Demir
Bilgin
Irak…İki nehir arasında Irak. Kanlar içerisinde Irak.
Irak’ta her gün insanlar ölüyor.
Irak’ta binlerce insan ölüyor. Irak’ta, günlük ölü sayısı yüzdür. Bazen daha
fazladır.
İslam dini ve kendilerine vaat
edilen ”cennete gitme” adına, ” islami intihar eylemcileri” kendilerini
bombalarla donatıp, kahve, cami, çarşı – pazar, okul, üniversite… çoluk –
cocuk; yaşlı – ihtiyar demeden üzerlerindeki
bombaları patlatıyorlar. Bazen de, bomba yüklü arabalarla saldırıyorlar. Tüm bu
eylemler, din adına yapılıyor. Tüm bu
eylemler, islam dini adına gerçekleştiriliyor.
Benzeri eylemler, Suriye’de de
yapılıyor. İslam adına, dünyanın her tarafından, Suriye’ye gönderilen bu
”cihatçılar”, binlerce insanın ölümüne
sebep oldular. Oluyorlar. Hem Irak’ta, hem de Suriye’de, islam adına, ”kan, kan,
illa kan!” diyerek vahşetlerini
sürdürüyorlar.
Bu bir tesadüf değildir. İslamın
doğuşundan günümüze süren ve devam eden
iktidar kavgasının yarattığı ”islam, ölüm ve kan” bir gelenek olarak devam ediyor.
7. yüzyılda, Arabistan’da doğan
islam, ne yazık ki, iktidar kavgası
uğruna, hep savaş ve kan olmuştur. İslam
tarihi ve halifelik devri incelendiğinde
bunu görmek mümkündür. Halk bir
yana, Ebubekir’den sonra seçilen, dört (4) halifeden hiç birisinin eceliyle ölmemesi, bu durumu,
bu kanlı tarihi, bizlere, izah etmeye
yetiyor.
Bir düşünün: Halife Ebubekir
yerine geçen, Halife Ömer: Medine’de hançerle öldürülmüştür.
Halife Ömer yerine geçen, Halife
Osman: evi kuşatılarak öldürülmüştür.
Halife Osman yerine geçen,
Halife Ali: ibadet ederken zehirli kılıçla
öldürülmüştür.
Halife Ali yerine geçen, Halife
Hasan, zehirlenerek öldürülmüştür.
Halifelerin dahi, kendi ecelleriyle
ölmediği bir din anlayışında, haydi haydi insanlar da ölür, ölüyor.
Öldürülüyor.
İşte Irak! Her gün televizyon
başlarında ve özellikle Şiilerin yaşadığı yerlerde onlarca parçalanmış insan
cesetlerini seyrediyoruz. İnsan, ”insan gelişim evresi” adına utanıyor;
yaşadığımız bu devirde, böylesi vahşet nasıl oluyor diye, soramadan edemiyoruz.
Birleşmiş Milletler raporuna
baktım. Ürktüm. Rapora göre, son ”dokuz (9) ayda 5740 Iraklı öldürülmüştür…” Ôlüm
ve katliam devam ediyor.
Bu notumu yazarken, 15 Irak’lı
daha öldürüldü, haberi geldi. Bugün, 8 Ekim 2013.
Değişk din görevlileri tarafından
yönlendirilen bu cihatçılar, Allah adına ölmeyi ve öldürmeyi, artık ”kutsal” kabûl ediyor. Bazı intiharcıların
ceplerinde, ”Cennete Giriş Pasaportu” çıkması, bizleri hiç şaşırtmamaktadır.
Devrimcilik mi, böylesi ilkel
insanlardan uzaklaşmak ve bunlara karşı mücadele demektir.
Devrimcilik mi, ”aslında islam,
şudur ya da budur” deyip, islami kesimlerle flört yapan ve yapmaya
kalkışan, bazı ahmak insanlardan da
arınmak demektir.
Ve uzatmaya gerek yok, herşey
açıktır: İşte Irak, işte kan ve budur
ne yazık ki islam!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder