12 Ekim 2008 Pazar

Hüzünleri İsyan Olan Gençler Öldürülür..





Gazeteci ve yazar: Murat Altunöz

“Açar da acının rüzgarına, hüznün solgun yelkenini, ne zindan karanlığı,ne zulüm
ne işkence, indiremez dudaklarındaki gülümsemenin bayrağını”

İşte böyle diyordu şair Ahmet Telli; dudaklarımızdaki gülümsemeler, acılar ve ölümler artık hayatımızın bir parçası haline geldi. Düşünün bir çocuk, sırf yasal bir dergi satıyor diye sırtından vurularak hayatı boyunca felç kalıyor. Bu da yetmiyor; Eylül 2008 günü Sarıyer’in Derbent mahallesinde, bayilerde de satılan YÜRÜYÜŞ dergisi’nin tanıtımını yaparken öldüresiye dövülerek gözaltına alınan ve tutuklanıp Metris Hapishanesi'ne gönderilen Engin Ceber,

gördüğü yoğun işkenceler sonucu kaldırıldığı Şişli Etfal hastanesinde hayatını kaybediyor. Evet yanlış duymadınız, hayatını kaybediyor. İşte bu kadar insan hayatı ucuzdur kimileri için.


Şimdi merak ediyorum, o gence öldüresiye vuran Polis veya gardiyanlar acaba evlerinde rahat uyuyabiliyorlar mı? Acaba onlar çocuklarını kucaklarına alıp sevmeye başladıklarında o öldüresiye öldürdükleri gencin çığlıklarını hatırlıyorlar mı?

Şimdi kendimize bir soru soralım. Engin Ceber’i öldürenlere ne olacak? Benim düşüncem, Engin Ceber’i öldürenler yakın bir süre sonra terfi olacaklardır. Zaten bu ülkede hep böyle olmaz mı?..

Hrant’ı öldürenler ve ölmesine göz yumanlar bu ülkede kahraman ilan edilmişti. Hatta bu katil, film yıldızına benzetilerek kendisiyle hatıra fotoğrafları çekenler bile olmuştu.

“Hangi çığlık bir çığ gibi yarıyorsa gecenin gerilmiş karnını bu saatte acı tükenip bitmiştir orada artık çırılçıplaktır tarihin bu sayfası “Çırılçıplaktır tarihin bu sayfası “ , evet çırılçıplaktır tarihin bu sayfası bunu hepimiz biliyoruz. Hiçbir suçu olmayan bir gencin ölümü hepimizin vicdanlarını rahatsız etmiştir. Onun katilleri hesap vermelidir. Başta AKP hükümeti hesap vermelidir. Bu ülkeyi kaosa sürükleyen, Türk’ü Kürt’e kırdırtan insanların hesap vermesi gerekir. Onu öldürenler Ferhat’ı sırtından vuranlar susturabildi mi sesleri? Şüphesiz susturamadı, bizim için sözün bittiği yerdir. Aynı şairin dediği gibi; Yüreğinin pas tutmakta olan kıvrımları;

“ve bir hançer gibi saplansın
puştlukların ihanetlerin bağrına
Bak o zaman nasıl bitecek yanlışlar
ve cehennemleşen yalnızlığın
Sevdalar duman olmayacak o zaman
Hüznün isyan olmuştur çünkü

Hüznün isyan olmalıdır”

12 Ekim Pazar- Halep-Suriye

Hiç yorum yok: