12 Ekim 2009 Pazartesi

KÜRT AÇILIMI FİYASKOSU



Yener Orkunoğlu
y.orkunoglu@googlemail.com


’Sakin havada fırtınayı kestirmek güçtür.’ (Machiavelli)

Türkiye’de yaygın bir yanlış anlama var. O da şu: İlericilik ve demokratlık birbirine karıştırılıyor. ‘İlericilik ve Demokratlık’ adlı yazımda, her demokratın ilerici olduğunu, ama her ilericinin demokrat olmadığını ifade etmeye çalıştım. Bu ayrım son derece önemlidir. Bu ayrımı yapamayanlar, AKP’nin de demokratik bir zihniyet sahip olduğu yanılsamasına kapılmaktadır.

Bu ayrım, çeşit ön-takılar alan ‘Açılım’ (Kürt Açılımı, Demokratik Açılım) konusunda bize ip uçları vermektedir. ‘Kürt Açılımı’ fiyaskoya dönüşmek üzeredir.

***
Bazı ülkelerin deneyleri öğretici olabilir. Lenin ‘İki Taktik’ kitabında şöyle yazıyor: ‘Otokrasinin inatçılığı, iç savaşın gösterdiği gelişme ve monarşistlerin Rusya’yı içine ittikleri onmaz durum, en kalın kafalara bile girmeye çalışmıştı. Devrim bir olgu haline gelmişti. Devrimi görmek için artık devrimci olmaya gerek yoktu.’

Evet, T.C Devleti’nin Kürt konusunda inatçılığı ve irrasyonal politikası, Türkiye’yi bugünkü duruma getirmiştir. T.C’nin inatçılığını kıracak ve irrasyonel politikasına son verecek gelişmeler olmadan, Kürt sorunu çözülemez.

AKP, Kürt sorunu konusunda devlet politikasının dışına çıkacak cesareti gösterecek durumda değildir. Fakat Kürt halkı mücadele etmektedir ve Kürt sorunu çözüm beklemektedir. Çünkü hayat bunu dayatmaktadır.

Lenin’in güzel bir sözü var: ‘Devrimin ilerlemesi, burjuva liberal fahişeleri devrim çarşafıyla örtünmeye zorlar.’ Ama bunu devrimci olduklarından ötürü değil, zorunluluktan yaparlar. Çünkü bir çıkış noktası göremedikleri ve demokratik çarşafa bürünmenin kendi yararına olduğunu gördükleri için yaparlar.

Şimdi, “Türkiye’de devrim mi ilerliyor ki, AKP, ‘demokratik çarşaf’ ile örtünmeye çalışıyor?”, diye sorulabilir. Böyle bir soru, Kürt halkının kararlı mücadelesini ve PKK’nin NATO ve Türk ordusuna karşı yürüttüğü savaşımı ve T.C devletinin tüm çabalara karşın PKK’yi tasfiye edememesi gerçeğini görmezlikten gelir..

Kürt sorununda çözümsüzlük yapay bir biçimde uzun bir dönem sürdürülmüştür. Ama tarihsel örnekler şunu gösteriyor: Uzun dönem yapay olarak sürdürülen çözümsüzlük, gün geldiğinde daha şiddetli sorunlara yol açar. Kürt halkının kararlı mücadelesi, devletin şimdiye kadarki tasfiye planlarını boşa çıkarması, bir gerçeği gözler önüne sermiştir: Yaşam, Kürt sorununun çözümünü dayatmaktadır. AKP’nin kendisi de artık ‘Türkiye ilelebet bu sorunlarla yaşayamaz’ diyor. Kısaca hayat sorunların çözümünü dayatıyor.

***

‘Kürt Açılımı ve Devlet’ başlıklı yazımda şunları söylemiştim:

‘Gerçi ‘Kürt açılımı somut olarak neyi içeriyor, bunu tam bilmiyoruz, ama nedenler ne olursa olsun devletin ve AKP’nin politikasında bir değişim vardır. Ama bu değişim stratejik bir değişim değildir, taktik bir değişimdir. Çünkü stratejik değişimi doğuran yeni bir gelişme yoktur. Dolayısıyla hedef ve amaç değişmemiştir, sadece araçlar değişmiştir. Yani Kürt Özgürlük Hareketi’nin tasfiye edilmesi planından vazgeçilmiş değil. AKP, sadece tasfiyeyi kolaylaştıracağını düşündüğü araçları kullanmaya çalışıyor..’

Çocuk öldüren bir zihniyetten demokratik açılım beklemek ne derece mantıklıdır?

Türkiye’de Kürt sorunu nasıl çözülebilir?

Türkiye, ulus-devletin en çok sorun yaşadığı bir ülkedir. Burjuvazinin ulus anlayışından farklı bir demokratik ulus anlayışının gelişmesi için Türkiye’de bir zemin vardır. Devlet ve ulusu birbirinden ayrı düşünen yeni bir demokratik ulus anlayışı çözüm olanağı sunabilir. Sorun böyle bir demokratik ulus anlayışını yaşama geçirecek siyasal mücadelenin güçlenmesi sorunudur.

Hiç yorum yok: