3 Ocak 2009 Cumartesi

Özrü Kabahatinden Büyük Devlet




Abdulkadir Ulumaskan / ulumaskan@hotmail.de


Türk devleti oldu olasι özür dileme medeniyetinden nasibini alamamιş bir devlettir. Ara sιra kerhen dilediği özürler olsa da, bunlar kabahatinden daha büyük özürler olmuştur.

Gerçek anlamda özür dilemek isteyenleri de, Ermenilerden özür dileyen aydιnlara yaptιklarι gibi vatan haini ilan ederek linç etmeye çalιşιr ve buna düşünce özgürlüğüdür diyen Abdullah Gül’ü de Ermeni asιllι eder. Ama kendisi de velev ki, Ermeni olsam ne olur demez, diyemez. Çünkü devletbaşkanι da olsa, bu devletin gerçek sahiplerinin korkusundan kendi görüşlerini açιklayamadιğιnι kendisi de söylemişti.

Peki devlet, özür dilemekten neden ödü kopuyor acaba ? Devlet ve devletçi mantιğιn ileri sürdüğü gerekçe; özür dilemenin ardιndan tazminat ve hatta Ermenilerin toprak talebinin olacağι şeklindedir. Eli versek kol gider, diye düşüyorlar. Bence kol değil, tüm gövdenin gideceği korkusu vardιr.

Devlet özrün önünü bir açarsa özürlerin sonu gelmez: Ermenilerden mi özür dilenecek, Süryanilerden mi, Yezidilerden mi, Alevilerden mi, Kürtlerden mi özür dilenecek? Çünkü devletin her tarafι özürdür. Hangi birini dilesin ?

Bu devlet bu topraklar üzerinde otuzun üzerinde halk ve azιnlιklarι kimini katliamlardan geçirerek, kimini sürgün ederek, kimini inkar edip asilmle ederek tarih ve insanlιğιn en büyük özrürlü suçlu bir devlettir.

Neyse biz özrün kabahatten daha büyük olduğu hikayesiyle dönelim. Hikaye şöyle :

İncili Çavuş, sarayda, hazır cevaplılığı ve espirileriyle kendisini Sultan’a sevdirir. Padişahın keyifli bir gününde yanındaymış. Elindeki altın topla oynamakta olan Hükümdar, İncili’ye şöyle demiş:

“Öyle bir iş yapacaksın ki, özrün kabahatinden büyük olacak. Bunu becerebilirsen, ben de sana bu elimdeki altın topu veririm.“

İncili, düşünmüş, taşınmış, sonunda bir yolunu bulmuş. Sarayın merdivenlerinden, Sultan önde, o arkada çıktıkları sırada, hükümdara bir parmak atmış. Böyle bir davranışla karşılaşan Padişah çok öfkelenince, İncili Çavuş da hemen özür dilemiş :

“Bağışlayınız Sultanım. Bir yanlışlık oldu ; ben sizi Hanım Sultan sandım…“ der.

Hele şu küstaha bakın !.. Özür dediği şey, işlediği kabahatten büyük…“ deyince, İncili Çavuş kendisini şöyle savunur :

“Özrümün kabahatimden büyük olmasını siz buyurmuştunuz efendim.“

Mecliste Kürtçe konuşulunca bu iyi niyetli hükümetin tutanaklarιna ”Kürtçe anlaşιlmayan bir dil” olarak geçirildi. Bazι tepkiler üzerine bu hükümet ve devletin meclis başkanι :

„ Keşke anlaşιlmayan bir dil yerine, Türkçe olmayan bir dil denilseydi.“ Diye özrü kabahatinden büyük bir düzeltme yaptι. TRT 6`nιn açιlιşιnι sözde Kürtçe olarak kutlayan ve Kürtçe konuşan kahraman ilk başbakan denilen Erdoğan'ιn hala Kürt kelimesini ağzιna almak istememesi bir inkar ve samimiyetsizliğin göstergesi değil midir ?

Yine liberal olarak bilinen cumhurbaşkanι Abdullah Gül bile TRT 6 ile ilgili görüşlerini belirtirken bunun Kürtçeyi kulanmak istiyenlerin, kötü niyetli olanlarιn önünü keseceğini söylerken, art niyetli olduğunu ele veriyor. Yani amaç Kürtçenin serbestliği değil, Kürtçe mücadelesinin önünü kesmek amacıyla kullanιlmak isteniyor.

03. 01. 2009

Hiç yorum yok: