19 Kasım 2011 Cumartesi

Emre Ulus’un Kürtlere sunduğu HAVUÇLAR



Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

Almanya da bir zamanlar eczacıları (teasing) kızdırmak için, alaya almak için bir söylenti vardı. Havuç var mı (Hat tu Möhren ). Çok bilmiş ( Arapça Akilden üretilen bir kelime var. Onu söylersem belkide hakaret sayılabilir.) USLU Kürtlerde öfke, Humor (Fransızcadan ürettiğimiz bir kelime) sahiplerince güldürücü bulunan 10 çözüm önerisi var ki; TARAF gazetesinin onu yazar olarak kabullenmesi insanı incitiyor. Aklıselim sahibi Ahmet Altan’a mektup yazıp onun yazarlığının Taraf gazetesine yakışmadığını, köşe yazarlığına son vermesini istirham edeceğim.
Uslu diyor ki YABANCI DİLLER babında Kürtçe kurslar açılsın. Yabancı diller terimi Kürtleri öfkelendiriyor. Öfkeli gençler dağa çıkmağa devam ediyor. Çünkü onların babaları zindanda işkence görüyor. Kardeşleri dağda katlediliyor. O taş atan çocuklar o küçük yaşta dağa çıkmağa motive ediliyor. Bir Filistinli şair şöyle diyor. ‘’Daha çocukken kardeşimin, babamın İsrailli askerlerce katledilmelerini pencereden seyreder ve İsraillilerden nefret ederdim.’’

Uslu’ya göre dağa çıkanlar belki de saf GUEVERA’dır, yahut ZAPATA. Yüzde 30 u Suriyeli, yahut İranlı Kürtler ise soruna enternasyonal zaviyeden bakmak lazım. PKK bitirilse bile yenileri türer ta ki Kürdistan ASLINA RUCİ ( Restutio ad Rem) gerçekleşinceye kadar. Almanların Kürt Gerillalarına duygudaşlık yapmalarının sebebi, kendilerinin de 45 sene boyunca ikiye bölük yaşamış olmalarından ötürüdür. Bir sakat PKK’lılar kampını ziyaret ettiğimde gördüm ki elini sıkmak istediğim gencin kolu yok, selam vermek istediğim genç kızın yüzü yanık, kör olmuş, bir başkasının ayağında tahtadan protez var. Üç gün kusmaktan, ağlamaktan kendimi alamadım Gecelerce rüyama girdiler. Bunlara Almanya kızıl haçı kucak açmışsa, başbakanın dediği gibi yataklık yapmıyorlar. İnsani temelde duygudaşlık yapıyorlar.

Kaç bin Suriyeli rejim karşıtını Hatay da barındırıyorsan, İranlı kaç bin Fedai’yi barındırıyorsan, kaçbin Çeçeni barındırıyorsan, sana sormazlar mı yataklık yapıyorsun diye. Hamas’a gösterdiğin alakayı, seçimle gelmiş BDP’lilere gösteriyor musun?

Atatürk Dersim de Sabiha Gökçen vasıtasıyla 50 bin suçsuz Kürtleri ve Alevileri katletmesine rağmen İzmit’te Ahmet Emin Yalman’a doğru bir söz söylüyor. ‘’Kürtler bizden ayrı yaşayamazlar , fakat onlara bölgesi ÖZERKLİK tanınmalı. Diğer doğru yapmağa çalıştığı hadisede Misaki Milli hudutlarından vazgeçmek istememesi idi. Fakat İngiliz hava kuvvetlerinin bombardımanına karşı çıkmak imkanını bulamadı. Atatürk’ün bu iki görüşü de geçerli. Fakat Askeri vesayetin, Ergenekonların, baskısından kurtulamayan Erdoğan Atatürk’ün ve sonraları da ÖZAL’ın ileri görüşlerini kale almamaktadır. Maalesef şunun farkında değiller. De Facto Kürtler Türklerden yaşam itibari ile ayrışmış durumda. Bunu Diyarbakır’ı ziyarette müşahede edebilirsiniz. Van depreminde çocuklarla, gençlerle yapılan röportajlarda onların Kürt aksanı ile Türkçe ifade ettiklerini görmekten acizler mi?

Büyük Kürt aydını İsmet Şerif VANLI vefat etmiş, sanki Van depreminde duyduğu acıya kalbi yenik düşmüş. Allah rahmet eylesin. Rahmetli ile 30 sene önce Lozan da Beau Rivage de buluşmuş, maalesef Kürtçe söyleşi yapamamıştım. Çünkü ben baba dilini öğrenmekten mahrum kalmıştım. Onunla ancak Fransızca hasbıhal yapmıştım. Orhan Miroğlu’nun son makalesinde onun şu söylediklerine makalesinde yer veriyor. ‘’Eğer Pan-İslimizim, Pan-Türkizim varsa, neden Pan-Kürdizim olmasın’’.

MHP ve CHP Kürdistan da oy alamıyorsa bu onların bu iki partiyi istemedikleri, o partlilerinde Kürtleri sevmedikleri ortaya çıkar. Buna rağmen ne hakla bu iki partide masa üstünde Kürt hakları hakkında söz sahibi oluyorlar. MHP li bir IĞDIR milletvekili var. Kürtlerin gözünün içine baka baka diyor ki ‘’ Siz sonunda bir Kürdistan devleti kurmak istiyorsunuz’’. Kürtlerin Üniter bir devlet kurmaları ahlaksızlık mı? İnsan haklarına aykırı mı? Ayıp mı? Günah mı? Kürtler ömrü billah dörde bölük yaşamak zorunluğunda mı? İşte Vicdanların susmuş olduğu, utanç duygularını sustuğu bir hezeyan. MHP ye kalsa Kürtleri Türkiye’den kovmak yahu ifna etmek.
‘’Ne Mutlu Türküm diyene’’ sözünü savunanlar diyorlar ki Atatürk ‘’ Ne Mutlu Türk olana ‘’dememiş. Aslında demiş ki yalnız Türk olanlar değil Kürt olduğu halde kendine Türküm diyen assimile olanları kastetmiş. Daha da Irkçı bir söz. Kaç milyon vereyim ki, ne kadar zulüm edeyim ki bir Türk’e ne mutlu Kürdüm desin(!)?.
Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir. Eninde sonunda bu dörde bölüklük ıstırap günün birinde bitecek. Atatürk’ün de ön gördüğü gibi Kürtlere üniter yapı içinde yerel bir Özerklik tanınacak. Tıpkı Irak’ta olduğu gibi. Suriye Kürt kartını oynamıyor. Kürtlerin hakkını teslim ediyor ve özerkliklerini tanımak üzere. İran da PAJK ile anlaştı. Silah kes yaptı. O halde bu dört özerk bölge birleşecek. Bunu AB de, USA da böyle istiyor. Üç memlekette özerklik tanınınca Türkiye de ki Kürtlerin özerklik istekleri daha da kuvvet kazanacak.Tıpkı Arap baharı gibi. Bu gelişmeye karşı çıkılırsa iç savaş çıkabilir. Bunu ne Kürt’ler, ne de Türkler istemektedir. Yeni Anayasanın sosyolojik gerçeklere dayanan tarzda yapılırsa Türkiye Sulha kavuşur. Kan akması sona erer. Çankaya’nın bu milletin kaderini değiştirebilecek konumunda olmasını ümit ediyorum. Şayet Gül ile Erdoğan’ın eninde sonunda demokratlık anlayışında konflikte düşmesi olasılığı açığa çıkmazsa.

Hikmet Bayur Atatürk’ün hususi kalem müdürü idi. DP listelerinde müstakil aday oldu. Sonra Muvazaa iddiası ile 20 ye yakın DP’nin ağır topları partiyi terk edip Millet partisini kurdular ve Bayur parti başkanı oldu. Şöyle demişti. ‘’ Ne zaman ki Ulus meydanında bir cumhurbaşkanı korkmadan, yalnız başına dolaşırsa Türkiye de Demokrasi geldiğine inanacağım.’’ Şimdi değil Cumhurbaşkanı, polisi, jandarması dahi çelik yelekle dolaşamıyor. Her gün bir kadın vatandaş boğazlanıyor, kurşunlanıyor. İşte Türkiye de ki İLERİ DEMOKRASİ. 60 gazeteci hapishanede. Bunlar yargının işi diyerek AK partililer dürüst mü davranıyorlar. Haksız, sebepsiz hapisse gönderilenleri kim tesbit ediyor. İç işleri bakanına bağlı polis teşkilatı değil mi? Millet bu türlü demagojiğe inanır mı?.

Erdoğan’ın her fırsatta ‘’ şu kadar yol inşa ettik, şu kadar dershane açık, şu kadar ihracat yaptık demesi bana bir müminin ‘’ Bismillah, bismillah, Allah Ekber, Allah Ekber, suphanallah, suphanallah diyerek tesbih çekmesini hatırlatıyor. Cılız muhalefet kalıpta, ‘’ Cari açık, cari açık, insani gelişme skalasın da doksanıncı sıradayız, ithalatta 60 milyar açık var, 301 den şu kadar mahpus var. Diyemiyor. Dese Erdoğan onları vatan haini ilan eder, Elinden gelse hepsini hapishaneye tıkar. Dokunulmazlık zırhına dokunamadığı için.

Marmara da şehir hatları vapurunu kaçıran gencin öfkesi nelere kadir kılıyor? Zira kimliklerine yapılan saldırı gençlerde IRZINA GEÇİLMİŞ psikolojisini tetikliyor. Benda Avrupada kimliğimi alçatanlara karşı ayni öfkeye kapılırdım.
Belçika da BRÜGGE diye eski yapısını muhafaza eden bir şehir vardır. Burada iki müşahedem oldu. Birincisi bir papazın kollosal bir heykeli idi. O papaz zamanında kralı tenkit ettiği için DİLİ KESİLMİŞ: Hani Yaşar Kemal’in Kürtlerin dilini kestiler demesi gibi.

İkincisi de zamanında zenginlerin fakirlere ev yapmış olması. Bizde bugünlerde zenginler için GÖKDELENLER yaptırılıyor. Ya o zenginlerde fakirlere birer ev yapsalar ya. Depremden dolayı insanlar hayatlarını kaybetmediler. Müteahhitler ve onları kontrol eden bürokratlar para uğruna o insanları feda ettiler.

Kalkmış Taraf köşe yazarı Kürtler’e 10 tane havuç vermeğe kalkıyor. Sen o havuçlardan vazgeç de problemin enternasyonal oluşunu düşünmeğe bak. Aklını peynir ekmekle yemediysen.


Antalya, 12.11.01

Hiç yorum yok: