Dr. İsmet Turanlı
Adem ile Havva’nın iki oğlu vardı. Kabil kardeşi Abel’in
güzel eşini kıskanır ve kardeşini katleder. Bu hadisede üç mühim durum var.
Daha ilk insanlarda
kardeş katliamı.
Hadise Suriye de (Bu günde orada kardeş katliamı var.)
olmuş.?
Kıskançlık ozamandanberi devam ediyor. İnsanlar baştanberti
insanlığınınkaybetmiş. Türkiyede hergün eş katliamları var. Suriyede, Irakta
diğer İslam ğlkelerinde kardeş kardeşi katlediyor.
Sophokles Homerosun İlyadasından esinlerek Kral Edip
(Ödipus) dramını yazmıştır. Viyanalı psikiyatır Sigmund FREUD ondan Ödipus
Kompleksini tanımlamıştır. Daha sonra Shakeasper Romeo-Julliet eserinde
VUSLAT’ı (Birlikteliği gerçekleşmemiş) olmayan bir AŞK tiyatro eseri kaleme
almıştır. Kanuni Sultan Süleyman FUZULİ’den Leyla ile Mecnun AŞK hikayesini
yazmasını istemiştir. Oradada Vuslat yoktur ve Aşıklar Aşk acısı çekerler.
Kadın erkek bi,rlikteliğinin üç saç ayağı vardır. Önce Aşk, sontra Vuslat
(Birlikte olup seks yaşamı), nihayet üremenin gerçekleşmesi ve bu tabiat kanunu
ile insanlığın existansı sağlanmış olur.
Edebiyatta romanlar,
şiirler, hikayeler ekseri Aşk üzerinedir. Tolstoyun Anna Kareninası, Gustaf
Flaubertin Madam Bovary’si yaşamımızdaki aşk gerçeğini dillendirir. Muzik
dünyasında şarkılar, operalar, muzikaller, türküler hep aşka dairdir.
Bugünün dünyasında
teknolojinin etkisi ile o saç ayağında değişimler oldu.
Görücü usulü ile
evlenenlerde başlangıçta aşk yoktur. Seks ve üreme ailede birliği mümkün kılar.
Fakat bir müddet sonra , aşk olmadığı için ailede soğukluk başlar nihayet ya
boşanma, yahutta bizde sık görüldüğü gibi erkek hiyerarşisi kadınların
katledilmeleri vuku bulur. Boşanma halinde avukatlar ve hakimler ekseriyetle
şiddetli geçimsizlik sebebine bağlarlar kararlarını. Yahutta sosyologlar töre
cinayetlerinden bahsederler. Asıl konu SOSYALpsikolojinindir.
Bugün gençlerin
biraraya gelmelerinde yani Vuslatta bir sorun kalmamıştır. Hatta aşkda olmadan
seks yaşamlarını sürdürürler. Üreme fonksiyonuda gerçekleşmiş olabilir fakat
aşk temelinde olmadığı için bu vuslat uzun zaman birlikteliği mümkün kılmaz.
Aşkla başlayan birliktelik bir müdet sonra saygı ve sevgiyle sürdürülür.
Boşanmaların gerek batıda gerekse bizde , nerdeyse % 60 nisbetie varmasında
asıl sebep birlikteliğin temelinde aşkın olmayışıdır.
Aşkla başlayan birliktelikte teknolojinin getirdiği
yenilikler aile yapısını etkilemektedir. Pincus’un icat ettiği korunma hapları
üremeyi kontrol altına alabildiği için aşkda olsa, seksde olsa üreme bloke
edildiği için zamanla birlikteliğe zarar vermektedir. Yahutta Tüpbebek
tedaviasi ile üremede sekse ihtiyaç duyulmadan üreme gerçekleştirilmekte, sekse
fazla ihtiyaç hissetmeyen çiftlerde birliktelik zayıflamaktadır.
Vuslatta sorun olmayınca şarkılarda, literatürde aşk acısı
yaşanmaz hale geliyor. Sanatta duygusallık gittikçe kayboluyor. İlmin
edebiyata, edebiyatın ilimde elbette izdüşümleri vardır. Bunu kaleme alanlar
nadirleşmektedir. Çünkü ilim adamlarının sanata affiniteleri kaybolmuş gibi.
Edebiyatçılar, sanatkarların ise ilimden yana hiçbir nosyonları yoktur. İlişki
kopmuş gibi. Benim meslektaşlarımdan ancak bir ikisi her iki yönde emek
sarfetmiştir. Bir şair arkadaşım cerrahdı ve her iki yönde penceresi açıktı.
Diğer bir dostumda Alaatin Yavaşca jinekologtu ama Prof. Unvanını ve
cumhurbaşkanından büyük devlet ödülünü müzisyenliği sayesinde almıştı.
Geçen hafta Antalyaya şairlerimizden Behram Ataol geldi bir
müzisyen arkadaşı ile bir dinleti gerçekleştirdi. Yanımda oturan etıbba odası
başkanı 3 bine yakın duyuru meslektaşlara gönderdiğini söyledi. Fakat oraya
gelenler sadece 20-25 yaşlarındaki gençlerdi. Salon hınçahınç dolu idi.
Meslektaşların sanata alaka duymamaları beni üzerken, gençlerin ileri derecede
alaka göstermeleride o derecede sevindirici idi. Ayni manzarayı Fazıl Sayın
konserinde gördüm.
Ben ise ilim alanında çalıştığım kadar sanat aleminede o
kadar affinite göstermişimdir. Dünyadaki meşhur müzeleri çoğunu ziyaret ettiğim
gibi dünyaca meşhur virtüözlerin konserlerinide kaçırmamışımdır. Benimde ilim
alanında başarılarım olduğugibi şiir, beste ve hikayelerim vardır. Benim heriki
penceremde hep açık olmuştur. Bu sevgimi bilen dostlarım bazan randevu
dahi almadan bir sanatkar gelince Kölne,
günün her saatında alıp bana getirmişlerdir. İşte Ataoluda, Yavaşcayıda bu
suretle tanıdım. Bedri Rahmiylede öyle buluştum. Ataol şair, Yavaşca bestekar,
Bedri Rahmi ise hem şair, hemde ressamdı. Meslek yaşamımdada, ilmi kongrelerde,
ilim adamları ile buluşmam, yahutta kurduğum tıbbi dernekler vasıtası ile
tertip ettiğim kongreler, benim ilim alanında en yoğun meşgalem oldu.
Birikimlerim ve müşahedelerim benim bu düşünceye varmamı
sağladı. Aşklar şarkılarda, edebiyatta kaldı. Vuslatta sorun olmaması,
teknolojinin getirdiği imkanlar bu dönüşmeyi sağladı diye düşünüyorum.
Boşanmaların, eş katliamlarının temelinde aşkın yoksunluğu yatıyor. Beni haksız
bulanlar olabilir. Onların evvelemirde iki penceredende bakmaları icap eder.
Sosyalpsikoljiden malumat sahibi olmaları icap eder. Yoksa bu dönüşümün
temelinde yatan gerçekleri içselleyemezler.
Kim hatırlıyor Avni
Anıl’ın Hüzzam makamında ki şarkısını?
‘’Şu yalan dünyayı
AŞKSIZ geçirme.’’
Antalya. 13.12.13
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder