Şeyhmus Diken
Sahi Ahmet Kaya ne için ölmüştü ki! Eğer Şivan
Perver’le, İbrahim Tatlıses’le Kürdi siyaset yapma becerisini gösterebiliyor
idiyseniz, Ahmet Kaya’nın ölümüne neden sebep oldunuz!
Kürt halkının kimliği ile müsemma şehirler
içinde, hiçbiri, bütün tarih boyunca Dîyarbekir / Amed şehri kadar ağır yük
altında değildir, kalmamıştır. Bütün yüküne / yükümlülüğüne rağmen bana
mısın dememiş, erinmemiş şehirdir kadim Amida.
İşte yine üzerindeki yeni
bir işyükünün arifesinde…
Siz bu yazıyı okuduğunuzda Güney Fransa’nın
Toulon Edebiyat Festivalinde olacağım. Diyarbekir’in ağır konuklarının kentteki
icraatlarının yansıyışının izlenimlerini yazmamı isteyen medya kuruluşlarına,
maalesef bir şeyler yazamıyorum. Hoş yazmasam da üç aşağı beş yukarı
yaşanacakları tahmin etmem sürpriz sayılmamalı.
1870’lerden bu yana Irak Kürdistan’ındaki
siyasal, sosyal mücadelenin bayraktarlığını yürüten Barzani ailesinin şu an
lideri olan şahsiyeti “Kak Mesut Barzani” dünya yüzündeki bütün Kürtlerin
kalbi, kâbesi olan Amed’e, Diyarbekir’e geliyor. Hem de çözüm, barış, birlikte
yaşama süreci diyen, ama atması muhtemel adımları atmakta hayli pasif davranan
bir muhafazakâr muktedirin devlet konuğu olarak.
Üstelik yanına bir zamanların çok popüler
sanatçısı Şivan Perver’i de alarak geliyor.
Ankara merkezli siyasetin dara düştükçe
tutunduğu iştir Diyarbekir’e gelip, Diyarbekir ve Kürt halkı üzerinden sisteme
dair kelam etmek. Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz,
Bülent Ecevit ve defalarca Recep Tayyip Erdoğan’dan paketler, sözler ve daha
neler!
Ama ne tuhaf durumdur ki; Kürt Meselesinin
siyasal çözümü, ya da çözümsüzlüğü hâla olanca hantallığı ile orta yerde
duruyor. Sanki siyaset zamana yayarak ölmeye yatırmaya çalışıyor meseleyi. Eğer
niyet bu olmasaydı, çözüm üretmek niyetiyle Kürtlerin siyasal kâbesine gelen
bir muktedir, Kürdün siyasal muhataplarıyla diyalog kurmanın hesabını, kitabını
yapardı.
Sayın Mesut Barzani’yi yerel genel seçimler
arifesinde bir dizi açılış ve düğün dernek programına tanıklık etsin diye
Amed’e davet etmek anlaşılır bir iştir. Kak Mesut’un davete icabet etmesi de
anlaşılır bir hâldir. Ama bu ikili ilişkinin gerçek manada anlaşılır
olabilmesinin yolu Kürt özgürlük mücadelesinin siyasal aktörlerinin de bu
diyalog mekanizmasına dahli ile mümkün olabilirdi. Aslında açık konuşmak
gerekirse bu müdahilliğin pratik altyapısı da bizzat muktedirce tahrip
edilmişti zaten. Seçimler öncesi açılışların gerekçelendirilmesi ve siyaseten
Suriye Kürdistanı üzerinden sert kamplaşmaların yaşanması orta yerde
duruyorken, Sayın Barzani’nin daveti başlıbaşına muhatapla ilişkinin önünde
engel olarak duruyor(du).
Bu saatten sonra Diyarbekir’de ne konuşulursa
konuşulsun, hangi söylenmemiş sözler söylenirse söylensin ve hangi vaatlerde
bulunulursa bulunulsun, Kürt siyasal iradesi tarafından zerre kadar kıymeti
harbiyesi olmaz. Kürdün siyasal temsiliyeti ciddiye ve dikkate alınmaz ise,
Kürt Halkı da böylesine bir verili duruma itibar etmez, bu böyle biline. Çünkü
Kürt Meselesinin Demokratik Siyasal Çözüm Meselesi gündelik siyasete kurban
edilemeyecek kadar mühim ve manidar bir mesele.
İktidar, sanatçı kimliğiyle belki söyleyecek
şarkısı olabilen, ama siyaseten Kürdün nazarında artık etkisiz ve silik kalan
figürlerle itibar kazanamaz.
Başbakan’ın, Kak Mesut’un Şivanlı İbolu Kürtçe
dozu muhtemelen hayli yüksek konserli muhabbeti Diyarbekir’de terennüm
edildiğinde ben çok uzaklarda Fransa’nın Toulon şehrinde konuşuyor olacağım.
Konuşuyor olacak ve diyeceğim ki; Bugün 16 Kasım 2013. Ahmet Kaya’nın tam 13
yıl önce bir Kürtçe parça okuyacağım dediği için linç yaşatıldığı ve
soluğu Paris’te alıp oradan öte yakaya göçtüğü günün yıldönümünde Fransız
okurlara sesleniyor olacağım.
Sahi Ahmet Kaya ne için ölmüştü ki! Eğer Şivan
Perver’le, İbrahim Tatlıses’le Kürdi siyaset yapma becerisini gösterebiliyor
idiyseniz, Ahmet Kaya’nın ölümüne neden sebep oldunuz!
----------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder