16 Mart 2010 Salı

RENKLERİN ZAMANLA BULUŞMASI ( SENKRONİZASYONU)


Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

Söylenmemiş, yazılmamış fikirleri, duyguları dile getirmek her yazarın hevesidir. Ben de tabiatın sessiz bir parçası olan AĞAÇLARLA duygu alışverişimi yazmıştım birara. Çünkü o hususta pek literatüre rastlamamıştım. Şimdide yine eşine rastlamadığım bir mevzuyu dile getirmek istiyorum. Renklerin bizde bazı çağrışımları yaptığı biliniyor. Fakat bunların ZAMAN ile ilişiği hakkında bir yazım hatırlamıyorum.

EFLATUN
: Sabahları şafak sökmeden öce gökte eflatuni bir renk oluşur. Güneş doğarkende bu penbe renge dönüşür. Daha sonra turuncuya, bihayet sarılaşır. Gökyüzüde MAVİ’sini bulur. Bu değişimi en bariz bir tarzda NEMRUT dağının tepesinde müşahede edebilirsiniz. Yanlız bunun bir özelliği vardır oda bu renk dönüşümü bir HALE tarzındadır. Nadir tarassut imkanı olan bu mevkide, Turistler sabahlarlar bu fenomeni kameralarına kayda almak için.

NEMRUT dünya harikasını basın yoluyla duyuran Amerikalı Miss GOELL’dir . Onun Nemrut’a ilk seyahatında bende bulunmuştum. Tepeye yürüyerek çıkmış ve adeta sevgilisine kavuşmuş bir tavırla, mutluluktan uçarsasına sırt üstü çakılların üstüne uzanmıştı. Sonraları Alman Professör Dörner’le birlikte ilmi yayınlar yapmıştı Nemrut hakkında. Nihayet vefat ettiğinde, vasiyeti icabı cesedi yakılımış, külleri tepeye serpilmişti. Onu ölmeden bir müddet önce New-York’ta ziyaret etmiş, evinin Kahta’dan getirdiği kilimlerle döşemiş olduğuna şahit olmuştum.

Akşam olunca, ayni renk halesini ise USA’nın güneyinde, Meksika hudutundaki SAN DİEGO’da müşahede etmiştim. Orada renk dönüşümü tersine tezahür ediyordu. Önce Güneşin sarı huzmeleri turuncuya, sonra eflatuna ; daha sonrada morlaşıp larciverte dönüşüyor, ve birden Okyanusun içine batıyordu.

SİYAH : Bu renk aslında insanı ciddileştiren, resmileştiren ; tefekküre zorluyan , GECE ile buluşur. Ayrıca duygularınızı sınava tabi tutar.

Bir genç 17 sine gelince, beynindeki endokrin menşeli hücreler gelişimini tamamlayınca olsa gerek, AŞK denen ruhsal duyguyu yaşar. Genç kızlarda bu dahada erken yaşlarda gelişir. İnsan nasıl muayyen bir yaşta yürümeye, muayyen bir yaşta konuşmağa başlarsa ki beyindeki gelişime bağlı olarakta , muayyen bir yaştada aşk hastalığına tutulur.

VUSLAT’ının mümkün olamıyacağını bile bile. FUZULİ Leyla Mecnununu, SHAKESPEARE Romeo-Jüllieti’ni poesiye vurmuş edebiyat tarihine en büyük eserlerini kazandırmışlardır.

Geriye dönüpte gençliğimde yaşadığım o duygularımı hatırlayınca, MUTLULUĞU yeniden tadar gibi oluyorum. Akşam olupta gecenin karanlığı SİYAH’a bürününce, sevgilimin evi önünde saatlerce dolaşır, onun yatak odasındaki ışığın sönmesini beklerdim. Bazan perdeyi kapamağı unuttuğunda, tül perdenin arkasında siluetini seyrederken kalbim burkulur, heyecandan gözüm kararırdı. Hiç elinizde bir serçe tuttunuz mu? Onun kalp çırpınışını avucunuzda hissettiniz mi? İşte benimde sanki kalbim öylesine çırpınmağa başlardı. Acı bir mutluluk hissi duyardım. O platonik bir AŞK’tı. O an yanlız onu değil sanki bütün insanları, bütün yaratıkları sevdiğimi hissederdim. O nasıl ulvi, ilahi bir duygu idi.

Dünya da insanlar yaşamağa başladığındanberi her alanda gelişme olmuş. Bilhassa teknolojide ne dev adımlar atılmış. Fakat ilk insandan buyana değişmeyen tek bu AŞK duygusudur. Onu bu sebeple çok mühümsüyorum. Hatta bazı hayvanlardada bu sevgiden, yahut intuviteden ; instinktividen olsa gerek, çiftler halinde yaşamları var. Onlar konuşamadıkları için bilemiyoruz. Bu bağlılıklarının sebebini. Ben onlarında beynindeki nöyroendokriner gelişimden olageldiği kanaatındeyim.

Bundan böyle çeşitli renklerin zamanla olan ilişkisini araştıracağım. Bir bağın olduğunu sanıyorum. Mesela KIRMIZI’nın GÜLLERLE, AŞK’la ilşkisini bulmağa çalışacağım. Denizlerin, ve Göğün MAVİ ile zamanlanmasını keşfe karar verdim. YEŞİL’in ahrete varınca ancak Cennette olabilmesini sorgulayacağım. Temiz olmanın, Temizlenmekle BEYAZ’ın çağrışımlarını bilmeğe çalışacağım.

Bütün bu olup bitenlerden MEVLANA’nın haberdar olduğuna inanıyorum.

Antalya.15.03.10

Hiç yorum yok: