1 Mayıs 2013 Çarşamba

Kürtlerde DAYANIŞMA...




 Dr.İsmet Turanlı
Kürt isyanlarında bir çok aşiretin dayanışma göstermediği için başarısız kaldığını görmek mümkündür.
Cumhuriyet devrinde de, gerek Şeyh Sait, gerekse Dersim katliamında da bir çok aşiretin devrin hükumetleri ile bir işbirliğine girdikleri, dayanışma göstermediklerine şahit oluruz.
Bu tarz kifayetsizlikleri halen yaşamaktayız. Irak’ta Talabani, Barzani çatışması yakın tarihimizden bir misaldir.
40 Alman meslektaşımla 1968 te yaptığım Rusya seyahatında Erivan da ki Kurdoloji enstitüsünü , sonrada Erivan Radyosunun Kürtçe yayın yapan bölümünü ziyaret ettim. Orada ailemin Türklerle işbirlikçe olduğuna dair çok ağır sözler işittim.
Haci Bedir ağa’nın Atatürk tarafına geçtiğini, yanına gelen Bedirhan ve Cemil paşa zadeleri kovduğunu, Dayım Hüseyin Fırat’ın Menderesin yanında, Abim Sırrı, amcam Ali Turanlı’nın Demirel’in yanında olduklarını, bu işbirlikçi davranışı kınadıklarını söylediler.
Gerçi son devredede Dengir Mir Mehmet Fırat’ın Erdoğanın yanında uzun bir zaman hizmet etmesi Kürtler tarafından işbirlikçilik olarak değerlendirildi. Çok şükür kendi fikrini ifade etmek hürriyetini seçti. Aydın insanlar liderlerinin papağanı olmazlar.
Kahta-net’inin duyurularına göre Erdoğan’ın Kahtadan iki müdafii siyasetçisi daha var. Biri meclis gurup başkanvekili Ahmet Aydın, diğeride Mehmet Metiner. Fakat her üçüde Ak partide olmalarına rağmen Kahta içinde üç ayrı fraktion tarzında Erdoğan’a hizmet veriyorlar. Bu durum dayanışma kabiliyetinin zaafından doğuyor.
Bugün BDP de Altan Tan islamiyetçi, rahmetli Melik Fırat antisiyonistik cephede, Dr. Tarık Ziya sosyalistik cephede, Ahmet Türk Türklerle birlikte olmak arzusunda, velhasıl Kürtlerin özgürlük davasında herbiri bir başka uçtan çekip duruyor.
MARX bütün dünya işçilerinin birlik olması çağrısı yapmıştı. Kürtlerde neticede özgürlüklerine kavuşmak için mücadele veriyorlarsa, gayelerinde ki birlikteliğin sorumluluğu icabı dayanışmadan kaçınamazlar.
Irak’ta Barzani ile Talabaninin akılları başına gelipte dayanışma gösterince Talabani Cumhurbaşkanı oldu, Barzani de federal bölge başkanı oldu ve kavga bitti.
Şam’da kürt ileri gelenleri, Öcalan, Barzani, Talabani ve Türkiyeden katılanlarla bir toplantı yapmış ‘Brekujiye’ son vermişler, istikbalde dayanışma içinde olacaklarını deklare etmişlerdi, Ama sonu gelmedi. Herkes kendi yönünde hareket etmeğe başladı.
Bugün Öcalan’ın PKK yı Türkiyenin sınır dışına çekme kararı sonrası Kürt aydınlarının, hele hele solcu geçinenlerin dayanışma göstermemelerini anlamakta zorlanıyorum.
Fazıl Say’ın klasik müzik yapımcılığının müzik eğitimindeki en üst seviyede olduğunu düşünürsek ki bunun insan ruhunun beslenmesindeki etkisini bilerek söylüyorum, Kürt aydınların da da dayanışma gelişmesinin üst seviyelere gelmediğini, dolayısıyle de başarsızlığa mahkum olduklarını ifade edebilirim. Elbette bu durum sosyo-psikolojik bir evrime ihtiyaç gösterir.
Nehirler geriye akıtılamadığı gibi Kürt sorununun da çözüleceğine, çok geçmeden özgür Kürdistanın kurulacağına inanıyorum. Bu demek değildir ki Kürtler Türklerden kopacak, Türkiye bölünecektir. Batıya zorunlu olarak göç ettirilen Kürtlerin kurulacak Kürdistana dönmeyecekleride kesin. Avrupaya göç etmiş Türkiyelilerin Türkiyeye dönmek istemedikleri gibi.
 Kurulacak Kürdistan ile Türkiye arasında AB de olduğu gibi hudutlar açık olacak, ne Türkiye bölünmüş, neden Kürdistanın üniter yapısı önlenmiş olacaktır.
Eğer Türkler Kürtlerin kardeşleri olduklarını iddia ediyorlarsa evvela Kürtçe öğrenmeleri gerekir. Kürtler Türkçe, Arapça, Farisi, Avrupa da da Almanca, Fransızca öğreniyorlar. Yok eğer Kürtçe öğrenmek KİBİRLERİNE dokunuyorsa O zaman en kibirli söylemleri ‘’ Ne Mutlu Türküm diyene’’ demeye devam etsinler. Fakat Kürtlere de ‘’Türküm, doğruyum, varlığım Türk varlığına armağan olsun dedirtmesinler.
Kürtçe öğrenipte ne yapacağız demesinler. Bugün güney Kürdistan da binlerce Türk firması iş peşinde. Elbette kuzey Kürdistanda da vazife göreceklerin Kürtçe bilmeleri ora halkı ile iletişimi kolaylaştıracaktır. Herşeyden evvel KARDEŞLİK iddialarını isbat etmiş olacaklardır.
Benim lisan öğrenmek için tavsiye edeceğim bir yöntem var. Hergün on kelime, hafta da bir bir cümle, ayda bir de bir gramer kaidesi. Üç ayda 900 kelime eder. Devlet Bahçelinin hezeyanlarını ve hakaretlerini ifade etmek için 800 kelime kullandığı söyleniyor.
Benim Londra da yaşayan, bir İtalyan ile evli olan oğlum REMO’nun 12 yaşinda ki kızı HELİN 5 yabancı dil biliyor. Türkiye de Kürt ailelerin çocukları ile sadece Türkçe konuşma mecburiyeti kalmadığınıda duyurmam gerekir. Çocuklarının anadillerini bilmedikleri halde Anadilde eğitim istiyorlarmış samimiyetsizliklerinide kınamam gerekir. Kürtler orta doğuda bilingualdir. Türkler ise sadece Türkçe bilirler. Hasan Cemal Güzel’e göre dünyanın en eski, en çok kunuşulan dili Türkçedir (!).  Kürtçe ise medeni bir dil değildir. Anadil kelimesinin Kürtçesi ise ‘’ Zımanı Zikmaki’’ yani ‘’ Ana rahmindeki dil’’ şeklindedir. İlmen isbat edilmişdir ki insanlar ana karnın da iken analarının dilini öğrenmeğe başlarlar.

Hiç yorum yok: