Ey Türkiye’nin Gericileri Hayır, “Darbe” Değil, Bu Bir Devrim!..
”Bombaların ve devrimlerin spill-off
halleri vardır. Saçılırlar.
Ne demek, Nisan 1960 olabilir, Güney Kore’de
bir diktatör vardı, Sygman Rhee olmalı, Kore gençliği düşürmüştü.
Biz ve ben, bizim neremiz eksik yollu düşündüğümüzü
hatırlıyorum.
Güzel, Adli Mansur konuşmasında, Mısır
Devrimi’nden örnek olarak söz ettiler. Bana ve bize uyuyor..”
Yalçın Küçük
ŞEYTANCA – Aydınlık, 09 Temmuz 2013
Hızlıca adına yobazizm,
“ağır islam”, ılımlı islam, Amerikan islamı ve akepe islamı diyebilirsiniz, ilk önce Pakistan’da
denendi, sonra Mısır’da uygulandı, büyük
tatbikatlarından birisini Türkiye’de gördük, görüyoruz.
Başlatıcısı Kenan Evren, 12 Eylül 1980, était déjà à demi faite, iktidarı 3
Kasım 2002 tarihinde
başladı.
Ben anında “seçim değil darbe” demiştim ve şimdi, Mısır Devrimi’ne
bakarak, Beşar Esad “işte sonları budur” açıklamasını
yaptılar.
Üstlerine aldılar, “darbedir, darbe”, ağıt söylüyorlar; peki, darbe
olsa ne çıkar, yobazizm gidiyor mu, nasırizm geliyor mu, işte
asıl mesele budur.
Gençliğe ve orduya teşekkür
Demokrasiye uymuyormuş, gerçekte çok uyuyor.
Ama Türkçe’de güzel bir söz var, “dinime küfreden müslüman olsa”
diyoruz.
Mısır’da yeni cumhurbaşkanı, adı “Adli”, adaletli demektir ve soyadı, “Mansur”, genellikle müslüman
olmayanlar taşıyorlar, yenen ve kurtaran anlamındadır, önce “halka”, sonra “Allah’a” güveniyoruz, diyordu.
Gençliğe ve Silahlı Kuvvetler’e teşekkür
ediyordu. Edebi bir nutuk irad ettiler. Güzel dinledik.
Cahiliye partisi
Şu cehepe tümden bir cahiliye partisi olmuştur, sokaklar cadde ve
artık barikatlar mazi oldular,barikat
devrimi sona
ermiştir.
Artık halk yapar, ordu sona erdirir, başka
yolu yoktur.
Mısır’da milyonlarca halk sokaktaydı,
yobazlar azınlık oldular ve Silahlı Kuvvetler, son noktayı koydular.
Tek yol, budur.
İşte “aynen öyle”, 27 Mayıs’ta öyle
yaptık.
Biz yaptık, gençlik ve halk; Bakkal
Mektebi mezunu Kılıçdaroğlu, köyündeki jandarma onbaşısından
başka asker ve subay görmemiştir ve hiçbir mücadelesi yoktur.
Ordu düşmanıdır. Bilmiyor ve
görmüyor.
Devrimle toplamak
Ben gizlideydim, 29 Nisan’da gizliye
çıkmıştım, ama bir albay arıyor, dediler, Hikmet’i, Hikmet Çetin, gönderdim,
Hikmet aynı zamanda cehepe gençlik kolları genel sekreteri idi, görüşmüş, sonra
haber etti. Albay bizden bir Cuma “eylemi”
istiyormuş, biz eylemdeyken milletvekillerini toplayacaklarmış, Alparslan
Türkeş olduğunu komiteye girince öğrendik. Sonra gündüz değil, gece toplamaya
karar verdiler. Ordu mu, devrimlerde toplama işlerini yapıyorlar.
Yayılan hareket
Bombaların ve devrimlerin spill-off halleri
vardır. Saçılırlar.
Ne demek, Nisan 1960 olabilir, Güney Kore’de
bir diktatör vardı, Sygman Rhee olmalı, Kore gençliği düşürmüştü.
Biz ve ben, bizim neremiz eksik yollu
düşündüğümüzü hatırlıyorum.
Güzel, Adli Mansur konuşmasında, Mısır
Devrimi’nden örnek olarak söz ettiler. Bana ve bize uyuyor.
Korku dağları sardı
Ne cahiller, devrim
ya da revolution olursa,
hep mi iyi olur; Kılıçdaroğlu, kaç kitap okumuştur, yoksa “hakkaten” okumuş mu, bırakıyorum.
Bizde “Meşrutiyet
Devrimi” var, Halide Edip, Devlet-i Osmani’de
hiç suç işlenmeyen gün olarak
hatırlıyor.
İhtilal-i Kebir var, 1789 ve Büyük Ekim
Devrimi, 1917; “be hey cahiller”
biliyor musunuz, “korkaklar” diyorum. Burada duruyorum.
Bunlara göre devrim yoktur ve olmayacaktır;
korkuyorlar çünkü dünyada subay var.
Pek hoş, galiba bunlara, orta okul
çocukları, “kafayı yemişler”
diyorlar.
Karşı-devrim
ile devrim
Yapmıyorum ama
mecburum, Collected Works, cilt 8, s. 154, ve Marx, “it has taken its stand on a revolutionary basis,
for the counter-revolutionary basis, too, is revolutionary”,
yazıyor; karşı-devrim de devrimcidir, demektedir.
Demek, Kılıçdaroğlu
Efendi, “her sakallı babanız olmamaktadır”,
hatırlatıyorum.
“Devrim” demek, övmek değildir, bakıyoruz.
Hazırlıyorum,
yakında, “The end of democracy”;
siyaset tezinin kurucusu Machiavelli, Hobbes, kısmen Jean-Jacques Rousseau
ve tamamen Monstesquieu ve Yalçın Küçük, biz bir türüz, demokrasiden çok
korkarız ve az güveniyoruz.
Çünkü despotizme, tiranizme, dikatörlüğe çok kolaylıkla kaymaktadır.
Halkı
sürüleştirdiğiniz zaman, otokrasiden çıkmak imkansızdır ve Kenan Evren, bu
nedenle, ülkeyiislamlaştırdı.
Çünkü sürüleştirme
yolu bildi,
yol, mutlaktır.
Demokrasi put-perestlerine, demokrat
fetişçilere, demokratik takiyyecilere hatırlatıyorum.
“Hediyem
olsun” diyorum.
Darbe üstüne darbe
Bir, bağımsız adaylar, ayrı pusula ile
seçime giriyorlardı, Erdoğan-Baykal kaldırdılar.
“Cahil”
saydıkları Kürt kadınlarının hata yapmasını beklediler ve darbe’dir.
İki, cehepe, 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimine
girmedi, “girer gibi” yaptı.
Darbedir.
Üç, Kılıçdaroğlu, anayasa referandumuna
katılmadı, “katılır gibi”
yaptı. Darbedir.
Dört, Kılıçdaroğlu, cehepe’ye yığdığı,
Cumhuriyet ve CHP düşmanı “milletvekilleri”
ile darbe yaparak, Emine Ülker Tarhan’ı grup başkanvekilliğinden uzaklaştırdı.
Kılıçdaroğlu’nun eli mahsulü olup, bundan şüphe duyamayız.
Tayyip’in Recep’i
Ne zaman Erdoğan düşerse, bir “coup” ile, Fransızca “darbe” demektir, yardımına koşan Kemal
Bey’dir.
Bir kez de “tankının önüne ben yatarım, Recep’im” demişti ve şimdi
68 ruhu ile “panzerin önüne yatan kadına”
darbe yöneltmiştir.
Ve yine ağır islam düşüyor, Kılıçdaroğlu,
hemen kurbandır.
Ve ben devam ederim.
Anayasa ve yasaları ipe sererek Erdoğan’ı milletvekili
yapmalarını hiç unutmuyorum.
Peki, ben mi, ben yazarım.
----------
Kaynak: http://www.gazetevatanemek.com/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder