Dr.İsmet Turanlı
Ağızlarına biber sürmeli.
Eskiden çocukları yaramazlık
yapınca anneler çocuklarının ağızlarına
biber sürerlerdi. Pek dövmeye kıyamazlardı. ‚‘ Akşam babana (şayet yaşıyorsa)
söylerim.‘‘ Sanki sadece babaların dövme hakkı vardı. Çoğukere babalarda pek
kıymazlardı ve ‚‘Bir daha duymak istemiyorum‘‘ diyerek çocuklarını ihtar
ederlerdi. Şimdi bizim muhalefet partilerine bakıyorumda ağızlarına biber
sürmek geliyor içimden. Onu yapmakta çok zorlaştı. Erdoğan başkan olunca artık
temcit pilavı nutukları sona erecek sandım. Televizyonların daimi spikeri gibi,
hergün, ama hergün onbinleri meydana topluyor, yazın sıcağı, kışın soğuğu
demeden hep ayni sözleri tekrarlıyor.
Bir nevi HİPNOTİZMA tekniği kullanıyor. Şimdi onun bir paraleli türedi .
Davutoğlu . İkisi hakkındada şöyle bir teşhisim olmuştu. Bunlar LOGORHOE ilee
maluller Yani çok kunuşma hastalığından. Meydanlara dev fotoğraflarını
astırmak. Kendilerini böyle vazgeçilmez büyük insanlar olarak görmek. Bu
hastalık 30 lı yıllarda Almanya da Hitlerin, İtalya da Musolininin, Stalinin,
Maonun yapıkları tarzdı. Ben 60 sene Avrupa da, Almanya, İsveç, İsviçre, Fransa
ve İngiltere de yaşadım, çalıştım böyle hezeyanlara rastlamadım. İşte diyorum
ki. Ağızlarını tutsalar biber sürmeğe fırsat bulurum. Şiyle bir tekerleme
vardı.
Söz söyle ki sözünden ibret alsınlar!
Sözün yoksa sükut eyle, seni bir
insan sansınlar!‘‘.
MHP liderinden başlayalım.
30 lu senellerde Başbuğları
tabutluklarda tırnakları çekilmiş, gözlerine şua tutulmuştu Turancılık gibi bir
ırkçı inancından dolayı.
27 Mayısın baş aktörü olup,
Menderesin ve yeni filizlenen demokrasinin idam sehpasına gönderilmesini
sağladı.
12 Eylülden önce binlerce solcu
gencin katliamını tahrik etti.
Katil mahkumların mahpusane
tipleri gibi dudaklarından aşşağı sarkan bıyıkları,
Çolak insanların iki parmaklı
ellerini Hitlervari havaya kaldırıp, seçim önceleri milletin Osmanlı tokatı
ataacağı tehdidi yapmış fakat halkın % 88 inin onları istemediklerini, hele
Kürdistanda sıfır çektiklerini içlerine sindirdiler. Her konuşmasında gariz
küfürlerle muhalefet yaptığını sanan Bahçeliye biber sürmeğe hacet yok. Adamın
zaten ben hiç gülmek değil, tebessüm dahi ettiğine şahit olmadım. Yüzünden
düşen sinek bin parça olur. Anlaşılan o ki
millet zaten biberi sürmüş .
ŞimdiTuğrul Türkeş’in Ortadoğu planı mülayim bir tarzda ele alınmış gibi
görünüyor.
Bu üç liderinde yaptıkları
tehditlerde VATAN HAİNLİĞİ, Anayasa mahkemesine gitmek, Devletin yaptığı
merasimleri boykot etmek, karşıt fikirlileri düşman addetmek iddiaları milleti
bıktırdı. Bahçeli denen şahsiyet hayatında ne aşık olmuş, ne evlat sevgisi nden
mahrumiyetinden dolayıda vicdanı sızlamıştır. İstediği Kürtleri yüzlerce
senedir olduğu gibi katletmek. Şeyh Sait isyanında 30 bin, Dersimde 30 bin
nihayet 40 bin PKK lı Kürt gençlerinini katletmek ona kan akımı ( AL BASMASI)
korkusunu uyarmamış.
Bütün konuşmaları laf ebeliği,
ağız dalaşı fakat tek aklı başında problem çözücü önerisi olmayan hakaretlerle
dolu. Milletin % 88 i senin siyasetini beğenmiyor. Hiç mi ders almıyorsun.
Kılıçdaroğlu ise tam bir
karikatür figuri. Geçliğimizde Karikatür
mecmuası vardı. Yetenekli karikatürislerimiz vardı. Hafta sonlarını zor
beklerdik. RAMİZ’in, Cemal NADİR’in çizgilerinden mizah duygumuzu , zarif çizgileriyle
, hoş, estetik karikatürlerini Kadıköy vapurunun güvertesinde çayımızı
yudumlarken okumak bahtına erişirdik. Şimdiki karikatürler bana çirkin geliyor.
RAMİZ’in bir tombul teyzesi vardı. Teşbihte hata olmaz. O çizgiler bana
Kürtlerin bir türküsünü çağırtır.
Uy! Uy! Kundura,
Ser’i li Gunde gırtıra.‘
Yani Oy, Oy Sukabağı‘, Kıçı
başından büyük.
Türkiyenin hali bu. Milletin
başına geçmişlerin dertlerimizin yanında küçük beyinlilere muhtaç kalışımız.
Evet Türkiye de Muhalefet mağduriyeti
vardır.
Erdoğan’ın temcit pilavı gibi
nutuklarına ilk okul taebeleri dahi mukni olamıyor. İhracatımızdaki artıştan
bahsederken, ithalattaki yükselişten doğan cari açıktan bahsetmiyor. Merkez
bankasında şu kadar rezervimiz olduğundan bahsederken 400 milyar dolarlık
borçtan bahsetmiyor. Çocuk vefiyatından, % 60ı denetimsiz asansörlerden hergün
içimiz sızlayarak kaybettiğimiz genç amelelerden bahsetmiyor. Öcalan’ın barış
mektubu ile başlayan çözüm süresine sahip çıkarken Öcalan’a ve Barzaniye
sarılmasının sebeini millet görmez zannediyor. Güney’de Yunanistan ve Kıbrıs
Rumları ile, Suriye ile,İsraille, Irakla, Ermenistanla ,Mısırla , velhasıl
araplarla kanlı bıçaklı olunca dış politika iflas etmiş , Terörist diye dünyaya
duyurduğu PKK ile, Peşmerge ile PYD ile birlikte Esad’ı devirmek gibi bir
maceraya sürüklenmiş durumda.
Tek adam olma şehveti diğer
diktatörler gibi muhalefeti, eleştirenleri, kendisi gibi düşünmeyenleri düşman,
vatan haini ilan etmekten medet umuyor.Gerçi muhalefette iktidarın müsbet
icraatların karalamaktan çekinmiyorlar. Halbuki yapacakları güzel icraatlar
varsa onları kabullenip, Türkiyenin hangi konularda sklalanın en altına olduğunu vurgulamaları
icap eder. Onu yaparkende başarı sağlayacak önerileri getirmeleri
gerekmektedir. Maalesef onlara akılları ermiyor. Akpartiden oy kazanmak
istiyorsanız, seçim kazanmak istiyorsanız eksikliklerimizi ortaya döküp, onlar
için öneriler için çalışmalar yapın. ERdoğana saldırırken taraftarını dahada
ona yaklaştırıyor. Erdoğanın ‚‘Nereden, nereye ‚‘ dediğinde sizde ‚‘ nereden,
Nereye yerlerde süründüğümüzü millete anlatın.
Totaliter rejimlere heveslenen
diktatörler kendilerine saraylar yaptırırlar. İşte AKSARAY da bir misali.
Büyük, pahalı uçaklar ısmarlarlar. Erdoğanımızında çok şükür Türkiyeye yakışan
başkanlık uçağı var.
Aydın olduklarını zannedenler
‚‘‘Erdoğan ağzı ile kuş tutsada beğenmem ‚‘‘ DİYENLER, Atatürk’Ede toz
kondurmazlar. Terekesinde 150 bin hektar arazisi olduğu ortaya çıktı. Gazi
çiftliğinin kime ait olduğunu biliyormusunuz?. Davos’ta tanıştığım, parası çok,
bir zenginimzden dinledim. İsmi bende mahfuz. Gazi çiftliği dedesinin mülkü
iMiş. Yerel mahkeme araziyi onlara iade edince, yargıtay bu müracaatın
‚‘Atatürk‘‘e saygısızlık sayılacağını söyleyerek hazineye iade etmiş. Mimarlar
odası oraya inşaat yapılmasını yasaklamışsada Erdoğan‘‘ Dediğim, dedik‘‘
diyerek inşaatı yaptırmış. Şİmdi 3 bin kişilik br resepsiyoen vermek
istiyormuş. DEvletin parasının kendi kendisine ait olduğunumu zannediyor, yoksa
rüşvet ten topladıkları ile mi? Tekadam ların dünyadaki akıbetleri hep rüşvete
bulaşmakla son bulur. Sonunda ya memeleketlerini terk ederler, yahut hapse
girereler, yahutta darbelerle tepelenirler. Tarih böyle yazıyor. Kılıçdaroğluda o resepsiyona katılmayacakmış.
Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış‘ Böylesi boykotlar acızetin ikrarıdır
bence. Daha ciddi eylemlerde bulunması sağlıklı olurdu.
Erdoğan Estonya daki konuşmasında
PYD ye yardım için, daha doğrusu Esad’ı yok etmek için 200 değilde 150
peşmergeyenin Türkiyeden geçmesine izin verecekmiş. Gülmek mi, ağlamak mı
lazım. Ne yapacak bu 150 genç
Kürtlerimi, Türkmenlerimi
IŞID’dan kurtaracak. USA silah yadımı yaparken Işıd tarafına silah
yardımı yapmış yanlışlıkla. Bu devlet başkanlarının beyinlerinde arıza mı var?
Köylüler dama çıkıp Kobanideki savaşı seyreyliyorlar. İki dünya savaşı oldu
böyle gülünç, ilkel savaş oyunları görülmedi. İçim sızlıyor pisi, pisine
katledilen insanları duydukça.
Şimdi asıl probeme gelelim. Arap
baharı ile başlayan, ondan evvel, Afganistan, Filistin savaçlarına bakınca
senaryonun İLAH SATICILARI tarafından yazıldığını, arka kuliste onların olduğunu göremiyor bugünkü dejenere
insanlar. Onun gerisinde de asıl dönen dolapların PARA denen lanetin olduğunu
göremiyorlar. Çünkü insanların çok ciddi meşguliyetleri var. Her akşam TV lerde futbol maçı
seyretmek. Reklamlarda insan silolarının her türlü mimari ve estetikten
mahrumiyeti de içerimi sızlatıyor. Geri
kalan zamandada ARABA ilanları. Ben
artık ne liderlerin nutuklarını, nede reklamları seyrediyorum. Hiçbir kanalda
ne ciddi bir konser (Batı klasiği), tiyatro, literatür yayınınyok.Milletimizin
asıl boykot yapıp reytingleri sıfırlaması, kanalları ciddi yayınlara
yönlendirmesi gerek.
Söylenecek çok söz var ama
algılama mekanizması ne dereceye kadar
etkili bilemiyorum. İstiyorum ki aydın geçinenlerin korkmadan fikrlerini
söylemeleri, liderlerin hezeyanlarını papağan gibi tekrar etmememeleri. Belki o
zaman Türkiye kurtulur. Ağızlara biber sürme zamanı çoktan geçti.
Antalya. 25.10.14
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder