30 Aralık 2010 Perşembe

Nesihatçı Aydın Abiler...


Abdulkadir Ulumaskan
ulumaskan@hotmail.com


Türk aydın, demokrat ve soldan dönme liberalerinin önemli bir kısmı, oldu oldu olası, Kürtlere karşı onların haklarını savunmak yerine hep abi nasihatında bulunma alışkanlıklarını bir türlü terk etmiyor yada edemiyorlar. Egemen aydın anlayışı terk edilmeden ne kadar demokrat olunabilir bilmiyorum. Ancak bu aydınların gerçekten Kürt sorunun çözümünü istiyorlarsa böyle nesihatçı bu kötü alışkanlıktan vaz geçmekeri gerekir. Nasihat yerine hakkı teslim etmek daha doğru, gerçekçi ve vicdanlı bir yaklaşımdır. Ancak kendilerini illaki tavsiye konumunda görüp bu temelinde bir şey söylemek zorunda his ediyorlarsa, nasihat yerine öneri yapsınlar. Bu daha makul ve makbul olur. Peki nedir nesihat ile öneri arasında ne fark vardır denilirse? Nasihat daha çok büyüklerin emir mahiyetindeki tavsileridir. Ancak öneri biraz nasihat varsa da daha çok yapılıp yapılmayacağı konusu tavsiye edilene bırakılan bir durumdur.

Fakat olan şey daha çok Türk abilerin herhalde Kürtler yorulmasınlar mı diyedir nedir, onlar yerine düşünüp onlar için neyin kötü neyin iyi olduğunu tespit edip onlar yerine karar vermek şeklinde oluyor. Aslında bu devletin Kürtler yerine karar vermeleri gibi bir şeydir. Devlet ile bu aydınlar arasndaki fark ise devlet Kürtler adına düşünmeden sadece karar verirler. Ancak aydınlar burda daha vicdanlı davranarak hem Kürtler yerine düşünür hemde karar veriyorlar.

Son dönemlerde Demokratik Toplum Partisının iki dil ve özerklik tasarısı üzerine epey tartismalar yapılarak kiyametler kopartiliyor. Hükümet adina giderek insanlik dışılıkta teklesen tek tek Tayip Erdoğan yine tek devlet, tek millet ve tek dil nakaratlarını Mehmet Akif Ersoy`un söz ve şiirleriyle süsyüyor. Bu faşizmin yarışında herkes kendini kanıtlama teleşında olup sesini Devlet Bahçeli`ninkinden daha çok yükseltmek istiyor. Herhalde Türkiyede faşist olduğunu kanıtlamanın ölçüsü ses tonunu yükseltmek olmalı, ki Bahçeli bu uğurda ses tellerini koparıp artık nuz nuz ediyor. Ses yükseltme maratonunda şimdi ise Erdoğan önde. Erdoğan bir zamanlar belki bir tek doğru söyleyerek, Devlet Bahçeli televizyon ekranlarına çıknca halkın çocuklarını ekranlardan uzaklaştırmalarını istiyordu. Ancak Kürt sorunu ve iki dil söz konusu olunca Erdoğan ekranlara çıkınca sadece çocukları değil büyükleri de uzaklaştırmak yerine tümden ekranı kapatmak gerekir. Çünkü onun ekranlardaki tavrı sadece çocukları korkutmakla kalmiyor ayni zamanda büyüklerin de terbiyelerini bozuyor ve benim gibileri kendine kötü kötü küfür etmeye cebr ediyor.

iki dil talebine karşı tüm faşizm Erdoğan ile birlikte tam kadro ayakta: “olmaz“ derken bazı liberal aydın ve yazarlar ise biraz daha farklı bir şey söylüyor. Onlar „tek dil“ demiyor: „ iki dil de olabilir, özerklikte gündeme getirilebilir ve hatta federasyon dahi tartışılabilinmelidir.“ diyorlar. Ama bir „ama`ları“ vardır. „Ama şimdi bunun zamanı değildir.“ diyorlar. Burada bu liberal ve aydın demokratlara benimde bir amam vardir. Ama bu sizin üstünüze vazifemidir, işinizmidir. Aydinin görevi gerçekleri tespit edip yer ve zamanını siyasilere bırakmalıdır. Bir de müsade etsinler onlar değil Kürtler kendileri ile ilgili zamanı kendileri belirlesin.

Kürt sorunu konusunda mazlum ve haklı Kürtlere karşı zalim devletin silah kulanmasını mübah ve meşru gören bu liberallerin savundukları hep Kürtlerin silah bırakmasıydı.
“ Silahlar susun ki çözüm ile ilgili tartışmalar yapılabilinsin.” diyorlardı. Peki artık şimdilik silahlar susmuştur, ancak şimdi de bu tartışmanın zamanı değil diyorlar. Kürtler savaşınca savaşmayin deniliyor, tartışıncada tartışmayin deniliyor. Peki Kürtler ne yapsın. Başkaları kabul etmiyor ve istemiyor diye kendi varlık ve haklarından vaz mi geçsinler? 100 yildır gelmeyen bu zaman ne zaman gelecektir? Eğer gerçekten Kürtler bu devlet ile liberal abilerin nasihatlarını dinlerse bu zaman hiç bir zaman gelmiyecektir. Elbette ki Kürtlere dostane eleştiri ve öneriler yapılabilir. Ancak artık Kürtlerin bu tür nasihatlara ihtiyacı yoktur ve kimse nasihat etmeye zahmet etmesin.

Eğer illaki bir zaman aranacaksa bu zaman da Kürtlere olmadık nasihatler etme zamanı değil, zalim devlete karşı tutum alma zamanıdır. Aydın liberallere duyrulur!

Hiç yorum yok: