14 Ocak 2012 Cumartesi

İki Antekeli...

Çelik Bilgin

Dağlar ve kayalar arasındadır, Roma'nın en güzel şehridir, şimdiki zamanın San Remo'su ile mukayese edebiliriz, zaptetmesi imkansızdır. İki defa zaptedildi, birinde Haçlılar ve diğerinde Müslümanlar tarafından; ama her ikisinde de birisi içeriden kapıları açmıştı. Antakya'nın zaptı, çok yakın zamana kadar Antakyalılar, "Anteke" diyorlardı, kapıcıları sayesindedir, kapıyı onlar açtılar. Şimdi de iki Antekeli, Sadullah Ergin ve Nihat Matkap, -Ergin, Tayyip Erdoğan'ın ve Matkap, Kemal Kılıçdaroğlu'nun- kapılarını tutuyorlar; Erdoğan ve Kılıçdaroğlu isteyince açıyorlar, isteyince kapatıyorlar. Antakya'nın talihi ve belki de talihsizliğidir.

Bir Antakya tarihi

Konstantiniye mi, tarihtir, yoksa Anteke mi; Antakya hâlâ Hıristiyanlığın en kutsal şehirlerinden birisidir. Dağlar içine oyulmuş Sen-Peter Kilisesi ve Mozaik Müzesi harikuladedir; mozaikler Defne'deki villalardan çıkarılmışlar. O tarihte dünyanın en zengin ve turistik yeri Defne idi, biz "Harbiye" diyoruz, o muazzam mozaikleri bir tür ver ve duvar halısı sayabiliriz, renkleri müthiş canlıdır. Roma asilleri ve zenginleri Defne'de tatil yapıyorlardı, Hıristiyanlığın doğduğu yerlerden birisi olarak kabul ediyoruz.

Ne zaman doğdu, bunu, "doğum" ne demek, şekline çevirebilirim. Ve ekliyorum, nerede doğduysa, orada Yahudiler çoktular, böyle başlıyorum, önce şunu söyleyebiliriz, hem Antakya ve hem İskenderiye'de paganlardan, putperestler, Yahudiliğe geçenler, din değiştirenler, pek kalabalıktılar. Güzel, peki ne demek; proselytizm'in hiçbir zaman tam ve mükemmel olduğunu söyleyemeyiz, yeni Yahudiler'in çoğu sünneti ihmal ediyor ve domuz yiyordu, öyleyse, İsa'dan önce kısmi İseviler vardı; Hristo ve sonra Saint-Paul bunu genişletmeye ve Yahudilik olarak kabul ettirmeye çalıştılar. İsa'nın Devrimi buradadır.

Antekeli kapıcılar

Hep böyle değil mi, yeniçeriler hiçbir zaman tam Müslüman olmadılar ve sabetayistler hiçbir zaman Yahudilik'ten tam kopmadılar. Öyle ki, Antekeli'ye bir tür heretik, bir tür kapıcı, diyebiliriz. Bunlar, bu güzel şehirde, Antakya'da çokturlar; Matkap ile Ergin buna çok uyuyorlar, Antekeli par excellence, diyebiliyorum. Bununla birlikte, Antakya'nın kökü güçlüdür, Antakyalılar nazariyata meraklıdır; Cemil Meriç, Halit Çelenk, Kemal Sülker Antakyalı'dır. Öte yandan, Matkap ile Ergin'e ise "Antekeli'dir" diyebiliriz; sabit bir inançlarını, bir bağlılıklarını göremiyoruz. Matkap'ın tek hedefi milletvekili olmak ve Ergin'in hedefi ise bakanlıkta kalmaktır. Bütün kapıları kilitlerler ve şeflerinin istediği delikleri açarlar. Antekeli işte budur, Antakya'dan ayırıyoruz.

Caligula ve diktatorya

Selefkos, Antakya'yı kurandır, İskender'in generallerinden biriydi. Adına kırk kadar şehir var, "Silifke" bunlardan birisidir; ikincisi, Arabi transformasyon ile "Suveydiye" idi, şimdi Samandağı tabir ediyoruz. Roma'dan Suveydiye'ye, "Selevkos", denize gelirlerdi; Hidiv Mehmet Ali'nin oğlu İbrahim Paşa'nın da burada tatil yaptığını biliyoruz. Diğer yandan, İskender adına şehirler de kırka ulaşıyordu, İskenderiye ve Alexandretta, İskenderun, bugüne kalanlardır, İskenderun, Halep ve Antakya'nın iskelesi oldu, bu durum kısmen devam etmektedir. Antakya'ya rakip bir hali var.

Agustus'un yerine Germanicus geçecekti, kesindi; ancak benim Caligula kitabımdaki bir tespit ile, "cumhuriyetçilik illeti vardı". Brutus, bir cumhuriyet yıkıcısı olan Julius Sezar'ı öldürdü, bir cumhuriyet kahramanıdır, öldürüldü. Germanicus, ordu tarafından pek seviliyordu ve Şark'ı çok seviyordu, diktatorya ve imparatorluk partisi, Germanicus'u Antakya'da zehirledi. Yanında, yedi yaşındaki oğlu Caligula vardı; Roma, Germanicus'a ağladı, cesedini Antakya'da, pazar meydanında yaktılar. Cumhuriyetçi oğullarını idam ettiler, Caligula'yı bıraktılar; sonunda saralı, homoseksüel ve kız kardeşi Drusia ile ensest ilişkisi olan bir imparator oldu. Diktatoryaya uygundur.

Diktatörlük heveslileri

İki Antekeli'nin de cumhuriyete bir hassasiyetlerini göremiyoruz; Kılıçdaroğlu, çapına bakmadan, Chp'de bir diktatörlük peşindedir, bütün örgütleri idam etmektedir. Matkap sadece örgüt celladıdır. Ergin ise hâlâ, Türkiye ölçüsünde, diktatorya hevesine bendedir. Milletvekillerini, paşaları, yazarları, aydınları, zindanlara kapatmaktan haz almaktadır. Ve her ikisi de Roma'dan kalma ve Roma'nın mirasına düşmandırlar. Yalnız neye düşman olduklarını bilmiyorlar.

Hiç yorum yok: