30 Ocak 2010 Cumartesi

Zeki Adsız ve Bir Anı


Faiz Cebiroğlu
Zeki Adsız, fiziki olarak, aramızdan ayrılalı yıllar oldu. Yaklaşık olarak 20 yıl. Ama onun duruşu, Kürdistan’a ve dünyaya olan sevgisi hep yaşıyor, yaşayacaktır. Onu yaşatanlar ve çizgisini devam ettirenler çoktur, biliyorum…Ben de, Zeki ağabeyi tanımaktan da son derece şanslı olduğumu belirteyim. Zeki Adsız’ı, Şam’da tanıdım. İyi ki, tanıdım. Zeki Adsız, hem zeki, hem de büyük bir devrimciydi. Zeki Adsız, hem Kürdistani, hem de dünya devrimcisiydi.

Zeki Adsız’ı beğenenler ve onun duruşuna saygı gösterenler var, olacaktır. Ama Zeki Adsız’ı sevmeyenler de olur, olacaktır. Bunu da doğal karşılamak gerekir. Fakat doğal ve moral olmayan, Zeki Adsız’ın, eski bir mücadele arkadasi tarafindan gercekle ilgisiz bir sekilde ağır hakaretlere uğratılmasıdır. Hem de 20 yıl sonra! Bizleri üzen budur. Bizleri hayal kırıklığına uğratan budur.

Sormakta herkesin hakkı: ”ANILAR / Belgeler” bu mudur?

Yazık, çok yazık!

Belirli bir dava uğruna çıkan insanların, kendilerini ve tarihlerini neden ”revize” etmeğe ihtiyaç duyuyorlar?

Bu soruların yanıtlarını bir başka yazıya bırakarak, Zeki Adsız ile ilgili bir anımı yazmak istiyorum:

Yıl 1983. Şam. Zeki Adsız, ”Suriye İşçi Sendikası” ( Nikabet al- ummal) ile görüşmek istiyor. Tercüman olarak ben gitmiştim.

Zeki Adsız;

”Ben Kürdistan’´da yapılan seçimlerde ( Diyarbekir, Mardin, Elazığ, Muş, Van, Siirt, ….) 63 delegenin oylarıyla, DİSK 10. Bölge Temsilcisiyim” dedi.

Arapça olarak aynen tercüme ettim. Sendika temsilcisi bana dikey baktı… baktı… bir şey demedi.

Beton binada bir suskunluk yaşandı.

Zeki Adsız;

“ Sendikanın Kürtlerle nasıl bir dayanışma içinde bulunduklarını” sordu.

Yine cevap yok!

Zeki Adsız;

“Qamışlı’da Kürtlere karşı baskılar yükseldi. Kürtlerle dayanışmanız var mı?” diye sordu.

Yine sessizlik…

Aniden sendika temsilcisi, bana, arapça olarak:

” Hem ben, hem de sizler tehlike içerisine girebiliriz. ”Suriye İşçi Sendikası” sandığınız gibi değil… Hele hele ”Kürd, Kürdistan” sakın bunları, Suriye’de, konuşmayın” dedi.

Ben de şaşkına dönmüştüm; Sovyetler Birliği’nin desteklediği bir ülkede bunları konuşmak yasak!

Türkçe olarak Zeki Adsız’a bunu anlattım. Bana, ”sendika temsilcisine ”teşekkür et” ve hemen kalkalım,” dedi.

Evet, aradan 20 yıl kadar geçti, hâlâ bu anım bir film şeridi gibi önümde canlanıyor.

Bir düşünün: Zeki Adsız, 12 Eylül darbesinden 3 yıl sonra, 1983’te büyük bir özgüvenle, Süriye’deki Kürtleri, Suriye Sendikası Temsilcileri ile tartışıyor. Bulunduğu bölgede Kürtlerin temsilcisi olduğunu vurguluyor.

Zeki Adsız, devrimciliğin her alanda dayanışma ve örgütlü olmanın en önemli bir prensip olduğunu bizlere tekrar hatırlatıyor.

Zeki Adsız, kansere yenik düşmeden önce yoldaşlarına şunları söylüyor:

” Örgütlü ve kollektif çalışmayı elden bırakmayın. Kürdistan devriminin çıkarlarını her şeyin üstünde tutun ve bunun için çalışın, çalışın. Kazanmak için çalışın!..”
Zeki ağabey, kazanacağız!

Zeki ağabey; sömürge Kürdistan’da hava-i fişek dahi atmasını bilmeyen bazı Türkleşmiş Kürtlerin yazdıklarına aldırma.

Kazanacağız!

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Kürdistanin adsiz kahramanini bin selam

ORTAKÇA dedi ki...

Filinta Adsız’dan gelen mail:
”Merhaba Faiz abi,
Babam ile yasadigin güzel anini en icten ve samimi duygularinla kalem alip Kürt kamuoyu ve bizlerle paylastigin icin, sana ailemiz adina tesekkür eder, selamlarimizi iletiriz.
Senin bir tek gercek ve samimi anin Burkayin 600 sayfalik yalan anilarindan üstündür.
Babam bu konu da da ileriyi görüp, 30 yil önce Burkay in teshisini koyup, onu opportünist düsünceleri ile basbasa birakmistir.
Selamlar.
Filinta Adsiz. 31-01-2010”