24 Eylül 2009 Perşembe

DÖNÜŞÜM ve DİRENENLER


Yener Orkunoğlu
y.orkunoglu@googlemail.com


Türkiye’deki baskıcı oligarşik sistemin dönüşümünü zorunlu hale getiren iki neden vardır. 1. Dış koşullar; 2. İç koşullar.

Dış koşulların etkisi ikilidir: Birincisi, 1990’lı yıllardan sonra dünyada çok şeyler değişti. Sermayenin küreselleşmesi son 10 yılda daha da hızlandı. Bu durum, küresel sermayenin ihtiyaçlarına göre devletlerin iç siyasal ve toplumsal yeniden örgütlenmelerini zorunlu kılmaktadır; İkincisi, Iraktan çekilmeyi planlayan ABD yönetimi, Ortadoğu’da Türkiye’ye taşaronluk görevi vermeyi amaçlıyor. Ama bunun için Türkiye’nin kendi içindeki sorunları halletmesini ‘istemektedir’.

İç koşullar hakkında ise söylenecek çok şeyler var. Ancak bir kaç noktaya değinmekle yetineceğim.

Devlet ile PKK arasında yaklaşık 30 yıl süren bir savaş var. Çözüme götürmeyen savaşın acı sonuçları gözler önünde. T.C devleti PKK’yi yok edebilmek için her yolu denedi ve hala denemektedir. Öyle bir durum yaşanıyor ki, hem yönetenler hem de yönetilenler durumdan hoşnut değiller.

Dönüşümün zorunluluğu artık yaygın bir kabul görüyor. Faşizan eğilimleri olan ve gücünü kısmen kooperatizmden alan sistem artık herkesin gözlerinin önünde fiilen çözülmüştür. Tutucu liberaller dahi dönüşümü kabul etmenin , Kürt sorununu çözmenin zorunluluğunu görmektedirler.

Ancak Türkiye’de demokratik dönüşümün olmasına direnenler var. 1930’lu yılların kafasında olan bu kesim son zamanlarda umutsuzca da olsa direnişini daha da artırmıştır ve artıracaktır.
***
Demokratik dönüşüme direneceklerin başında, askeri bürokrasi gelmektedir. Bu savaşta 400 milyar dolar harcanmış ve 30 binden fazla insan yaşamını kaybetmiştir. Kendi imtiyazlarını kaybetme korkusuyla yaşana askeri bürokrasi, ‘irrasyonal politikası’ nedeniyle bu durumu görebilecek durumda değildir. İmtiyazları kaybetme korkusu, rasyonal politikayı devre dışı bırakmış gözükmektedir. Askeri bürokrasi, ancak kendi imtiyazlarına dokunmayan bir ‘değişimden’ yana olabilir.

Türkiye devletinin en büyük sorunu, kendini irrasyonalizmden kurtaramamış olmasıdır. Bu nedenle rasyonal bir analiz yapmaktan yoksundur. Bu nedenle PKK’yi gerçekten analiz etmekten yoksundur. PKK, ‘terörist’ örgüt, PKK gerillalar ıda ‘aldatılmış gençler’ olarak değerlendirilmektedir. Sorun böçyle yaklaşan bir mantığın açılımının nasıl olabileceğine artık siz karar verin.

30 yıldır süren bir sorunun, bir kaç ayda çözülebileceğini umut etmek, kendini aldatmaktır. Siyasal dönüşüm sorunu, güç sorunudur. Türkiye’de deverimci ve demokrat güçler, örgütlü olarak aktiv bir şekilde toplumun demokratikleşmesini gerçekleştirmedikçe, kısa vadade çözüm beklenilmemelidir.

Demokratik bilinç ve demokratik kurumlar öyle birden bire oluşmuyor. Avrupa bunun için yüzyıllarını verdi. Ama tarihde öyle dönemler vardır ki, bir yıl içinde on yıllar boyunca elde edilemeyen gelişme ve başarılar olabilir. Ama böyle bir durum, bir tarafta hedefte ve amaçlarda net olmayı, diğer tarafta düşünsel, politik ve örgütsel hazırlığı gerektirmektedir. Türkiye’de devrimci ve demokratik güçleri büyük sorumluluklar beklemektedir.

Hiç yorum yok: