19 Mayıs 2012 Cumartesi

Doğru olduğunu bildiklerim...




DR.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

Bildiklerimiz hakkında yalan söylemeyi reddetmek ve baskıya direnmek. Albert CAMUS.

İşte böylesine cesur olmak kimin haddine. ‘’Bazen fütursuzca yazılar yazıyorsun savcıların oltasına düşersen sana yazık olur. Sana mı düştü aydın geçinme hevesi.’’ Diyen dostum çok oldu.

Dün kü bazı gazeteler de kısa bir haber vardı. Amerika yahut Nato İncirlikte ki atom yüklü füze başlıklarının gelişmiş, modern başlıklarla değiştirilmesine pahalı olur diye razı değilmiş. Erdoğan sureti haktan görünüp, İsrail atom bombasına sahipken batının İran da atom bombası yapımına karşı çıkmasını haksız buluyor. Şair’imiz ne demişti?

Ne atom bombası, ne Londra konferansı.

Bir elinde cımbız, bir elin de ayna. Umurun da mı dünya?.

Son üç ayda silah tüccarları Arap baharı yaşayan ülkelere 90 milyar dolarlık silah satmışlar. Türkiye silahlı kuvvetleri de 30 milyar dolarlık uçak siparişi vermiş Amerika’ya. Turizm sektöründen 30 milyar dolara yakın gelir bekliyoruz ya..

68 general tutuklanmış. HCK teşkilatı mensuplarından her geçen gün 40-50 seçilmiş Kürt siyasileri mahkemeye sevk ediliyor. 27 Mayıs’tan sonra, 12 Eylülden sonra ordudan çıkarılan, Yassı adaya götürülürken askerlerce her türlü hakarete, işkenceye maruz kalan yüzlerce Generalden ne haber. Bana Almanya da Nazilerin yüzlerce Yahudi’yi sıraya dizip kara vagonlara tıkıldığı manzaraları hatırlatıyor. Hiç direnen, karşı çıkan babayiğit yok mu imiş diye hep düşünürdüm. Bu ne pervasızlıktır. Bu generallerin taraftarları ‘’ Eh yeter be !!!’’ deyip te ananevi darbeye kalkışacakları korkusu içinize doğmuyor mu? Erdoğan sakın Sezar olmak şehvetine kapılmasın. Post modern demokratik bir darbenin ayak seslerinin halüsinasyonumu muhaliflerin dile getirdikleri?.

Afrika da milyonlarca çocuk, kadın açlıktan kırılıyormuş. Aids’den yaşamını yitiriyormuş. Hristiyan inancına göre bir ötekini sevmek prensibimi duygusuz kalmaları.

Beyaz entarili, adam başı geliri 80 bin dolar olan Dubai’i,ve benzeri beyliklerin Londra da, Zürih te en pahalı takıları muhtevi poşetlerle dolaşan turistleri aydın geçinme heveslilerinin içini sızlatmıyor mu?

Karşılığında hiçbir değer taşımayan kağıtları USA Dolar diye dünyaya yuttururken ekonomistlerin yorumlarının ne olduğunu merak ediyorum.?

Bir köşe kapmaca oynanıyor, bütün dünyanın gözü önünde, Putin ile Medvedev arasın da. Şimdi Erdoğan Gül ile aynı oyunu mu oynamak istiyor?. Erdoğan Fenerbahçeli Alex gibi politik arenada, Kılıçdaroğlu ise ikinci kümenin antrenörü rolünde, Bahçeli ise bir ortaokul talebesi gibi başı önünde küskün bu dünyaya. Ne bir kadına âşık olmuş. Nede evlat sevgisi var. Milliyetçiliği uğruna.

Artık Atatürk Türkiye vatandaşlarına bir bütünlük sağlamadığı için olacak ‘’ Atatürkçü düşünce derneği kurmuşlar’’ Kendi aralarında gelin güveyi oluyorlar. Atatürk’ü sevmek kanunu da artık müruruzamana mı uğradı?. Kimisi Kemalizm tutkusundan kurtulamadığı için Anıt kabri tavafla tatmin oluyor. Halbusu ki Atatürk bu türlü tekke ziyareti ananesini yasaklamıştı. Tıpkı şapka giyme mecburiyeti gibi. Gerçi onun zamanında da avam kasket giymekten vazgeçmemişti. 70 senedir ezberledikleri ONUNCU yıl marşını millî marşımız zannediyorlar. J.J.Rousseau’nun Köyün Kâhini operasından bir parça olduğunu nerden bilecekler ki? Ya Dağ başını duman almış marşını da, göğüslerini gere gere, avazları çıktığı kadar gür sesle söylerken onun bir İsveç şarkısı olduğunu nerden bilsinler? Bu İsveç te’’ Şakıyan üç genç kız’’ adlı bir ormancı şarkısı imiş meğer. Ayten Alpman’ın Kıbrıs harekâtında meşhur ettiği ‘’Bir başkadır benim memleketim ‘’ teranesi ise Fransız şantözü Mirelle Mathieu’nun meşhur ettiği bir İsrail şarkısı olduğunu CHP liler, Kemalistler nerden bilsinler ki? Bir milli marşımız daha var. Dinlerken insanın gözleri yaşarıyor. İstiklal marşımızın bir alman şarkısı Carmen Silva’dan esinlenildiği söyleniyor.

Alman Millî maçların da bizim Mesut Özil (Almanya vatandaşı fakat Alman olmamış her halde) milli marş söylenirken iştirak etmediğini gözlemledim. Benim eşim Türkiye vatandaşı oldu, amma kendisini Alman kabul ediyor. Yüzbinlerce Türk Alman vatandaşı oldu amma, onlar kendilerini Türk addediyorlar. Türkiye de yaşayan vatandaşların hepsi Türk’tür demek, Türk olmayanlara saygısızlık olmaz mı?

Bir de kanlarımız ile sulanmış tek bayrağımız oluşu. Yeryüzünde o kadar çok kırmızı bayrak var ki, onlarda bizim gibi kanatmışlar, kanamışlar mı diye düşündüm.? Kendi bayraklarından şort yapan milletleri görünce bizim ne kadar hamasi duygulara boğulduğumuzu kabullenmem lazım. Andora’nın, St.Antonio’nun da bayrağı var. Bunun gibi 10 bin nüfuslu kaç devlet var Uno’da akredite. Olimpiyatlar da resmigeçite katılan 100 e yakın milletlerin nüfusu 100 bini geçmez. Sadece 40 milyonluk Kürtlerin bayrağı geçmez. Türkiye buna razı değil, Türklerle Kürtler kardeş oldukları için. Kardeş kardeş (üvey kardeş.)yaşarken, Barzani Peşmergesinin Kürt kardeşleriyle daha çok mu kardeşçe yaşayabilirler? Gerçi dilieri, türküleri, yeme içmeleri, müşterek tarihleri olsa bile. Size Anadilde eğitim hakkı tanınırsa diğer Çerkez, Laz, Abaza,v.s. azınlıklarda anadilde eğitim istemezler mi? O halde Kürtler de onlar gibi azınlık. Amma Rumlar, Ermeniler, Museviler gibi azınlık hakları da yok.

Bugün Şırnak’ın köyündeki okullarda bile çocukların Tablet (I pet ) sahibi olup ta, internetle bütün bilgilere, bütün dünyaya açıldığı mümkünken CHP ‘lilerin Köy enstitülerinin hasretini çekmeleri ni, Köylü gençleri köye hapsetmek istemeleri ilkokuldan dahi mezun olamadıkları intıbaını yaratmıyor mu?

Deniyor ki: Biz Suriye’nin, Irak’ın, İran’ın bölünmesini istemiyoruz. Aslında söylemek istedikleri ‘’Biz Kürtlerin ayrı bir devlet kurmalarını istemedikleri. Çıkarın şu dilinizin altında ki baklayı. ‘’ Söyleyenden çok dinleyen arif olursa bu böyle anlaşılır Kürtlerce. Sonra Yugoslavya gibi parçalanırız. Sakın ha. Ama Kosova’nın müstakil olmasını, 50 bin Türk için anayasal garanti verilmesini, Türkçe ana dilde eğitim verilmesi insan hakları prensibine uygundur. Bu çifte standart değil mi? 150 bin Türk kökenli Kıbrıs vatandaşı için çifte devletlilikte ısrar edilmekte. Onların % 60’ı Kıbrıs Rum devleti pasaportu taşıdığı söyleniyor.

İlaç firmalarının temsilcileri doktor ziyaretinde ezberledikleri plağı yutmuş gibi ara vermeden tekrar ederler. Erdoğan’da konser veren grupların kurdukları podyuma çıkıp, şehir şehir dolaşıp ayni ezberi tekrar ediyor. Rakamlar dada hiç hata yapmadan, (virgülüne kadar), sadakatle. Bu ahalinin işi gücü yok mu? Hele binlerce başları beyaz tülbentle hanımlar o rakamları hafızalarında tutabilirler mi? TV kanallarının % 60’ında Erdoğan’ın konuşması (Söylevi) canlı yayınlanıyor. Halk bir gün evvel temcit pilavı gibi söylenenleri yeniden dinlemek zorunda kalıyor. Ben 50 senelik Avrupa da ki yaşamım da böylesine demokrasi şovu görmedim. Kılıçdaroğlu da ayni hevesle, acemice mitingler tertip ediyor.’’ Bu Erdoğan çocuklarınıza zehirli süt içiriyor diyor. Amerika’nın taşeronluğunu yapıyor. Onun eline tutuşturduğu layihayı anayasa diye bize yutturmağa çalışıyor. Çocuklarınızın güya zihnini açacak akıllı defterlerden 25 milyar dolarlık hırsızlık yapıyor. Suriye cumhurbaşkanı ile kanlı bıçaklı, Irak başbakanı ile hakeza. İran’la füze konumlandırması sebebiyle de ananevi dostluğumuzu zedeledi. Arap baharı yok. Arap kışı var. Biz iktidara gelince bütün problemleri çözeceğiz. Ben size CHP olarak, Kemal kardeşiniz olarak garanti veriyorum.(!) Diyor.

Bir seçim öncesi Baykal Köln’e gelmişti. İşsizliğe karşı ne yapacaksınız soruma şöyle cevap vermişti.: İşsizliği çözmenin garantisi CHP dir. Maalesef o devre CHP barajın altında kalmış ve meclis dışında kalmıştı. Şimdi Kemal bey de bildiği yalanı ret etmekten aciz,dolayısı ile de inandırıcı olamıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu size CAMUS’nun dediği gibi diyorum ki ‘’Bildikleriniz hakkında yalan söylemeyi reddedin.’’

Sevindirici bir haber, orta sınıfın % 40 dan % 60 a yükselmiş olması ve alt tabakanın % 38 den % 13 e inmiş olmasıdır. Kentleşme neticesi orta sınıftaki kalkınmanın menfi bir gelişmesi de aile bağlarının zayıflaması ve boşanma oranının Avrupa da olduğu gibi % 60 a yükselmesi olmuştur. Bu neticeyi göz önüne alırsak Başbakanın 3 çocuklu aile yapısının gerçekleşmesi gerçekçi bir beklenti olamaz. Başbakanın üreme, san ’at ve seksüalite hakkında fetva vermesi özgürlükler hakkında pekte liberal olmadığı intıbaını uyandırıyor.

Antalya. 13.05.12

Hiç yorum yok: