15 Şubat 2012 Çarşamba

Hem Suçlu, hem Güçlü

Dr.İsmet Turanlı
dr_ismetturanli@mynet.com

Osmanlı tarihe karıştığın da Kürdistan ve Kürt halkı dörde bölündü. Bu haksızlığa boyun eğen Türkler suçlu sayılmaz mı? Müteakiben de Kürtler dört devlet içinde azınlıkta kaldılar. Suriye de Kürtler vatandaş dahi sayılmadı, kimlik verilmedi, ileri gelenleri hapislerde çürüdü. Irak’ta Saddam rejimin de Kürtlerin özerklik kalkışmaları gaddarca, hatta Nepal bombaları ile bastırıldı, on binlerce Kürt katledildi. İran da hakeza Kürt devleti kurulduğun da başkan Muhammed Gazi Tahrana çağrıldı ve idam edildi. Türkiye de 30 defa özerklik için isyan ettiler. Şeyh SAİT, Dersim isyanlarında on binlerce Kürt katledildi. Önde gelenleri idam sehpasına gönderildi. Son 30 senede 40 bin PKK lı Kürt genci geçersiz hale getirildi(!) ( Katledildi). 17 500 faili meçhul katliamda derin devletin gücü kullanıldı. İşte o dörde bölük yaşamı sürdüren devletler SUÇLU idiler. Kürtler her dört devlette de azınlıkta oldukları için kendilerini GÜÇLÜ gören devletler özerklik isteyen Kürtleri bölücü, hain ilan ettiler.

Türkiye de o katliamlarla beraber Kürdistan bölgesinde hiçbir hizmet götürülmedi. Kürtçe konuşmalarını dahi yasakladılar. Kültürel ve demokratik haklarını istemek bölücülük sayıldı. Hâlbuki Kürtlerin dörde bölük yaşamalarını onayanlar asıl bölücü sayılmaz mı? Kürtlerin temsilciliğini hak görenler terörist ilan edildi. Onların Kürtleri temsil etmediklerini söyleyecek kadar kibir leştiler. Tarih hem suçlu ve hem de güçlü olanları zalimler olarak kaydedecektir.

Daha dün 34 genci ve çocuğu bombalayarak katledilmelerine üzülmüşler ama özür dilemelerine bir lüzum yokmuş. Laz’ın biri Good-Morning diyen yabancıyı çekip vurmuş. Sebebini sordukların da, belki küfretmiş olabilir diye her ihtimale karşı vurdum demiş. Şimdi bu 34 genç ve çocuğun da belki terörist olduklarını zannettikleri gibi. Sonra kaçakçılarmış dediler. Velev ki kaçakçı olsalar bile öldürmekle cezalandırılmamalı idi. İşte suçlu ve güçlü olma ayıbına başka bir misal. Özür dilemek için bir sebep yoktu diyor Bülent Arınç. Ben İngiltere de iken gördüm ki; Küçük çocuğu yere düşen anne önce çocuğundan özür diler ve sonra üzüntüsünü beyan ederdi. Medeni memleketlerde en çok duyduğum bir kelime, Excuse me, Sorry!. Yani özür dilerim, çok üzgünüm. Türklerin medeni seviyesi böyle şeylere müsaade etmez(!). Çünkü onlar hem suçludur hem de Güçlü. Bu ayıp davranışa kibirleri hak verir. Şu soruma hiçbir Türk cevap verememiştir. KÜRTLER İLELEBET DÖRDE BÖLÜK MÜ YAŞASINLAR?

Hayır! Elbette silahı bırakıp akıllı siyaset yaparak dörde bölük yaşamaktan kurtulurlar. Üniter bir devlet kurup özerkliklerine kavuşurlar. Kimi Kürtler silahsız buna ulaşamayacaklarına inanıyorlar. GANDHİ silah mı kullanmıştı. Mandella’nın, Martin Luther King’in silahımı vardı?. Öldürenler öldürülmeğe kendilerini mahkûm kılarlar.

Irak’ta istiklallerini ilan etmek üzereler. Suriye de Kürt okulları açılmağa, ana dillerinde tedrisata başladılar. Türkiye de er geç Kürtlerin demokratik haklarına kavuşmalarını sağlayacak. Kürt sorununu halletmeden Türkiye ye huzur gelemeyeceğini her aklı başında Türk’te anlamış durumda. Türkiye’nin bir kaybı olmayacak, bilakis gençlerin akan kanı duracak, anaların gözyaşı dinecek, çocuklar yetim kalmayacaktır. Silahlara harcanan para olmayacaktır.

Köln.03.02.12

Hiç yorum yok: