14 Mart 2010 Pazar

Birleşmiş Milletler, Kosova ve Kürtler




Demir Bilgin
demir.bilgin@yahoo.dk

17 Şubat’ta Kosova Cumhuriyeti bağımsızlığın 2. yıldönümünü kutladığı zaman hem sevindim, hem de üzüldüm. Sevindim; nüfusu yaklaşık olarak 2 milyon olan Kosovalılar bağımsızlıklarını kutluyor. Üzüldüm; nüfusu 30 – 35 milyon olan Kürtler, bırakın bağımsız olmaları, hâlâ dillerini özgürce kullanamıyorlar, kullanmalarına izin verilmiyor!

Bir düşünün, Birleşmiş Milletler (BM), Kosovalılara bağımsızlık vermek için siyasi ve askeri olarak ta tüm imkâlarını kullandı.Kosova, önce, Birleşmiş Milletler gözetiminde yönetildi, daha sonra da 17 Şubat 2008’de “Kosova Cumhuriyeti” ilan edildi, kuruldu. Ama nedense aynı ”Birleşmiş Milletler”, Kürtler sözkonusu olunca sus-pus içinde oluyor!

Birleşmiş Milletlerin bir yandan Kosovalılara sahip çıkması, diğer yandan Türkiye’de sürekli ”ırkçı” bir muameleye tabi tutulan Kürtleri ”görmezden” gelmesi gerçekten ibret verici bir durumdur.

Biliniyor, hak, haktır, nüfusla ilgisi yok. Hak, haktır, herkes özgürce ”kendi kaderlerini tayin etme hakkına” sahip olmalıdır. Bunlar genel prensipler ve doğru şeylerdir. Ama genel prensipler ve doğru şeyler, ne yazık ki, çoğu zaman hem Birleşmiş Miletler nezdinde, hem de tek tek ülkelerdeki sömürgeci, ilhakçı ülkeler tarafından ayaklar altına alınıyor, çiğneniyor. İşte bizi, bizleri üzen de budur, bu ikiyüzlü politikadır.

Bakın ne utanç verici bir durum; Türkiye’de Kürtler sürekli ”ırkçı” bir muamaleye tutulurken, Türkiye Cumhuriyeti devleti, Kosova bağımsızlığını ”ilk tanıyan ülkeler” arasında yer alıyor!

Başbakan Recep Tayyip bey, yurtdışı gezilerinde, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde; ”asimilasyon insanlık suçudur” diye bağırır; Batılı ülkeleri, Türkler karşısında, ”asimilasyoncu” ve ”ırkçı” olmakla suçlar, ama aynı Başbakan, Türkiye’de, Kürtlere yapılmak istenen, yapılan ”asimilasyonu” ve ”ırkçılığı” görmez, görmek istemez.

İşte bizi, bizleri üzen ve öfkelendiren budur, bu ikiyüzlü politikadır!

Ne yazık ki, tüm bu ıkçı ve ikiyüzlü politikalar, Birleşmiş Miletlerin gözü önünde cereyan ediyor. İnsan gerçekten soramadan edemiyor:

Birleşmiş Milletler olmak bu mudur?

İkinci Dünya Savaşı sonrasında “sömürgeciliğin” tasfiyesinde belirleyici bir rol oynayan Birleşmiş Milletler nasıl oluyorda, Kürtler sözkonusu olduğunda ikiyüzlü hareket edebiliyor?
İnsan, gerçekten, soramadan edemiyor:

Birleşmiş Milletler olmak, Belçika ve Fransız polisinin Türkye ile birlikte hareket ederek, Roj Tv’yi susturmaya yönelik olan vahşi polis baskınına seyirci kalmak mıdır?

Bu mudur, Birleşmiş Milletler olmak?

Üzerinde herkesin durması gereken sorulardır.

Yazımı burada biririyorum, ama bir ”davet” ve ”çağrım” var:

Birleşmiş Milletler kurumunda yer alan, insan haklarından yana olan tüm ülke ve temsilcilerini bir kez daha, bu kurum üzerine, düşünmeye davet ediyorum!

Sizleri, Birleşmiş Milletlerin bu ”çifte standardını” ve ”ikiyüzlü” politikasını sorgulamaya çağırıyorum!

Hiç yorum yok: