1 Nisan 2011 Cuma

KÜRT AYDINLARININ DİKKATİNE!



Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

27 MAYIS ihtilalinini müteakıben Yassıada mahkemeleri başlamıştı. Ağrı mebusu Halis bey Adıyaman mebusu abim SIRRI TURANLI’ya diyor ki; ‘’ Eskiden bizim oralarda aşiret kavgaları olunca, yaşlı, hatırı sayılır biri araya girer barışı sağlardı . Şimdi böyle birisi çıkıpta İsmet paşa ile Celal Bayar’ın arasına girsede, bizde bu Yassı ada melanetinden kurtulsak’’. Öcalan’ın 40 Kürt aydınına yaptığı hakir beyanını ve aydınlarında birlikte yayınladıkları tebliği okuyunca , 80 yaşınını aşmış, bir bilim adamı olarak nacizane fikirlerimi duyurmak ihtiyacını hissettim.

Osmanlı devrinde doğudan çıkan bazı aşiret kavgalarına aile büyüğümüz, zamanın en büyük aşiretlerinden olan RİŞVAN aşireti reisi HACİ BEDİR AĞA müdahil olmuş ve kavgaları sonlandırmıştır. Bu vesile ile OSAMANLI MECLİSİ MEBUSAN’I Haci BEDİR AĞA’ya bir takdirname göndermişti. Bu doküman ağanın torunu Adana Ak parti mebusu DENGİR MİR MEHMET’FIRATin Ankara’daki ikametgahının duvarında yerini muhafaza etmektedir.

HACİ BEDİR AĞA’nın 1919 da tarihi bir müdahalesi ise Malatya’da gerçekleşmiş. Elazığ valisi Ali GALİP yanında İngiliz binbaşısı Mister Novil, Diyarbakır’lı Cemil paşa, ve Bedirhan aşiretinin temsilcileri ile Malatya’ya Haci BEDİR AĞA’nın yanına gelirler. Ellerinde padişah Vahdettin’in ATATÜRK’ü yakalama emri vardır. İngilizler Kürt temsilcilerine KÜRDİSTAN devleti kurulmasına yardımcı olacakları vaadinde bulunmuşlardır. Cemil paşa ve Bedirhanlar kavgaya tutuşurlar, kurulacak devlete kimin padişah olması hakkında. H.Bedir ağa Vahdettin’e kızgındır. Çünkü doğuda bazı Kürt aşiret reislerini hapsettirmiştir. Ayrıca bir mümin olarak İngilizlerinde sözüne inanmamaktadır. Kürt temsilcilerinin kavgasınada sinirlenir ve ‘’Daha fol yok yumurta yokken sizler aranızda kavga ediyorsunuz’’ der ve ‘’ İngilizlerinde maksadınında müslümanları birbirine kırdırmak olduğunu ‘’ söyler. Heyeti kendi askerlerinin nezaretinde Suriye istikametinde yola çıkarır. O sırada Ağa’nın askerleri RAFA dağında toplu beklemektedir. ( Mister Novil’in Rafa dağında çektiği fotoğraf İngiliz hariciyesi arşivinde mevcuttur. Benim son yayınlanan kitabımda (Serindi benim mavilerim .2009 .sayfa 206) bu fotoyu görebilirsiniz.). Böylece ATATÜRK’ÜN Erzurumdan Sivas’a salimen gelmesi mümkün olmuştur. Bu hadise Atatürk’ün NUTKU’nda Ali Galip hadisesi olarak geçer. Geçen sene Öcalan’da Atatürk’ün Sivas’a geçişini Dengir Fırat’ın dedesi mümkün kılmıştır diye bir beyanatta bulunmuştur. Haci Bedir ağa Urfa ve Antep’in Fransızlardan kurtuluşu harplerine 600 suvarisi ile katılmış ve Atatürk diğer Kürt aşiret reisleri gibi Ankaraya ilk BMM’ine çağırılmıştır.

Geçensene ‘’ Kürtlerin birlik olma (Solidaite) yoksunluğu ‘’ diye Ortakça-Danimarka internet gazetesinde 22.04.09 da bir makale yayınlamıştım. Değil Şeyh Sait, Koçgiri, Dersim isyanlarında , Osmanlı dönemindeki isyanlarda da Kürt aşiretleri birliktelik göstermemişlerdir. BARZANİ, TALABANİ ARASINDAKİ KAVGAYADA TSK müdahil olmuştu. Ne zaman ki akılları başlarına gelipte birlikte hareket edince TALABANİ cumhurbaşkanı, BARZANİ de federal Kürdistan kuruluşu başkanlığına getirilmiştir.

Kürt önderleri bir ara ŞAM’da biraraya gelmişlersede bir likltelik kuramamışlardır.

Geçensene 3 defa Tıbbi konferanslar için Diyarbakıra gittim. 250 ye yakın Kürt hekimi biraraya gelmişti ve tebliğler Kürtçe yapılmıştı. Böylece Kürtçenin ilmi bir lisan olduğu isbatlanmıştı.

Akşam yemekte Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ve Belediye başkanı Osman Baydemirle meşveretimde onlara şu suali tevcih ettim. Bu günlerde Öcalan’ın sizleri hakir gören beyanatları oldu. Aranızda bir çatlak olduğundan mı yoksa, bazı mihrakların Kürt tarihinde sık görülen, aranıza fitne sokmasından mı? Üç muhatabımda fitne tahrikleri olduğunu teyit ettiler. Baydemir’in ‘’ herkes beni eleştiredbilir ‘’ diye nazik cevabı bana çok uygun geldi. Bu günlerde Öcalan’ın Kürt aydınlarına kırıcı, tehditkar beyanatları Kürt önderleri nin birlikteliğine halel getirmiştir. Kürt aydınları ve birçok sivil toplum örgütü silahlı mücadelenin Kürt sorunun çözümüne zarar vereceğini söylediler. Ben şahsen mücadelenin başındanberi silahlı değilde siyasetle yapılması taraftarı olmama rağmen Öcalan’ın bugünkü pozisyonunu anlamağa çalıştım. Bugün Türk aydınlarının silahlı kuvvetlerin silahlı mücadeleyi terk etmesine dair bir beyanatları olsa, vicdanı ret müracaatlarına karşı ‘’ askerleri vatani hizmetten soğutmağa yarayacağı kaygısı’’ ile mevcut kanunlar gereği mahkum edecekleri aşikar. Öcalan da PKK lı gençleri dağda tutmak için, motivasyonlarını kaybetmemeleri için, aydınların itirazlarına sert bir çıkış yapması doğaldır diyorum. 30 senedenberi 30 bin şehit vermiş bir isyanı yürütmenin zorluğunu takdir etmek gerekir. O şehitlere ilaveten Diyarbakır zindanlarında işkence görenleri, sürgünleri düşünecek olursak bu özgürlük isyanında ne misli veballer ödendiğini takdir edersiniz. Kürt aydınlarının çoğunun TV kanallarını ( güya 1000 TL. Karşılığı)dolaşarak lafezanlık yaptıklarını görünce Orhan Veli’nin mısraları aklıma geldi.

”NELER YAPMADIK BU VATAN ( BU DAVA) İÇİN /KİMİMİZ ÖLDÜK / KİMİMİZ N U T U K SÖYLEDİK!”

Ailemin 3 defa sürgüne gönderilmiş olmasına rağmen , şahsen ilmi kariyeri min MİT’in müdahelesi ile imha edilmesine rağmen Kürt aydınlarının sorunun çözümüne katkıda bulunmaları gerektiğini söylemek istiyorum. Karşılıklı HAİNLİK suçlamaları sorunun çözümüne zarar verir.

Kürtleri temsil edenlerin mutabık oldukları bir istek ‘’ Koşulsuz, mutlak AF. PKK lılar, dağdakiler, hapistekiler, yurtdışındakiler için.’’. Türklerin ve Kürtlerinde isteği ise silahların susmasıdır. Kan akmasının durmasıdır. Tek taraflı dayatmaların sorunu çözmeyeceği aşikar. Fakat eşzamanlı bu karşılıklı istek gerçekleşirse sorun ortadan kalkar. Kürtlerin diğer arzuları seçimlerden sonra bu süreç içinde hal olabilir. Gerek yurttaşlık anayasal garanti, gerekse yerel idarelerin kuvvetlendirilmesi, anadilde eğitim hakkıda halledilir. Bana kalırsa kardinal problem silahların susması ve genel AF’ın kabulüdür( Öcalan hariç). Çok şey istemek dayatma intibaı uyandırır.

Benim Kürt aydınları ve Öcalan arasına , Kürt önderleri ve Türkler arasına girme gayem taraflara kurabildiğim EMPATİ sayesindedir ve realist bir tavsiyedir. Kürt olmanın ailece ve şahsen mağduriyetimize rağmen. Kürt tarihini bilen bir ilim adamı olmam hasebiyle , Kürt önderlerini yakinen tanıdığım için Kürt aydınların dikkatini çekmeğe kendimi selahiyetli hissettim.

1944 de Lalelideki Fırat , sonraları Sultanahmetteki Dicle yurdunda rahmetli Musa ANTER’le tanışmıştım. Urfalı Badıllı Fırat yurdunda hukuk tahsili yaparken, Kürt-Türkçe lügat hazırlıyordu. 1950 de Ankara’da en ateşli Kürt haklarının savunucu Siverekli Diyarbakır mebusu Mustafa Remzi BUCAK’la tanışmıştım ( İsmet paşaya mektupları hakkında Kürdistan-postta bir makale yazmıştım). Yanında Yusuf A zizoğlu, (Necmettin Cevherinin babası), Ömer Cevheri, (Kamuran İnan’ın pederi) Selahattin İnan, Celal Yardımcı, Paristen döndüğünde misafirim olan Dr. Tarık Ekinci, Stockholm de kıymetli ilim adamı Dr. Rastgeldi, Bonn da ve Pariste buluştuğum Kamuran BEDİRHAN, dünya çapında , Kürtlerin medarı iftiharı YAŞAR KEMAL, siyasetçi, yazar Yaşar KAYA, evimde , Köln de ziyaretime gelen yazar, şair Kemal BURKAY, siyasetçi, Şeyh Sait’in torunu Melik FIRAT , amcazadem Hamdi TURANLI ( HEMREŞ) ve daha bir çok Kürt dostlarımla Kürt sorununu tartışmıştım.

1920 de Haci Bedir ağa ile başlayıp, sonra oğlu mersin mebusu dayım Hüseyin FIRAT, Adıyaman mebusu amcam Ali TURANLI, Adıyaman senatörü abim SırrınTuranlı, halen politikada aktif yeğenim sayılan adana mebusu Dengir FIRAT , politikada aktif rol almamış olmama rağmen Kürt tarihi, ve politikası ile herc-ü merç olmam kaçınılmazdı.

1. NUTUK : Atatürk
2. İsmet İnönü hatıralar.
3. Çağlayangilin anıları
4. Musul meselei. Mim Kemal Öke
5. Serindi benim mavilerim . Dr.ismet Turanlı
6. Kürtler. Naci Kutlay
7. Kürt sorunu. Altan Tan

Antalya. 17.03.11

Hiç yorum yok: