12 Şubat 2010 Cuma

Öcalan: Komplo boşa çıkarılmıştır!



ANF HABER MERKEZİ - Türkiye’ye getirilişinin 11. yıldönümünü değerlendiren Öcalan, “Komplonun 12. yılına girilirken komplo boşa çıkarılmıştır. Bu kesin olarak anlaşılmıştır. Bu benim buradaki sabırlı duruşum ve halkımızın ortak çabasıyla gerçekleşmiştir” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüştü. Edinilen bilgilere göre görüşmede Mardin’de düzenlenen İnanç çalıştayına değinen Öcalan, “Önemli olan bu çalışmaların pratikleştirilmesidir. Bu çalışma kurumsallaşabilir, Diyarbakır ya da Mardin merkezli olabilir. Önemli olan güncel sorunlara pratik çözümler bulabilecek şekilde sürekli çalışabilmeleridir. Aslında ben bunu Demokratik Toplum Kongresi’nin tümü için söylüyorum. Temel mantığı bu olmalıdır, pratikleşme, pratik çalışmalar yapmak ve bu şekilde sorunlara çözüm olabilmektir. Ben bunu defalarca dile getirdim. Haberlerden duydum, Adıyaman’da Medine adlı kızcağızı diri diri gömmüşler, bu korkunç bir şey. Aslında gömülen yalnız o değildir onun şahsında bütün kadınlar gömülmüştür, hepimiz gömülmüşüz. İslam anlayışına göre de böyledir, bir kişiyi öldürmek herkesi öldürmek olarak kabul edilir. Bunun gibi çözülmesi gereken bir sürü toplumsal sorun var, bunlarla ilgilenilmelidir” dedi.

DTK KOMÜNLER İNŞA ETSİN

Öcalan, şöyle devam etti: “Demokratik komünalizm diyordum. Ya da komünler demokrasisi de denilebilir. Bunun mantığında şu vardır; küçük küçük komünler oluşturarak bütün toplumun örgütlenmesi gerekir. En tepeye kadar bu böyle örülmelidir. Mesela bir köyde üç beş tane dürüst demokrat insan yok mudur? İşte bunlar bir araya gelip bir komünü oluştururlar. Ortak karar alırlar, bütün sorunlara ortak çözüm ararlar. Aynı zamanda şehirdeki mahallelerde de bu tür komünler oluşturulur. Ve bunlar en üste kadar böyle gider. Diyarbakır’daki DTK’nın amacı budur. Bu komünleri bir an önce oluşturmalılar. Halkımız buna müsait. Binlerce köy, onlarca belediye var. Bu imkanlar kullanılmalı. Mesela Diyarbakır’da yüzlerce bu şekilde komünler oluşturulabilir.”

BDP KCK’DEN AYRI ÖRGÜTLENMEDİR

“Bakın bir noktayı ayırmak gerekiyor. DTK farklıdır, BDP farklıdır. KCK’nin ise bunlarla hiç bir alakası yoktur. KCK’nin örgütlenmesi farklıdır. KCK dağda örgütlenmiştir, şehirde de örgütlenebilir. BDP ile aynı bölgelerde örgütlenmeleri gerekiyor, olabilir ama bu tamamen farklı oluşumlar oldukları gerçeğini değiştirmez. KCK dört parçada örgütlenmiştir. KCK’nin kendi birimleri var. Ama KCK ile DTK ve BDP kesinlikle birbirine karıştırılmamalıdır. BDP kimsenin legal uzantısı değildir. Bunu açıkça söylemelidir. Onlara düşman da değiliz ama hiç bir alakamız yoktur, demeliler ki bu böyledir. Yani karşı da değildir ama ben ayrı bir örgütlenmeyim onlar ayrı bir örgütlenmedir, demelidir.”

BDP TÜRKİYE PARTİSİDİR

“Demokratik Toplum Kongresi, Kürt halkını komünal olarak örgütlemek için vardır. Legal bir çalışmadır. Bu çalışmaya gereken önem verilmelidir. BDP ise bir Türkiye partisidir. Bu gerçekten böyledir, böyle olmalıdır. Bunun doğru olduğuna yürekten inandığımız için, başka çare olmadığını bildiğimiz için bu böyledir. Tek doğru yolun bu olduğunu bildiğimiz için böyledir. Bu çok önemlidir, BDP bütün çalışmalarını buna göre yapmalıdır. Ben Sol’u anlamıyorum. Artık kendisine gelmelidir. Sol hala 1920’de Mustafa Suphilerin katledilmesini bile aydınlatamadı, açığa çıkaramadı. Sol hala bu darbenin etkisindedir. Artık kurtulmalıdır. Türkiye’nin bu alternatife ihtiyacı var.”

SOLCULAR YAZMASIN, PRATİK YAPSIN

“Soldaki arkadaşlar artık yazmaktan öteye pratiğe de dönmeliler, halkı örgütlemeliler. Ben anlamıyorum bunlar böyle sonsuza kadar sadece yazacaklar mı? Otuz yıldır yazıp çiziyorlar, hala somut bir şey yok. Neden pratiğe, bir harekete, bir partiye dönüşmüyorlar? Bu çalışmalar, BDP içinde de olabilir, Çatı Partisi şeklinde de olabilir. Artık harekete geçilmelidir. Artık kaybedecek zaman yok. Mahir Çayanlar, Deniz Gezmişler boşuna hayatlarını kaybetmediler. Onlar benim de yoldaşlarımdı. Onların anılarına sahip çıkılmalıdır. Ben bu anılara bağlı kalarak sosyalist hareketin içinde kırk yıldır mücadele veriyorum. Ben Mahir’den etkilendiğimi hep söyledim. Mahir olmasaydı ben ve arkadaşlarım olmazdı. Ben olmasaydım PKK olmazdı. PKK olmasaydı işte DTP olmazdı, BDP olmazdı. Yani bunlar hepsi birbirini tetikliyor, birbirine bağlıdır bu hareketler, aynı mirastan geliyorlar. İbrahim Kaypakkaya da hakeza öyledir. O da böyle olmasını ister. Buradaki TİKKO’cu arkadaşa da anlatıyorum bu konuları tartışıyoruz. Geçmişte Dev-yol’un içinde meydana gelen olumsuz süreçleri de iyi biliyorum.”

TOPLUMU SOSYALİSTLEŞTİRMELİYİZ

“Bu da bizim temel paradigmamız olmalı. Bizim paradigmamız ise şudur: Halkı komünler halinde en tabandan en tepeye kadar her yerde örgütlemektir. Pratik, günlük ihtiyaçlara da çözüm ürtecek bir şekilde yapılmalıdır bu. Sosyalizmi ancak bu şekilde hayata geçirebiliriz. Paris komünü iyi bir deneyimdi ama iyi anlaşılamadı. Başarılı olunsaydı Marks’ın da hedeflemiş olduğu sosyalizme ulaşılabilecekti. Ancak daha sonra devlet eliyle sosyalizm anlayışı hakim hale geldi. Oysa devlet sosyalizmi olmaz, devlet sosyalist olmaz, toplum sosyalist olur. Toplumu sosyalistleştirmeliyiz. Bu yüzden demokratik toplum diyoruz. Biz Marks’ı tam anlamıyoruz. Aslında o da sosyalist devlet olamayacağını söyler. Bu konuda doğru tespit yapmıştı ama Lenin bu konuda yanlışa düştü. Proleterya diktatörlüğü, ulus-devlet eliyle sosyalizmi gerçekleştirebileceği yanılgısına düştü. Ulus devlet aslında iki yüz yıllık bir kavramdır. Fransız devrimi aslında demokratik temelde gelişti fakat daha sonra jakobenlerin müdahalesiyle ulus-devlet olarak sonuçlanmış oldu. İnsanlık tarihiyle kıyasladığımızda devlet, vatan gibi kavramlar çok yeni kavramlardır. Artık devlet ve vatan kavramlarını kutsal olmaktan çıkarmak gerekiyor. İnsanlar bu kavramlar için değil, bunlar insan için olmalıdır. Bu nedenle demokratik vatan diyoruz.”

ORTAM SOL İÇİN MÜSAİT

“MHP ve CHP’nin paradigması milliyetçi, laikçi, ulusalcı faşizmdir. Öte yandan AKP’nin paradigması milliyetçi-islamcı paradigmadır. Bunların Türkiye’yi getirdiği nokta ortadadır. Bunlara karşı demokratik vatan, demokratik ulus ve demokratik cumhuriyet esas alınmalıdır. Aslında Devletin demokratı da olmaz, demokrasi halk içindir. Halk devlete karşı demokrasi ve hak mücadelesi verir. Demokrasi olmadan sosyalizm, komünizm olmaz. 1917’deki Ekim devriminden sonraki iç savaşta Troçki de bunun böyle olmayacağını söylüyordu. Bakunin ve Proudhon da öncesinde bu yolun yanlış olduğunu söylüyorlardı. Sovyetler dağıldıktan sonra halkın düştüğü durum ortada. Çin’i de görüyoruz, ABD kapitalizmini besliyor. Bu sosyalizm mücadelesinde, devrimlerde milyonlarca insan bugüne kadar hayatını kaybetti ama gelinen noktada ne yazık ki klasik sol yenildi, kaybetti. Bunun sebepleri iyi tahlil edilmelidir. Artık bunu anlayıp bahsettiğim yeni paradigma etrafında bir araya gelmek gerekiyor. İşte Güney Amerika’da bu anlamda olumlu gelişmeler var. Türkiye’de de ortam, koşullar müsait. Bu paradigma etrafında bütün sol, demokrat, sosyalist, liberal hatta demokrat samimi dindar kesimler bir araya gelirlerse milyonları harekete geçirebilirler, çok da başarılı olurlar. Sol metafizik konusunda da biraz daha esnek olmalıdır. Bununla bağlantılı olarak ahlakın toplumsal yaşamdaki rolünün ne kadar önemli olduğu ortadır. Bu anlamda metafizik alan sadece milliyetçi ve muhafazakar kesimin tekeline bırakılamayacak kadar önemli bir konudur. İşsizlik oranı çok yaygın, yüzbinlerce, milyonlarca insan işsiz. İşte Tekel işçilerinin durumu ortada. Hak mücadelesi veriyorlar.”

SOLCULAR BDP’DE YER ALMAK ZORUNDA DEĞİL

“Ortak mücadele artık kaçınılmazdır, ekmek kadar su kadar gereklidir. Sol için söylüyorum. BDP’nin içinde yer almak zorunda değiller, kendi çalışmalarını da yürütebilirler ama Çatı partisi şeklinde ya da başka bir şekilde ortak bir platformda buluşmak zorunludur. Tekrar ediyorum BDP Türkiye partisidir, böyle olacak. Demokratik Barış Partisinin Türkiyelileşmesi Türkiye için hayati önemdedir. Söylediğim gibi Soldaki arkadaşlar kendi çalışmalarını yürütebilirler ama bir çatı partisi etrafında mutlaka bir araya gelebilmelidirler. Buna benzer başka çalışmalar da olur, hepsi birleştirilebilir. Samimi demokrat müslümanlar da bu çalışmalar içinde yer alabilir.

SUPHİ CİNAYETİ DE AYDINLATILMALIDIR

“Komplonun 12. Yılına girerken şunları belirtebilirim. Nasıl ki 1920’li yıllarda, öncesinde 1915’lerde Ermenileri önce destekleyip onları öne sürüp daha sonra Anadolu’dan tamamen tasfiye olmalarına neden oldularsa aynı şekilde Yunanlılar nasıl önce desteklenip sonra Anadoludan tamamen tasfiye edildilerse aslında 15 Şubat 1999’da gerçekleştirilen komployla amaçlanan nihai şey de buydu. Türkiye’den daha sonra komünistler ve diğer muhalifler de tamamen tasfiye edildiler. Ve bu şekilde Türkiye tamamen batılı kapitalist devletlerin istediği özelliklere sahip, onların amaçlarına uygun bir devlet haline getirilmiş oldu. Bu önemli bir tespittir. Sol’un da artık bu tespiti yapması lazım. İşte Mustafa Suphi’nin tasfiyesiyle Solun almış olduğu ve halen devam eden darbe de bundan bağımsız değildir. Halen Mustafa Suphi olayının arkasında yer alan gerçek failler ortaya çıkarılmış değildir. Yakınlarını kaybeden aileler bir araya geldiler. İçlerinde Sebahattin Ali’nin yakınları da var, gerçek katillerin açığa çıkarılmasını istiyorlar. Bunun Mustafa Suphilere kadar götürülmesi, bu cinayetin de aydınlatılması gerekir. Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonu’nu bu nedenle önerdim. Bu komisyonun yapması gereken çok iş var. Bu mutlaka olacaktır ki bu ailelerin bir araya gelmesi de bir başlangıçtır, süreç başlamıştır. Bu şekilde tüm faili meçhuller aydınlatılabilir.”

KOMPLO BOŞA ÇIKARILMIŞTIR

“Komployla amaçlanan üç şey vardı. Benim teslimimle PKK’nin tasfiyesi karşılığında aynı 1920’lerden Türkiye devletini kendilerine bağladıkları gibi Güney’de kendilerine bağlı, kendi denetimlerinden ve kontrollerinden çıkmayacak bir siyasal Kürt oluşumunun önü açılacaktı. Ki bu kısmen oldu. Ayrıca Kıbrıs’ta Yunanistan’a söz verilmişti. Bir de küçük Ermeni devletine verilen sözler vardı. Türkiye’ye bunlar kabul ettirilecekti. Ama bunların hiç birisi gerçekleşmedi. Ben buradan halkımıza artık müjdeyi verebilirim. Komplonun 12. Yılına girilirken komplo boşa çıkarılmıştır. Bu kesin olarak anlaşılmıştır. Bu benim buradaki sabırlı duruşum ve halkımızın ortak çabasıyla gerçekleşmiştir. Bunu artık halkımıza açıkça ifade edebiliriz; komployu boşa çıkarmayı başardık. Nasıl bunun için 11 yıl direndiysem 12. Yılda da yine aynı şekilde direnmeye devam edeceğim. Bütün bu komploya ve tasfiye girişimlerine rağmen sonuçta hareket ve halkımız güçlenerek çıkmıştır.”

AKP YOL AYRIMINDADIR

“AKP’nin önümüzdeki dönem yapacağı tercih önemlidir. Ya gerçek demokrasi tarafında yer alacak ve kendileriyle beraber tüm Türkiye -Kürt, Türk, Alevi, Ermeni, Çerkez vb hiç bir ayrım yapmıyorum– kazanacak ya da CHP ve MHP’nin tarafında yani ulusalcı, milliyetçi inkarcı tarafta yer alarak yine tasfiyede ısrar edecek ve bu da Türkiye’nin kaybetmesine neden olacaktır. Ben bunları tespit olarak söylüyorum. Hüseyin Çelik yaptığı açıklamada “ya bu açılım sürecini sonuna kadar götürürüz ya da bu süreç bizi bitirir” şeklinde bir açıklama yaptı. Bunu anlamaları önemlidir. Sayın Başbakan’ın da bu hususu iyi anlaması önemlidir.”

TUTUKLULAR MORALLERİNİ YÜKSEK TUTSUNLAR

Öcalan, sözlerini şöyle tamamladı: “Muş halkına selamlarımı iletiyorum. Bulanık’ta halkımızın iki değerli evladı yaşamını yitirdi, onları saygıyla anıyorum.

Cezaevlerinden gelen mektuplar var. Midyat cezaevinden, Bitlis cezaevinden mektuplar aldım. Bakırköy cezaevinden, Gebze cezaevinden mektuplar aldım. Cezaevlerindeki tüm arkadaşlara selam ve saygılarımı iletiyorum. Demokratik Kadın Hareketini çok önemsiyorum. Çalışmalarını başarılı görüyorum, çalışmalarını devam etsinler. Onlara çalışmalarında başarılar diliyorum. Kadın konusunda yoğunlaşmaya devam ediyorum. Mart ayında 8 Mart vesilesiyle kadın konusuna değineceğim, mesaj olarak sunacağım. Kadın arkadaşlara selamlarımı iletiyorum. Diyarbakır, Van, Batman, Siirt, Antalya, Aydın, İzmir, Mersin Akdeniz ilçesindeki halkımıza saygı sevgi ve selamlarımı iletiyorum.”

ANF NEWS AGENCY

Hiç yorum yok: