DR.İsmet Turanlı
Türkiye’de önlenebilir insan kaybı, TÜRBAN’dan
daha mühümdür.
Türkiyenin şu anda en mühüm
problemi, Başbakanın, kendisini dünyanın
en akıllı insanı olduğunu zannetmesidir. Onun içinde yaptığı hatalar insan
kaybına sebep olmaktadır. Mühüm ile gayri mühümü ayırt edecek kadar akıllı
değildir ve bu durumunuda kendisine söyleyecek akıllı danışmanları yoktur.
Benim aklımın kendime
yetmediğini iyi biliyorum, fakat buna rağmen, çok kere Erdoğan’dan daha akıllı olduğumu
farkediyorum.
En somut bir olay, maden
ocağında 300 e yakın vatandaşımızın kaybı önlenebilirdi. Önlenmesi gayet de
basit. Başbakan, türban için sarfettiği enerjinin onda birini; sarfettiği
zamanın yüzde-birini, madenlerin batıdaki kalitede olup olmadığına harcasa idi,
bu büyük hata olmazdı ve batıda
kullanılan teknoloji kullanılırdı ve hiç bir çocuk babasız kalmazdı, hiç bir
genç kadın dul kalmazdı. Şu gerçeğe başbakan itiraz edemez. Bir insanın hayatı
o çok kıymet verdiği, günlerce, senelerce meydanlarda müdafaa ettiği Türban
yasağına eş değer taşımaz. Bugün Türkiye’de bir çok önlenebilir ölüm sebepleri
var ki, bir kaçından bahsedeceğim, başbakan ölümleri ciddiye alıp önleme
imkanlarını yaratır. Milli geliri artırdığından bahsediyor. Paranın insan
ahlakını bozduğunu, çoğu insan kaybının sebebi olduğu bilincine varır.
Yurtdışında ölümlerin minimize
edildiği maden ocaklarından bir saatlik ziyarette görürdü ki, bizdeki teknoloji miadını çoktan doldurmuş,
yeni teknolojiye gereken mali desteği verecek durumda olduğumuza göre bu kadar
insan kaybı başbakanın akıllı olduğununa bir delalet midir.?
Trafik canavarının aldığı can
sayısını batıdakilerle mukayese etti mi? DYP iktidarda iken, sınıf arkadaşım
Yıldırım Aktuna, sağlık bakanı idi. Trafik kazalarında % 50 ölümlere sebep kan
kaybı olduğuna göre, otobanları kontrol
altına alacak helikopterler (Kan konserveleri taşıyan) satın alınıp devreye
sokulursa, ölümlerin önüne geçilebilir
diye mektupla onu uyarmıştım. Ancak 25 sene sonra sağlık bakanlığı bu tedbiri
aldı, helikopterler satın aldı. Artık köylerden bile acil hastalar gerekli
merkezlere ulaştırılıyor.
Bir başka önlenebilir ölüm
sebebi Meme kanserli hastalar. Bu mevzuda sistem HATASI VARDIR. Meme kanserini
tarama ancak bazı merkezlerde yapılmaktadır. Halbuki Avrupa’da, jinekoloklar 20 yaşindan itibaren , bakanlığın
yaptığı bir ödeme ile kanserden koruma taraması yapmakta ve kanserli hastalar
çok erken teşhis edilmekte ve ölüm nisbeti Türkiye’ye nazaran çok düşüktür.
Bebek ölümlerinde azalma,
rahim kanserleri profilaktik muayenelerle erken teşhis edilebilmektedir.
Genç kadınların (Çocuk
gelinlerin) ölümleri önlenebilir. Düğünden önce, aile hekimlerinin izni
alınırsa , cahilce evlenmeler önlenebilirr. Eskiden pasaport için çiçek aşısı
raporu istenirdi. Daha bazı hallerde, doktorun frengisi olmadığına dair rapor istenirdi.
Raporlar muayene yapılmadan verilirdi.
Kısaca Türkiye’deki ölüm
sebepleri ve istatistikleri yapılıp batı ile mukayese edilirse ve oralarda
alınan tedbirler tatbik edilirse, medeni
bir memleket olabiliriz. Türban yasağının kalkması ile değil.
Başbakanın akıllı olmadığının
delilidir, yukarda bahsettiğim problemler üzerine (Çılgın öneriler yapmaya
lüzum yok) kafa yormaması, zaman ayırmamasıdır. Arap dünyasına, UNO’ya akıl
vereceğine, evvela evimizdeki ölümlerin
önüne geçsin.
Çok doğum yapanlara, Hitler’de
madalya göndermişti. Kimin sezaryenle doğum yapacağına, kürtajın ne zaman
yapılması gerektiğine Başbakan karar veremez. Bunun uzmanları vardır. Asıl
kararı kadınlar kendileri verir.
Başbakan imam hatip mezunu
olduğu için dini tedrisata, Muhammedin hayatını bilmeye , camilerin çoğalmasına
öncelik tanımıştır, Futbola merakı gereği stadyumlara mali destek verilmesini
israf addetmmekte ve gençlerde takımlara kimlğin dini kimliğin dahi önüne
geçmesindan rahatsız olmamaktadır. Atatürkün okunmasını EMRETTİĞİ (Tavsiye
değil) bir kitap vardır. ‘’ Beyaz zambaklar memleketi Finlandiya’’ O kitapta
futbolun gençler için ne derece zararlı bir spor olduğu açıkça izah edilir.
Ekseriyeti eğitimsizlerin,
yahutta eğitim seviyesi düşük olanların sade milli iradeyi tecelli
ettirdiklerini idrak ettiğinizde eğitimlilerin ekseriyetinin yaptığınız bukadar
kıymetli hizmetlere nazaran size oy vermekten çekinmelerinide ciddiye almanız
gerekmez mi? Nasıl ki muhalefetin eğitimden nasibini pek alamamışların oylarını kazanamamalarını ciddiye almaları
gerektiği gibi. Eflatun eğitimsizlerinde sağ duyuları olduğunu söylediğinden
haberiniz varmı. Onların karınlarını kaşımaları muhalefetin kafasını kaşımasını
gerektirir.
Her türlü icraata, tukaka
diyen, muhalefetin davranışındaki hata
kadar iktidarında muhalefetin her türlü önerisine kategorik olarak karşı
çıkması hatalı gidişata sebep olmakta, son SOMA’daki ölümler önlenebilirdi CHP’
nin diğer muhalefet partileri ile
verdikleri önerinin ciddiye alınmaması, can kayıplarına mal olmuştur. Muhalefet
iktidarın istifasını isterken bir gölge kabinesi dahi olmadığının farkında
değil herhalde.
SOMA katliamı, yanlız madencilikte hatalarımızı değil, Türkiyedeki bütün MORTALİTE(Ölüm) sebeplerinin
araştırılması, analizinin yapılması ve batıdaki örneklerle mukayese edilerek
oralarda alınan tedbirler içselleştirilerek, Türkiye’yi muasır devletler
seviyesine getirilmesine önayak olmalıdır. Her şerrin bir hayri, her hayrın bir
şerri olduğunu düşünmeliyiz. Televizyonlarda köşe yazarlarının afaki önerileri
yerine batıda olduğu gibi uzmanların fikirlerine kulak verilmelidir.
Türkiyede maalesef
akademisyenler darbelere şakşakcılık yapmıştır. Türkiyede kendilerini aydın
zannedenler maalesef hep taraf tutmuşlardır. Hakiki aydın insan, tarafsız
davranır. Hadiseleri şahsileştirmekten, duygusallaştırmaktan çekinir. Benim
batıda geçen 60 senelik çalışma ve yaşam zamanında batılıların nesnel düşünme
yeteneğine sahip oldukları, bir dakika ameliyathaneye geç girdiğim için yapmam lazım gelen ameliyatı yapmama
müsaade edilmemişti. Disiplin dediğimiz böyle olmalıdır. Zamana saygısızlığı,
kendini Türkiye’nin en akıllı zanneden aydınlar maalesef kongrelerde hiç
ciddiye almıyorlar.
Şimdi bir kongre firması
konuşması uzayanı 2 dakika sonra zil çalarak uyarmakta , ona riayet etmeyen
konuşmacının ise otomatikman mikrofonunu kapatmakta. Başka türlü
medenileşeceğimiz mümkün değil. Başbakanında tam bir kasımpaşalı tavrı ile
konuşmacıya hakaret etmeside af edilemez.
Ben daha çocuk yaşında iken
akıllı davranmışım. Sabahları okulda andımız söylememişim. İçeriğinden ötürü
değil, askeri bir davranış olduğu için. Londrada sinemada bile filim başlamadan
önce istiklal marşı söyleniyordu. Avrupada bukadar çok kralliyetlerin
mevcudiyetinide hala anlayamamışımdır, nasılki bizde Atatürk kelimesinin
enfasyonu gibi.
Bakanlıklardaki toplantılarda
bakanın en akıllı konumu itiraz götürmediğine göre Tayyip Erdoğanında kendini
dünyanın en akıllısı olduğu zehabını silmek Türkiyeye vebali önleyemeyecektir.
Antalya. 17.05.14
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder