20 Mayıs 2010 Perşembe

SERMAYENİN YENİ SÖMÜRÜ KALKANI: TOPLAM KALİTE YÖNETİM SİSTEMİ

Tamer Uysal
tamer_uysal.16@mynet.com

TKY’nin büyük işletmelerden başlayarak yaygınlık kazanması rastlantı değil. Çokuluslu şirketler karlarını arttırmak ve kendileri adına üretim yapan özellikle emek-yoğun küçük işletmelerde üretim artışı sağlamak için TKY’leri devreye soktular.

Amaç emek yoğun işletmelerin TKY yoluyla büyük işletmelere uyum sağlamasını kolaylaştırmak...

1994’ten itibaren ülkemizde de çokuluslu şirketlerin baskısı ve bunlarla ortaklı büyük işletmelerin ve orta ölçekli birkaç işletmenin yürüttüğü kampanyalarla yoğunlaştı. TKY’ye geçişte ISO kalite belgesi alarak uygulamalara girişildi. Bugün iş çevrelerinde TKY’nin bir rekabet ve yenilik aracı olma kanısı yerleşti.

TKY (Toplam Kalite Yönetimi) kavramı, Dr.Edward Deming ve J.M.Juran ile Kaoru İshikawa gibi ABD ve Japon mühendisleri ve teknisyenlerince ortaya atılmış rekabet koşullarında uygulanabilen bir işletme stratejisidir. 2.Dünya savaşından sonra (1950-1990’lar arasında) Japonya’da geliştikten sonra bütün dünyada yaygınlık kazandırılmıştır. Uygulamalar giderek kamusal alanlara da kaydırılmıştır.

İşletmeler misyon ve vizyonlarını belirleyerek diğer çalışanlarını da yönetim kademelerine dahil ettiler. Misyon, kısaca, işletmenin hangi işi neden yaptığını (kurum kimliği, temel kurallar, örgüt politikaları ve değerleri), vizyon ise, belirlenmiş zaman diliminde işletmenin nerede olmak istediğini ifade ediyor.

Amaç ve hedef göstermedeki neden çalışanları güdülemek, takım çalışmasına yönlendirmek, böylece faaliyetleri sürdürmek... Misyon ve vizyon, bu açıdan, işi planlamanın ilk aşaması demek.
1994 tarihli ISO-8402’nin tanımı da şöyle; TKY, bir kuruluş içinde kaliteyi odak alan, kuruluşun bütün üyelerinin katılımına dayanan, müşteri memnuniyeti yoluyla uzun vadeli başarıyı amaçlayan ve kuruluşun bütün üyelerine ve topluma yarar sağlayan yönetim yaklaşımı.

Kalite kavramının işletme işlevlerinden pazarlama karmasının diğer elemanlarından (fiyat, servis gibi) önünde geldiği kabul ediliyor ve mükemmelliğe ulaşmanın bir ölçüsü görülüyor. Kalite denildiği zaman mal ve hizmette kullanıma uygunluk akla gelirdi şimdi TKY kavramın çerçevesini genişletti (yönetim, üretim, insan kaynakları, servis, pazarlama).

TKY en başta verimlilik artışına; sıfır hata, maliyeti azaltma, üretim sürecini sürekli kontrol gibi alt uygulamalarla ulaşmayı hedefliyor. Müşteri tatmininin ve pazar talebinin karşılanmasını da kaliteyi yükseltme, üretim süreçlerini kısaltma (destek hizmetleri ve satış dahil) yani esnek çalışmayı sağlama gibi koşulların varlığına bağlıyor.

TKY süreci karar, hazırlık, uygulama ve kontrol aşamalarından oluşuyor.

İletişim ve ulaşım olanakları arttı. Endüstri toplumunun günümüzde geldiği aşama post-endüstriyel toplum olarak tanımlanıyor. Toplam kalite yönetimine ise büyümeyi ve gelişmeyi hedefleyen işletmeler değişim (innovation) ve yönetim felsefesi olarak yaklaşıyorlar.

Bu amaçla çalışanlar üretim sürecine odaklandırılacak sıfır hata ve düşük maliyetle en iyi müşteri tatminini sağlayıncaya kadar üretim döngüsüne katılacaklardır. Ekip çalışması ve kalite kontrol çemberlerinin oluşturulmasındaki amaç üretim faktörü olan emeğin dünya pazarlarına ve kalite standartlarına (akredite olmuş) uygun mal ve hizmeti üretecek düzeyde eğitim almasını ve denetimini kolaylaştırmadır (hataları önleme ve otokontrol).

TKY’ye getirilen eleştiri ve kuşkulardan en önemlisi; çalışanların işletmeiçi ortamının ve üretim süreçlerinin denetlenebilirliğini (aidiyet duygusu ve işletmeyle bütünleşmeye motive etme) sağlayıcı işlevine karşılık diğer yaşam (toplumsal çevre, sağlık, kültür, eğitim, adalet, vs.) alanlarına yansıması ve dış ortamın kalitesine katkısının ne olup olmayacağı konusudur.

TKY’de amaç verimlilik ve performans artışı sağlamak. Verimlilik, piyasa koşullarında kaynakları en uygun şekilde kullanarak en düşük maliyetle en yüksek kaliteyi üretmek anlamını taşıyor. Emekçiler açısından ise düşük (veya aynı) ücretle en kısa sürede daha az hatayla en yüksek verimi sağlamak anlamına geliyor. Çalışanlar açısından iş yükünün arttırılmasında gönüllülük ve çalışma süresinin uzatılmasında gönüllülük esaslarına dayanıyor.

TKY’ye yöneltilen eleştirilerden bir tanesi de çalışanları bireyselliğe özendirmesi ve önplana çıkartması. TKY’yi çalışanlara kabul ettirmek için kulağa hoş gelen söylemler ileri sürülüyor; katılımcılık (yönetime ortak olma), kendini ifade hakkı, karar birlikteliği, çözümlerin (karar) süreçlerine katılma, vs...

Yani TKY bakış açısıyla çalışanların yönetimi ve çalışanların memnuniyeti demek!...

Söylemlerin tersine uygulamalarda emekçi hakları (ücret, sosyal haklar, güvence, vs.) ikinci plana itiliyor. Kalite çemberleri ile çalışanlar rekabet (yarışma) ve birbirlerini denetlemeye sürükleniyorlar.

Böylece çalışanların özgürleştirildikleri ileri sürülüp, esnek çalışmanın meşrulaştırılması yoluna gidiliyor. Sinerji, empati, katılım, kalite, çağdaşlık, insanı esas alma türünden kavramlar kârlılık ve rekabeti arttırmak amacıyla kullanılıyor. Oysa hizmet ve ürün salt meta, insan esaslılık ise müşteri odaklı kalite anlayışına dönüştürülüyor.

Büyük şirketler ise yan denetimlerle küçük işletmeleri denetleyebiliyorlar.

Artık ulus ötesi şirketler sıkı rekabetin sözkonusu olduğu küresel pazara uygun stratejiler arıyor. Toplam kalite yönetiminin uygulamacıları söylemlerin evrensel geçerliliği olduğunu söylüyorlar ama değişimi anahtar kelime olarak kullanmalarına rağmen TKY uygulamalarının hiç bir zaman değişmeyeceğini ileri sürüyorlar, tanımlarıysa şöyle; “Bir kuruluştaki tüm faaliyetlerin sürekli olarak iyileştirilmesi ve organizasyondaki tüm çalışanların kesin aktif katılımıyla çalışanlar ve müşteriler ve toplum memnun edilerek kârlılığa ulaşılması”...

Günümüzün vazgeçilmez olgusu kabul edilen TKY’de, verimlilik, etkinlik, hız, sıfır hata, estetik, erişilebilirlik vs. önemli unsurlar olarak görülüyor. En az maliyetle en kaliteli verimin sağlanması hedefleniyor. Çalışanların ise hem sürekli bir girdi (emek) hem de katılımcı (kalite çemberleri ile) görülmesi ise TKY’de bir başka çelişki...

Tek yanlı uygulamalardan kaçınılarak uygulamada TKY’de emekçilerle ilgili gerçek katılım ve çalışma koşulları geliştirilmeli, esnek ve düzensiz çalışma saatleri önlenmeli, yasal ve fiili koşullar düzenlenmeli, eğitim, istihdam ve altyapı gibi girdilerde olanaklar arttırılarak fırsat eşitliği sağlanmalıdır.

Üretim ve hizmet çıktılarında nitelik ve yaygınlık ancak buna benzer yollarla arttırılabilir. Aksi takdirde uygulamalar noksan, geçici ve gerçekdışı yansımalar, lafta kalan yüzeysel başarılar getirebilir.

------------------

Tamer UYSAL
Halkla İlişkiler Uzmanı
Araştırmacı-Yazar

Hiç yorum yok: