12 Aralık 2009 Cumartesi

Kelimelerle Vurmak!

Faiz Cebiroğlu

Dikkatinizi çekmiş mi, bilmiyorum. Son yıllarda, Türkiye’de, âdete bir hastalık haline geldi: Kelimelerle vurmak! Her türden insanlar, her meslek türünden insanlar, ”diyalogu” bir yana iterek, birbirlerinin başlarına ”boş ve anlamsız” kelimeler fırlatıyor, birbirlerini ”kelimelerle” vuruyor.

Ne acıdır, birlikte iş yapma bir yana itilmiş; diyalog, bir yana itilmiş; ”tartışma” adı altında, birbirlerine kelimeler fırlatarak ”kim kaybetti” ”kim kazandı” hesabı yapıyor / yapılıyor.

Gerçekte, ortada ne diyalog, ne de gerçek anlamda tartışma vardır. Her birimiz bir taraftan konuşuyor. Her birimiz, ”ben kazandım” , ”o kaybetti” misali bir mantıkla, birbirimize ”kelimeler” fırlatarak ”sosyal” olan bizlerin , ”sosyalleşmemiş” örneklerini sergiliyoruz.

Bu durum, insan gelişimi adına, gerçekten utanç vericidir!

Bu “duraklama”, insan gelişimi adına, gerçekten utanç vericidir!

Bu süreç ve bu sürecin yarattığı ”duraklama”, hiç kuşkusuz tekelciliğin yarattığı bir durumdur.

Daha önceki yazdıklarımı tekrarlamak istemiyorum. Ama özetin özeti şudur: Tekelcilik, insanın sürekli yozlaşması ve insanın giderek ”insancık” haline gelmesi oluyor. İnsan, en çok tekelci sistemde yozlaşıyor. İnsan, en çok bu sistemde ”yabancılaşıyor”. Bu sistemde yozlaşan ve ”yabancılaşan insan”, diyalogu bir yana iterek, yaşadığı sistemin ”kurbanı” oluyor. Bu bağlamda, insanın yabancılaşmasını ”tekelciliğin kurbanı olmak”, şeklinde tanımlayabilirim. Bunu da Karl Marks’ın ”yabancılaşma” tanımına ek tanım olarak veriyorum.

Tekelciliğin kurbanı olan insan, ”kurbandır”; diyalogu ne yapsın?

Amacımız bu tekelci sistemi kaldırmak ve insanı kurtarmaktır.

Tekelciliğin reddi, insanın kurtuluşu ve diyalogun açılması oluyor.

Bu, toptan kurtuluşa giden yolun açılımı demektir.

Bu yolda diyalog vardır. Diyalog, bu anlamda, insanın gelişimi, değişimi ve dönüşümü oluyor.

Diyalog; ”ileri, hep ileri” oluyor.

Diyalog, bu bağlamda şudur:

Bir: Tarihsel olarak devrimci olan biz, insanlar için, ”ileri, hep ileri” şiarıyla ortakça ve akılca çözümler bulmak.

İki: Bu yolda yürüyen diğer yoldaşları ve fikirlerini dikkate almak ve anlamak.

Üç: Ortak dinleti, ortak anlayış ve ortakça çözümler bulmak.
Bu noktalar çoğaltılabilir. Bunu bir başka yazımızda yaparız. Burada şunu vurgulamak istiyorum: İnsan tarihsel olarak devrimcidir. Fakat, tekelcilik devrimci insanı, insan olmaktan çıkardı, ”insancık” haline getirdi. İnsancık insan, bu sistemin kurbanı oldu…

Tekelciliğin kurbanı olan insan, ”kurbandır”; diyalogu ne yapsın?

Diyalogun reddi olan insan, agresif oluyor.

Agresif insan, elindeki son olanağı kullanıyor: kelimeler fırlatıyor; boş ve anlamsız kelimeler fırlatıyor. Fırlattığı kelimelerde belki şunu umuyor:

Bir: Boş ve anlamsız kelimelerle kendini savunmak, kurtarmak!

İki: Boş ve anlamsız kelimelerle kendi ”düşüncesini(!)” savunmak ve kendince çözümler bulmak.

Üç: Son çare olarak, ”ileri, hep ileri” olan devrimci insanın kişiliğine saldırmak.

Dört: Bu agresifle, devrimci insanı yenebileceğini sanacak kadar saf olmak!

Amacımız, tekelci insanda ”kurban” olan bu insanı kurtarmak içindir. Kurtuluş, birlikte olacaktır. Birliktelik, insanın kurtuluşuna giden yolda, diyalog yolunu bulmak ve açmaktan geçiyor.

Diyalog yolu, ortakça fikirler ve ortakça çözümler bulma yoludur.

Toplum olarak buna hazır mıyız, sanmıyorum.

Nedenleri vardır; şudur: Tekelcilik sistemi, bizleri , düşünce ve duygularımızı ”kelimelendirmede” yetersiz bırakmıştır.

Tekelcilik düzeni, hem devrimci fikirlerimizi, hem de duygularımızı ”kelimelendirmenin” önemli bir dil olduğunu unutturmuştur.

Bunlar olmayınca, diyalog olmuyor. Bunlar olmayınca, boş ve anlamsız kelimeler fırlatan agresif insan kalıyor.

Kavgamız, tekelci sistemde “kurban” olan bu insanı kurtarmak içindir.

Kavgamız bu yolun açılmasında anahtar rol oynayacak, “diyalog” metodunu bulmak ve bu yolda, ne devrimci fikirlerin, ne de duyguların “kelimelerin altında” saklanmadığı bir sistem kurmaktır.

Amacımız, birlikte kazanacağımız “ortakça”, aynı anlama gelmek üzere sosyalist bir düzen kurmaktır.

Ortakça sistemin insanı, her yönden devrimcidir. Ortakça düzenin insanı ”boş ve anlamsız” kelimeler fırlatmaz. Ortakça insan, ”ileri, hep ileri” hülyasıyla diyalog insanıdır ve daima devrimcidir.

İşimiz kolay mı, değil.

Devrimcilik, yeni bir doğumdur.

Hiç bir doğum, kolay olmuyor.

Bunun da farkındayız.

Hiç yorum yok: