğun yaşadığı doğu ve güneydoğuda bölgelerinde DTP nin birinci parti olarak çıkması ,belediye seçimlerinde 250’den fazla belediyede iktidara gelmeleri , dış görünüşüyle Türkiye’nin Kürdistan’la coğrafi bir bölünmüşlüğe dönüştüğü intibaını vermiştir. Kürtler’de bir kimlik bilinçenmesinin artığını gösteriyor. Gerek ekonomik zorluklar, gerekse yakıp yıkılan köylerden zorunlu göç sayesinde Kürtlerin yarısı, Türkiye’nin diğer bölgelerinde yaşamağa başladılar. Bu durumun husulüne Türkler sebep olmuşlardır. Bu bir nevi kendi kalesine gol atmağa benzer. Zira batıda yaşayan Kürtler, doğuda mevcut olmayan imkanlara kavuştular. Çocuklarını okula göndermeğe, işyeri kurup ekonomik durumunu düzeltmeğe ,sağlık hizmetlerinden daha çok istifade ederek, çocuk ve anne ölümleri azalmış, gebelikten korunma imkanlarını kullanma fırsatını yakalamış, daha doğrusu sağlık yönünden daha iyi konuma gelmiş oldular. Bunun neticesi Türk, Kürt akrabalıkları artmış, dolayısıyle de Türkiye’nin bölünmesi imkanı azalmıştır. Buna rağmen tek vatan iddiasını Kürtler kabul edemezler. Çünkü Kürtler sadece Türkiye ’de yaşamıyorlar. Suriye ’de, Irak’ ta, İran’da, Ermenistan ’da, Azerbaycan’ da, Avrupa memleketlerinde yaşadıkları için tek vatandan bahsedemezler. Tek dilden bahsetmekte mümkün değil. Çünkü Kürtler Kürtçenin yanında Türkçe, Arapça, Farsça, Almanca, Fransızca konuşmaktadırlar. Tek millet ise Kürtler için Ortadoğuda yaşayan 40 milyonluk Kürt milletidir

4. Ekonomik durumuna gelince;

Kürdistan Ortadoğunun en zengin ekonomik imkanlarına sahip olmasına rağmen, fakir hayat şartlarına mecbur kılınmıştır.Mezepotamya, Ortadoğu’nun tahıl ambarıdır. Zengin petrol yatakları olan bir bölgedir. Adıyaman ve Batman , Kuzey Irakta’ki Kürdistan petrol bölgesidir. Gap ve Keban barajı su ve enerji kaynağı, Fırat ve Dicle en zengin su kaynağı, Nemrut, Hasankeyf, Mardin en enterasan Turistik merkezleridir. 80 seneden beri ön görülen ekonomik paketler gerçekleştirilmediği için Türkiye’nin ekonomik yönden en düşük seviyededir.

Kültür varlığı

5. Bütün baskılara rağmen, Türkiye’nin yetiştirdiği, dünya çapında yazarı Kürt asıllı Yaşar Kemal, sinema yapıcısı Yılmaz Güney, Türkiye’nin en popüler türkücüsü İbrahim Tatlıses, Şıvan… edebiyat alanında enternasyonal bir kıymet Mehmet Uzun, Yılmaz ve Mustafa Erdoğan sanatkar çalışmaları ve daha bir çok kültürel yönden Kürtler büyük katılım gösteriyorlar. Kürtlerin kültürel yönden gelişimleri kendi dillerini kullanmaları, anadillerinde eğitim verilmesini önlemekle Türkler büyük günah işlemişlerdir. Acaba bu hususta özür dilemeği düşünürler mi Türkler.

Düşünme ve fikir özgürlüğü

Orgeneral Başbuğ risk sayılabilecek düşünce ve fikirlerden kaçınılmasını , daha doğrusu beynimizin düşünme yeteneğine bir sınır getiriyor. Voltair ‚’ Düşünüyorum o halde varım’’ diyor. Heykeltraş Rodin’in düşünen insanın heykelini yapmıştı. Ne yazık ki bizdeki kopyası Bakırköy Tımarhanesinde duruyor. Başbuğ’un istediği de buydu herhalde. Birde şöyle bir şiir vardı hamasi edebiyatımızda. ‚’Hür yaşadım .v.s.’’. Entellektüel olması varsayılan bir genelkurmay başkanı, orgenaral böyle ayıplı bir ifadeyi nasıl dile getirir?

Gene filozof hür düşünceye saygısını da şöyle ifade ediyor: ”Fikirlerinizin karşıtı olmama rağmen, hür düşünmeye inancımdan dolayı düşüncelerinize saygılıyım.’’

Başbuğ, saygı duymayı bir yana bırakın , düşünme yeteneğimize sınır çiziyor. Ben ne İsa’yı, ne de Musa’yı severim, ama İsa’yı çarmıha gerenden de nefret ederim. Bahçeli, Öcalan’ın idamı için hükumete ilmik atsa bile fikrine saygı duyuyorum. İdam fikri taşıyanlardan da nefret ediyorum.

Mümtaz Sosyal ırkçıdır

Beynini kötü fikirlere teslim etmiş olan Mümtaz Sosyal Kürtlere nerdeyse Tehcir tatbikatı öneriyor. Böylesi habis fikirli aydınlara karşı sağ duyulu avamdan vatandaşların varlığı beni mutlu kılıyor. Hani iktidarsız CHP’lilerin cahil dedikleri halk yok mu? Onlarla her fırsatta konuşmaktan keyf duyuyorum. Onlar yok yalan söylemiyorlar.

Geçen hafta Belçika ’da Bitlisli bir berberde traş oldum. Bana söyledikleri , afaki konuşan kalemşörlerin ‚’Kürtler ne istiyor? ‚’ sorusuna samimi cevaplardı.

”Biz Kürtler Türklerle eşit hakları istiyoruz. Vatanımızın bölünmesini istemiyoruz. Bize Türk denilmesini istemiyoruz. Çocuklarımıza anadilde eğitim verilmesine mani olunmasını istemiyoruz. Üniter devlet, tek millet, tek dil derken eşitsizliği sağlayan TÜRK ifadesini istemiyoruz. Türklerin sahip olduğu anayasal özgürlük haklarının Kürtlere de verilmesini istiyoruz. Babam köyü yakılıp, yıkıldıktan sonra zorunlu göçe tabi olarak Belçika’ya gelemse idi ne buradaki sosyal ve ekonomik haklara sahip olabilirdik. Silahların duyulmadığı bir barış dünyasında huzur içinde yaşıyoruz. Bu bölgede Almanlar, Flamanlar ve Fransızlar yaşıyor. Her üç milletine dilinde resmi eğitim var. Gerçi onlar da bölünmek istiyorlarsa da Türkiye’deki gibi halk öylesine akrabalılaştığı için bir türlü birbirlerinden kopamıyorlar. Dünya da devleti olupta tek milleti olmayan burası. 40 milyon Kürt milleti ise dörde bölük yaşadığı için dünya da devleti olnmayan tek millet. Bu bölünçmüşlüğün acısını hangi Türk kafasında, gönlünde hissedebiliyor. Babaları, abileri asker tarafından katledilenlerin çocukları polise taş attığı için 25 sene hapis cezası ile yargılanıyor. Bu çocuklar yarının dağdakileri olmaz mı? Bu hakikatları göremeyen ordu mensupları o çocuklara şefkat gösterip gül atsalar dağa çıkmaları önlenmez mi? Bizim ne bölücülük , ne de düşmanlık arzumuz var. Biz sadece eşitlik ve barış istiyoruz. Burada ki mutlu yaşamamıza rağmen memleket hasretini elbetteki çocuklarımıza aktarıyoruz.”

Ben bu ifadeleri samimi buldum. Türkiye elbette yalnız Türklerin değil, Kürtlerin de, Ermenilerin de, diğer gayri müslimlerin de. Gerçekte milyonlarca gayri müslim yaşarken bugün sayıları 80 bine düşmüş. ONlardan Türkiye arındırılmış. Şimdi Mümtaz Sosyal, Kürtlerden de arındırılmak isteniyor. Böylesi ırkçı kafalar Türkiyeye zarar veriyor. Hürriyet gazetesi hâlâ ”Türkiye Türklerindir” diyor.

Çözüm için temel prensipler:

1.Kürtlerin özgürlük ve kimliklerinin kabulü arzusu, 40 milyon Kürt için geçerli.
2.Anadilde eğitim, kültürlerinin geliştirilmesi, 40 milyon Kürdün arzusu.
3. Kürdistan vatanının bölünmesi değil, birleştirilmesi, 40 milyonun arzusu. Bugünkü konjunktür buna müsaade etmese bile.
4. Silahların susması, kan akımasının durması, 40 milyonun arzusu.
5. Şimdi Kürtçe şarkılar söyleniyor ve sanki Yaşar Kemal’in dediği gibi Türkiye’ de çiçekler açmağa başladı. Birlikte yaşamı perçinleştirmeğe başladı. Bu güzelliği göremiyenler, müziğin birliktelik mutluluğunu duymayanlar, vicdanlarını kirletmiyorlar mı?

Köln, 29.08.09

1 yorum:

büyük tarihçi dedi ki...

kürt nedir? kürtler, kürtlük, kürt tarihi
DOĞU ANADOLU'NUN TÜRKLÜĞÜ

Hemen belirtelim ki, "Kürt" diye bir millet yoktur!.. Ama "Kürt" diye bilinen aşiretler vardır...

Bu aşiretler çeşitli milletlerin dışlanmış, veya bir şekilde esas millet toplumundan kopmuş insanlardan meydana gelmiştir... İbrahim Tatlıses gibi Arap asıllı Kürtler, Abdullah Öcalan gibi Ermeni asıllı Kürtler, Mesut Barzani gibi Yahudi asıllı Kürtler, Fars asıllı Kürtler, ve tabii TÜRK asıllı Kürtler vardır.

Bir "Kürt Medeniyeti" asla yoktur!.. "5000 Yıllık Kürt Tarihi" uyduranlar bile bir tek "Kürt Yazıtı", hatta bir millet olduğunu kanıtlayan "Kürt Mezartaşı" bile gösteremezler!.. Çünkü Kürt aşiretleri birbirinden kopuk, dağınık olarak göçebe olarak yaşamışlar, haydutluk ve eşkiyalıkları ile tanınmışlardır.

Aslında KÜRT kelimesi bile uydurmadır!.. Çünkü yakın zamana kadar bu insanlar kendilerine KÜRT demezler, "KURMANÇ" derlerdi, "ZAZA" derlerdi!.. Kürt adı onlara GÖÇEBE yaşadıkları DAĞLIK ve KARLI bölgenin özelliklerinden dolayı BAŞKALARININ TAKDIĞI AD idi.

Uydurma bir "sözlüğü" yayınlanmış olan "Kürt Dili" de, Evliya Çelebi zamanında bile 15 AYRI lehçe idi! Gene 4 ana grup altında toplanan bu lehçelerin sayısı, şu anda 50 civarındadır. Hiç biri bir diğerini anlamaz!..

Çeşitli adlar altında M.Ö.3000'lerden bu yana "Kürt Devleti" gibi gösterilmek istenen devletler, hiç bir yönü ile "Kürt" değildir. Kürt ayırımcılar kendini "Ârî Irk"tan sayarken dönüp tiplerine baktılarmı acaba, Afrika,İran,Arap karışımı olduğu gibi çoğuda çirkindir. Eee ırkçılığada böyle güzel bir yanıtı esirgemeyiz elbette. Bu gibi aptalca laflar komik ötesi dağlılardan ari ırk, daha ağaçtan yeni inmiş biçimleriyle üstün ırk komedisi. Aslında saçmalık, yalan dolan o kadar fazla ve belirgin ki, bu ayrılıkçılarda bu kötü özelliklerle bir millet ortaya çıkarabilirler, ancak dini hikayelerde böyle yoldan çıkmış, bozguncu, zalim, günahkar toplumlar doğal afetlerle ya da Allah ın ordularıyla yok edilmiştir. Valla bu Kürt saçmalığını kim düzeltir ve ortadan kaldırırsa işte o Allah ın ordusur.

Kürtler , ayrı bir MİLLET olmadığı gibi; tarih boyunca da hiç bir zaman DEVLET kurmamışlardır. Ama daima TÜRK devletlerinin içinde, TÜRKLER ile birlikte yer almışlardır. Çünkü TÜRKLER ile pek çok Kürt aşiretinin akraba olması bir yana; Arap, Fars, Yahudi, Ermeni kökenliler bile 100 yıldır kaderlerini Türk Devletleri'ne bağlamışlardır. Türkler yüceldikçe onlar rahat etmiş, Türkler sıkıştırıldıkça onlar da ızdırap çekmişlerdir.

***
TÜRKLER, dünyada bir merkezden çıkıp ta 4 kıtaya yayılan, hem de HER GİTTİĞİ YERDE DEVLET kuran TEK MİLLET'tir!.. Aynı zamanda dünyada EN ÇOK DEVLET KURAN millettir!. Şu anda da dünyada EN ÇOK BAĞIMSIZ VE OTONOM DEVLETİ OLAN MİLLET'tir!.

SÜMERCE'den KIZILDERİLİ dillerine kadar pek çok dilin TÜRKÇE ile akraba olması bir yana; halen 20'si YAZI DİLİ olmak üzere 24 TÜRK LEHÇESİ Asya ve Avrupa'da konuşulmaktadır!.. TÜRKLER, SÜMER ÇİVİ YAZISI'ndan LÂTİN ALFABESİ'ne kadar 10'dan fazla yazı çeşidi kullanmışlardır. GÖK DİNİ'nden İSLAMİYET'e kadar 8 büyük dine bağlanmışlardır... Çekik gözlü-sarı benizlisinden sarışın-yeşil gözlüsüne kadar, zenci hariç, her ten ve her tonda TÜRK vardır!

***

Kürtler ve Kürt meselesi üzerine olan tezlerin kökeni, 1850-1920'ler arasında oluşan Alman, İngiliz, Fransız ve Rus ekolüne dayanmaktadır. Bunların da amacı belli idi.

Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanması!...