Sait Çetinoğlu
İlk kez bir Türk
romanında Ermeni Sorunu ve 1915 Soykırımı
bütünlüklü sayılabilecek düzeyde Vedat Türkali tarafından işlendi. Türkali, hem
bu konuya ve azınlıklar konusuna bigâne
kalan bir yazar değildir.
2004’te yayınladığı
Kayıp Romanlar[i],
Azınlıkların belleğinde unutulmayacak
bir iz bırakan kanun gömleği giydirilmiş talan uygulaması Varlık
Vergisinin yara izini tarifler: Ovsanna bir- iki sözcük dışında Türkçe
bilmiyordu. Bir tek ‘alçakça’ sözü vardı hiç unutmadığı; yarı alaylı yinelerdi
de kimine kızdı mı. Varlık Vergisi sırasında, her şeylerinin ellerinden alınıp
Aşkale’ye gönderilmesi olayı üzerine babası Gedikpaşalı Sirak Osepyan’ın hiç
değişmeyen kızgın tepkiyle söylediği sözdü ‘alçakça’.
Usta yazarın son
eseri Biti Bitti Bitmedi[ii] romanında
ise Ermeni Soykırımının hayaleti gezinir. Romanın tarihsel arka planında
Soykırım gizlidir.
Romanda, ülkenin
her karış toprağında kanı olan bir halkın,
özgüveni yüksek bir kızı ile 12 Eylül sürecinde Diyarbakır Cezaevinde
yaşadığı travma ile özgüveni zedelenmiş
Karadenizli bir genç arasındaki il
görüşte aşk fonundan, tarihsel geri dönüşlerle yaşadığımız coğrafyanın
tarihsel belleği canlanarak günümüze uzanır.
Kısa ermeni tarihi
yanında Ermeni sorunu kırılma
noktalarıyla spot olarak verilir. Sadece Ermeniler değil Tarihsel
coğrafyalarından kazınan diğer kurban halklar…
Failler Koca bir tarihe yuvalanmış kargalardır: Bedirhanlar, Hamidiyeler, Jöntürkler/İttihat - Terakki, Kemalistler…
Bu coğrafyanın diğer zalimleri… Sakallı Nurettin Paşa, Abdullah Alpdoğan, Topal Osman Ağa, Esat
Oktay Yıldıran, …
Osmanlı’nın kısa
çöküş tarihi içinde Bedirhaniler… batıma eğik bir düzlemde aşağı
gidişi, dış yağma kapısının kapandığında ortaklarıyla iç yağmaya
dönülmesi. Bedirhaniler çıkmış, Saray'a
yollanan vergiden başka kendi soygunları için binlerce yerli Hıristiyanları
doğramıştır...
Hamidiyelerin
katliamları… Kürtler
Abdülhamid'e Kürtlerin babası anlamına gelen Bave Kurdan derlerdi… Kürtlerin
gerçek babası rolüne giren Abdülhamid, Hamidiye alaylarını kurdurup kırım kıyımlar
yapıyor… Kürtlerin düşmanlığı öncelikle
din farkından geliyor. Kürtlerin içerisinde Aleviler var, sunniler var.
Alevilerin Ermeni düşmanlığı yok ama sunniler Ermeni öldürünce sevap
işlediklerine inanıyorlar. Bu bayağı müslüman kitlenin inancı haline geliyor.
Urfa'da Ermenilerden 7 genci bağlamış bir yobaz, bir yandan dualar okuyor, öte
yanda kellelerini kesiyormuş. Sevabına bir iş yapıyor aklınca…
İttihat ve Terakki
yerel kadrolarıyla Harekat Ordusunun
bir parçası Dedeağaç Taburlarıyla 1909 Kilikya Katliamlarıyla 1915 Soykırımı
provası, 1915, Tarihi Ermenistan, Mezbaha eyalet Kharput, tehcir, katliamlar,
soykırım, bir coğrafyanın boydan boya mezarlığa çevrilmesi, Der Zor, Ermeni
Golgothası, Khozat Kayışoğlu Yarması, el koymalar, kayıplar, zorla
İslamlaştırma, kurtarmalar (!), dönmeler-gizli Hıristiyanlık, …
Talat, Enver,
Cemal… Cemal Paşa Tiflis'te, Talat Berlin'de, Sait Halim Roma'da Ermeniler
tarafından öldürüldü. Enver Paşa manyağı Basmacılar İsyanında kendi buldu
belasını… Esat Oktay Yıldıran… Sizin binbaşı pisliğini temizlemişler… Nimesis…
Thanatos’un son
öpücüğü: Krikor
Zohrab hukukçuydu, gazeteciydi, mühendisti, yazardı, milletvekiliydi. Farklı
halkların Osmanlılık temelinde bir aradalığını savunur, kendini hem Ermeni hem
Osmanlı görürdü. İlk tutuklananlar arasında değildi. Ona sıra 2 Haziran'da
geldi. O akşam İstiklal Caddesindeki Cercle d'Orient Kulübü'nde Talat ile yemek
yemişler. Eve gitmek üzere masadan kalktığında Talat da kalkmış, Zohrab
Efendiyi öpmüş yanağından. Şaşıran Zohrab ‘Bu iltifat neden?’ diye sormuş.
‘İçimden geldi’ demiş Talat. Yolda tutuklanarak Erzurum milletvekili Vartkes Serengülyan
ile birlikte Diyarbakır'a doğru yola çıkarıldı. Urfa yakınlarında İttihat
tetikçisi Çerkez Ahmet'e vahşice öldürttürüldü. Çerkez Ahmet bu katliamının
üstüne ‘Van toprağını Kabe toprağına çevirdim’ demiş.
Pontos… [V]atanı Pontusçulardan kurtaran, Rumları
kesen, mağaralara tıkayarak ya da vapur kazanlarının altına atıp cayır cayır
yakan Topal Osman Ağamız vardır. İnsan kasabı Osman Ağa! İstiklal
Mahkemelerinde aşamadıklarını bu herife kestiriyorlarmış paşalarımız.
Ermenilerimizi en rezil biçimde kesip soyan İttihatçı dölü!
Koçgiri, Dersim
1938, Kıbrıs, 12 Eylül 1980…
Mamak, Diyarbakır
cezaevi… Bir de sünnet yaptılar. Ermeni
delikanlıya entari giydirip, başında ‘maşallah’lı sünnet takkesi, törenle
çükünü kestiler…
Abdülhamid’e
suikast, Osmanlı Bankası baskını…
İttihatçılara suikast…
Sosyal Demokrat Hınçak Partisi,
Ermenilerin 15 Haziranı, Paramaz (sorumluluğu
büyük kişi) ve onunla birlikte idam edilen 19 arkadaşı… Sosyalist Hınçak Partisinin başına gelenleri
bilir misin? Nereden bileceksin. 1914 yılının haziranında Talat, Enver, Cemal
Paşalara suikast yapılacağı ihbarı ile Hınçak Partisi üyesi 120 kişi gözaltına
alındı. Bunların 49'u tutuklandı. Davaları yaklaşık bir yıl sonra sonuçlandı.
Pa- ramaz da vardı aralarında. Partimizin merkez komitesinden. 15 Haziran
1915'te Paramaz ve yoldaşımız Beyazıt Meydanında asıldı. İdamların tek Ermeni
tanığı Papaz Kalust Boğosyan yazdı bunları. Paramaz'ın idam sehpasında
dedikleri sana tanıdık gelecektir. İlk önce Paramaz'ı çıkarmışlar darağacına.
İdam sehpasında, ‘siz, sadece bizim vücudumuzu yok edebilirsiniz fakat
inandığımız sözleri asla... Ermenilik, ülkenin doğusunda özgür ve sosyalist
Ermenistan'ı selamlayacaktır!’ diye haykırdıktan sonra ip boğazını sıkarken son
sözleri: ‘Yaşasın Sosyalizm, Yaşasın Ermenistan"’…
Birçok maddeleri bugün bile aşılamamış
SDHP Programı…
Vakıflı Köyü, Franz
Werfel, Musa Dağ Direnişi[iii]…
Musa Dağ eteklerine kurulu yedi Ermeni köyü bir araya gelip ‘Nasıl olsa sürgünde öleceğiz, direnebildiğimiz
kadar direnelim’ diye karar almışlar. Yanlarına alabildikleri kadar yiyecek,
giyecek, erzak alan kadın, erkek, yaşlı, çocuk dört beş bin kişi Musa Dağ'ın
doruklarına çıkmışlar. Burada iki aya yakın hem hayatta kalma hem de Osmanlı
askerleriyle savaşma mücadelesi vermişler. Roman, bu direnişin öyküsü ile
birlikte direnemeyenlerin, direnmeyi aklından bile geçiremeyenlerin yaşadığı
sefaleti, yok oluşu … Direniş belgesi roman’ın başına gelenler… Romanın günümüze
uzanan serüveni… Romandakilerin başına
gelenlerden başka bir de romanın başına gelenler ayrı bir roman gibiydi.
Balakyan'ın
Golgotha yolunu, onunla katedenlerden biri besteci, müzikolog, orkestra şefi,
Rahip Gomidas… Paris'te bir hastanede yatıyordu son günlerinde. Ziyaretine gittim.
Yaşıyor muydu sanki. Golgotha yolu sürüyordu, İttihatçı Mason Talat Paşa
Der-Zor'da Suriye çöllerine sürdürmüştür Ermenileri. Devlet emriyle bir milyona
yakın Ermeni öldürtülmüştür bu çöllerde.
Din adamı
Johannes Lepsius… Lepsius’tan Enver… Enver Paşa, ilk kez şimdi çıplak gerçekliği açıklıyor. Artık yüzündeki
çekingen bir gülümseme değil, gözleri sabit ve soğuk bakıyor, iri, ürkütücü
dişlerinden ağır ağır sıyrılıyor dudakları:
İnsanla veba mikrobu arasında barış olmaz.
Hemen atılıyor Lepsius:
Demek ki siz, harbi, Ermeni milletini tamamen yok etmek
için kullanmak istediğinizi kabul ediyorsunuz?
Vedat Türkali, ilk
görüşte aşk romanının tarihsel
fonunda, günümüze uzanan bir çok can alıcı sorunu
dile getirip sorular sorduktan
sonra, kahramanları Ermeni kızı lusi ile Karadenizli
genç Tarık arasındaki aşka dair bir şeyler sormaya ve söylemeye gerek bırakmasın…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder