1 Ağustos 2009 Cumartesi

AĞAÇLARLA MUTLU DOSTLUKLARIM II


” Bahçemde iki büyük ceviz ağacı var. Güzel bir uykuya dalmak ve doyunca uyumak istiyorsanız CEVİZ ağacının dibinde sere serpe uzanmanız kafi..”


Dr. İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

CEVİZ AĞACI:

Bahçemde iki büyük ceviz ağacı var. Güzel bir uykuya dalmak ve doyunca uyumak istiyorsanız CEVİZ ağacının dibinde sere serpe uzanmanız kafi . Şayet sincaplar sizi rahat bırakırsa.Ressam olamadığıma nedamet duyarım o sevimli hayvancıkları tüvalime aktaramadığım için.

Çocukluğumda eylül aylarını Süsyan köyünde bağbozumunu bir ay boyunca bir ceviz ağacının altında geçirirdik.Bağlarda toplanan üzümler toplandıktan sonra bu ceviz ağacının altında kurulu ateşin yanındaki şıra yapılan yere getirilirdi.Genç bir erkek üzümleri bir torbaya kor ve ayağı ile çiğneyerek şırayı hazırlardı.Sonra kazanlar içinde kaynatılıp bulamaç yapılırdı.O bulamaçtanda pestil, sucuk,pekmez yapılırdı. Sucuk yapmada da fıstık,ceviz veya badem kullanılırdı. Bir başka ateş ocağındada yemek pişirilirdi. Bağın bir bölümündede sebze bahçesi vardı. Böylece taze sebzelerin aroması ve lezzeti unutulmayacak bir canlılık taşırdı. O günler çocukluğumda yaşadığım MUTLU anılarımdandır.

* * * * * *
KIZILCIK AĞACI:

(Fikret Mualla)

Çocukluğumda bu ağaç hakkında duyduklarım bir nevi efsane efsafında idi. Kızılcık Avrupa da pek bilinmez.. Gerçi Almanca Kornel-kirsche, Fransızca cornouille ismi varsada bu güzel meyvenin tadından mahrumlardır. Kızılcık ağcının sarı çiçekleri ilkbaharda ilk açanlardandır. Şeytan meyvaya en erken sahip olabileceği ümidi ile gelip ağaca otururmuş. Bunun farkına varan ağaçta meyvelerinin oluşmasını geciktirir ve ancak sonbaharda olgunlaşmasına müsaade edermiş. Şeytanda beklemekten sıkılıp çekip gidermiş. Hatta bu ağactan saçılan tozlar altında bulunanlarda kaşıntıya sebp olurmuş.Biz çocuklar bütün bu efsaneye inanmıştık.Yanlız meyvelerin şahane bir rengi vardır.Kırmızı,pink ve turuncu arası. Bu rengi meşhur FİKRET MUALLA tablolarına taşımıştır. Geçen hafta Brüksel de yeni açılmış olan MARİTTE müzesinde ki tablolarda da gördüm.

En mühimide bu meyvedden yapılan reçel ve şerbettir.Mayhoş bir tadı vardır.İçinde meyveninde konserve edileninden kışın pilavın yanında hoşafı (Malatya ‚ca Perverde) yenirdi. Şerbetide yazın soğuk olarak misafirlere ikram edilirdi. Onun lezzeti MUTLULUK verirdi.

Birde ORHAN VELİ’nin KIZILCIK şiiri vardır.

İlk yemişini bu sene verdi,

Kızılcık,

Üç tane;

Bir daha seneye beş tane verir;

Ömür çok,

Bekleriz;

Ne çıkar?

İlahi kızılcık!

Anlaşılan Şeytana uyup beklemeğe razı imiş.

* * * * * *
KARADUT:

Meyvelerin kralıdır bence. Bu meyveninde tadı mayhoştur. Dondurma yapımında kullanıldığı gibi , şerbetide şahanedir. Dedemin bir nar bahçesi vardı .Beş yüz nar ağacının arasında bir tane KARADUT ağacı vardı.Ağaçtan koparıpta yediğimizde ellerimiz, elbiselerimiz mürekkeple boyanmış gibi olurdu ve o renkli lekeyi temizlemekte çok zor olurdu.Bu meyvenin hayranlarından biride büyük şair, ressam dostum BEDRİ RAHİ EYÜPOĞLU idi. Akademideki bir genç kıza aşık olmuş ve onun adını KARADUT koymuştu. Bir tablosu duvarımı süsler. Birde şiiri vardır.

Karadutum, çatal karam, çingenem .
Nar tanem, nur tanem, bir tanem .
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem dalımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.

Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam,çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.

* * * * * *
ERİK AĞAÇLARI:

Bahçemizde çok çeşitli erik ağaçları vardı.Poyraz eriği ilkbahar aylarının sona eripte yaz aylarının başladığı mevsimde çağala yani tam olgunlaşmadan tuzla yenirdi.Can eriği sarı sarı , sulu olup, yumuşakça olduğunda yenirdi. Al erik küçük fakat tatlı bir çeşididir. Kara erik bilhassa Almanya da pasta yapımında çok kullanılır. Küçük sarı renkli erikler salça yapımında kullanılır.Buna Malatya da erik salçası denir. Bu salça birde Fransa da et yemeklerinde kullanılır.Prunelle denir.Malatya da ekşili köftede veya bamya yemeğinde kullanılır.Yemeğe mayhoş bir tat verir.

Daha başka erik ağaçlarımızda vardı.Bazısı güneşte kurutulur ve kışın çerez olarak yenirdi.Birde başka hiç bir yerde bulunmayan kaysı fidanına erik aşısı yapıldığında kaysı ile erik arası bir meyve olurdu.Bizim bahçede bir tane bu ağaçtan vardı.

Deli eder insanı bu dünya;

Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,

Bu tepeden tırnağa çiçek açmış erik ağacı.

Diyor, ORHAN VELİ.

17.07.09 Köln

Hiç yorum yok: