27 Mayıs 2012 Pazar

Hekim gözüyle Kürt sorunu...



Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

Hekimlikte birinci prensip arazlara bakarak doğru teşhis koymaktır. Zira doğru teşhis koyamazsanız bütün tedavi çabalarınız netice vermez ve hastalık geçmez, hatta kronikleşir (müzminleşir)..

Kürtler 1925 den beri 30 kere isyan etmişlerse ve Cumhuriyet hükumetleri de askeri yöntemlerle isyanları bastırmağa çalışmışlarsa ve bu isyan hala, son şekli ile 30 seneden beri devam ediyorsa, bir teşhis hatası vardır, ve dolayısı ile de tedavi yöntemleriniz aciz kalmaktadır. Bir başka ifade ile hastalığı yanlış değerlendirmedesiniz yahut ta hekiminizin bilgi ve tecrübesi yetersiz kalıyor demektir. Bir başka ifade ile de bir kalp hastasını, bir kanserli hastayı bir pratisyen hekime tevcih etmişseniz netice alamayacağınız peşinen bellidir.

Atatürk’ün emperyalistlere ve hatta Osmanlıya karşı çıkışını Kurtuluş savaşı olarak kabul ediyorsanız kalkıp ta Kürtlerin, Ermenilerin, Arapların, Rumların, Bulgarların Osmanlıya, Türkiye devletine karşı ayaklanmalarını da teröristtik bir faaliyet yahut ta o halklar Türkleri arkasından hançerledi diyemezsiniz. Atatürk’ün çabası ne idi ise ötekilerin tatbik ettikleri çabalarda ayinidir. Aksi takdirde çifte standart uyguluyorsunuz demektir. Kürtler Malazgirt’te, Çanakkale de, Kurtuluş savaşında Türklerle birlikte olmuşlardır. Vakta ki onların varlığı inkâr edilip te, dillerine, kültürlerine yasak getirilince isyan etmeleri kaçınılmaz olmuştur. Nasıl Atatürk’ün askerleri ölümüne savaşmışsa PKK lılar da ölümüne savaşmaktadırlar. Hem de 30 sene boyunca çıplak tabanla. Atatürk kurtuluş savaşında 40 bin kayıba uğramamışsa da PKK lı gençler 40 bin zayiat vermiştir. Onlara bir takım çapulcular demenin başlangıçta hatalı davranıldığını göstermektedir. Kürtler daha önceki isyanlarında da 100 bine yakın zayiat vermiştir. Dersimde ki kayıpları Erdoğan kabul etmişdir. Şimdi ise 30 senede 400 bin kişilik ordusu ile, skorksyler ile baş edemediği PKK yı Predatörler ile yok edeceğini sanıyor. Milletlerin bir savunma refleksi olduğu gerçeğini takdir edemiyor. USA’ nın Viyetnam da ki başarısızlığının temelinde bu savunma refleksi olduğu görülmüştür. Irak’tan da çekildiği gibi, Afganistan da da çekilmek zorunluğunda kalacaktır. Filistin de de İsrail geri çekilmek zorunluğunda kalacaktır. Kürtler 3 bin seneden beri Kürdistan da yaşamaktadırlar. Türkler sonradan gelmişler, üstelik Kürtlerin desteği ile Anadolu’ya girmişlerdir. Şimdi kalkıp ta Kürdistanı atalarımızın kanı ile zapt ettik diyemezler. 20 milyon Kürde MHP’ liler gibi çekip gidinde diyemezler. Bugün Kürtlerin % 50 si Kürtçe ana dilini bilmiyorsa onlara asimilasyon politikası gütmedik diyemezsiniz.

Rumları kurtuluş savaşından sonra Yunanistan’a gönderdiniz, varlık vergisi faciası ile Yahudileri ürküttünüz, 5-6 eylül hadiseleri ile geri kalan Rumların kaçmalarını sağladınız. Tehcirle Ermenileri ölüme ve sürgüne gönderdiniz. Fakat Kürtleri yok etme imkânı yok. Onların kaçacak yerleri de yok. Kardeşçe yaşıyoruz, fakat kendilerini Türk olmağa mecbur ediyoruz, çünkü Türkiye hudutları içinde yaşayan herkes Türk’tür, Türk bir ırkın değil bir milletin adıdır yutturmacasını Türk olmayanlar kabul etmiyorlar. Onun için dayatma politikasından vazgeçip realiteye uymak zorunluğu vardır. Azınlıkların gençlerinin katledilmesine acımıyorsanız hiç olmazsa Mehmetçiklere acıyın. Onların analarına babalarına, eşlerine, çocuklarına acıyın. Bu hunharlık sona ermelidir.

Orta doğuda yeni bir oluşuma karşı gelmek imkânsız gibi görünüyor. Nehirleri geri istikamete akıtmanız mümkün değil. Suriye Türkiye hudutlarına PKK kampları kurdurmuş ve oradan PKK’ lıların içeri sızmalarını sağlıyor. Şimdiye kadar onları vatandaş dahi saymazken şimdi Türkiye’nin yanlış politikası sayesin de Kürtlere özerkilk vermeği dahi planlıyor. İran dada ayni istikamette gelişmeler var. Barzani eylül de bağımsızlığını ilan edecek. Çünkü Maliki ile barışmaları mümkün değil. Petrol kaynaklarını da kendileri kullanırlarsa ekonomik yönden de kuvvetleneceklerdir.Türkiye’ye muhtaç dırlar düşüncesi de realist bir düşünce değil. İran, Suriye ve İsrail üzerinden dünyaya açık kapı bulabilirler. Kürt sorununda kibirli davranmanın, onları küçümsemenin zamanı geçti. Barış cı yaklaşımlar ancak Türkiye’yi doğru yola sokar. Yoksa ne PKK ile netice alınabilir nede Kürdistan devletinin bağımsızlığını önlenebilir. Suriye’nin ve Irak’ın bütünlüğünden yanayız demenizi ne Suriye nede Irak kabulleniyor. Türkiye yi artık düşman ülke olarak gören bu komşu devletler Türkiye’nin ön gördüğü tarzda davranmazlar. Türkiye’nin yardımına da ne USA nede Nato koşar. Velhasıl Türkiye çok zor durumla karşı karşıya kalacak. Erdoğan’ın çözümsüzlükler ile bocalaması popülaritesini Ecevit gibi kaybettirecektir. Suriye ye dokunmasına ne Rusya, ne İran izin verir. USA şu anda seçimlerle meşgul ve Suriye’ye dokunmayı çok sakıncalı bulmaktadır. Bunu savunma bakanları açıkça dile getirdi. Kürdistan coğrafyasında Üniter bir devlet oluşur mu?, Türkiye bölünmek mecburiyetinde kalır mı onu pek uzak olmayan gelecekte göreceğiz. Orta doğu coğrafyasında çok zor bir doğum olacak. Normal bir doğum olamayacağını tahmin ediyorum. Sezariyen ile doğum olursa epeyce kan akacaktır. Bir hekim olarak, bir doğum uzmanı olarak benim yakın geleceği görüşüm böyle. İnşallah normal doğum olurda kimsenin burnu kanamaz.

Benim en çok korktuğum MHP nin iktidara gelip Öcalan’ı idam etmesi ve bir iç savaşın patlak vermesi halidir. İnşallah korktuğumuz başımıza gelmez. Birleşmiş milletlerin müdahalesine maruz kalınmaz. Türkiye şu anda ateşle oynadığının farkında değil.

Antalya. 22.05.12

Hiç yorum yok: