21 Mayıs 2010 Cuma

CHP’nin OBAMA’sı mı?.



Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com


Sayın BAYKAL 40 senelik siyasi hayatına bir komplo kaset yüzünden nokta koymak mecburiyetinde kaldı. Ak partiyi, hatta başbakan Erdoğan’ı suçlaması siyasi etiğe uymadı. Bana kalırsa KOMPLO’yu hazırlayan özel sekreterin mağdur ettiklerinden biri sinin olması muhtemeldir. Baykal’ın Psişik (ruhsal) bir travma yaşarken ne dediğini kulağının duymaması bir dereceye kadar anlayışla karşılanabilir. Nakavt olmuş bir boksöre tekme atmağa benzedi Erdoğanın davranışı. Gerçi Baykal’ın siyasete başladığı zaman hafizamızda temiz bir iz taşımıyor. 1960 da daha universite talebesi iken Kızılay’da Adnan Menderesin yakasına yapışıp ‘’Demokrasi istiyoruz!’’ demiş, Menderes’te ‘’Demokrasi olmasa idi böyle yakama yapışabilirmiydin ?’’ cevabını vermişti. Gerçi Baykal o zamanın gazetelerinde yayınlanan fotoğrafını yalanlamışsada kimseye inandıramamıştı.

Erdal İnönü’ye karşı defalarca giriştiği başkanlık yarışmasını kaybetmiş, daha sonrada parti başkanı olarak hiçbir seçimi kazanamamıştı. Batı demokrasilerinde seçimi kaybeden parti başkanları siyaseti bırakırlar. Baykal bilakis parti kurultaylarında rakiplerinin kazanma ihitimalini yok edici bariyerler kurmuştu. Partisinde gittikçe artan bir Monarş durumuna girmişti. Parti içi demokrasiden uzaklaştıkça, statükocu bir davranışı tercih ettikçe bilhassa aydınlar arasında sempatisini kaybetmiştir. Kavgacı, klikçi tavrı ilede parti içinde bile sevilmez konuma düşmüştü. Muhalif, emektar partilileri mümkünse partiden uzaklaştırmış, nihayet ZİNA işlemekle milletin ahlak kurallarına ters düşmüştür. Zina son ceza kanunlarına, AB uyum yasalarına göre suç sayılmazsada boşanma sebebi olmakta berdevamdır. Şimdi kendisine yakışan sadece parti başkanlığından ayrılmak değil, eşinden, milletten özür dileyip CHP’den boşanmaktır. İsterlerse bunca yıllar emeğine karşılık kurultayda kendisine onursal başkanlık unvanı tanıyabilirler.

Halefi olması kuvvetle muhtemel Kılıçdaroğlu elbette Baykal çapında bir siyasi imaja sahip değildir. Şimdiye kadar jurnalcı konumu ile halk arasında pekte sevimli bir siması yoktur. Hele hele Dengir Fırat’a karşı asılsız ithamları , sahte belgeleri ile kendisine antipati oluşmuştır.

Çarşaf açılımı, Onur Öymen’in Dersim hakkındaki söylemlerine karşı tutarsız durumu hafızalardan silinmemiştir.

Başbakan’ın son günlerde dış politikada gösterdiği performanslar, enternasyonal politik arenedaki başarıları karşısında partiiçi Baykal’la cebelleşmeside göstermiştirki muhalefet liderliğinde parlak bir performans gösteremeyeceğini şimdiden söyleyebiliriz. İkisi arasında muazzam bir klas farkı olduğu ayan beyan.

Kılıçdaroğlu parti içinde lehine bir rüzgar, bir konjonktür yakalamıştır. Baykal olmasında, ehveni-şer olarak onun olması şimdilik kabul görmüştür. Bence tarihi perspektiften bakınca bir Kürdün, bir Alevi’nin CHP gibi ulusalcı bir partide başa oynamış olması ve kabul görmesi Türkiye için bir nevi OBAMA benzetmesi sayılabilir. Hatta bu yüzden parti içinde itirazlara maruz kalmıştır. Şimdiye kadar başa geçenlerden İsmet İnönü, Cemal Gürsel, Turgut Özal, Hikmet Çetin, Kamuran İnan v.s. Kürt kökenli olmalarına rağmen mümkün olduğu kadar Kürt olduklarını açıktan söylemekten imtina etmişlerdir. Ümit ederim ki bundan böyle Kürt kökenli, Alevi kökenli olan politikacılar, sanatkarlar, akademisyenler asıllarını inkar etmeyen haramzadeler olmazlar. Sesli düşünmeğe başlarlar. Bu bir nevi Millenium olabilir mi? CHP de bir Kürt açılımı, Alevi açılımı olabilir mi?

Tahmin ediyorum ki Güneydoğuda (Kuzey Kürdistan’da) Kürt sorunun çözümünde üç parti yarışması başlar. Ak parti, DTP ve CHP arasında rekabet doğarsa PKK’ya, silahlı kavgaya lüzum kalmaz. Demokrasinin güzelliğide burada. Halkla DİALOG başlarsa Türkiye’nin önü çok çabuk açılır. Kürtlerde biran evvel yoksulluktan kurtulur. Anadillerini öğrenir, Kültürel gelişimlerini sağlar, eşit olma haysiyetine kavuşurlar. İptidai silah kavgası biter. Şehit cenazelerindeki çığlıklar duyulmaz olur. Bu söylediklerim bir rüya olmaktan çıkar.

Kılıçdaroğlu’nun Fatih Altaylı ile Teke-Tek’teki söyleşisinde ki ifadeleri beni hayal kırıklığına uğrattı. Düşüncelerinin Baykal’ın şimdiye kadar ki ifadelerine ters düşmemektedir. Yani Kürt sorununu ekonomik desteklerle çözüleceğini iddia etmektedir. Acaba terörist diye katledilen 35 bin PKK’lının aç oldukları için mi dağa çıktıklarını zannediyor. Demekki Kürtlerin kimlik hakları, anadilde eğitim hakları v.s. Kılıçdaroğlunun problemi değil. Mutlak assimile olmuş bir Kürt gibi düşünüyor. Şimdilik zevahiri kurtarmak için mi yoksa hakikaten aslını inkar edenlerdenmi. Ne Alevi , nede Kürt açılımı hakkında hiç bir fikir beyan etmiyor. Merak ediyorum; Hangi yüzle kuzey Kürdistana gidip oy isteyecek. Belkide MHP den ve şovenist Türklerden korkuyor. Gerek Dersim hakkında ve gereksede Af konusunda söylediklerinden tornistan yaptığına göre Kılıçdaroğlu pekte umut vermiyor.

Antalya. 18.05.10

Hiç yorum yok: