17 Aralık 2013 Salı

Aşk şarkılarda kaldı...





 Dr. İsmet Turanlı

Adem ile Havva’nın iki oğlu vardı. Kabil kardeşi Abel’in güzel eşini kıskanır ve kardeşini katleder. Bu hadisede üç mühim durum var.

 Daha ilk insanlarda kardeş katliamı.

Hadise Suriye de (Bu günde orada kardeş katliamı var.) olmuş.?

Kıskançlık ozamandanberi devam ediyor. İnsanlar baştanberti insanlığınınkaybetmiş. Türkiyede hergün eş katliamları var. Suriyede, Irakta diğer İslam ğlkelerinde kardeş kardeşi katlediyor.

Sophokles Homerosun İlyadasından esinlerek Kral Edip (Ödipus) dramını yazmıştır. Viyanalı psikiyatır Sigmund FREUD ondan Ödipus Kompleksini tanımlamıştır. Daha sonra Shakeasper Romeo-Julliet eserinde VUSLAT’ı (Birlikteliği gerçekleşmemiş) olmayan bir AŞK tiyatro eseri kaleme almıştır. Kanuni Sultan Süleyman FUZULİ’den Leyla ile Mecnun AŞK hikayesini yazmasını istemiştir. Oradada Vuslat yoktur ve Aşıklar Aşk acısı çekerler. Kadın erkek bi,rlikteliğinin üç saç ayağı vardır. Önce Aşk, sontra Vuslat (Birlikte olup seks yaşamı), nihayet üremenin gerçekleşmesi ve bu tabiat kanunu ile insanlığın existansı sağlanmış olur.

 Edebiyatta romanlar, şiirler, hikayeler ekseri Aşk üzerinedir. Tolstoyun Anna Kareninası, Gustaf Flaubertin Madam Bovary’si yaşamımızdaki aşk gerçeğini dillendirir. Muzik dünyasında şarkılar, operalar, muzikaller, türküler hep aşka dairdir.

 Bugünün dünyasında teknolojinin etkisi ile o saç ayağında değişimler oldu.

 Görücü usulü ile evlenenlerde başlangıçta aşk yoktur. Seks ve üreme ailede birliği mümkün kılar. Fakat bir müddet sonra , aşk olmadığı için ailede soğukluk başlar nihayet ya boşanma, yahutta bizde sık görüldüğü gibi erkek hiyerarşisi kadınların katledilmeleri vuku bulur. Boşanma halinde avukatlar ve hakimler ekseriyetle şiddetli geçimsizlik sebebine bağlarlar kararlarını. Yahutta sosyologlar töre cinayetlerinden bahsederler. Asıl konu SOSYALpsikolojinindir.

 Bugün gençlerin biraraya gelmelerinde yani Vuslatta bir sorun kalmamıştır. Hatta aşkda olmadan seks yaşamlarını sürdürürler. Üreme fonksiyonuda gerçekleşmiş olabilir fakat aşk temelinde olmadığı için bu vuslat uzun zaman birlikteliği mümkün kılmaz. Aşkla başlayan birliktelik bir müdet sonra saygı ve sevgiyle sürdürülür. Boşanmaların gerek batıda gerekse bizde , nerdeyse % 60 nisbetie varmasında asıl sebep birlikteliğin temelinde aşkın olmayışıdır.

Aşkla başlayan birliktelikte teknolojinin getirdiği yenilikler aile yapısını etkilemektedir. Pincus’un icat ettiği korunma hapları üremeyi kontrol altına alabildiği için aşkda olsa, seksde olsa üreme bloke edildiği için zamanla birlikteliğe zarar vermektedir. Yahutta Tüpbebek tedaviasi ile üremede sekse ihtiyaç duyulmadan üreme gerçekleştirilmekte, sekse fazla ihtiyaç hissetmeyen çiftlerde birliktelik zayıflamaktadır.

Vuslatta sorun olmayınca şarkılarda, literatürde aşk acısı yaşanmaz hale geliyor. Sanatta duygusallık gittikçe kayboluyor. İlmin edebiyata, edebiyatın ilimde elbette izdüşümleri vardır. Bunu kaleme alanlar nadirleşmektedir. Çünkü ilim adamlarının sanata affiniteleri kaybolmuş gibi. Edebiyatçılar, sanatkarların ise ilimden yana hiçbir nosyonları yoktur. İlişki kopmuş gibi. Benim meslektaşlarımdan ancak bir ikisi her iki yönde emek sarfetmiştir. Bir şair arkadaşım cerrahdı ve her iki yönde penceresi açıktı. Diğer bir dostumda Alaatin Yavaşca jinekologtu ama Prof. Unvanını ve cumhurbaşkanından büyük devlet ödülünü müzisyenliği sayesinde almıştı.

Geçen hafta Antalyaya şairlerimizden Behram Ataol geldi bir müzisyen arkadaşı ile bir dinleti gerçekleştirdi. Yanımda oturan etıbba odası başkanı 3 bine yakın duyuru meslektaşlara gönderdiğini söyledi. Fakat oraya gelenler sadece 20-25 yaşlarındaki gençlerdi. Salon hınçahınç dolu idi. Meslektaşların sanata alaka duymamaları beni üzerken, gençlerin ileri derecede alaka göstermeleride o derecede sevindirici idi. Ayni manzarayı Fazıl Sayın konserinde gördüm.

Ben ise ilim alanında çalıştığım kadar sanat aleminede o kadar affinite göstermişimdir. Dünyadaki meşhur müzeleri çoğunu ziyaret ettiğim gibi dünyaca meşhur virtüözlerin konserlerinide kaçırmamışımdır. Benimde ilim alanında başarılarım olduğugibi şiir, beste ve hikayelerim vardır. Benim heriki penceremde hep açık olmuştur. Bu sevgimi bilen dostlarım bazan randevu dahi  almadan bir sanatkar gelince Kölne, günün her saatında alıp bana getirmişlerdir. İşte Ataoluda, Yavaşcayıda bu suretle tanıdım. Bedri Rahmiylede öyle buluştum. Ataol şair, Yavaşca bestekar, Bedri Rahmi ise hem şair, hemde ressamdı. Meslek yaşamımdada, ilmi kongrelerde, ilim adamları ile buluşmam, yahutta kurduğum tıbbi dernekler vasıtası ile tertip ettiğim kongreler, benim ilim alanında en yoğun meşgalem oldu.

Birikimlerim ve müşahedelerim benim bu düşünceye varmamı sağladı. Aşklar şarkılarda, edebiyatta kaldı. Vuslatta sorun olmaması, teknolojinin getirdiği imkanlar bu dönüşmeyi sağladı diye düşünüyorum. Boşanmaların, eş katliamlarının temelinde aşkın yoksunluğu yatıyor. Beni haksız bulanlar olabilir. Onların evvelemirde iki penceredende bakmaları icap eder. Sosyalpsikoljiden malumat sahibi olmaları icap eder. Yoksa bu dönüşümün temelinde yatan gerçekleri içselleyemezler.

 Kim hatırlıyor Avni Anıl’ın Hüzzam makamında ki şarkısını?

 ‘’Şu yalan dünyayı AŞKSIZ geçirme.’’



Antalya. 13.12.13    

Hiç yorum yok: