Dr.İsmet Turanlı
2500 sene önce Felsefenin en önde geleni SOKRAT
yaşamı sorgularken aradığı en önemli konu ADALET olmuştur. Bugün Türkiye’de de
en önde sorgulanan mevzu da ADALET’tir.
Lise son sınıfta hazırladığımız şölen töreninde
MOLİERE’in L’avare yani Cimri adlı piyesini oynamıştık. O oyunda cimri adam ‘’
Mahkemeleri mahkemelere vermek lazım’’ diye bir cümle kullanmıştı. Bu lafa çok
gülmüştük. Bugünlerde savcıların, hakimlerin görevleri sırasında yaptıkları
hatalardan dolayı mahkemeye götürülmekte. Konu hala ADALET.
Üniversiteye kaydımızı yaptırırken Tıbbıyeye
girmek için Liseyi bitirirken aldığımız notlar geçerli idi. İyi ve pekiyi ile
bitirenler Tıbbıyeye, geride kalan yani orta notlarla liseyi bitirenler ise
Hukuk ve İktisat fakültelerine alınıyordu. Bu eleme tarzının neticesinde zayıf
not alanlanlar Hukuk fakültesine alınmak istendiğinde 1000 kişilik kontejana
ancak 750 talebe müracaat etmişti.
Toz kondurmadığımız ATATÜRK bile TEKADAM (Cemal
Süreyya) konumuna girince İSTİKLAL MAHKEMELERİNİ kurmuş ve halkın ve dini önderlerinden binlercesini
sorgusuz, sualsiz idam sehbasına göndermiştir.
Yassıada mahkemelerinde ki adaletsizliği bugün
kabul etmeyen hiçbir vatandaş yoktur. Türk tarihinde demokrasiyi getirmeğe
çalışan, kalkınma hamlelerini yapan Adnan Menderes ve arkadaşları o mahkeme
tarafından katledilmiştir.
27 mayısta başlayan askeri vesayet defalarca
darbeleri gerçekleştirmiş ve binlerce vatandaşa adaletsiz kararlar uygulanmıştır.
Son günlerde Kürtlere, siyasilerine mahkemelerin
aldıkları haksız, adaletsiz kararlar utanç vericidir. Anayasa mahkemesinin
aldığı karar gereğince Balbay tutuksuz yargılanmak için hapisaneden
salıverilirken, Diyarbakır ağırceza mahkemesi seçilmiş Kürt milletvekillerinin
tutuksuzluk için müracaatlarını red etmiştir. Bu kararları veren mahkemeleri
Molierin dediği gibi mahkemelere vermek gerekir. En utanç verici kararıda
ROBOSKİ katliamında verilenidir. Dersimde Sabiha Gökçenin bonbalaması Roboskide
devam etmiştir.
Bütün filozofların ortak fikirlerin göre
yönetilenlerin (halkın) yöneticilerden isteklerinin başında ADALET geliyor.
TBMM başkanı bizde ADALET’in çöktüğünü söylüyor.
Barolar başkanı Feyzioğlu halkın Adil yargılama istediğinden bahsediyor. Ne
mevcut partiler, nede hukukla ilişkisi olan kurumlar, akademisyenler, köşe
yazarları bugün çıkmaza giren adli sistemimizin düzelmesi, demokratikleşmesi
için yapıcı öneriler tavsiye etmiyorlar. Birinin dediğine diğeri karşı çıkmağı
doğru zannediyor. Sadece bizde değil diğer ülkelerde de adil yargılama ideal
formunu bulamamış.
Almanya da mahkemeye müracaat edenlere hakimler
fifti-fifti anlaşmalarını tavsiye ediyor. Anlaşamamazlığın maddi değerine
görede mahkemelerin uygulamaları sınırlı. Öyle her davayı temyize
gönderemiyorsunuz. Hakimler haklıyı haksızdan ayıracak yerde kanunlara göre bir
karar vermek zorunda kalıyorlar. Avukatlar ise davanın değerine göre
ücretlerini istiyorlar,ister davayı kazansınlar, isterse kaybetlersede. Onun
için illaki davayı kazanayım diye bir emek sarfetmiyorlar.
Bu bizim Türkiyeli vatandaşların hiç hoşuna
gitmediği için davayı kaybeden avukatları mahkemeye veriyorlar.
Nazi yanlısı bazı örgütlerin son zamanlarda
katlettikleri Türk vatandaşları hakkındaki davalarda bürokrasinin akla sığmaz
manüplasyonları insanı rencide ediyor. Cumhurbaşkalarını, şansölyelerini
makamlarından eden adli makamlarının hoyratlığını medyadan öğrenmişsinizdir. 60
seneye yakın Almanyadaki yaşamım sırasında duyduğum adli hataları burada
zikretmeme lüzum yok.
İtalyada temiz eller operasyonları, hatta İngiliz
başbakanı Cameron’un siyasiler hakkında aldığı kararların bir hayli kritklere
maruz kaldığını anlatmama hacet yok.
Türklerde tevekkül inancı oldukça rahatlatıcıdır.
Davayı kaybeden, yahut haksızlığa uğradığına inananlar ‘’Sizi Allaha havale
ediyorum’’ derler. Bir ülünün ardından, isterse önlenebilir bir durum dahi
olsa’’ Allahın emri’’ deyip teselli bulmalarını hiçte mistik bir düşünce
saymamalı.
Zamanın başbakanı Çillerin Öcalana suikast
planları yaptırdığı, Devlet Bahçelinin maazallah iktidara gelse İdam cezasını
yeniden getirip Öcalanı idam ettirmeğe teşebbüs edeceğini bilmeyen yoktur.
Çözüm sürecine karşı çıkıp PKKlı gençlerin, bu arada Mehmetçiklerin kanın
akmasından mutlu olacağı ondaki insan sevgisinden yoksun olduğunun delili
sayılmaz mı? Ömründe ne kadın sevmiş, nede evlat sevgisi yaşamamış insandan ne
beklersiniz. Herhale ADALET değil. Kılıçdaroğlu (kılıç bir nevi silahtır ve
insanların ölümünü sağlar)nun ALTOKUYLA (Ok da bir nevi silahtır) nerdeyse
Dersimli olduğunu, Dersim katliamına amnestik duruşunu hatırınızdan çıkarmayın.
Erdoğan’nın Roboski katliamından dolayı özür dilemeye dahi tenezzül etmeyişi,
önce desteklediği Hoca efendisinin bedduasına maruz kalınca bürokrasiyi hallaç
pamuğu gibi attırdığı , çıkmaza girmiş olmanın, suçluların telaşında o
bedduanın tutmuş olması mümkün olabilir mi?
Kürt kökenli Ak partili milletvekillerinin Roboski
kararı karşısında dillerini yutmuş olmalarıda yürekleri sızlatmıyor mu?
Erdoğan Kıbrıs problemini halledemediği gibi,
Ermenilerlede barış süreci başlatamadı. Arap ülkeleriyle düşman konumuna
girince tek sarılacağı lider Barzani ve Öcalan kaldı. Kürtlerden başka dostu
kalmadı. Hele Öcalanın mektubu, arkasından Nevruz konuşması çözüm sürecinde
inisiyatifi eline aldı. Erdoğan mecburen aklını başına alıp sürece destek
veriri gibi oldu. Neticede artık kan akmasıi anaların ağlaması durdu. Hangi
akla hizmetse sürecin devamında ayak sürdürüyor. Şimdi Hoca efendisine paçayı
kaptırdı. Ondan kolay kolay kurtulacağa benzemiyor. Artık tekadamlık
kabadayılığını sürdürmesi zor olacak.
Tıpkı seçim kanunundaki % 10 luk barajı
kaldırmayarak demokratik yapının önünü tıkadığı gibi 3 defa milletvekilliği
barajındanda vazgeçmezse etrafındaki kıymetli, tecrübeli siyasileride
kaybederek Özal gibi, başkanlığa seçilse bile yanlız kalacağının cezasına
katlanacaktır.
İstanbulda ön gördüğü yatırmların Fethullahçıların
yolsuzluk atakları ile tehlikeye gireceği anlaşılıyor. Yatırımları
gerçekleştirecek firma sahipleri askerler gibi Silivreye gönderilmesi halinde o
yatırımlar korkarım ki o yatırımlarda Erbakanın attığı temellere benzemesin.
Bana kalırsa kaostan kurtaracak tek çare AF
KANUNUNU meclise getirmek olacaktır.
Köln, 09.01.14
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder