8 Kasım 2008 Cumartesi

SOSYALİSTLER ve SİYASET


Yener ORKUNOĞLU / y.orkunoglu@t-online.de

Toplumsal değişiklikler, toplumsal güçlerin toplumsal eylemleri sonucu olur. Bu toplumsal eylem alanlarından biri siyaset alanıdır. Lenin‘in deyişiyle, "siyaset, aritmetikten çok matematiğe, cebirden çok yüksek matemetiğe" dayanır. Biz sosyalistler son otuz yılda siyaseti, basit aritmetiğe ve cebire indirgedik. Siyasetin yüksek matematik olduğunu unuttuk. Siyaset biliminde sınıfta kaldık.

Sosyalistler olarak 30 yıldan fazladır politika yapıyoruz. Ama hangi mevzileri kazandık ? Dahası kazanılan mevzileri de sağa bıraktık. Düşünün 30 yıldan fazla politika yapacaksın, ama toplumda hiçbir mevzi kazanamayacaksın ! Olacak iş mi bu?

Şimdi kalkıp bazıları şöyle itiraz edebilir: Ya haksızlık ediyorsun. Devlet sosyalistlere hiç göz açtırmadı. 12 Eylül darbesi sola çok büyük bir darbe vurdu. Solu çökertti. Sosyalist sistemin çökmesi de sosyalist hareketi olumsuz etkiledi.

Bu itirazları reddetmiyorum. Bu itirazlar doğrudur. Ancak, solun bugünkü acınacak durumunu yalnızca devletin baskısı ile izah etmek, ucuz bir açıklamadır. Çünkü, sol, acınacak duruma düşmesinde kendi sorumluluğunu görmemektedir.

Türkiye gibi haksızlıkların ayyuka çıktığı bir ülkede sosyalistler güç olamıyorlarsa, suç, yalnızca devletin mi ? Şapkayı önümüze koyup düşünelim. Kendi hatalarımızı ve sorumluluğumuzu görelim.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın güzel bir sözü var: ‘Hayat şüphesiz, tüm cemiyetindir. Fakat mesuliyetleri yalnız münevverindir. Yükünü kaderin ve tesadüfün ayırdığı paya göre hep beraber taşırız. Fakat tarih karşısında hesabını münevver verir.‘(A. Hamdi Tanpınar, Yaşadığım Gibi)

Bu görüşe katılıyorum. Türkiye’nin demokratikleşememesinin sorumlusu, büyük ölçüde sosyalistler aydınlardır. Sosyalistler, bağımsız bir ideolojiye sahip olamadılar. Bağımsız bir politika yürütemediler. Politikada, kararlı ve inatçı olamadılar.

Doğru çizgisi olan kişiler veya örgütler olmadı mı ? Olmuştur. Ancak sosyalist harekete damgasını vurabilecek güce ulaşamadılar.

Siyaset güç sorunudur. Siyasette güç olmak üç şeyi gerektir: 1- Doğru hedef. 2- Doğru ittifaklar. 3- Uygun mücadele yöntemleri.

Ancak bu üçünü aynı anda başarabilenler gerçek siyasal güce ulaşabilirler. Doğru bir politika yürütmeden de siyasal güç olabilirsiniz. Ama güç doğru siyasete dayanmazsa uzun vadede erir gidersiniz.

Siyasette güç olmak ise, doğru hedefler için en geniş ittifak oluşturmayı gerektirir. Oysa Sosyalist örgütler ya her türlü ittifakı reddettiler, yada ittifak uğruna burjuva partilerin kuyruğuna takıldılar.

Politika bir sanattır. Bu sanatın özü, doğru hedef için en geniş ittifaklar kurabilmektir. Politikanın yüzde 99‘u ittifak kurmaya dayanır.

Toplumdaki tüm muhalefet hareketlerini desteklemek ve bu hareketlere öncülük etmek kolay değil. Muhalefet hareketlerini kazanmadan öncülük yapılamaz. Sosyalistler, muhalefet hareketlerine kendi sosyalist ideolojilerini veya sosyalist programlarını dayatamazlar. Dayattın mı, onları kazanamazsın, ittifak tabanını daraltırsın.

Sol, ideolojik mücadele ile politik ittifakı birbirine karıştırdı. İdeolojik ayrılıklar niçin politik ittifakları dışlasın ?

Alevileri veya Kürt Ulusal Hareketi’ni idelojik olarak eleştirebiliriz. Bazı Alevi kuruluşlarının laiklik anlayışı bize göre yanlıştır diye, Alevilerin mücadelesini desteklemeyecek miyiz ?

Sosyalistler, Kürt Ulusal Hareketi’ne ve Alevi hareketine destek olmazsa, toplumsal muhalafetlere nasıl öncülük edebilirler ?

Hiç yorum yok: