Dr.İsmet Turanlı
Türkiye Cumhuriyeti
cumhurbaşkanı seçimleri hep hadiseli geçmiştir. Bugüne kadar seçimlerden önce
olan biteni tarihçilerimiz yayınlamışlarsada resmi kayıtların ardında birçok
dedikodular yapılmıştır. İnşallah gününbirinde yazarlarımız korkmadan hakikatları
yayınlamağa cesaret ederler.
Seçilmiş başkanların yarısı
asker kökenlidir. Elbette askeri vesayet altında demokrasiden bahsedilemez.
Merhum Celal Bayar ilk sivil demokratik
kurallara uygun seçilmişsede, buna tahammül edemeyen askerler 1960 de darbe ile
onu başkanlıktan uzaklaştırmış, hatta yassıada mahkemesinde haysiyetsizce
mahkum ettirmişlerdir. Yaşının ileriliği onun idam edilmesini önlemiştir.
Başbakanı Adnan Menderes ve 2 bakanı katledilmiştir. O gün bugün Türkiye medeni
devletler nazarında ilkel sınıf kategorizisinde muameleye tabi olmuştur. Daha
sonra üst üste yapılan askeri darbeler Türkiye halklarını demokrasiden dahada
uzaklaştırmıştır.
Bugün hala kadınlar
katledilmekte, ,gayrimüslimler töhmet altında, çocuklar tecavüze uğramakta
,sonrada işkence ile cinayetlere kurban olmaktadırlar. Siyasilerimizde
senelerdir TÜRBANI milli politika mevzuu yapmış, Kürtlere kendi dillerinde
eğitim yapılıp yapılmamasını, Alevilerin cem evlerinde dini inançları gereği
ibadet etmeği yasaklamağı, siyasi liderler birbirlerine hakareti muhalefet
yapma tarzı olarak algılamışlar, yurtdışına gitmiş, yahut kaçmış 5 milyon
vatandaşın yurda geri dönmek istememesi parlamentoda mevzu olmamıştır.
Bugün başbakan restorasyonu yapılan Ortaköy
camiinin açılışını yapmış, ne yazık ki mimarın ismini ( Ermeni kökenli NİGOGOS
BALYAN) zikretmediği gibi, Bizansdan miras Ayasofyanın camiye dönüştürülmesi
isteğini red etmemiştir. Batıda mevcut camilerimizden hangisi kiliseye
dönüştürülmüştür. Başbakan ve partisi maalesef Atatürkün laiklik mevzuunda,
islamiyet mevzuunda aldığı kararları kaldırmanın Türkiyenin medenileşmesinde
doğacak tehlikenin farkında değildirler. Atatürk dini eğitimi yasaklamış,
hilafeti kqldırmış, halifeyi yurtdışına sürmüştür. Bu yaptıklarına rağmen
Atatürkün islama saygısından bahsedilmektedir. Bugün müslüman devletlerdeki
halkın birbirini katletmesi islamın barış dini olduğunun isbatı sayılmaktadır
herhalde. Suriyede, Irakta, İranda, Mısırda, Libyada ve diğerlerinde işlenen insanlık suçunu
ciddiye almayan müslüman olduklarını söyleyen siyasilerimiz vardır. Hangi din
olursa olsun devlet işlerine karıştırılamaz ve hepside saygı ve itibar
görmelidir. İnsan aklı yaratılışı anlayacak kabiliyete sahip değildir.
Muhalefet partilerinin,
demokrasilerde olduğu gibi ilan edecekleri bir adayları olmadığına göre,
askerdende destek göremediklerine göre bir çatı altında makbul aday
gösterebileceklerine kargaların güleceğini zannediyorum. Maalesef muhalefet
partileri Kılıçdaroğlu gibi, Bahçeli gibi kifayetsiz şahsiyetlerin elinde, hakaret
etmeyi siyaset yapıyor oldukları zehabını taşımaktalar. Muhalefetin bu derece
zayıf olması otomatikman Erdoğanın otoriteleşmesine sebep oluyor. Atatürk
diktatör değilde otoriter bir devlet adamı imiş, Erdoğanda şimdi otoriter
değilde diktatör tipi bir politikacı imiş.Kendi ideolojilerine göre kavram
tesbiti yapılıyor. Birde Atatürkten sonraki beş askeri paşanın bize başkanlık
ettiği devreleri düşünün(!).
Antalya. 08.06.14
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder