22 Nisan 2010 Perşembe

İşgal-i fuzuliye vergisi



Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com


Vatandaşın verdiği vergilerle maaşlarını alan milletvekilleri yaşamı kolaylaştırmak için yasama ve yönetimi denetleme görevini üstlenmişlerdir. Son günlerde anayasayı asrımızın şartlarına uygun hale getirmek için TBMM si çok sıkı bir çalışma sürecine girmiştir.

Fakat muhalefet tasarıdaki eksiklikleri dile getireceklerine, ciddi öneriler tavsiye edeceklerine, katılım kifayeti üzerine oylamalar yaptırarark, çeşitli öneriler vererek yasama görevini savsaklaştırmak gibi çocukca girişimlerde bulunmaktadırlar. Bu davranışları bana ciddi gelmiyor. Osmanlıda İŞGAL-i FUZULİYE vergisi vardı. Muhalefet milletvekillerine meclisi boşuna zaman kaybına uğrattıkları için bu vergiyi tarh etmek gerektiğini düşünüyorum.

Bir MHP başkanvekili CAZGIRLIK yaparcasına ‘’dedin, demedim’’ laflarıyle meclisin zamanını israf etmekten çekinmiyor. Çok çirkin bir tuluata başvuruyor. Eski Tuluatcılardan NAŞİD, daha sonra İsmail DÜMBÜLLÜ edepli güldürücülerdendi.

CHP nin tombul başkanvekili ise haksızlığa uğramış sokak delikanlıları gibi eli havada meclis başkanına naralar atıyor.

Birde her oturumda CINGAR çıkarmakla vazifeli müstakil milletvekili var ki displin cezası almadan susmuyor.

AK partililerde muhaliflarin bazı müsbet önerilerine kategorik red oyu kullanarak samimiyetlerine gölge düşürüyorlar. Mesela hayvacılığın desteklenmesi önerisi için komisyon kurulması aktuel bir problem için lüzumlu olabilirdi. Zira et fiyatları AK partiye seçimi kaybettirecek etkide olabilir. Taş atan çocukların hapishanede tutulması demokrasimiz için yüz karasıdır. Seçimlerde hala % 10 barajın bulunması CHP nin olduğu kadar AK partininde kurnazlığına delalet eder.

Milletvekillerini oylamaya katmamak, yahut oylarını kontrol mekanizmaları kurmak kendi milletvekillerine güvensizlik alametidir. Bu türlü davranışlar seçmenleri nazarında güven kaybına sebep olmaktadır. Bütün bunları idrak edemeyecek derecede kültür zaafları insanı üzüyor.

Atatürk kuruluşta Avrupa devletlerindeki kanunları örnek almıştı. Keşki İsviçre’nin federal sistemini, anadilde eğitim prensiplerinide ithal eteseydi . Onlar Cumhurbaşkanlığı seçimini basite indirgemişler. Hersene bir kabine azası o vazifeyi deruhte ediyor.

İster inanın , ister inamayın ; ANDORA ve SAN MARİNO 1300 senelerinde yani Osmanlı ile ayni zamanda kurulmuş 30 bin ile 60 bin nufuslu devletler. Komşu büyük devletlerin himayesini görmüşler. Bizimkelerin kuzey Irak’ta Kürdistan devletine tahammülleri yok. Bu devletler UNO azası. Vatandaşları vergi ödemiyor. Hiçte denize kıyıları yok. AB üyesi olmadıkları halde EURO’yu benimsemişler. Askerleri yok. Ora insanlarının damarlarında asil kan yok(!). Hiçte Futuhat dolu tarihleri yok. Şehit yetimleri yok. Vatandaşlarının ana dillerinde eğitim var. Analfabet sayısı sıfır. Zengin ve demokratlar. Çocuk ölümleri %0 de 4. Ora vatandaşları daha azmı saygınlar? Parlamentolarıda var. Prensleride. Olimpiyatlarda da bayraklarını taşıyorlar. Kürtlerin onlar kadarda olamamaları iflah edilmemeliklerindendir. Türklerin ve Kürtlerin mutsuzlukları kaderlerimidir?

Antalya. 22.04.10

Hiç yorum yok: