4 Haziran 2010 Cuma

EMBARGOLAR...


Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com


İsrailin GAZZE’ye, Rusların Berlin’e, DERSİM’den mütevellit BİZE.


İsrail’in GAZZE’ye Embargosu

İsrail 4 sene önce HAMAS’ın roket atışlarına karşı kendisini koruma babında aldığı Embargo kararı gereği Gazze’ye yiyecek içeçek, ilaç ve inşaat manzemeleri sokturmuyordu. Bu karara uyan MISIR dahi Gazze’ye kapılarını kapamıştı. İsrail daha ileri giderek Gazze’yi işgal edip bonbardıman yağmuruna tutmuştu. Binlerce insan, hatta çocuklar hunharca yok edilmişti. Şimdi bu embargoyu delmek için muhtelif memeleketlerdeki insan hakları örgütleri Antalya’dan kalkan MAVİ MARMARA gemisi ile yiyecek, ilaç, oyuncak ve inşaat malzemelerini Gazze’ye götürmeğe çalıştı. Fakat bu insani teşebbüs İsrail ordusunun müdahalesi ile akımete uğradı. Ayrıca 9 gönüllü katledildi, bir çok yaralı ve yüzlerce mürettabat gönüllü kelepçelenerek hapse atıldı. Türkiye’nin ve USA nın müdahalesi ile serbest bırakıldılar ve memleketlerine döndüler. Erdoğan Gazze’li çocukların dramlarından bahseder oldu.

Rusların Berlin blokadı.

İkinci dünya harbini müteakıp Rusya Berlin’e bir blokad uyguladı. USA uçaklarla yiyecek, giyecek, ilaç, ve çocuk mamalarını paketler halinde Berlin halkına ulaştırdı. Berlin’deki çocukların gözlerindeki sevinci unutamıyorum.

DERSİM’den mütevellit BİZE konulan embargo.

Dersim isyanı sırasında Kahta’da mukim sülaleyi hayvan naklinde kullanılan Karavagonlarla, 7 aylıktan 70 yaşındakine kadar, Türkiyenin dört bucağına çil yavrusu gibi dağıttılar. Emlaklerine el koydular. Aç periçan, parasız, pulsuz, sorgusuz, suallsiz bir muameleye tabi tutuldular. Bu sülalenin ikinci sürgünü idi. Birincisi Şeyh Sait isyanı sırasında. Üçüncüsüde 27 Mayısta . 80 yaşındaki dedem Sıvas kampına. Dayım ve abim de Yassı adaya gönderilmişti.

İkinci sürgünden İnönü’nün aileye yakınlığı sayesinde kısmi affa uğramış ve memeleketleri Malatya’ya gönderilmişlerdi. O zamanın emniyet müdürü İhsan Sabri Çağlayan’ın sonradan bana anlattıklarına göre dedem Zeynel bey Malatya’da mecburi iskana tabi tutulmuş dolayısıyle her hafta müdürlüğe gidip Malatyayı terk etmediğine dair imza verirmiş.

Ben, kardeşlerim ve annem Malatya’da mukim olduğumuz için sürgünden muaf tutulmuş idik. Tatillerde Kahta’ya gidip harman yerlerinde hasılatı toplardım. Fakat Malatya’ya sevk ettirmeğe imkanım yoktu Çünkü hükumet embargo koymuştu. Yani buğdayımızı dahi 100 km. Uzaklıkta ki Malatya’ya gönderemiyordum. Babam ben iki yaşında vefat edipte birden fakirleştiğimiz için annem evin yarısını 10 liraya kiraya vermişti. Çar çur geçiniyorduk. Dört sene sonra, günün birinde, ben Kahtada yaz tatilinde iken annemin dayısı, Malatya milletvekili Kahtaya uğramıştı. Durumu ona anlattım. O da kaymakamdan benim buğday yüklü katırlara izin belgesi vermesini rica etti. Bende her katır yükü için kaymakamlığa gidip müsaade belgesi temin ettim. Embargo delinmişti. Erdoğan’ın Gazze’li çocuklardan bahsettiği tarzda biz çocuklarda mahzunluktan kurtulmuştuk. Hiç olmazsa ekmek yapmak için un ve Bulgurumuz vardı. Malatya’ya döndüğümde akraba çocukları nazarında kahraman bir insan edası gibi çalım atabiliyordum. Gerçi harman yerlerine eşşeğim olmadığı için kızgın güneş sıcağında yaya gidiyordum köylere. Erdoğan Gazze’li çocuklardan bahsedince bende bize konulan o embargolu günleri hatırladım. Kaşıdı Erdoğan benim eski yaralarımı. Unutmuştum belkide o günleri. Fakat şimdi polise taş atan binlerce kürt çocuğu,(ya babası meçhul kimselerce katledilmiş, yahutta kardeşi dağda ), Diyarbakır zindanlarında mahpus tutulmakta , İskenderunda bahriyeli genç askerler ölüme mahkum edilmekte. Bütün bunlar 80 senelik Kürt sorununun devam ettiğine kanıttır.. Kılıçdaroğlu aç olan Kürt gençlerinin dağa çıktığını söylüyor. Demekk ki açlık hüküm sürüyor oralarda. Aslında onlar dahada aç kalmağa kendilerini mahkum ettiler. Demekki direkt olmasada endirekt bir embargo devam ediyor kuzey Kürdistanda. İşsizliğe son verecekmiş. O sadece komunist memleketlerde mümkündür. Çünkü onların anayasalarında ÇALIŞMA HAKKI vardır vatandaşın. Kapitalist ülkelerin anayasalarında böyle bir şey olamaz. Hayalperest olma, cehaletini açığa vurma bari. Ya Generallerimiz, bayramlarda asarı atika KILIÇLARINI takıyorlar. Elleri vatandaşa değince kirlenmesin diyede eldiven takıyorlar.

Çok korkmuştum, şayet İsrail yönetimi Erdoğan’a ‘’ sen kendi Kürt kardeşlerinin ölümüne göz yumma, Gazze ile uğraşacağına.’’. Fas’tan Endonazya’ya kadar hangi müslüman ülke Gazze’ye arka çıkıyor, MISIR bile dört senedir Gazze’ye embargo uyguluyor derse.ki bunu dile getiren İsrailli köşe yazarları olmuştur..

Erdoğan’ı IMF mevzuunda kutluyorum. İki sene önce ‘’ Asgari ücretleri düşür ‘’ ‘kamuda çalışanların tazimatlarını ödeme, yerel yönetimlere mali destek verme ‘’dedikleri tavsiyelerine uymadı. TÜSİAD’ın IMF den alacağın paraları bize dağıt demelerinede uymadı.

Erdoğan akılılık ettide CHP ‘ liler gibi düşünüp iki harp gemisi birlikte göndermedi. O zaman hakiki harp gerekçesi ortaya çıkardı.

Erdoğan MHP sinden, CHP sinden korkmayıpta Kürt kardeşlerinin isteklerini bir ciddiye alsa. Onların istedikleri Kıbrıs Türklerine istedikleriniz gibi, Güney Kürdistanda aşiret reislerinin halklarına kavuşturdukları haklar gibi. Hürriyet gazetesi diyor ki Türkiye Türklerindir. Bu etnik bir politika değil mi?, Diyanet sadece sunilere hizmet vermiyor mu? Bu dindar politika değil mi ? Siz se Etnik ve Din üzerinden politika yapmıyoruz diyorsunuz. Kendi kendinizi kandırmayın. Elbette Kürtlerin damarlarında ASİL kan yok. Elbette onlar mutlu olmak için Türküm demiyorlar. Yüzlerce senedir küsüp dağa çıkıyorlar. (General Moltke Türkiye mektuplarında öyle diyor).

İsrail gözden çıkardı seni. Alaşşağı etme planlarını tatbik ediyorlar. Bizim komik politikacılar, kendini aydın sananlar bu tatbikata yağ çalıyorlar. Tıpkı 27 Mayısta, tıpkı 12 Eylülde olduğu gibi. Tıpkı Ergenekoncular gibi darbeleri özlüyorlar.

Bu aptalca katliamların önüne geçmenin birinci şartı SİLAH FABRİKALARINI yasaklamakdır. Buna hiç bir kötü siyasi cesaret edemez. Çünkü onun arkasında en namusu mücessem siyasileri dahi baştan çıkaracak, ahlaksızlaştıracak vasıta PARA mevcut. Yurt’ta sulh, dünya’da sulh ancak silahın ve para’nın yok olması ile mümkündür. Onlara karşı DONKİŞOT olabilirmiyiz.?

Gazze’li çocuklar, Berlinli çocuklar, bizim Kürt çocukları :

Bu çocuklar beni hep meyus eylemişlerdir. Tıpkı Porrgy ve BESS muzicalindeki çocuklar gibi. Gershwin’in o müziği beni hep ağlamaklı kılar. Rio’daki İsa heykelinden şehre inen teleferikten varoşlardaki teneke evlerin önünde, donsuz, yalınayak oynayan siyah gözlü çocukları görür gibi olmuştum. İşte o müziği dinlerken o çocuklar için ağlamaklı olurum. Sayın Erdoğan yaramı kaşıdın, çocukluğumu hatırlattın, ağlamaklı oldum gene.

Antalya. 03.06.10

Hiç yorum yok: