Dr.İsmet Turanlı
BABİL kulesini Firavunlar
yaptırmıştı. Doğudan gelen cihangirlerin akımlarında yıkılmış ve son olarak
İskender tarafından yeniden inşası kararlaştırılmış tı, fakat İskenderin vefatı
ile bu yapım gerçekliştirilememişti.
Son aylarda din kardeşiyiz diyerek karşılıklı
destek görünümünde olanlardan biri birden bire dersanelerine dokunulacağı
telaşı ile diğer lidere beddua etmeğe ve Firavunlukla itham etmeğe başladı.
Güya bu cemaet , hizmet örgütü, devlet içinde devlet kurmuş, güvenlik ve yargı
teşkilatını etkisi altına almıştı. Ak partisi ve Erdoğan oy desteğini
kaybetmemek endişesiyle o örgütün faaliyetlerine göz yummuştu. Nede olsa
Erdoğan devletin Laik olacağını, bireylerin laik olmasına lüzum olmadığı
inancında idi. Şimdi devleti koruyacak hukuk sisteminin ancak Laiklik
ilkesinden geçtiğini farketti. ‘’Türkiye cemeatlar, şeyhler, dergahlar ülkesi
olmamalı’’ demişti Atatürk. Üstelik cemeatları yasaklayan kanunda halen
geçerli. Fakat iş işten geçmiş, cemeat yolsuzluk dosyasını sızdırarak iktidara
tamiri güç bir yara açmıştı. Erdoğan köşe bucak bağıra , çağıra nutuklar atarak
cemeatın paralel devlet yapısını, laiklikten uzaklaşmasını beyan ederek
yolsuzlukları unutturmağa çalışıyorsada, önümüzdeki yerel seçimlerde oy
kaybedeceğini tahmin etmek zor değil. Demokrasimizi kösteyeleceği yapılanmayı
farkedip etmedikleri sorusunada cevap vermekten aciz durumda kalmıştır. Fark
ettinizse neden tedbir almadınız?, Farkedemedinizse yürütme zaafınızı kabul
edermisiniz diye soranlar çıkmıştır.
Teşbihte hata olmaz derler. Ama
hatırladığım bir anımla kötü bir teşbihte bulunacağım.
Gençlik yıllarımızda Akardeonu
ile radyoda skeçler yapan Celal Şahin adlı bir aktör vardı. Onun bir skeçini anlatacağım.
O zamanlar trafikte kullanılan
tramvaylar şişhane yokuşunda uğuldayarak ağır ağır seyrederlerdi, ve o
seyirde günün birinde bir Musevi inançlı vatandaş,yaşlıca bir kadın,
Galatasaray polis karakoluna cüzdanını bir yankesicinin çaldığını söyleyerek
müracaate bulunur. Komiserin sorduğu ‘’ Hanımefendi! Yankesicinin cüzdanınızı
çalarken farkına varmadınız mı? Sualine şöyle cevap verir. O zamanlar kadınlar
cüzdanlarını eteklerinin altındaki keselerde taşırlardı. ‘’Polis efendi! O
kaytan bıyıklı gencin altımı kurcalarken bana keyif vermek istediğini
zannettim. Meğer onun maksadı benim cüzdanımı araklamakmış.’’
Ak partide, cemeatın kendilerini
destekler görünüpte oy desteği verirken, keyiflerine hizmet ettiklerini
zannetmişler. İş PARA konusuna dönüşünce, Paranın sebep olduğu ahlaksızlığın
farkına varmışlar. Bence hadisenin dış görünüşü yerine, ahlaksızlıkların
gerisinde ekseriyetle asıl suçlunun Para olduğunu söylemeyi hep söylemişimdir.
Gelelim kadrolaşmak mevzuuna. Ak
parti cemeatın arzusu uyup tayinler yapmış, yargıda ve güvenlikte. Bunu
başbakan itiraf etti. ‘’ Neyi istedilerde
vermedik?’’. Bülent Arıncı hocaya gönderip, keza nutuklarında da onu
Türkiyeye davet ettiler. 16 senedenberi yurda dönmekten korkan , din
adamlığından çok bir devlet adamı, bir siyasetçi gibi nerdeyse Hitlerin Weimare Republikteki gibi örgütlenerek
siyasi yapılanmasına benzer bir ihtiras içinde bulunmuş. Cemeatın, Fethullah
Güven’in 20 seneden önce, Cumhuriyet gazetesi ve yazarları laikliğe aykırı
yapılanmanın tehlikelerine senelerce vurgu
yapmıştı. O zamanlar Hoca dünya çapında yaptığı eğitim hizmetleri ile
Türkiye için ileride lobi potansielini yetştirdiğinden bahsediyıordu.’’ Günün
birinde bu gençler bulunduğu memleketlerde söz sahibi mevkilere gelecek’’
diyordu. Demek ki o ön gördüğü gün artık devreye girmiş.
Şu günlerdeki atamalarda bana 46
senesindeki, seçim öncesi CHP nin davranışını hatırlatıyor.
Kahtada, 46 seçimleri öncesinde,
propaganda için CHP mebusları memurların uğrak yeri lokale gelmişlerdi. Orada
bir genç hakim iktidarı, CHP yi eleştirdi. Daha mebuslar 40 km uzaklıktaki
Adıyamana varmadan bir posta müvezzii o genç hakime bir telgraf getirdi. Onun,
o zamanlar memurler için sürgün yeri sayılan Çemişgezeğe tayin olduğu
bildiriliyordu. Hey günler hey. Nereden, nereye geldik.
Bu gün başbakan yeni bir
yönetmelik getireceklerini söyledi. Bundan böyle savcılar, güvenlik görevlileri
Valiye yani hükumeti haberdar etmeden, izin almadan operasyon yapamıyacaklar.
Bunu demokratikleşme paketinde tavsiye ediyor.
Üç devre mebusluk, iki devre
belediye reisliği yapmak suretiyle uzun seneler siyasette kalan amcamın şu
sözünü unutmuyorum. En kuvvetli muhalefeti muhalif partler, yahut basın yapmaz
TENCERE, Tava kadar. Vatandaşın oy verme kararında en etkili olan Tenceredir .
Faizlerin yükselmesi, emnflasyonu
körükler, oda seçimlerin neticesini etkiler ve meclisin aritmeği değişir. 2002
de olduğu gibi milletin sağ duyusu etkili olmuş iktidardaki , daha doğrusu
mecliste bulunan dört partide meclisten kovulmuştu.
Şimdi Ak parti laiklikten
uzaklaşmanın cezasını görmek üzeredir. ‘’ Ben dindar gençlik istiyorum,
Çamlıcaya cami istiyorum. Çocuklar peygamberin hayatını öğrensin gibi bir çok
dini siyasete alet etmenin cezasını görecektir.
Kılıçdaroğluda dini deyimleri
kullanarak iktidara geleceği heyecanını yaşıyor. Son konuşmalarında dini
tabirleri kullanmağa başladı. ‘’ Size HARAM parayı yedirmeyiz. Kalbinde bir
parça İMAN olan vatandaş bu HARAMİLERE oyunu vermez. Peygamberin hadislerini
kullanmağa başladı. HARAM, İMAN v.s. hukuk dilinde varmıdır? İsmet Paşa ALLahın
dahi adını anmazdı ALLAHAISMARLADIKTAN başka. Türbanlı başkan adayları hanımlar
bile listelerinde varmış. Hakiki Kemalistler, CHP lilerin, laisistzler
Kılıçdaroğluna empati kurabilirler mi?. Seçim öncesi CHP de ve AK partide
paradox bir değişim müşahade ediliyor. CHP dini siyasete alet etmeğe başlarken,
Erdoğan laikliğe bilinçlenmeğe başladı.
Kürtlerin son bir yüz yıllık
tarihçesini kaleme alan BEŞİKÇİNİN yayınları, Kürtlerin gözlerini açmasını ümit
ediyorum. ..İster Osmanlı devrinde, ister TC devrinde rejimin politikasında bir
değişme olmadığı, Kürtlere zulmün devam ettiğini çok güzel açıklıyor.
Robostkide Dersim katliamı devam ediyor. Hatta Paristeki suikastta da. Hırant
Dinkin katliamıda 1915 de ki Ermeni Soykırımın devamıdır diyor. Osmanlıda Kürt
isyanlarında ‘’Müslümanların Halifeye karşı gelmesi olamaz’’ diyerek aşiret
kavgalarını körüklüyorlardı. Çözüm sürecinde Erdoğanın ayak diremesini onu
samimiyetsizliğine veriyorum. Dün bir Kürt ozanı ile konuştuğumda ‘’ Şıvanıda
artık sevmiyorum, nezamanki o Erdoğanın elini tuttu.’’ Dedi,. Benim berberim
koyu Ak partili idi. Şimdi ‘’ Erdoğan dini siyaset yapmağa başladı’’ diye
şikayet ediyordu.
Bir kadeh rakı içeni Ayyaşlıkla
suçlarsanız Aleviler de başka partilere yönelir.
Atatürk Çankayadaki mutad rakılı
sofrasında etraftakilerine bir sual tevcih eder. ‘’ Bir kova su ile bir kova
rakıyı eşeğin önüne korsanız, acaba hangisini içer.?’’ Rakıyı deseler Atatürk
alınır, su deseler cevap kolaya kaçar. Velhasıl kimse cevap vermek cesaretini
gösteremez. Atatürk sorusuna kendisi cevap verir. ‘’ Elbette su içer
eşşekliğinden dolayı’’ der. O akşam sofrada rakı içmeyene birazda hakaret etmek
ister.
İnönü gezisini ( Taksimdeki),
gençliğimizde sevgililerimizle sevişmek için kullanırdık. Erdoğan orayı
yasakladığı gibi, kız erkek el ele dolaşmağı bile görmeğe tahammül edemeyecek kadar muhafazakar bir tutum
içinde.
Sanatkarların yapıtlarına
tahammülü yok. Kadınlara doğuran fabrika gözüyle bakması, ona kadınlardan büyük
oy kaybına sebep olabilir. Benim jinekolog olarak, altmış senelik tecrübem o ki
hiç bir kadın bir doğum yapınca ötekisini düşünmek istemez. Erkekler doğum
yapmadıkları için doğum ağrılarına empati kuramazlar. Bekara avrat boşaması
gibi.
Alevileri küstür, gençleri
küstür, Kürtleri,( Robostkide katliamdan sonra özür dilemek tenezzülünde
bulunmaması)gayri müslim vatandaşları küstür, sonra onlardan oy bekle. Fakat
asıl küstürücü faktör tencere, tavadan ziyadede RÜŞVET ŞAİBESİDİR ki o lekeyi,
o zifti Ak partisi temizlenmekte çok zorluk çekecektir.
Hipnotizma yapar gibi yaptığı
hizmetleri ayni kelime ve cümlelerlede sabah akşam tekrarlasada, temcit pilavı
gibi, Otoriter davranışı, muhalefet partilerinin, müsbette olsa, önerilerini
kategorik olarak red etmesi, dediğim, dedik kibiri ile bu yerel seçimlerde
omasa bile onu takip edeceklerde MHP ile koalisyona muhtaç kalacağı, Türkiyeyi
felakete sürekleyeceğinin farkında değil.
Güneyde Rumlarla, Suriye ve
Irakta Araplarla, Mısırla, İsraille kavgalı, İran ve Rusya ile mukni olamaması,
Ermenileri hala gavur sayması Erdoğanın Barzani ve Öcalana sarılmağa mecbur
kılmıştır. Aslında çözüm sürecinde de, nevruz konuşması ileinisiyatifi Erdoğan
değil Öcalan ele almıştır. Kürtlerle barışması neticesinde enerji ihtiyacını
karşılamakta, cari açığı kapamada faydalı sağlayaacağını düşünüyordu. Fakat
PKKnın % 80 ninin halen silahla dağda dolaştığınıda unutmamak gerekir. Bayık’ın
son analizide çok isabetli. Ak bankın % 70 parasının yabancılara ait olduğunu
düşününce aklı başında aydınlara hafakanlar basıyor. Tüsiadcılar da vatan haini
ise hapiste yatan gençlerin, gazetecilerin, ordu mensuplarının yakınlarınında
yürekleri sızlamaktadır. Seçim barajında, tutukluluk süresin de değişiklik
yapmamakla aksülamelinin hesaba katmaması çok geçmeden hayal kırıklığına
yaratacağını, Babil kulesinin çökmek üzre olduğunun farkına varacaktır.
Taraftarı olan yazar çizerlerin, ikbalini bağlamış siyaset çömezlerinin süratle
onu terk edebileceğinide düşünmektan uzak görünüyor.
Weimare republiktede SPD birinci
dünya savaşının tahribatını az çok düzeltme, toparlanma aşamasına rağmen
teşekkül eden ( Nazilerin, komunistlerin, liberallerin, sanatkarların,
universitelerin muhalif koalisyonun) aşırı muhalefeti Alman demokrasisinin
yıkımına sebep olmuş Nazilerin, Hitlerin iktidara gelmesini sağlamıştır.’’
Tarihten ders alınsa idi, bir daha tekerrür etmezdi’’. Demokraside radikal adımlar atmadan , genel
af çıkarmadan, siyasette kutuplaşmağı önleyici muhlis uslupları seçmeden,
siyasette istkrarı sağlamadan, ekonomide sıkı yöntemleri yürürlüğe sokmadan
Babil kulesinin çökümünü önleyemez.
Köln. 02.01.14
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder