24 Kasım 2008 Pazartesi

Zindanlar Boşalsın!



A.Kadir Konuk

Bizler küçük adamlarız, büyük işler beceremeyiz, ama bazen büyük işlerin yollarını açabilecek küçücük davranışlarda bulunabiliriz.

O ülkede zindanlarda yatmış biri olarak içimden yükselen sesi sizlerle paylaşmak istiyorum:

Zindanlar boşalsın, siyasi genel af!

Geçtiğimiz yıllarda öne çıkarılan bir slogan F tipi cezaevlerine karşıydı. Bu cezaevleri açıldı, insanlar dövüle sövüle buralara dolduruldular, açlık grevlerinde insanlar öldü, içeride çığlıklar atılırken dışarısı olayı kanıksadı ve sustu.

Buna biraz da sol örgütlerin kendi örgütlerine üye veya sempatizan olan kişilerinin cezaevlerinde sayılarının azalması yol açtı. Ama yine de tıka basa dolu zindanlar.

Yakından izliyor, biliyorum. Cezaevlerinde 15, 20 yılını dolduran yığınla siyasi hükümlü var. Bunların bir çoğunun cezası müebbet. Bir çoğu kendi kaderine terkedilmiş durumda. Bir çoğunun ulaşabileceği bir tek yakını yok dışarıda. Bir çoğu artık hiçbir siyasi hareketin üyesi, sempatizanı değil, sosyalist, komünist, Kürt ama bağımsız. Önemli bir kesimi ise Kürt özgürlük mücadelesinin içinde aktif yer alan, destekleyen yada ona gönül verenlerden oluşuyor. Son günlerde ise çocuklar, yetmişini aşmış insanlar katıldı onlara.

Siyasi partilerin mitinglerinde, barış meclislerinin söylemlerinde onlara nedense yer yok.
Zindanlardan en çok söz etmesi gereken partiler bile bu konuyu es geçiyorlar. Zindanlarda yatanlar ise etlerinden et kesilse kendileri için af istemezler. Bunu kendimden biliyorum. Arada bir biz idamlıklara af isteyip istemediğimizi sorarlardı, yanıt ortaktı: Affedilmeyi gerektirecek hiçbir davranışımız olmadı!

Bu işin elbette şaka yanları da vardı. Pişmanlık dilekçesi verin kurtulun sözü almış başını gidiyordu. Aramızdan dertlenen, arada bir isyanları oynayan olursa hemen, dayanamıyorsan dilekçe ver diyerek dalga geçerdik.

Aramızdan asılanlar oldu ama hiç kimse dilekçe vermedi. Başka cezaevlerinde yatan, bitmiş, artık kendisi için bile bir değer taşımayan bazı insanlar devletin bu oyununa geldiler, sattılar içlerindeki en küçük insanlık duygusunu, kendilerince özgür oldular. Ama sokaklar bu posaları kabul etmedi. Onlar da kendilerini sokaklarda kabullenemediler. Çürüdü gittiler kalabalığın çöplüklerinde.

12 eylül’den sonra, mahkemelerin biçtikleri cezalardan fazlasını yatanlardan bazıları başları dik çıktılar zindanlardan. Bazılarının ölüsü çıktı. Dışarı çıkmayı başarabilenlerden bir çoğu hastaydı, çoğu çok yaşayamadı dışarıda. Ama kaldırımlar hep inledi onların tok ayak sesleriyle.

Dışarıdaki insanın içerideki insan için af istemesi bir eziklik, küçülme, yakarış değildir. Bu demokratikleşmeye yönelik siyasi bir istemdir.

İçerideki insan bir tek soğanla bir hafta yaşar… İnanmışsa bir şeye onu bundan uzaklaştırabilecek hiçbir güç yoktur. Bu nedenle o beni affedin demez, diyemez. Onu bizler isteyebiliriz.

Bu istem bizim için de başkalarının bize sunacakları bir lütuf değil, bir haktır. İnsana, insanlığa ait olan bu hakkı kullanmak bizi küçültmez. Böyle bir hakkın kullanılması aynı zamanda demokratikleşmede de ileri bir adım sayılır.

Zindanlar boşalsın! Siyasi genel af!

Ben bu sloganı içten haykırırken tecavüzcüye, dolandırıcıya, mafya babalarına, keyfine, namus adına insan öldürenlere aftan söz etmiyorum. Bunlar düzenin ürünleri olsalar bile umurumda değiller. Ama suçları siyasi olan insanlar ilgilendirir beni. Hem de örgütleri, düşünceleri ne olursa olsun. Onlar zindanlarda eşittir benim için.

Dileğim hepsi için.
Umudum hepsi için.
Çağrım hepsi için.
Söz konusu cezaevi olunca benim için Sincan da İmralı da birdir. Bu nedenle istemim hepsi için.

Bana katılırsanız küçücük bir kar topundan bir çığ yaratabiliriz. En azından suskun sol yöneticilere bir ileti olur bizim sesimiz.

Cezaevlerinin koşullarının düzeltilmesini istemek ayrı bir olay, oraların tümden boşaltılmasını istemek ayrı. İçinde ne olursa olsun, bir hücre her zaman hücredir.

Hiç içeriye düşmemiş olanlara kendilerini bir günlüğüne anahtarı kendi ellerinde olan banyolarına, tuvaletlerine kilitlemelerini öneriyorum. O banyoların, tuvaletlerin normal bir cezaevi hücresinden bin kat daha güzel olması ayrı bir konu. Ama deneyin, ne kadar dayanabileceğinizi ölçün. Sonra bağırın!

Zindanlar boşalsın! Siyasi genel af!

Bana katılır mısınız?
Her yazınızın, her e-mailinizin altına bu sloganı bıkmadan yerleştirir misiniz? Ulaşabildiğiniz yerlere bu yazıyla birlikte kendi düşüncelerinizi de iletebilir misiniz? Katıldığınız toplantılarda bu sorunu dile getirebilir misiniz?

Bu istemi geçici bir kampanyanın ürünü olarak görmez, ona süreklilik sağlayabilirsek o zaman cılız sayılan sesimizin en azından birkaç sağır kulağa ulaştığını görebiliriz.

Ne dersiniz? Daha ne kadar yatsın o insanlar zindanlarda?
Daha ne kadar aşağılık yöneticilerin keyfi uygulamalarının hedefi olarak kalsınlar?
Daha ne zamana kadar o insanların üzerinde yeni işkence yöntemleri uygulansın?
Daha ne zamana kadar sürsün bu suskunluk?

Yeterse buna da yeter değil mi?

Zindanlar boşalsın! Siyasi genel af!

1 yorum:

Adsız dedi ki...

BENCEDE AF ÇIKSINNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNNN