19 Kasım 2018 Pazartesi

Recebin hafiyeleri…





Demir Bilgin

Receb ve kabile iktidarı, aynı zamanda bir hafiye iktidarıdır. Hafiye, Arapça sözcük, gizli polis demektir. Hafiye, hafiyeler, Receb ve kabilesine çalışan gizli polisler oluyor. Gizli polis, ya da hafiyeler, sanal alana da el atmışlar, nerede bir Receb eleştirisi varsa, eleştiri sahiplerini buluyor ve hapse atıyorlar. Örnek olsun: Facebook. Türkiye’de, Facebook’ta, yaptıkları paylaşımlar yüzünden onlarca kişi gözaltına alınmış ve zindanlara atılmıştır.

Receb iktidarı mı, bir hafiye iktidarıdır.

Receb iktidarı, 2. Abdul Hamit’in kopya iktidarıdır.

Recebin hafiyeleri, 2. Abdulhamit’i kıskandırmayacak kadar varlar. Her alanda varlar. Yarasalar gibi besleniyor ve yaşıyorlar. Aynı zaman tünelinden gelmişler ve şimdi de, Receb kabile nizamın ayrılmaz parçası olmuşlar.

Receb iktidarı mı, bir hafiye iktidarıdır.

Evet…Receb’in hafiyeleri, facebook’a da el atmışlar; Receb karşıtı onlarca kişi gözaltına alınmış ve zindanlara atılmıştır.

Receb ve nizamını eleştiren herkesi arıyorlar; ya dışarda, ya da hapishanelerde öldürmek içindir.

Peki çare nedir?

Çare mi, biziz.

Çare mi, hafiyelere ve hafiyeleri atayanlara karşı, mücadele etmektir.

Receb nizamının hafiyeleri var diye, geri çekilmek, sanal alemi Recepçilere teslim etmek, devrimcilerin felsefesinde yeri yoktur.

Çare mi, tüm yollarla Receb ve kabile nizamını devirmektir…

Receb’in hafiyeleri mi, artık boş çuvaldır.

Boş çuval mı, dik durmaz.

Receb’in hafiyeleri mi, sanal alemde de dik durmaz, durmayacaktır.

2.Abdulhamit’in hafiyeler sistemi de dik durmadı.

Güçlü, 2.Abdulhamit sistemi de, Receb’e tutmaz, tutmayacaktır!

Receb iktidarı ve hafiyeleri mi, tarumar olacaktır!..

10 Kasım 2018 Cumartesi

Politika, gerçeği görmenin sanatıdır.






Demir Bilgin.
Politika, gerçeği / gerçekleri görmenin sanatıdır.

Politika, imkansızı imkan haline getiren bir sanatır.


Türkiye’de politika ise, gerçekleri görmemek oluyor. Yazık oluyor.

Uzaklardan ve kutup yakınlarından yazıyorum. İpuçlarını veriyorum:

Bir: Tali çelişkiler var ve iki, temel çelişkiler var:

Tali çelişkiler, bir an önce çözülmesi gereken çelişkilerdir.

Bu tali çelişkilerden zarar gören toplumun geniş kesimlerin birleştiği bir blok ve bu bloka hitap eden ”Asgari Proğram” oluyor.

Asgari Proğramın noktaları vardır:

A) Türkiye’de, Receb ve kabile düzenini bir an önce düşürmektir.

B) Recebi halk adına yargılamaktır.

C) Receb ve kabile düzeninde, toplumun tüm kesimlerinde yuvalanan bu kabileyi tasfiye etmek, ortadan kaldırmaktır.

D) Receb’in selefi İŞİD’çi Ak Partisini kapatmaktır.

İki: Bu tali çelişki çözüldükten sonra, toplumun temel çelişkisini çözmek için mücadeleye devam edilir. Temel çelişki: Emek – sermaye çelişkisidir.

Sonuç alıcı politika budur. Bu olmalıdır.

Politikada gerçeği / gerçekleri görmenin sanatı budur. Bu olmalıdır.

Bunları bilmemek acı oluyor; politika sanatını görmeyip, Anadoluyu, Receb ve kabilesine teslim etmek, acı oluyor.

Türkiye’de bu temelde bir politika geliştirilmezse, ne yazık ki, tüm Anadolu halkları için uzun sürecek bir katliam ve soykırım devam edecek demektir.

Bu notum, bir uyarı notu oluyor.

Bu notum, Anadolu halklarına sahip çıkmanın notu oluyor.

Bunları yazdım.

Çok geç olmadan, asgari proğramda birleşip, Receb ve kabilesinden kurtulmanın ipuçlarını verdim.


28 Eylül 2018 Cuma

Utanmaz Alman Yöneticileri!



Demir Bilgin

Utanmaz Alman yöneticileri, yine, selefi islami faşisti Receb Tayyib’i, Almanya’ya davet ettiler. Askeri törenle de karşıladılar. Selefi islami faşisti Receb, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Walter Steinmeier ile görüştükten sonra, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile de bir araya geldi. Utanmaz ve sıkılmaz Alman yöneticileri, birkez daha elleri kanlı Raceb ve kabilesinin hamisi oldular.

Utanmaz ve sıkılmaz Almanya Başbakanı Angela Merkel: ”İki ülke arasındaki işbirliğinin artırılması için çaba sarfedileceğini..” söylemiş.

Utanmaz ve sıkılmaz Almanya Dışişleri Bakanı Haiko Maas: ” Türkiye,  Avrupa’da bir gelecek istiyorsa, insan hakları konusunda, özellikle de basın özgürlüğü konusunda, önemli bir ilerleme kaydetmesi gerektiğini…” söylemiş.

Alman halkıyla alay eden bu utanmaz Alman yöneticileri, Türkiye’deki yönetimin ne olduğunu bilmiyorlar mı?

Alman ve ezilen Anadolu halkıyla alay eden bu utanmaz Alman yöneticileri, Türkiye’nin, selefi-islami faşizmi ile yötetildiğini bilmiyorlar mı?

Elbette biliyorlar ve bile bile,  selefi –islami faşisti Receb ve kabilesini destekliyorlar. Ortada ekonomik çıkarlar olunca, ”demokrasi” ve ”insan hakları” değil, kâr, kâr ille de kâr” öne gelir. Ortada kâr, kâr ve ille de kâr olunca, insandan önce ”ekonomik çıkarlar” öne gelir. Kapitalist – emperyalist ekonomik yasalar budur.  Tüm dünyada, kapitalist – emperyalist yasalarda,  insandan önce, ekonomik çıkarlar gelir. Bu birinci noktadır.

İki: Selefi – islami nizamlarda, ne insan hakları olur, ne de basın özgürlüğü. Bu nizama karşı çıkan herkes suçlu görülür, ya cezaevlerine tıkanır  ya da yargısız olarak infaz edilir. Şu anki Türkiye budur.

Üç: “Türkiye ile Almanya arasındaki işbirliği artırmak”, Recebci selefi islami nizam ile Anadolu halklarını her yönü ile boğmak demektir. Utanmaz ve sıkılmaz Alman yöneticileri bunu açıkça dile getiriyorlar. Değizmez yasadır: Ekonomik çıkarlar sözkonusu olunca, insani yöneticilerden değil, ahlaksız kan emici yöneticiler hatırlanır. Durum budur.

Selefi-islami faşisti Receb, bu mantıkla Almanya’ya davet edildi. Utanmaz ve sıkılmaz Alman yöneticileri, bu mantıkla Recebi askeri törenle karşıladı.

Evet…Emperyalist – kapitalist yönetimlerde utanma yoktur.

Alman yöneticilerde ne utanma, ne de sıkılma vardır.


Selefi-islami faşisti Receb’in hamisi olan bu utanmazları her hal ve şartta deşifre etmek, her aydının görevidir.

18 Ağustos 2018 Cumartesi

Putin - Receb Erdoğan







Demir Bilgin

Putin mi, Receb Erdoğan’ın hamisi ve kurtarıcısıdır. Putin mi, Rusya ekonomik çıkarları için, İŞİDçi Receb’i sonuna kadar iktidarda tutacak bir ikiyüzlülüktür. Putin mi, Putin - Receb Erdoğan oluyor. Putin - Receb Erdoğan, özelde Anadolu halklarını, genelde Orta-doḡu halklarını katleden bir bileşkedir. Bileşkenin seyrinde, sahtekârlık,  işgal, kan ve ölüm vardır. Bu ne demektir? Bazılarını ve hızlı bir şekilde notlar halinde yazacaḡım.

Bir: Suriye’nin İDLİP kenti, İŞİDçi Receb’e ve onun “cihatçı” katillerine, Putin tarafından verildi. Receb’in 60 bin cihatçısı orada toplandı. Tüm İDLİP kentinde, ölüm ve kan kusturuyorlar. Zulüm ve ölüm devam ediyor.

İki: Ocak 2018’de, Putin, İŞİDçi Receb’i Moskova’ya davet ederek, Afrin işgalini onayladı. Afrin’de binlece Kürt katledildi. Evleri ve malları talan edildi. Afrin’de işgal devam ediyor.

Üç: Putin - Receb Erdoḡan, sahtekârlıktır. 24 Haziran seçimleri: Daha oy sayımı bitmeden, Putin, Receb’i, seçim(!) zaferinden dolayı ilk tebrik eden lider olmuştur. Bileşkedir: İkiyüzlülük ve sahtekârlık bileşkesidir.

Dört: Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, katıldığı bir sergide düzenlenen suikast sonucunda  öldürülmesi. Öldürülme emrinin, bizzat İŞİDçi Receb tarafından verildiḡini, Putin’de biliyordu. Sahtekârlık,  işgal, kan ve ölüm bileşkesinin bozulmaması için, suçu FETO’ya attılar.

Beş: Sahtekâr ve ikiyüzlü Putin, İŞİDçi Ak Parti 6. Olağan Kongresine (18 Ağustos 2018), Duma Başkanı Vyaçeslav Volodin başkanlığında bir heyet gönderdi. DUMA, Rusya parlamentosunun alt kanadı oluyor. İŞİDçi Receb, Genel Başkan seçilir seçilmez, Duma adına birde, ibret verici,  tebrik mesajı gönderildi:

“'Türk halkının Erdoğan tarafından belirlenen gelişim stratejisine açıkça destek verdiği' yorumuna yer verildi: ” Tebrik mektubu şu ifadelerle devam etti: "Harika liderlik yeteneğiniz ve siyasal bilgeliğiniz sayesinde, Türkiye'nin, refah yolunda ilerleyişine ve Rusya ile dostluk ilişkilerini güçlendirmeye devam edeceğine eminiz. Her bir Türk ailesinin hayatının sadece tatlı endişelerle, mutlulukla ve refahla dolu olmasını yürekten dileriz. Size ve yakınlarınıza da tükenmez bir enerji, sağlık ve iyilik dileriz."

Evet…Putin mi, Receb Erdoğan’ın hamisi ve kurtarıcısıdır. Putin - Receb Erdoğan mı, bir bileşkedir:

Sahtekârlık,  işgal, kan ve ölüm bileşkesidir.

Tarih mi, ekonomik çıkarlar için, Anadolu ve Orta-doğu halklarını katletmede el ele verenleri mutlaka yazacaktır.

Tarih mi, bu kanlı bileşkeyi hiç unutmayacaktır.



30 Nisan 2018 Pazartesi

Danimarka’da 1 Mayıs…







Faiz Cebiroğlu
faizce@hotmail.com

Merhaba Dostlar,

 Yarın 1 Mayıs, işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Bugün, hepimize kutlu olsun!

 1 Mayıs, değişik ülkelerde, değişik istemlerde kutlanıyor, kutlanacak. Ben Danimarka’da yaşıyorum. 1 Mayıs’ın bu ülkede nasıl kutlandığını sizlere kısaca yazmak istiyorum:

Yarın çok erken saatlerde Danimarka işçileri, en güzel elbislerini giyerek, bağlı oldukları sendika, parti  ve derneklerde, birlikte sabah kahvaltısı yaparak, günün anlam ve önemi üzerine kısa konuşmalar yaparak, kutlayacaklar. Daha sonraları, işçiler, meydanlarda, başka işçilerle birleşerek,  1 Mayıs’ta verilmek istenen mesajlarını iletecekler.

 1 Mayıs, önce işçilerin bayramıdır. Ama  işçilerle dayanışma içerisinde bulunmak isteyen herkes, bu anlamlı güne katılır. İşçilerden yana olduklarını gösterir. 1 Mayıs’ı kutlar.

 Sanayi işçisi vardır.  Kafa emekçileri, ücretli işçiler vardır…

 Yarın bizler, bağlı bulunduğumuz, ayrı ayrı örgüt ve partilerde,  sabah kahvaltısını  yaparak, daha sonra 1 Mayıs’ı alanlarda kutlayacağız. Yarın için,  pahalı elbiseler aldım. Sabahtan giyeceğim.

 Alanlardan sonra, akşam 1 Mayıs yemekleri de var. Onlara da katılacağım…

 Evet, Danimarka da bir Mayıs budur…

 Türkiye de de, işçilerin en güzel elbislerini giyerek 1 Mayıs’ın bir ”işçi bayramı” havasıyla kutlayacakları günlerin geleceğine inanıyor, 1 Mayıs’ınız kutlu olsun diyorum.

 Sevgiler. Selamlar.

11 Ocak 2018 Perşembe

Hasip Kaplan demeci üzerine bir not..



Faiz Cebiroḡlu

Şırnak eski Milletvekili Hasip Kaplan: ”Demirtaş’ın yerine sakın bir Türk göz dikmesin.” diye bir demeç verdi. Twitter paylaştı. Bu demecin yarattıḡı tepkiler, O’nun hem HDP’den,  ayrılmasına, hem de siyaseti bırakmasına neden oldu.

Sosyal medyalarda karşılıklı ”suçlamalar” devam ediyor. HDP’nin kuruluş ve amacına, proḡram ve tüzüḡüne bakmadan, bilmeden, sübjektif çıkışlarla, birbirini karalamak ya da suçlamak, HDP gibi bir parti için üzücü bir durumdur. Neden üzücü bir durum? Bunu notlar halinde yazacaḡım:

Bir: HDP yani Halkların Demokratik Partisi. Adı üzerinde: Halkların Partisidir: Kürt, Türk, Ermeni, Ezidi, Süryani, Laz, Arap…gibi etnik kökenlere sahip üyelerden oluşuyor. Hepsi, HDP’nin kuruluş ve amacını benimseyerek partide yer aldılar.

İki: KDP deḡil, yani yalnızca Kürtlerin Demokratik Partisi deḡil, Anadolu Halkların Partisi oluyor. Beḡenilir, ya da beḡenilmez, ama partinin, yani HDP’nin kuruluş ve oluşumu budur.

Üç: HDP’ye üye olanlar, kendi etnik kökenleri ile üye olmuşlardır. Hepsinin, eşit oranda,  Milletvekili seçilme, başkan olma, lider olma hakları vardır. HDP tüzüḡünde şöyle bir madde yoktur:

”HDP’ye üye olabilir, Milletvekili seçilebilir ama parti  lideri ya da başkanı olamazsınız.”Diye.

Parti tüzüḡünde böyle bir madde olsaydı, zaten bunlar HDP’ye katılmazdı.

Tüm bunlar açıkken, ”Kürt olmayan hiç kimse, başkanlıḡa göz dikmesin.” demek, hem parti üyelerine saygısılık, hem de partinin oluşumuna ve tüzüḡüne muhalefet etmek ve partiye karşı çıkmak demektir.

Üzücüdür. Hasip Kaplan’ın demeci ile başlayan karşılıklı suçamalarda, her iki tarafta, ne yazık ki, politik olarak, başarılı bir sınav vermedi. Her iki tarafta, partinin kuruluş, oluşum ve amacından uzaklaşıp; ”Türk mü?  Kürt mü? ” yanlış ikilemi ile birbirlerini ”karalamaya” başladılar. Gerçekten üzücüdür.

Tekrarlıyorum. HDP, Halkların Demokratik Partisi’dir. Bu parti içinde yer alan herkes, diḡerleri ile, başkanlık için yarışabilir ve başkan olabilir.

HDP, tüm Anadolu Halkların Partisi’dir. Çıkışı, amacı ve  oluşumu budur.

Tüm bunlar açıkken, “Kürt olmayan hiç kimse, başkanlıḡa göz dikmesin.” Demek, gerçekten büyük bir talihsizliktir.

Tartışmalar olsun. Eleştiriler olsun. Olmalıdır. Zenginliktir. Ama Parti proḡramı, oluşumu ve tüzüḡü çerçevesinde olsun.

Bu notumu yazmak istedim. Bu notum ile, bazı arkadaşları,  HDP’nin kuruluş ve oluşumunu tekrar okumalarını ve bilmelerini istedim.