Mihrac
Ural
Baykal,
bir tarih cahilidir. Irkçı-milliyetçi ve alevi düşmanıdır.
Ahmet Hakan’ın programında sarf ettiği sözler, bunun
tartışmasız kanıtıdır. Bu bir CHP algısıdır. Bilmeyen ve
CHP’ye oy veren özellikle Alevi kesimin bir kez daha nasılda
enayice aldatıldığının resmini çizmiştir. Bu hilkat
garibesinin tüm iddiaları yalan ve abartmadır. AKP
kuyrukçuluğudur. Diktatör, Yeni-Osmanlıcı, yayılmacı hırsıza
güzellemelerle siyasal sahnede ayak direyin hizipçi bir aymazdır.
Birincisi;
Halep, tarihi Hamadani devletinin tarihidir (845-1035). Bu devlet
Alevilerin tarinhteki en önemli ilk devletidir. Emir Ali
Seyfüldevli’nin kurduğu (944-967) bu devletin tüm Şam ülkeleri
Müslümanlarının imamı da Aleviliğin kuramcısı Hüseyn Bin
Hamdan el Hasibi’ydi (kas).
”
Alevi
adı” makalemde “Arap Alevilerinin büyük şeyhi. Hüseyn bin
Hamdan el Hasibi bin Ahmad el-Cenbulai (Kas) Irak/Küfe/ Cunbulaa’da
H.260 doğdu. Hicri 346’da Halep’te vefat etti (Yaklaşık; M.
873-958). Onu Arap Alevi topluluğu, “Müessis el Ahkam”, “el
Muessis el 3akida el Batiniye lil 3eleviyya”, “El Müessis el
3akaidiya lil tarika” olarak değerlendirir.
Hasibi
adını dedesine nispeten almıştır; kısaca Şeyhuddin Hüseyn bin
Hamdan el Hasibi diye anılır. Amcası İbrahim ibni Hasibi 11. İmam
Hz Hasan el Askerinin yanında önemli görevler üstlenmişti. Diğer
Amcası Ahmed bin Hasibi önemli bir din adamı ve 12. İmam Hz.
Muhammed Mehdi’nin doğumunu kutlayıp tebrik etmek için 11. İmam
Hz Hasan el Askeri’nin yanına, konakladığı Samara kentine
gitmiştir. Bu da Hasibi ailesinin ehlibeytle olan ilişkisine önemli
bir veridir. Bu ayrıntılar ve isimler Şiilerin Peygamber siretinin
anlatıldığı kitaplarda yazılıdır. Hasibi’nin Ebul Heysem el
Sirri adında bir oğlu ve Sırrye adında da bir kızı vardır.
Hamadani devleti Emiri Seyfuldevli’nin de amcası oğlu olduğu
belirtilir.” Diyerek anlattığım Hasibi (kas) o kesitin en büyük
aydını “akıl süzgecinden geçmeyen hiçbir şeyin şer-i
olmayacağını” tarihte ilk kez dile getiren ve bu adımlı
tarihte ilk evrimci inancı kuran (Arap Aleviliği) Kuran
şahsiyettir; 18.yy Batı aydınlanmasının kuramcısı olan ünlü
düşünür Kant’ın (22 Nisan 1724 – 12 Şubat 1804 (Königsberg)
)“Aydınlanma; kişinin kendi aklını kullanmaya cüret etmesidir”
sözünde anlam bulan çağın öncüsüdür.
10.yy
bunu dile getiren büyük aydın yeryüzünün tüm Alevilerinin ilk
kuramcısıdır. Anadolu Aleviliği sözsel miras üzerinde bu
bilgenin öğretisini kök olarak alıp yükselmiştir. Anadolu
Aleviliğinin 7 kutsal ozanının tüm söylemleri Hasibi’nin (Kas)
tezlerinin tekrarı ve devamıdır.
Bu
dönemde bin yılların birikimi sentezleşti ve soyutlamalarla
yollar, mezhepler ortaya çıktı. Bütün bunlar aklın dinamizmini
gösterdi. Aklı da şeriata karşı koyma cesaretini de bilge şeyh
El Hasibi (... -960) yazılı hale getirdi. Mevlana (1207-1273), Hacı
Bekteş-i veli (1281-1338), Hacı Bayram-ı veli (1352-1429), Şeyh
Bedreddin (... -1420) ve bu meşreplerin beslediği ozanlar çağı,
Anadoluya aydınlık saçan değişler, nefesler çağı El
Hasibi'nin de içinde olduğu bilgelerden beslendi. Şeyh Bedreddin,
Hacı Bektaş-i veli, Hacı Bayram-ı veli bu bilgenin, 1100 yıl
önce yazdığı, belge haline gelmiş kitaplarındaki değişlerin
bir biçimdeki yansımalarını terennüm etti, çevrelerine yaydı.
Anadolu’nun yedi ulu ozanı NESİMİ, HATAİ, YEMİNİ, VİRANİ,
PİRSULTAN ABDAL, KUL HİMMET, FUZULİ bu kaynaktan beslendi..”
(Mihrac Ural; “Bilgelerin Talibi” makalesinden)
Hasibi’nin
(Kas) yazılı onlarca eseri bulunmaktadır (Çoğu batini olan
eserler) Bunlar arasında sadece “Hidayetül Kübra”
yayınlanmıştır (Türkçesi de yakın zamanda Türkiye’de okura
sunulmuştur.
İşte
bu bilgenin çağı Hamadanilerin devlet merkezi Halep’ti. Alevilik
Halep’te doğdu. Bunu Baykal gibi bir cahilin bilmemesi normal;
aklı fikri ırkçı-milliyetçi –mezhepçilikle karanlık hale
gelen birinin bilememesi kadar normal bir şey yoktur.
Alevi
dağlarının tüm Alevi mezhep topluluğu Hamadani devletinin
vatandaşlarıydı. Bu güne kadar da varlıklarını direnerek
koruyan bu halk, 1516’da Mercidabık’la birlikte yaşadıkları
tarihi Alevi kıyımına rağmen topraklarından sökülmemiş 500
yıl sonra da olsa tüm bu dağ silsilesini kurtarmış
bulunmaktadır. Bu da vatan hainlerine karşı alınacak en meşru
savunmacı tutumdur. Baykal bu konuda da ırkçılığın en rezil
söylemleriyle müptela siyasi bir mevtadır.
İkincisi;
Esad ve Suriye ordusu asla Nusayri (Alevi) ordusu değildir. Subay
eratı ve komuta kademesiyle çoğunluğu Sünni olan ( Suriye inanç
demografyasının doğal ve demokratik sonucu ), Suriye Arap
ulusalcılığı üzerine yükselen ülküsüyle Suriye ordusu,
Suriye’nin meşru hükümetinin siyasal kararlarına uyar. Suriye
halkının bağımsız siyasi iradesinin bu koşullarda en geniş
bileşkesini temsil eden bu ordu Suriye’nin her santimetre karesine
olduğu kadar Halep’e de girme, bu büyük şehri teröristlerden
temizleme görev öve sorumluluğu vardır. Kaldı ki, Halep’in
mezhepsel dokusu ile terör şebekelerinin Wahabi – Selefi
mezhepleriyle uzak yakın hiçbir ilişkisi yoktur ve Wahabi terör
şebekeleri Halep’i yakıp yıkan dokusunu alt üst eden taraftır
bunlar da doğrudan diktatör Erdoğan’ın desteğiyle yapılmıştır.
Hiçbir biçimde Halep’in inanç dokusuna uygun olmayan (Halep’te
var olan çoğunluk Sünni mezhep, Alevilik Şiilik Hıristiyanlık
Dürzi ve İsmaili’lik yanı sıra Hanefi ve Şafidir) yıkıcı
mütecaviz Wahabiliktir; tekfirci olan bu sapkın mezhep Halebi
diktatör Erdoğan’la birlikte yok etme çabasında olandır.
Baykal cahili bunu bilmeyecek kadar bunamış tarih dışı bir
hilkat garibesidir.
Üçüncüsü; BM üyesi bağımsız bir komşu ülkenin iç işlerine karışma
arsızlığı Baykal’a da diktatör Erdoğan’a da düşmemiştir,
düşmeyecektir de. Suriye halkı ve meşru yönetimi nerede ne
yapacağının kararın verecek tek güçtür ve bu karar verilerek
zafer üzerine zafer kazanılmakta ve Halep tam kuşatma altına
alınıp teröristlerden kurtarılarak özgür olacaktır.
17
Şubat 2016 / Çarşamba - Lazkiye