1 Ocak 2012 Pazar

Atatürk...



Dr. İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

Atatürk’ün hastalıkları ve bugünkü problemlerimiz de rolü ne olmuştur.?


Tıpta hastalıkların sebeplerini araştıran bölüme ETİOLOJİ denir. Hastalıkların etiolojisini bilmeden teşhis (Diagnoz) yapmak yanlış olur. Davranış psikolijisinin kurucusu SKİNNER’e göre DETERMİNATİON yani sebebe bağlı kaçınılmaz gelişmeler beklenir. Bugünkü pro-blemlerimizin etiolijisini araştırırsak, muhatap olduğumuz hadiselerin geçmişteki hangi yanlış kararlardan mütevellit olduğunu, kaçınılmaz olduğunu açıklamamız mümkün olur. Bizdeki atasözü de ayni manayı muhtevidir. ‘’ Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.’’

Atatürk’ün Lozan da kabul ettiği kararların, daha sonra siyasi hayatımızda aldığı hatalı kararların bugünkü ihtilatlarını kolayca anlamış oluruz. Elbette müspet atılımlar yapmış olsa bile hataları dile getirmemek aydın kişilerin karı sayılmaz.

Mesela Kürtler hakkında aldığı kararlar, 29 uncu defa isyanlarda 100 binlerce vatandaşın hayatını kaybetmesine sebebiyet vermiştir. İşte o lüzumsuzca insan kaybının etiolojiyle izahı gerekir. En yakın silah arkadaşlarının onun tek adam olması itirazlarını istiklal mah-kemeleri kurarak önlemek istemesi hatalı kararlar almasını determine etmiştir. Bu mev-zulara gelmeden önce onun hastalıklarından bahsetmek istiyorum. Geçirdiği ağır hasta-lıklara rağmen büyük işlere imza atması da takdire şayandır.

Tıp tarihinin vazifelerinden biride tarihe damgasını vuranların sağlık sorunlarını incelemek olmuştur. Mozart’ın, Beethoven’in ölüm sebeplerini inceleyen çok sayıda ilmi araştırma makaleleri, kitapları yayınlanmıştır. Bende Atatürk hakkında yayınlanmış iç ve dış basını inceleyerek bulabildiğim açıklamaları dile getireceğim. Türkiye de ki yayınlarda onun hastalıklarından bahsetmeyi, sanki onun kabahati imiş gibi, mümkün olduğu kadar birkaç cümle ile ifade edilmiş yahut ta hiç değinilmemiştir.

Atatürk’ün ilk hastalığından H.C:ARMSTRONG’un BOZKURT kitabından öğreniyoruz.

Mustafa Kemal Sofya hanımefendileriyle flört ederek bir sosyete çapkını olmaya çalışmış-sa da bu hanımefendiler onu fazlasıyla acemi bulmuşlardı. O zeki ve yüksek mevkie sahip bir subaydı, ama hepsi o kadar. Türklerden hiçbir zaman hoşlanmamış olmalarını yanı sı-ra, Mustafa Kemal ne yakışıklı, ne de çekici bir erkekti. Tavırları çiğdi. Ya kasvetli ve don-muş gibi bir yüa takınarak azametli bir tavırla dimdik yürüyor, ya da ters türs konuşuyor-du. Ne havadan sudan sohbet edebilme yeteneğine sahipti, ne hoş bir çapkındı, ne de hanımefendilere dalkavukluk etmeyi beceriyordu. Küçük flört oyunlarının hazlarından pek bir şey anlamıyordu. Her hanımdan dobra dobra kendisiyle yatağa girmesini talep ediyordu; eğer reddedilecek olursa, ona olan ilgisini kaybediyor, fakat hemen ardından , yine dobra dobra, bir başka hanıma aynı soruyu soruyordu.. Kısa bir süre için, ipek gibi yumuşak saçlı bir genç kıza, General Kovatçev’in kızına aşık olur gibi oldu., ama kız ona hiç yüz vermedi.

Kısa sürede bu hanımlar onu, tatlı dilli, nazik, yumuşak başlı bir Türk olan Fethi’nin tam tersi olarak geleneksel Türk tipinde, kaba bir erkek olarak mimlediler. Dans edişine ve sa-lon adabını öğrenme çabalarına gülüyorlardı. Onu müthiş bir baş ağrısı olarak kabul edip, hemen unuttular

Mustafa Kemal özellikle hürmetkâr davranan ve başkentin hafifmeşrep kadınlarıyla ilişki-lerinde çok rahattı. Bunlarla birlikte kahvelerde, ve ….. evlerde içiyor, sabahlara kadar sü-ren cümbüşler yapıyordu. Karşısına oturacak herhangi biriyle saatler boyunca oyun oy-nuyor, zar atıyordu. Bütün kötü alışkanlıkları üst üste yığmış, boğazına kadar bunlara batmıştı. Sefahatin her türlüsünü deniyordu. Bunların bedelini ilişkiye bulaşan bir hastalı-ğa yakalanarak ve sağlığını bozarak ödedi. Bütün bunlara tepki olarak tüm kadınlara karşı inancını kaybetti ve şimdilik kaydıyla kendi yalnızlığına bağlı kaldı.

Sofya yaşamında bel soğukluğu hatta Frengi hastalığına yakalandığını da bazı yazarlar di-le getirmiştir. Bu sebepledir ki zürriyet sahibi olamamıştı.

Sofya da karşılaştığı şarlatan bir hekimin kendisini tedavi etmesine izin vermiş ve henüz iyileşememişti. O zamandan beri de kendisine hiç dikkat etmemişti. Kendisini hiç esirge-meden fiziksel ve zihinsel çabaya sürmüş, etkin hizmette yorulmak bilmeden çalışmıştı. Bu süre içinde zaman zaman kendisini çok fazla içkiye ve çılgınca sefahate de vermişti.

Böbrek hastalığı
Hastalık şimdi böbreklerine vurmuştu. Bir ay boyunca tarifsiz acılar içinde yatakta kıvran-dı. Sonunda doktorlar onu önce Viyana’ya, sonra da bir kür için Karlsbad’a gönderdiler.

Yoğun acıyla birlikte gelen hastalık, içinde bulunduğu duygusal depresyonla el ele vermiş, böylece Mustafa Kemal’in umutsuzluğun gayya kuyularına batmasına yol açmıştı.

Hala çok hasta olmasına rağmen, olağanüstü bir çabayla geriye dönmeye karar aldı, ve İstanbul’a doğru yola çıktı. Yolda, o sıralarda çok yaygın bir bulaşıcı hastalık olarak bütün Avrupa’yı kasıp kavururken binlerce insanı öldüren İspanyol gribine yakalandı. 1918 Temmuzunun sonlarında İstanbul’a vardığında hala bitkin ve hastaydı.

Göz hastalığı ve Protez
İtalyanlar o zaman ki Libya topraklarına saldırınca Mustafa Kemal de bin bir zorlukla Mısır üzerinden Libya ya ulaştı. Orada gözünden bir rahatsızlık geçirdi. İskenderiye de tedavi-sinden iyi netice alamayınca bir gemi ile Marsilya üzerinden Viyana ya geldi ve uzun bir müddet orada tedavi gördü. Sol gözüne protez takılmasına karar verildi. Dikkat edilirse fotoğraflarında sol gözü hep ayni istikamete bakar. O arada balkan savaşları başlamıştır ve Romanya üzerinden İstanbul’a döner. Annesini ve kız kardeşini alarak İstanbul da Aka-retler de döşediği bir eve yerleştirir.

Havza da böbrek tedavisi
19 mayıs ta Samsuna gelen Mustafa Kemal, orada kendini pek emniyette hissetmez, ayrı-ca da böbreklerindeki hastalık nüksetmiştir. Biray kadar orada tedavi olur. Ondan sonra Amasya’ya geçer.

Kalp krizi
Cumhuriyeti ilan ettikten sonra bir akşam bahçede gezerken fenalaşır. Doktor çağırılma-sına karşı çıkarsa da Latife Hanım Dr. Refik Saydama haber verir. Ayrıca İstanbul’ dan Prof. Neşet Ömer çağırılır. Bir kalp krizi geçirdiği teşhisi konur ve kendisine mutlak istira-hat tavsiye edilir.

Karaciğer hastalığı
1938 de Atatürk ağır hastadır. Fransa’dan Dr.Fissenger davet edilir. Hastalığına rağmen Güney seyahatine çıkar. Ankara’ya döndüğünde pek bitkin ve yorgundur. Önce İstanbul da Savarona yatında , daha sonra Dolmabahçe sarayında tedavisine devam edildi. Müda-vim doktoru Operatör M.Kemal Öke’ nin bütün ihtimamlarına rağmen karaciğer Siroz hastalığı ilerlemiş, nihayet 10 Kasımda vefat etmiştir.

Gelecek hafta Atatürk’ün hizmetlerinin yanında aldığı hatalı kararların bugün yaşadığımız problemlerin kaynağı olduğu kanaatımdan bahsedeceğim.

Literatür:

1. Gazi Mustafa Kemal .D.v.Mikusch. Remzi Kitapevi. 1981
2. Tek Adam. Şevket Süreyya Aydemir. Remzi Kitabevi .1991
3. Mustafa Kemal. Benoit-Mechin. Edition Albin Michel .1954
4. Milli Mücadele ve Mustafa Kemal. Kültür Bakanlığı. 1981
5. Atatürk. Lord Kinross.Sander Yayınları.1966
6. Mustafa Kemal’le 1000 Gün. Nezihe Araz.1993
7. Kemal Atatürk.Bernd Rill.RORORO1985
8. Mustafa Kemal ve uyanan doğu. Fethi Ülkü.Bilgi Yayınevi,1983
9. Atatürk.Yakup Kagdri Karaosmanoğlu. İleytişim yayınları.1946
10. Çankaya.Falih Rıfkı Atay. 1961
11. Bozkurt.H.C.Armstrong.Arba yayınları.1963
12. Atattürk ihtilali.M.Esat Bozkurt. Kaynak Yayınları1940
13. Atatürk’ün jhayatı. H.Latif Sarıyüce. Serhat dağıtım. 1981
14. Mustafa Kemal döneminde Ekonomi.Bilsay Kuruç. Bilgi Yayınevi.1987
15. Atatürk’ün Anıları.İsmet Görgülü.Bilgi Yayınevi,1997
16. Atatürk ve Komunizm.Rasih Nuri ileri. Sarmal Yayınevi.1970
17. Atatürk.Unesco.1963
18. Çankaya Akşamları.Berthe G.Gaulis. Cumhuriyet. 2001
19. Geçmişten Geleceğe Atatürk.Türkan Saylan. ÇYDD Yayınları.1995
20. Atatürk din ve laiklik. Doğu Periçek kaynak Yayınları.1997
21. Atatürk in deutscher Sicht. Deutsche Welle. DW-Dokumente1981
22. Atatürk Devrimi Sosyoşojisi.Kurt Steihaus. Sarmal yayınları. 1973
23. Mustafa Kemal Atatürk. Oder Die Geburt der Republik.Dietrich Gronau.Fischer.1994
24. Atatürk’ün Ekonomi Politikası M.M.Aysan. Toplumsal Dönüşüm Yayınları.1980
25. Kaynakçalı Atatürk Günlüğü. Utkan Kocatürk.T.İş Bankası.
26. DerWeg Zur Freiheit .Atatürk. Başbakanlık Basımevi.1981
27. NUTUK. Atatürk.
28. Hangi Atatürk. Remzi Kitabevi 2011.
29. Mustafa. Can Dündar. Atatürk filmi. 2009
30. VEDA. Zülfü Livaneli Film.200

Hiç yorum yok: