Mihrac Ural
Halep Zaferi'nden sonra herkesi bir
telaş sardı. Suriye'de siyasal bir barış için toplantılar, önermeler ardı
arkası kesilmedi. Halep Zaferi ülke içinde kahraman Suriye Ordusu'nu tüm
insanlık için teröre karşı savaşan en önemli güç haline getirdi. Suriye sorununun
temel dayanak noktası da budur.
Her kim ki terörü sorun olarak görüyor
ve gerçekçi bir mücadele yürütmek istiyorsa Suriye ordusuna dayanmak
zorundadır; Suriye ordusu aynı zamanda Mukaveme Suriyyi ve tüm vatansever
direniş örgütlerinin toplamıdır. Ancak bu süreçte dostların önemli katkıları
bulunmakta ve bu katkı öylesine stratejik ki Ruslar'ın İranlılar'ın da çözüm
konusunda terörle mücadele taktikleri konusunda söyleyecek sözleri olduğu
açıktır.
Astana Rus çabasının ürünüdür. Ruslar
kendi açılarından, olayları çok boyutlu germektedirler. Bunlar içinde terörün
baş sorumlusu destekçisi kışkırtıcısı, üreticisi, 930 km sınırı açık hale
getiren ele kanlı diktatörün yönetimindeki Türkiye'nin tarafsızlaştırılması
yada derin stratejiler içine çekilmesi gibi adımların olduğunu da söylemek
yanlış olmayacaktır. Ruslar teröre karşı en kapsamlı savaşı yürüten dosttur ama
aynı zamanda Katar gazının Avrupa'ya girişini engellemek için de Türkiye
üzerine binlerce plana, programa sahiptir. Bu da Suriye dostluğunun teröre
karşı mücadelenin yan getirisi olarak kazanç hanesine yazılması normaldir. İran
içinde bölge üzerinde yükselen etkinliğinin ayaklarının Suriye'de yere basması
bu algıyla anlaşılabilir bir şeydir.
Suriye, Halep zaferinden sonra ülke
ölçeğinde savaşın psikolojik üstünlüğünü tamamen ele geçirmiştir. Tedmur'un
düşmesi, zorlu hale gelen Der el Zor sorununa rağmen Halep zaferinin yarattığı
ve terörün belini kıran görkemi gölgelenmemiştir.
Astana'ya giderken hala tartışmalı olan
Kürd temsilciliğinin katılım olayı kayda değer derin anlamlar taşımaktadır.
Kısaca ifade etmek gerekirse, Kürdler olmadan ne bölge barışı ne de Suriye'de
sorunlar çözülür. Suriye Kürdleriyle güçlüdür tersi de aynen öyledir. Ancak
tarihinin en önemli ve en güçlü dönemini yaşayan Kürd halkına karşı bölgenin
derin ırkçı milliyetçi yaklaşımlarıyla gösterilen öteleme faturası büyük
hatalara kadar uzanabileceği uyarısı yapmayı kendi halkım adına Suriye
anavatanım adına ve insanlık adına dile gelmesi gereken bir mesaj olmalıdır
derim.
Her şeye rağmen Suriye tarihi, Kürdlerle
en iyi sonuçların üretilebilme şansına sahip bir tarihtir. Kansızdır,
karşılıklı diyalogdur, en kanlı çatışma bile diğerlerine nazaran kayda değer
bir yeri işgal edemez. Bu açıdan Suriye'ye ilişkin her alanda ve zamanda Kürd
unsurunu da ortak etmek, gelecek için barış ve demokrasi için çok büyük öneme
sahiptir. Bunun önünde duran eli kanlı faşist diktatör RTE'nin hükümranlığı
altındaki Türkiye engellerin başında gelmektedir. Buna ABD desteğini
eklediğimizde esasında bölgede var olan saflaşmanın da temel donelerini
belirlemiş oluruz. Ancak Kürd gerçeğini ve haklarını yer yüzündeki hiçbir gücün
engelleyemeyeceği de açık bir gerçektir. " Tüm hesaplar Kürdlerden
dönecektir" demek ise abartılı olmayacaktır .
Astana konferansına gelince, MİT
çabasıyla eli kanlı faşist diktatörün ısrarıyla bu uluslar arası toplantıya
sokuşturulmak istenen terör şebekeleri esasında bulundukları alanlarda denetim
sağlama gücünde olmayan birbirini öldürmekle pay almak, alan paylaşmakla meşgul
güruhlardan oluşmaktadır. Suriye'deki terörle savaşla ilgili olarak Rus etkisi
altına giren faşist diktatörlük ülkesi Türkiye'nin MİT müsteşarı katil Hakan
Fidan diliyle terör şebekelerine verilen sözler " Suriye konusunda sonuna
kadar sizinleyiz hiç değişmedik " mesajları bir aczin bir yetmezliğin
ifadesi olarak basına yansıyıp duruyor. Çünkü boynuz hızla kulağı geçiyor,
terör şebekeleri öz kaynaklarına dayanıp akıl almaz vahşetlerinde ısrarlı
olmaya çalışırken MİT müsteşarının bir hamle daha kazanma adına söylediği her
şeyin bir yalan ve sonuçsuz bir çaba olduğu görülüyor.
Bu süreçte kaybeden taraf terör
şebekeleri kadar onların "eğit-donat"çıları mali ve askeri ve
istihbarat destekçileridir. ABD başta olmak üzere, İngilizler, Almanlar,
Fransızlar ve diğerleri gibi Suudi,haliç prenslikleri, Türkiye ve Katar hem
siyasi açıdan yere serilmiş iflas etmiştir hem de askeri olarak hezimet içinde
olmuştur. Astana toplantısı bu tablonun hazmı mümkün olmayan verileriyle bir
araya gelmektedir.
Kendi adıma bu toplantıdan da bir şey
çıkmayacaktır diyorum ama bu toplantı önemlidir. Çünkü yeni dengelerin
tablosunu ihtiva etmekte ve bir araya gelmenin bilgi ve hamleler konusunda
masajlarını algılama gereği bulunmaktadır. Zaten baştan itibaren yazıp
duruyorum her barış toplantısı bir umuttur ne kadar zorlu olsa da terk
edilmemelidir. Zira barış, ölüm kültürüne karşı yaşam kültürünü savunma ilkesi
ve algısıdır. Teröre karşı mücadele de burada anlam bulur. Bunun için sonuna
kadar barışı inşa mücadelesi vereceğiz bunun için kimi tavizler olsa da geri
durmayacağız. Güçlü olan biziz, saha bizim ilkeler bizim terörü bu sahada da
hezimete uğratacağız.
Terör elbette bitmez. Kirli ve abes
iştigallerle kendi dar çıkarları için çırpınan güçler var oldukça, terör
onların eli ayağı yaşamsal taktiği olarak kalacaktır. Ezilen halklar da buna
karşı her zaman mücadele edecektir. Suriye açısından ise bu tarihsel bir
jeo-stratejik kaderdir. Suriye'yi direnişin anayurdu yapan da tam anlamıyla bu
durumdur; Roma istilalarına karşı imparatoriçe Zenubiya, Haçlılara karşı
Salahiddin Eyyübi, Osmanlı'ya karşı Şam Merci ve Beyrut sahalarında asılan Arap
siyasal önderler, Fransız mandasına karşı Antakya'da Zeki el Arsuzi, babam Zeki
el Kasım, M.Ali Zerka önderliğindeki Uruba hareketi Suriye'de Şeyh Salih el
Ali, İbrahim Hanano, Sultan Başa el Atraş, Yusuf el Azım ve 20.yy ikinci
yarısından itibaren Hafız Esad önderliğinde siyonist emperyalist planlara karşı
direniş bu tarihi tanımlar. Bu gün ise Beşşar el Esad önderliği bu gerçeği
ifade eder. Bu tarihin her kesitinde sonuç Suriye halkının zaferiyle
noktalanmıştır: bu günde tekrar edecek tarihi gerçek bu olacaktır.
Bu karanlık tünelden çıkarken teröre
karşı kendimizi ve gelecek kuşaklarımızı zırhlandıracak yönelimler içinde
olacağımız ise kesindir. Uzun erimli sonu gelmez bir savaş olsa da bu
topraklarda sadece halkımızın hükmü ve kararı geçecektir. Kim kime nasıl
dayanırsa dayansın bir işgalci yayılmacı güç olarak hezimete uğrayacaktır.
Astana konferansı bu görkemli tarihin
yeni bir ifadesi olacak, hiç kimse heveslenip bir sonuç alacağını sanmasın.
Terör uzun zamana yayılan bir mücadeleyi gerektirir. Astana'dan çıkacağız bir
başka konferansa gideceğiz ama sonuçta Suriye toprağı yerli halkının bilek
gücüyle kendi kararıyla sonuca gidecek ve kendi egemenliğiyle kendi sorunlarına
çözüm cevapları verecektir.
ASTANA'YA KONFERANSIYLA İLGİLİ TİVİT
LERİM
12- Suriye Kürdleriyle güçlüdür tersi de
aynıdır. Astana'da Kürdler Suriye'yle omuz omuza temsil edilecek ve terörü
hezimete uğratacaktır.
11- Astana'da MİT'in diktatör RTE'ye sunmak
istediği teröristlerin tek işlevi Suriye'de Kürd halkının katli ve haklarının
yok edilmesidir.
10- Astana Suriye'ye çözüm getiremez ama
terör destekçilerinin bu mevzide de ezilişini, hezimetini sağlar.Sonuç Suriye
ordusunun elindedir.
9-Astana'da birleşmiş bir terör güruhu
sunma çabası MİT müsteşarını ve diktatör RTE'nin gücünü çok aşar bu terörü
koruyanların çaresizliğidir.
8- Astana'ya diktatör Erdoğan'ın
boğulacağı yeni bir mevzidir. Ruslar ne yaptığını çok iyi biliyor, terör ve
destekçileri burada da ezilecektir.
7- Ülkemizi yıllardır yanlış Suriye
politikasıyla karanlıklara süren anayasayla da çağ dışına iten soytarı diktatör
RTE son hamlelerindedir.
6- Rusya'nın yenide düzenlemeye
çalıştığı oyun masasının kurallarını sadece Suriye ordusu ve halkı sonuca
bağlayacaktır. Bu olmadan olmaz.
5- Astana'ya gitmek zorunda kalan kimi
terör şebekelerinin hezimetini MİT müsteşarı Hakan Fidan'ın gönül alması
değiştirmeyecektir.
4- Hakan Fidan'ın terör şebekelerine
verdiği güvence bölgede terörün kimler tarafından sahiplenildiğini göstermeye
yeter; bu onursuzluktur.
3- MİT müsteşarı Diktatör RTE'nin
kuklası olarak Suriyeli terör şebekelerine verdiği güvence, Suriye konusunda
tavırlarının değişmediğidir.
2- Astana toplantısına giderken
"takke düştü kel göründü" MİT'in Hakan Fidan'ı Suriyeli terör
şebekeleriyle toplanıp onlara güvence verdi.
1-Bölgemizde teröre karşı gerçek anlamda
en kararlı savaşı kahraman Suriye ordusu Mukaveme Suriyyi ve vatansever güçler
veriyor gerisi yalan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder