Kutbettin Özer
Ben çocuk iken
bulunduğum küçük bir kasaba (Varto) da doğup büyüdüm. 5. nüfuzu vardı, şimdi 26
bin nüfusa sahiptir, gittiğimde tabela öyle yazıyordu. Bunun dışında Nahiye ve
Köyleriyle birlikte 99 Köyü var. Ben bu köyleri karış karış gezdim.
Karna arabayla, atın üzerinde ve yaya yürüyerek Alevi ve
suni Köylerini dolaşıverdim. Kaç yaşında olduğumu soracak olursanız; Altı
yaşında babam Abdulhekim Özer ve Ağabeyim Mirzeddin Orhan Özer ile Öküz arabası
ile Ot çekmeye, ağaç kesip kışlık ihtiyacını gidermek için birçok (Varto-Gmgım)
Köylerini görmeye fırsatım oldu. Bunun dışında Ağabeyim Selahattin Sami Özer de
o zaman İstanbul Edebiyat- Türkoloji Bölümünü okuyordu. Babama yük olmaması
için Gımgım Köylerinde Çökelik (TORAQ) toplamaya giderdik. Varto ve Köy
yerleşim Alevi ve Sünni kesimi Ailemizi sevdiklerinden dolayı herkes Toraq
toplamaya yardım ederlerdi.
17 ila 20 yaşlarında şöyle veya böyle genç, dinamik hayalci,
ütopik tipik bir sıradan Komünizmin nasibini kulakla, başkaların anlatımlarıyla
ve sonradan okuyarak inancım devrimci, Demokrat sınıfında Kardeşim Dr. Bayram
ile birlikte yer aldık. Merakım; öncelikle Varto (Gımgım) köylerini, sosyal
konumunu, yerini, yurdunu ve coğrafyasını ve de Köy ahalisinin genel durumunu
öğrenmeye çalıştım.
Köyde yaşayanların sosyal durumuna baktığımda hayvanlar ve
hayvan gübreleri iç içe çamur veya toz-toprak içinde yaşamını devam
ediyorlardı. Bu yaşamaya rağmen mutlu olduklarını görüyor ve hissediyordum.
Suni ve Alevi köylerin araları birkaç kilometre bazıları da bağırsan Köy
ahalisi duyardı.
Her kasabada ve Köyde hırsız vardı, kim kimin malını
kapabildiyse. En büyük hırsızlık Alevi-lerle Suni-lerin arasında mal hırsızlığı
olurdu. Suni veya Alevi çaldığı malı kavurma veya ızgara yaptığında mal
sahibini yemeye davet eder ve birlikte eti afiyetle yerlerdi.
Suni veya Alevi, Ye, ye (Bûxe bûxe) kardeş malın gibi ye,
helal maldır. Mal sahibi bu yediği et kendisinin olduğunu hissettiğini ve
bildiği halde, gülerek, eğlenerek karnını doyurdu. Ertesi günü bu sefer Alevi,
Suni komşunun malını çalardı. Bu hayat devam ederek son zamanlara kadar devam
etti. Ayrıca, Türk devleti Suni’yi Alevi’ye, Alevi’yi de Suni’ye kışkırtıp
kırdırıyordu. Biz o dönemin kuşağı, demokratları büyüdükten sonra bu tatsızlığı
ortadan kaldırdık. Maşallah Gımgım’ın devrimci gençleri adam gibi adamlardı.
Varto ve diğer Kürtlerin hukuku bu şekilde devam ediyordu.
Çalan da memnun, yiyen de memnundu.
Eh, şimdi gelelim Türk devletin devlet içindeki çapulcu ve
soygunculara.
zuhur ediyor. Ne yazık
ki İslam olup İslam ülkelerinde hırsızlık yapmak oldukça yoğundur. İslami
radikal olanlar en büyük suç işleyenlerdir. İslamcı kesimlerden ne kadar uzak
durulursa insan o kadar rahat eder. Çünkü Yalancılık, dolandırıcılık, zina
işlemek, katliam ve soygunculuk ve insani unsurlardan uzak olanlar İslami
kesimlerdir. İslamcılığın ahkâmı kesilmek ve İslamcılığı, dini, Mezhebi, nasıl
kullanıp ve alet ettiklerini iyi bilenlerdenim. İslam kisvesinde haram yemeyi
ekmek su gibi sever, hırsızlığı yemin billâh ederek kendisini kurtarır, Camide
namaz kılmaya gider ve orada herkes beni görsün diye. Hacca gider rekabeti
artsın diye ve eve döndüğünde ikinci bir kadın evde görünsün ve köle gibi
kullansın diye. Hacı özleminde; daha kurnaz ve bağnaz olur. Tüccarlıkta rantın
(kazan-gelir) en alasını alır ve en kötü malı satar, et kasap şirketlerinde
eşek, at etini karıştırarak helal ettir diye halkına yutturur. Yağını domuz
yağını margarin yağına karıştırarak satmaya çalışır. Ben bunları gittiğim
mahkemelerde hepsini gördüm.
Din, mezhep, ırk, cins tanımadan herkesi taciz eder ve ırz
düşmanı olur, Suriye’de / Rojava’da besmeleyi çekerek çoluk çocuğun ırzına
geçerek zina eder ve Allahu Ekber belsemsiyle haykırıyor ve her yaştaki insanı
öldürür ve bunların katli helaldir der. Bunlara destek veren T.C devleti ve
Mekanizma yuvası destekleyicisi olan AK Parti iktidarı da bu katliamlara
lojistik ve ulaşım yollardan Al Kaide ve Al Nursa terörist örgütlere yardımcı
olur. Kimin parasıyla? Elbette çaldığı paralarla… Dini şartlarına göre medeni
hukuka ve Adalet uymayan kadınları Meclise ve üniversite taşımak ve bunun
arkasında akşam nikâh, sabah boşanmak gibi tecavüzleri tekrarlamak hangi insani
mantık kabul eder? Hıristiyanlar âleminde bu münafıklık hiçbir zaman tekerrür
ettiğini görmedim ve etmez de.
Önce savaş, Cemaat (Fetullah Gülen)nin fetvalarıyla başladı
sonrada çorap söküğü gibi AK Partinin soyguncuları su yüzüne çıkmış oldu.
İstanbul Belediyelerden biri, Fen işleri Bölümünde çalışan
güvenir ve bilirkişi ile Üsküdar’ı gezip altüst ettik. Sıra Erdoğan’ın surlarla
çevrili çiftliğini gördüm, bir ucu var diğer ucu yok kadar büyük. Bunun yanında
bir de Erdoğan’a ait olan Almanya hastanesini gördüm, çok modern yapılı bir bina.
Görerek şahit oldum.
Mustafa Kemal’in manevi kızı Sabiha Gökçe da birden bire mal
sahibi oldu hem de hektarlarca. Demek ki devletin başı isterse istediğine
mal-mülk verir ve dağıtır, istemediğini de aşlıktan, sefaletten öldürür,
arkasına bakmaz. Sabiha Gökçe’nin mal varlığı; Türkiye’de ilk savaş pilotu idi.
İsmet İnönü ve Mustafa Kemal önderlikleri tarafından komuta verilerek Dersimi
yerle bir ettiğinde, iyi bir Türk uyruklu Ermeni ırklı katili Türk kahramanı
ilan ederek ödüllendirildi. Bugünkü Sabiha Gökçe Hava Alanıdır. Bobroski
Katliamı hala açığa çıkarılmadı, sanırsam Emir veren Asker katile de ödül
vererek ya emekliye ayırtıldı veya iyi bir rütbe ile en iyi yere tayin edildi.
Bu sırı bölgenin Asker ile T.C Başbakanı R. T. Erdoğan’a sormak lazım.
Derler ya gülme komşuna bir gün de gelir, bela olur başına.
AKP’ın Bakanları iyi arpalandı, iyice de köşeyi döndüler. Bu hırsızlar yarın da
ya MHP’de veyahut ta CHP’de yer alırlar. Geni bozuk soyguncu ve hırsızlar
gittiği yerde de devam edeceklerine eminim.
Fetullah Gülen Amerika’da ve Amerika tarafından her şeyi
finanse ediyor. Dünyanın birçok yerlerinde de sosyal konutlar yaptı ve devam
ediyor. Bilmemişler gibi çakal ‘’Ortaklar’’ bu paracıkları nereden
yumurtladığını bilmezler mi, hem de bal gibi bilirler. F. Gülen bir beddua edip
üfleyerek AK Partiyi altüst etti. Sanki Erdoğan partisinin içinde olan biteni
bilmez miydi, hem de bal gibi her şeyden haberi vardı ve haberdardı da.
Siyasetçi olmak gaddar olmanın en insafsız sürecini yaşamak demektir. Zamanı gelince
ayakta durması için anasını-babasını da beller, geçer. Candan en yakın siyasi
kader yoldaşını bile yok etmeye çalışır. Bu siyaset karakterini alan bir tek
Erdoğan değil her siyasetçi bu formülün kamuflâjında saklanır. Şayet bunu
yapmazsa ayakta kalamaz. Siyaset ve siyasetçilik sahnede ömrüm geçti, birçok
cendereden geçtim, hiç kimseye güvenmedim, sizlerde güvenmeyiniz. İyi bir
siyasetçi dönek, kalleş ve iyi manevra yapan bir artist oyuncudur.
İyi ki ben bu siyasetçilerden değilim. Kalleş Siyaseti Benimsemiş
olsaydım ruhumdaki insan Sevgisini çöpe atar ben de onlardan biri olurdum.
Ayağıma dolaşanlar çok oldu ve bu kirliliğin hiç birini kabul etmedim. Bana
gelen davetiyeler üzerinde başkaları gibi dört kez Türk Meclisi’nde yer
almıştım. İyi ki olmadım, mutluyum ve onurumla, gururumla yaşıyorum. Bu
makalemi okuyan beni hatırlasın ve Ankara’ya gelmememin ne kadar haklı olduğuma
dair hak versin.
Varto ( Gımgım)’daki hırsızlık bir keçi bir koyun, T.C
devlet İktidarın soygunculuğu ise; rüşvet almaya tecavüz etmek, silahları
teröristlere transfer etmek, eroin satmak için çıkarları için insanları
kiralamakla meşguldürler. Bu şifrenin delinmesi Bakan’dan başlar. Bu yetmemiş
gibi bir de Türk Generalleri kaçak yönden insan tacirliğini yaparak fakir
fukara gençlerini kandırıp Avrupa’ya taşımaktır.
Deste, deste uluslar arası paracıklar ve sandık, sandık
banknotlar. Pekiyi Türk,-Halk Bankası- nda döner sermayelerde nelerin döndüğünü
merak ediyor musunuz?
Sevgi ve Saygılarımla.
Kutbettin özer
Uluslararası Gazeteci ve Yazar
KutbettinO@t-online.de
------------
Kurdistana Bakur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder