15 Mayıs 2010 Cumartesi

Ahlaksızlığın Ahlakı



Abdulkadir Ulumaskan
ulumaskan@hotmail.de


Türk egemenlik sisteminde her şeyde olduğu gibi ahlak ve özel yaşama saygı konusu da çarpıtılmıştır. Egemenlerin yaptıkları ahlaksızlıklar sürekli meşrulaştırılmak isteniyor. Türkiye’de her türlü yozlaşma ve ahlaki çöküntü çok sıradan ve normalleşmiş bir hal alıken, Deniz Baykal ve onun gibilerinin yaptıkları ahlaksızlıklar ise adeta bir erdemiş gibi gösterilmeye çalışlıyor.

Özel hayatın kendisine tecavüz eden birinin tecavüzü yerine, bunu, tecavüzcünün özel hayatına saygı ve saldırı olarak savunan sapık ya da satlık bir mantık vardır. CHP’nin deyimiyle: „o kadına“ Baykal’ın tecavüz olmasa da, onunla fuhuş yapması ahlaksızlık değil de, onun yapmış olduğu fuhuşu söylemek midir ahlaksızlık?

Bu biraz da Nasrettin Hoca hikayesine benziyor. Hoca’nın evine hırsız girmiş. Gelen tüm komşuları : „ Hoca, niye kapıyı iyi kapatmadın, pencereyi kapatmadın“ diye onu suçlamaya başlayınca, o da : „Yahu hep beni suçluyorsunuz, peki hırsızın hiç mi suçu yoktur.“ Demiş.

Deniz Baykal’ın seks skandalı ile ilgili, Baykalcı olan ve olmayan basın- yayin yorumcusu hemen her kes nerdeyse ağız birliği edercesine bunun bir komplo ve onun özel hayatına bir saldırı ile ahlaksızlık olduğunu ve istifasının büyük bir ahlaki erdem olduğunu iddia etmektedirler. Ancak bunlar galiba Baykal’ın ahlaksızca bir rezalaten dolayi istifa ettiğini unutuyor gibiler. Yoksa onlara göre Baykal istifa yerine, bu yaptığıyla öğünmeli miydi acaba?

Bu etik uzmanı kimseler, Baykal’ın yatak odasına tecavüz edildiğini söylerken, sözkonusu yatağın Deniz Baykal’ın yatak odası değil de başkasının yatak odası olduğunu ve eğer ortada bir tecavüz varsa - ki vardır - tecavüz edilenin de Baykal değil de, onun tecavüz ettiği bir kadın olduğunu akılarına getirmek istemiyorlar.

Elbette Baykal’ın bu seks olayini CHP’nin içi veya dışındaki birileri kulanmak ya da bundan yararlanmak isteyebilir. Bu Türkiye koşllarında normal ve her zaman karşılanılabilinen bir durumdur. Ancak burada tuhaf olan şey yaşanan bu rezilliğin Baykal’ın bir marifeti görmek yerine, kendini paralayarak, ağlayarak, açlık grevine girerek ve hatta kimisi de intihara kalkışırken, bazı liberal aydın ve yazarlar ise, ahlaksızlık yapanın kendisini değil bu ahlaksızlığı söylemenin etik olmadığı teorisini yapmakla meşguller. Bu durum, bilinçli olarak tam da ahlaksızlığın ahlakını yapmak ve bu ahlaksızlığı meşru göstermekten başka bir şey değildir, olamaz.

Bu „libaral demokratlar“ bir de tuturmuş: „ Eğer hükümet bu komployu açığa çıkarmazsa kendisinin suçlu olacağını söylüyorlar. Evet varsa bir komplo, hükümetin bunu ortaya çıkarma gibi bir görev ve sorumluluğu vardır. Ancak AKP`ye de haksızlık etmemek gerekir. Ortaya çıkarma sorumluluğu ayrı fakat suçun kendisi ve faili olmak ayrı bir şeylerdir ve Baykal’ın fuhuş sefasının cezasını AKP ve hükümetine çektirmek insafsızlık olacaktır.

Hem ortada kuru bir iddia yok ki kanıtlansın. Tam tersine ortada canlı canlı görüntüler var ve bunun kanıtlanacak bir tarafı da yoktur. Çünkü kanıtlar gözler önünde. Yok eğer CHP, Baykal ve Baykalcı aydın ile yazarlar, bu canlı kanıtların doğru olmadığını iddia ediyorlarsa, kendilerinin bunu kanıtlaması gerekir. Yoksa bu fuhuş ve ahlaksızlığın suç ortaklığı ile vebalinden kendilerini kurtaramayacklardır.

Hiç yorum yok: